İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

2015 yılı yaklaşırken soykırım mağdurları için ne yapacağız ?

Sennur Baybuğa (Avukat)
Yüz yıldır bize unutturulmaya çalışılan lanetimizle yüzleşmenin, yolumuza günahlarımızı da sererek yürümenin nasıl olacağı, nasıl olması gerektiği ile ilgili her yerde konuşuyoruz. Hem konuşan insan sayısı her geçen gür artıyor ve hem de konuşulan mecralar her geçen gün çoğalıyor. Soykırıma ‘soykırım’ demenin cezalandırıldığı zamanlardan Ermeni meselesinin ‘sözde’ olmaktan devlet dilinde bile çıkarıldığı zamanlara doğru yavaş da olsa yürüyerek geliyoruz… Toplumda ve özellikle siyasetin dilinde geri dönüşler, eski kirli hafızaya kaçmalar olmuyor değil. Siyasetçinin biri çıkıp “Affedersin Rum, Ermeni” demekten kendini alıkoyamıyor ama toplumda oluşan duyarlılık ve gelişme en azından bu lanetli sözün yanlışlığı ve işlenen ırkçılık suçunun ciddiyeti üzerine itirazını bağırarak dile getiriyor…

***
Yüz yıldır bize unutturulmaya çalışılan lanetimizle yüzleşmenin,yolumuza günahlarımızı da sererek yürümenin nasıl olacağı, nasıl olması gerektiği ile ilgili her yerde konuşuyoruz
T24
Sennur Baybuğa (Avukat)
Coğrafyamızın kadim halklarından Ermenilere yapılan soykırımın  100. yılına yaklaşılırken, ülkemizdeki duyarlı kamuoyunda da farklı sesler çıkmaya başladı….
Yüz yıldır bize unutturulmaya çalışılan lanetimizle yüzleşmenin,yolumuza günahlarımızı da sererek yürümenin nasıl olacağı, nasıl olması gerektiği ile ilgili her yerde konuşuyoruz. Hem konuşan insan sayısı her geçen gür artıyor ve hem de konuşulan mecralar her geçen gün çoğalıyor. Soykırıma ‘soykırım’ demenin cezalandırıldığı zamanlardan Ermeni meselesinin ‘sözde’ olmaktan devlet dilinde bile çıkarıldığı zamanlara doğru yavaş da olsa yürüyerek geliyoruz…
Toplumda ve özellikle siyasetin dilinde geri dönüşler, eski kirli hafızaya kaçmalar olmuyor değil. Siyasetçinin biri çıkıp “Affedersin Rum,Ermeni” demekten kendini alıkoyamıyor ama toplumda oluşan duyarlılık ve gelişme en azından bu lanetli sözün yanlışlığı ve işlenen ırkçılık suçunun ciddiyeti üzerine itirazını bağırarak dile getiriyor…Yavaş da olsa bunlar ciddiye alınması ve arkasından gidilmesi geren adımlar elbette…
Bu küçük, cesaretli yürekli adımlara  çok ciddi bir adım daha eklendi bu hafta sonunda… Türkiye’de siyaset yapmaya soyunmuş bir küçük parti, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (YSGP) bir yıl önce kurulduğunda programına Ermenilere yapılan kıyımın adını soykırım olarak cesurca koyduktan sonra, geçtiğimiz hafta sonu yapılan ilk olağan kongresinde 2015 yılını da hedef alarak  tartışmaya açacak kadar cesur ve ciddi kararlarla çıktı…
Kongrede tüm parti üyelerince kabul gören kararın gerekçesinde şöyle deniyor:
 “…Şüphesiz siyasi bir parti hastalığın teşhisi ve durumun analizi ile birlikte çözüm ve siyaset önerilerini de ortaya koymak zorundadır. Bu çerçevede; özellikle 2015 yılında Ermeni soykırımının 100. yılının idrak edileceği ve bununla ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti de dahil olmak üzere, yurtdışına sürülmüş ya da bu coğrafyada yaşayan mağdur edilmiş tüm Ermenilerin, mağduriyetlerinin giderilmesi için siyasi parti olarak temennilerin ötesinde bir siyaset geliştirmesi, bir söz söylemesi gerektiği açıktır.
Ermeni halkına yönelik kıyımın soykırım olduğu artık aklı vicdanı olan hiç kimse tarafından tartışılacak bir husus değildir. Partimiz dışında birçok siyasi çevre ve anlayış da olayın adını koymuştur. Bu anlamda partimizin ismini koyduğu gerçekliğin siyasetteki çözümleri üzerine düşünmesi ve bir politik hat belirlemesi gerekir.”
Alınan kararların içeriğine bakıldığında, Toplumsal hafızanın yenilenmesi ve bu ülkede yaşayan herkesin “Atalarım 1915 yılında ne yapıyordu” sorusunu kendilerine sormalarından, mirasçısı bulunan mülklerin talep halinde sahiplerine iadesine, tazminat taleplerinin karşılanmasına, devlet arşivlerinin açılmasına, tapu kayıtlarının şeffaflaştırılmasına, Ermenistan-Türkiye sınırının açılmasına, bu ülkeden gitmek zorunda bırakılmış Ermenilerin çocuklarına çifte vatandaşlık hakkının verilmesine, anadilde eğitim hakkının temini ve korunmasına, soykırım karşıtı faaliyet ve operasyonlardan vazgeçilmesine,geri dönmek isteyen Ermenilere izin verilmesine, ülkede kaçak olarak çalıştırılan Ermenilere çalışma ve eğitim olanaklarının tanınmasına kadar onlarca hüküm bulunmakta…
Somut taleplerin karşılanmasından başka milli eğitim müfredatının baştan ayağa tekrar elden geçirilerek tüm ırkçı ifadelerin kitaplardan çıkarılması da partice alınan kararlardan birisi.
Sol siyaset artık bu ülkede, Ermeni halkına yapılan, yapılmış bulunan zulmün ve haksızlığın tarafı olmuştur ve elini taşın altına koyarak hem devlete ve hem de bu ülkede yaşayan tüm halklara bir cevap vermeyi kendisi için bir vazife olarak görmektedir. Görmesi de gerekir… “Yurtta sulh cihanda sulh” cümlesi ile okullarda tümümüze yıllardır ‘okutulmaya’ çalışılan barışın anlamı, bunu arzulayan tüm samimiyetlerin bir arada karşılıkla soru ve sorunlarını dinlemekle ve sorunları çözecek siyaseti birlikte örmesiyle sağlanabilir.
Alınan kararların ne kadarının gönümüz koşullarında uygulanıp hayata geçirilebileceği bir yana, entelektüel bir çabanın ya da sivil toplum hareketlerinin çalışmaların ötesine geçememiş bulunan Türkiye’nin çok önemli ve hayati bir meselesi hakkında bir siyasi partinin kongresinde böylesi kararlar alması, bu coğrafyada kardeşçe bir arada yaşamak isteyen tüm halklar bakımından umut vericidir.
Unutmayalım: Yaralar karşılıklı sarılarak ve mağdurlar değil failler konuşmaya başladıkça çözülür.

Yorumlar kapatıldı.