İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mardin Midyad’ta Yaşanan Trajik Bir Aşk Öyküsü

Mardin / Midyad’ta daha dün yaşanan trajik bir aşk öyküsüdür anlatacağım. Kız 17’sini henüz doldurmuş, damat Kadir Deniz 20 yaşında Urfa’da askerlik yapan bir delikanlı. Kız Süryani (Hıristiyan) kökenli, damat Kürt Müslüman olunca aşk genelde İslam’la sonuçlanır bu ülkede. Aksi takdirde silahlar konuşur aşka kan damlar.

Bundan 3-5 gün evvel Mardin’de BDP Büyük şehir eş başkan adaylığı krizinin hemen ardından patlak veren Süryani bir kızın 17’sini doldurduktan tam bir gün sonra askerdeki damadın abisi tarafından Antep’teki ablasının evine kaçırılması Süryani halkını gözyaşına ve yasa boğar. Bu trajik aşk hikâyesi  bu ülkede ne ilk ne de son olacaktır. Eğer, kaçırılan kız Hıristiyan veya Alevi ise mutlaka Müslümanlaştırılır. Aksi bir durum ise erkek Hıristiyan ya da Alevi ise öncelikle erkeğin İslamlaştırılması için baskı uygulanır eğer olmuyorsa sevdaya kurşun sıkılır. Sonuç,  aşkta biter, hayatlar da……
Midyad’ta hatırı sayılır Süryani dostlarım ve Lena’nın ( Kod adı )yaşadığı köyün muhtarı ile yaptığımız telefon görüşmelerinden anlaşılan o ki bu kız geri getirilmezse eğer, yıllardır yaşanan Süryani – Kürt dostluğuna da zarar gelecektir. Onca acılar, soykırımlar yaşayan Süryani halkı bölgede özellikle son zamanlarda yaşatılan İslamlaştırma politikaları yüzünden sayıları her geçen gün azalmaktadır. Bu gün sayıları 3000’e düşen bir zamanlar Ermeni- Süryani- Arap- Mihelmi- Kürt ve Ezidiler’den oluşan, bölgede Süryani nüfusu Mardin ve civarına sıkışmış durumdadır. Pek az bir oranda da Adıyaman ve civarında kalmıştır. Can mal ve namus güvenliği kalmayan Süryani halkı hem sistemin uyguladığı politikalar yüzünden hem böylesi bireysel nedenlerle yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır. Süryanilere bölgede sahip çıkacak, ellerinden tutacak tek bir güç vardır, o da ülke genelinde farklı renkleri, farklı inançları bünyesinde bulunduran Kürt illerinde BDP, batı illerinde HDP’dir.
Lena,  Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Midin-Öğündük köyünün Süryanilerindendir. Kaçırıldığı güne kadar On dört yaşında bir erkek kardeşi ve annesiyle birlikte yaşıyordu. Babası küçük yaşta öldüğü için Lena yetimdir. Lena’yı kaçırmak bu nedenle çok kolay olmuştur. Çaresiz anne, aile büyüklerinin de desteğiyle biricik kızını geri getirmek ister. Her yerde güzeller güzeli kızı Lena’yı arar. Annenin çırpınışları beyhudedir. Kız kaçırılmıştır. Erkek tarafı, aileyi yanıltmak için önce damadın askerlik yeri olan Urfa’ya kaçırıldı der. Bu arada zaman kazanmaya çalışan damat tarafı aslında çoktan Antep’te nikâhı kıyar. Resmi nikâh kıyılır, kıyılmaz öncelikle Lena’ ya din değiştirtilerek imam nikâhı yapılır ve hemen Müslümanlaştırılır.
Kimilerine göre Lena, şimdi eşi olan Kadir ile Şırnak / İdil’de damadın Babası Ezer Deniz’e ait olan markette tanışır. Lena, markete alış – verişe gittiği bir gün kayınbiraderi tarafından askerde olan kardeşi için kaçırılır. Trajik aşk öyküsü başlar böylece.  Askerde olan damat Kadir Deniz’in, Antep’te yıldırım nikâhı kıyar kıymaz, askeriyeden evlilik izni alarak erkeğin memleketi olan İdil’e Lena gelin olarak getirilir. Ardında gözü yaşlı anacığını ve üzüntüye boğduğu halkını bırakarak Lena,  bilinmeyen bir kedere doğru yolculuk etmiştir.
Lena, kimilerine göre zorla kaçırılmıştır. Kimilerine göre ise severek kaçmıştır. Baskıdan ötürü doğru söylemiyordur Lena diye düşünenlere hak vermemek elde değil. Lena daha 17’sinde bir çocuk. Hayati kararlar alacak bir yaşta da değildir kendisi. Töre ve İslami çevre baskısıyla din değiştiren Lena’nın aşkı bitince ne olacak? Aileler arası onulmaz yaralar açan sorunun ilk adımı işte böyle başlar. Lena, ister zorla kaçırılsın, ister sevdiği için kaçsın yapılacak ilk iş zorla din değiştirmek mi olmalı? Hani İslam dini barış ve hoşgörü diniydi!!!
Şimdi bölgede yaşayan Süryani halkının yürekleri bu olaydan ötürü yine güvercin ürkekliğinde… İçlerinden yetmedi mi 1915’den beri bizleri katlettiğiniz, zorla İslamlaştırdığınız’dediklerini duyar gibi oluyorum. Tek tipleştirilen medyada yıllardır hep tanık oluruz, Helga’yı Müslüman yaptık, Bob’u Müslümanlaştırıp sünnet ettik diye böbürlenip, dururuz da. Neden Hıristiyan olanı yazmaz şu bizim medya?. Ya da medyatik olarak tanındığı için mecburen öğrenilen (Manken Tuğçe Kazaz v.b gibileri )  ,kendi rızası ile gönüllü Hıristiyan olan genç kadınlara – erkeklere neden hep hain, günahkâr, kâfir’yargısız infazlar yaparız. İslam dininden biri Hıristiyan oldu mu ayıp, günah, çevreye ne diyeceğiz diye düşünüp dururuz da neden bir kez olsun çuvaldızı kendimize batırmayız. Şimdi Süryani halkı da aynı utancı yaşamıyor mu? Onlar bizden daha mı az utanıyorlar? Hani Süryaniler kardeş halkımızdı, binlerce yıldır hep aynı topraklarda yaşamıştık. Nasıl bir kardeşlikse bu, hep ama hep acıyı yaşayan Süryani kardeşimiz oldu. Gözyaşları gizli gizli aktı hep yüreklerine siz hiç gördünüz mü? Yıllardır yaşatılan baskılardan ve aşağılamalardan ötürü avuçlarını ve yüreklerini sessizce kanatırlarken siz hiç gördünüz mü? Siz hiç gördünüz mü bir kez olsun Süryani halkının yüreğinin derinliklerini……
Hayır, beyler sizler hiç dokunmadınız o yüreklere gibi gibi kardeş oldunuz, gibi gibi sevdiniz hep onları.  1.5 milyon komşumuza ne oldu diye hiç sordunuz mu? Biraz dilleri çıktı mı hemen asarız, keseriz, hainsiniz yaftasını sizler yapıştırmadınız mı? Onları katlettiniz, gibi gibi özür dilediniz. Şimdi onların yüreklerindeki bu acıyı kim hafifletecek soruyorum? Kim dost, komşu, kardeş olduğumuza inandırabilir artık Süryani halkına bizleri  kim? Hani Kuran’da Hıristiyanlık için hak dini yazıyordu. Hak din olan Hıristiyanlığı seçince katli vacip oluyor da hak din olan İslami seçince katli vacip olmuyor. Bu uygulama çifte standarttır.
             Kuran’da Bakara suresi 111 ayet, 11 cüze göre der ki,
Ve kâlû len yedhulel cennete illâ men kâne hûden ev nasâr(nasârâ), tilke emâniyyuhum kul hâtû burhânekum in kuntum sâdikîn(sâdikîne).
Ve dediler ki: Cennete Yahudi veya Hıristiyan olan kimselerden başkası asla girmeyecektir.”Bu, onların emaniyesidir (zan ve kuruntularıdır). Eğer siz sadıklar iseniz delillerinizi getirin de.
Bu ayetten anladığımız üzere bırakın gençleri, sevdalarını da, dostluklarını da din baskısı altında olmadan doya doya yaşasınlar. Bırakın herkes kendi dininde, dilinde yaşasın sevdasını. Sevdalara prangalar vurmayın ne olur? Çünkü hiçbir din daha kutsal değildir insan yüreğinden. Bırakın Lena’yı Hıristiyan inancıyla yaşasın aşkını. Sevda olsun tek kötülük bu dünyada. Sevdanın dili, dini, ırkı, engeli yoktur. Sevdalara bent vuramayız. Kanın ve gözyaşının olduğu yerde sevda çiçekleri yeşermez hiç bir zaman. Ne zaman ki ölümcül kimlikler girerse araya, işte o vakit sevdaya da hayata da kan bulaşır.
ZEYNEP TOZDUMAN  zeynoege@mynet.com

Yorumlar kapatıldı.