İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Suriyeli Hristiyanlar alıkoymalardan, tecavüzlerden, infazlardan kaçıyor

Jamie Dettmer / The Daily Beast’ten çeviren Ceren Büyüktetik
Suriye’de yaşananların tramvası ve gelecek kaygısıyla 32 aylık sivil savaştan kaçan Hristiyanlar, ülkenin kuzeyinde isyancıların elinde bulundurduğu bölgelerde kendilerine yönelik zulümlerin giderek arttığını, insan kaçırma, tecavüz ve infazların sadece cihatçılar tarafından değil, Batı destekli Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Sünni Müslüman isyancılar tarafından da gerçekleştirildiğini söylüyor. Yakın dönemde Türkiye’nin güneydoğusuna gelen Hristiyan sığınmacılar, cihatçılar ve Özgür Suriye Ordusu savaşçıları ile İslam Ordusu’ndan olanlar arasında meşru hedef haline geldiklerini belirtiyor. 


Hedef gösterilen Suriye’li Hristiyan’ların pek çoğu El Nusra cephesiyle bağlantılı El Kaide ve Irak Şam İslam Devleti’ni sorumlu tutarken, 45 yaşındaki okul yöneticisi Rahel gibi sığınmacılar tablonun çok daha karışık olduğunu anlatıyor.
Söylediğine göre Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib bölgesinde bulunan küçük Hristiyan kasabası El Yakubiye’de cihatçılar yok. Oradaki problem Sünni Müslümanların yaşadığı komşu köylerden gelen Özgür Suriye Ordusu savaşçıları.
EL DAİDE VE ÖSO’NUN HEDEFİNDELER
AFP haber ajansı geçtiğimiz Şubat ayında El Yakubiye hakkında yayınladığı bir yazıda üç kiliseden birinin yağmalanmasına rağmen, Suriyeli Sünni Müslümanlar ve bölgedeki Hristiyanların ilişkilerinin samimi olduğu belirtmişti. Fakat ilerleyen aylarda, neredeyse yarım düzine Hristiyan’ın başları kesilerek infaz edilmesi ve 20’den fazlasının kaçırılmasının ardından Hristiyanlar kaçmaya başladı. El Yakubiye’nin tahliyesinin Hristiyan göçünü arttırması iç savaşın Suriyeli Hristiyanların da ölüm fermanını hazırladığına dair korkuları körükledi.
“El Nusra köyümüze gelmedi; gelenler yakındaki köylerdendi ve onlar Özgür Suriye Ordusu’ydu” diye konuşan Rahel, Hristiyanların Esadcı olarak görüldükleri için hedef gösterildiklerini belirterek, bunun yanında birçok infazında açgözlülükten kaynaklandığını, ilk önce daha iyi durumda olanların seçilerek arazilerinin bölgedeki güçlü Sünni Müslüman aileler tarafından paylaştırıldığını söylüyor.
Rahel, Midyatlı bir Hristiyan yardımseverin destekleri sayesinde kocası ve dört çocuğuyla para vermeden yaşadığı küçük Türk kasabası Midyat’taki restore edilmiş taş evin terasında otururken Suriye’deki Hristiyanlar için hiçbir gelecek göremediğini söylüyor. Geçen birkaç ayın kendisine tek bir şey öğrettiğini belirten Rahel, “Hristiyanlar için orada yaşamak artık imkansız” diyor.
Yarım düzine insanın başları kesilerek infaz edilmesi ve 20 kişiden fazlasının kaçırılmasının ardından El Yakubiye’de yaşayan Hristiyanların neredeyse tamamı ülkeden kaçtı.
EN BÜYÜK ENDİŞE MUHALİFLERİN ZAFER KAZANMASI
Röportaj boyunca 52 yaşındaki kocası suskunluğunu koruyor. Rahel’e göre büyük bir şok yaşıyor. “Geceleri çok zor uyuyor ve uyuduğunda da kabuslarla bölünüyor. Daha geçen hafta bir akrabamızın kaçırıldığını duyduk” diyor.
Hristiyanlığın erken dönemlerinden beri Hristiyanlar Suriye’de yaşıyor ve ibadet ediyor. Ancak sivil savaş sürerken yarım milyona yakının – neredeyse Suriye’deki Hristiyanların çeyreği- ülkeyi terk ettiği tahmin ediliyor ve Türkiye ile Lübnan’a gelenlerin sayısı hergün daha da artıyor.
Yaklaşık 300 kişi küçük bir kasaba olan Midyat ve sınıra 30 mil uzaklıktaki Turabdin bölgesindeki çevre köylerde barınacak yer arıyor. Turabdin Suriye Ortodoks kilisesinin tarihsel kalbi ve milattan sonra 397 yılında kurulan eski kilise ve manastırların yoğun olduğu bir bölge.
Suriye’den gelen Hristiyanların en büyük endişesi isyancıların zafer elde etmesi. Sınırkomşusu Irak’ta Saddam Hüseyin’in düşürülmesinin ardından yaşanan mezhep cinayetlerini, Hristiyanlara yönelik infazları ve giderek artan İslami politika kültürü sonucu Iraklı Hristiyan nüfusunun yarısından fazlasının ülkeden kaçtığına dikkat çekiyorlar.
KORKTULAR VE TERK ETTİLER
Sivil savaştan önce Suriye’de tahmin edilen Hristiyan nüfusu 2.5 milyon idi. En büyük mezhep Yunan Ortodoks Kilisesi ancak Katolikler ve Protestan Süryaniler’le beraber Doğu Süryani Kilisesi’ni benimseyenler de mevcut. Batı destekli siyasal muhalif grup Suriye Ulusal Koalisyonu Hristiyanların korkularını yatıştırmanın yollarını arasa da, söylenenlere göre giderek daha fazla Hristiyan köyü ve şehrinin etki altında kalması, katliamlara uğraması nedeniyle pek işe yaramıyor.
Caritas Katolik yardım teşkilatından Najla Chahda Lübnan’a varan Hristiyan sığınmacıların çoğunun büyük bir tramva yaşadığını belirtiyor. “Birçoğu köktendincilerin onlara nasıl davrandıklarına, kira ödemeye zorladıklarına ya da sahip olmadıkları miktarda paralar istediklerine dair korkunç şeyler anlatıyorlar” diyen Chahda, “Sadece korktular ve terkettiler” şeklinde konuşuyor.
Acımasız mezhepsel çatışmalarda İslam’a zorlayan konuşmalar ve kiliselerin kötü kullanımı anlatılanlar arasında. Şu ana kadar iki başpapazın da aralarında yer aldığı birçok din adamı kaçırılırken, Humus’un çevresindeki köylerde de büyük sayıda Hristiyan evlerini ve tarlalarını terk etmeye zorlanıyor. Bu ayın başlarında kayıtlara geçen en kötü vahşetlerden birisi, Humus Süryani Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Selwanos Boutros Alnemeh’in El Kaide destekli cihatçıları sorumlu tuttuğu Şam’ın kuzeyindeki Sadad’ın işgali sırasında kırktan fazla Hristiyan’ın ölümü.
KLİSELER YIKILDI, EVLER BOMBALANDI
Başpiskopos Alnemeh, “Sadad’daki bütün evler soyulmuş ve mülkler yağmalanmıştı” diyor ve şöyle devam ediyor: “Kiliselere saygısızca davranılmış ve hasar verilmiş. Eski kitaplar ve değerli eşyalar kaybolmuş. Okullar, hükümet ve belediye binaları mahvoldu.”
Batıdaki ve komşu Lübnan’daki bazı Hristiyan liderler Orta Doğu’nun Hristiyan patriklerini sivil savaşta Essad’ın yanında yer almakla eleştirerek, yandaşlarının başına gelenlerden kısmen onların sorumlu olduğunu söylüyor.
Lübnan Parlementosu’nun tek Protestan meclis üyesi Basem Shabb, “Maalesef, Hristiyanlar’ın kaderi sadece rejime değil, Beşar El Essad’a da bağlı ve Irak’taki gibi olmasından korkuyorum” diyor. Irak’da Hristiyan’lara sadece Hristiyan oldukları için değil, rejimi destekledikleri için de zulüm edildiğini savunuyor.
Kürtlerin kontrolündeki Kamışlı’dan üç kız ve bir erkek çocuk annesi 50 yaşındaki Heyfa ise bu eleştiriyi kabul etmiyor. Pek çok komşusunun Esad destekçisi olmadığını söyleyen Heyfa, bazılarının isyancıları desteklediğini, bazılarının da tarafsız olduğunu belirtiyor. Ancak bunun bile cihatçıları Hristiyanları ve kadınları taciz etmekten alıkoymadığını söylüyor. “Ayrıldık çünkü kızlar için korkuyorum. Onlara kötü Bir şey olmasını istememedim. Tecavüze uğramalarından korktuğum için onları evde tutuyordum” diye konuşuyor.
Savaşın büyük bölümünde Halep’de kalan 22 yaşındaki büyük kızı Dima üniversitedeki İngilizce öğrenimine devam etmeye çalışmış. Fakat durumun giderek daha tehlikeli bir hal almasının tek nedeninin Suriye’nin eski ticaret merkezi üzerinde Essad güçleri ile isyancılar arasında yaşanan savaşlar olmadığını söylüyor. Bir yıl önce kaçırılan bir arkadaşının toplu tecavüze maruz kalıp öldürülmesinin ardından Halep’ten ayrılarak evine ailesinin yanına dönmüş.
Dima, “Bunu kim, neden yapıyor bilmiyoruz” diyor. Hristyanlara yönelik tecavüz ve cinayetlerin büyük kısmının cihatçılar ve İslamcılar tarafından gerçekleştirildiğini belirtirken, bazılarının da fırsatçılıktan kaynaklandığını söylüyor. (Müslüman kızların da risk altında olduğunu ekliyor)
KAMPLARA DAĞILDILAR
Çekici esmer bir kız olan Dima Midyat’daki bir apartmanda annesi ve 16 yaşındaki kız kardeşiyle kıvrılıp oturuyor. Ailesi dağıldıktan sonra babası ve iki kardeşi Almanya’da bir kampa gitmiş. Oturdukları apartmanın ısınması yok ve Dima dünyanın bütün yükünü omuzlarında taşıyormuş gibi görünüyor. Annesi hasta olduğu için ve kızkardeşi ne Kürtçe, ne de Türkçe bilmediği için sadece o çalışabiliyor.
“Çok zor. Evde tek çalışan benim ve kazandığım para yetmiyor. Bir ayda 400 Türk Lirası kazanıyorum ve 300’ü kiraya gidiyor. Isınmaya durumumuz yetmiyor. Çoğu zaman yiyecek birşeyimiz bile olmuyor” diye konuşuyor.
Dima’nınki Midyat’daki Hristiyan sığınmacılar arasında sadece kadınların yaşadığı tek hane değil. 40 yaşındaki Oarda Saliba da yaşları 5 ile 20 arasında değişen 5 kızıyla birlikte yaşıyor. Onun da bir oğlu ve kocası Almanya’da. “Hristiyanlar için Suriye’de kalmak oldukça zor ve kadınlara çok kötü şeyler yapıyorlar” diyen Saliba şöyle devam ediyor, “Cihatçılar Hristiyan kadınları kendilerine hak olarak görüyor. Kızlarımla birlikte bu risk altında yaşamak istemedim. Sokaklarda onları elliyor ve taciz ediyorlar. El Nusra’dan veya Libya’dan ya da Tunus’dan mı birileri olup olmadıklarını bilemiyorum. Fakat her şekilde teröristler.”

http://birgun.net/haber/suriyeli-hristiyanlar-alikoymalardan-tecavuzlerden-infazlardan-kaciyor-7559.html

Yorumlar kapatıldı.