İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

AKP-Cemaat çatışması ve İlahiyatçıların hal-i pürmelali

İftar sofralarında, papazları, hahamları ağırlarken, gayrimüslimlere dua ettirip amin derken, hatırlayınız, fotoğraf karesinde F. Gülen, Tayyip Erdoğan, papazlar, hahamlar beraberdiler… Şimdi ne değişti? Birileri bedduayı bedduayı ayyuka çıkarırken, diğeri de hainlikle suçluyor, inlerine gireceğiz, diyor? 11 yılda işlenen siyasi cürümlerin, dine ve imana yönelik tahribatların, medeniyetimizi savuran icraatların vebali bu koalisyonun değil mi? Ancak sadece ABD kurgusu siyasal hareketin veya ABD merkezli cemaat hareketinin değil, acıdır ama böylesi ilahiyatçıların, dindar geçinen yazar-çizerlerin, aydınların, hocaların, müftülerin de foyası ortaya çıktı:“Az bir pahaya dinini satacaklar” diye yüce elçinin işaret ettiği mucize gerçekleşti… (Bu da değişmeyen başka bir ırkçı, dinci kafa örneği. Üçüncü cephe.HYETERT)

***
Yakın zamana kadar, AKP’nin cemaatle kol kola, gönül gönüle yürüttüğü, milli ve manevi dokumuzu temelinden sarsıcı dinlerarası diyalog çalışmalarının, medeniyetler ittifakı projelerinin tamamına destek veren, gıkını çıkartmayan kimi ilahiyat çevreleri, sözde dindar yazarçizer takımı, İslamcı geçinenler, mırıldanmaya, homurdanmaya başladı. Diyaloğun ve diyalogcuların ne menem şey olduğunu konuşmaya ve yazmaya başladılar.
Bir de diyanet çevreleri eklendi. Beddua var mıdır, yok mudur? Öfke ile oturup kalkmayın diye tavsiye moduna girdiler. Fetvalar, hükümler, görüşler serdetmeye başladılar…
Şimdi biz onlara soruyoruz. Sarıklarıyla, cübbeleriyle, makamlarıyla, unvanlarıyla, bu Müslüman milletin vergilerinden aldıkları maaşlarıyla konuşup cevap versinler:
1- AKP hükümeti ve cemaat, 11 senedir kol kola kiliseler açarken, onarırken, 50 bin kilise evinin faaliyeti için imar yasası değiştirip ibadethane kavramını cami yerine koyarken, neredeydiniz? Niye yazmadınız, niye konuşmadınız?
2- 11 senedir arkasından “evliya” diye koştuğunuz Başbakan, kilisenin açılış kurdelasını, 76 milyon Müslümanın gözünün içine bakarak ve “Bismillah Allahüekber” diyerek keserken, İslam adına bunun hükmünü-fetvasını, neden açıklamadınız?
3- AKP hükümeti, zinayı yasal olarak suç olmaktan çıkartan yasayı yürürlüğe koyarak, ülke sathını zina yeri, medeniyetimizi zina medeniyetine dönüştürürken, neslimiz, soyumuz, sopumuz tehlikeye atılırken, din adına, İslâm adına diyecek bir sözünüz yok muydu?
4- Cemaat-AKP ittifakı, domuz etini kasaplık et olarak ruhsatlandırıp salam-sucuk şeklinde satımına imkân verirken, hocaların, müftülerin diyecek bir şeyi yok muydu? Ellerindeki fetva kitaplarında bir şey yazmıyor muydu? 11 senede okur-yazarlığı mı unuttular?
5) Kelime-i Tevhid’den Muhammed Resulûllah okul kitaplarında çıkartılarak Müslüman çocuklarına “Muhammet Mustafasız bir iman ve din” öğretilirken ve bu kitaplar bedava dağıtılırken, diyecek bir şeyleri yok muydu? Şimdi karşılarına aldıkları F. Gülen, Muhammet Mustafasız bir kurtuluşu ve rahmeti iddia ettiğinde neden o gün karşısında durmadılar.
6- Tayyip Bey, 2001’de Of’ta yaptığı konuşmada, dört hak dinden bahsettiğinde (Yeni Şafak, 12 Temmuz 2002), dostları, sevenleri, savunanları veya hocaları, “Sayın Başkan! İmam hatip mezunusun ama herhalde sen bu dersten geçemedin. Bilmiyor musun Kur’an’a göre, ‘Allah katında yegâne din İslâm’dır’ (Al-i İmran: 19)” diye uyarmadılar.
7- Dün gönül gönüle eylem birliği yaptıkları cemaat, 2007’de Mardin’de medresede, iktidarın bakanları ile beraber icra ettikleri “Dinlerarası Diyalog” programında, camdan yaptıkları ve adını Sırat Köprüsü koydukları köprüden, papazları, hahamları, imamları, müftüleri geçirirken AKP yandaşı dindar (!) medya, hocalar, müftüler, diyanet nerede yaşıyordu? Böylesi bir kurtuluş yolu ihdas etmek, gençlerimizin imanını tehlikeye atmıyor muydu? Hiç mi ilgi alanınıza girmiyordu bu konu?
8- Hutbelerde okunan “Allah katında yegâne din İslam’dır” ayetinin, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Eric Edelman’ın Diyanet İşlerinden sorumlu devlet bakanı Mehmet Aydın’a yazdığı mektupta, “hutbedeki ifadelerin Hıristiyanları tehdit ettiği” şeklindeki ifadeleri ve AB büyükelçilerinin rahatsızlığı üzerine, uzun bir süre hutbelerden çıkartıldığını Cuma kılan herkes bilir. Peygamberin minberinden, müminlerin camisinden ecnebiler istedi diye bir ayet çıkartılırken, ilahiyatçılar, müftüler, hocalar neredeydiler?
Bu soruları çoğaltmak mümkün?
İftar sofralarında, papazları, hahamları ağırlarken, gayrimüslimlere dua ettirip amin derken, hatırlayınız, fotoğraf karesinde F. Gülen, Tayyip Erdoğan, papazlar, hahamlar beraberdiler…
Şimdi ne değişti? Birileri bedduayı bedduayı ayyuka çıkarırken, diğeri de hainlikle suçluyor, inlerine gireceğiz, diyor?
11 yılda işlenen siyasi cürümlerin, dine ve imana yönelik tahribatların, medeniyetimizi savuran icraatların vebali bu koalisyonun değil mi?
Ancak sadece ABD kurgusu siyasal hareketin veya ABD merkezli cemaat hareketinin değil, acıdır ama böylesi ilahiyatçıların, dindar geçinen yazar-çizerlerin, aydınların, hocaların, müftülerin de foyası ortaya çıktı:
“Az bir pahaya dinini satacaklar” diye yüce elçinin işaret ettiği mucize gerçekleşti… Makamlar, rütbeler, ulufeler, hakikatlere perde oldu… Yanıldılar ve milleti yanılttılar…
Ama, Allah şahittir ki, melekler şahittir ki, imanlı ve vatanperver müminler şahittir ki, (kaydı- kuyudatı mevcuttur), çeyrek asra yakın bir zamandır, Prof. Dr. Haydar BAŞ Bey ve Kadrosu, bu fitneyi (dinler arası diyalog fitnesini) haber verdi. Batılı-yanlışı anlattı. Mektuplar yazdı, konuştu, heyetler gönderdi ilgililere… Hem de belgelerle beraber…
Allah nezdinde ve tarih önünde, büyük bir uyarıcı-yol gösterici, Hakk’ı tutup kaldırıcı bir rol üslendi… Hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeden…
Millet de dikkate almadı… Ne oldu şimdi… 11 sene önce eğitim çağında olan nesil, şimdi üniversiteleri bitirip 25-30 yaşlarına ulaştı. Yukardaki batıl öğretilerle… Paralel devletle, paralel cemaatle, paralel medeniyetle, paralel imanla (!)…
Kayıpların ve zararların sebebi millettir ve rehber edindikleri yanlış adreslerdir.
Rehberi karga olanın, gagası…

Yorumlar kapatıldı.