İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ticarette kimi örnek alacağız?

***HyeTert, bu kaynağın ve/veya içeriğin yanlış ve/veya yanıltıcı bilgiler ve/veya soykırım inkarcılığı, ırkçılık, ayrımcılık ya da nefret suçu içerdiği/yaydığı kanısındadır. Metni paylaşmadan önce bu uyarıları göz önüne alarak, içeriği ve/veya kaynağı güvenilir kaynaklardan kontrol ediniz.***

Yaşar Süngü

İş dünyasında olması gereken dürüstlüğü, güvenilirliği, iş ahlakını yabancılardan değil bizzat geçmişimizden örneklerle hatırlatmaya devam edelim;

Esnafın ahlâkını belirten sayısız misaller arasında Avrupalı seyyahlar tarafından tespit edilenler de vardır:

Büyük İtalyan edibi Edmondo de Amicis, (1846- 1908) İstanbul Seyahatnamesi”nde, İstanbul esnafı için şunları yazmış:

Rum, müşteriye seslenip bağırır, eliyle koluyla işaretler yaparak davet eder. Ermeni biraz daha temkinlidir. Yahudi malını kulağa fısıldayarak arzeder. Türk”e gelince, sessiz, müşterisini sadece bakışlarıyla çağırır.

Bir Türk”e söylediği fiyat için sakın “Biraz daha aşağı olmaz mı” diye pazarlığa girişmeyin; bunu kendisine hakaret sayar ve

“Ben hırsız mıyım ki sizden hakkım olmayan fahiş bir para isteyeyim ve sonra pazarlığa girişeyim” der.

Bir tek şunu söylemek bile, esnafın o devirdeki faziletini göstermeye yeter.

*

İngiltere”de Birmingham şehrinin ticaret odasının duvarında Osmanlı döneminde asılı olan levha: Hakiki Türklerle herhangi suretle olursa olsun, istediğiniz ticareti yapabilirsiniz; fakat şarkın Rumları ile Ermenilerden kat”iyyen sakınınız.

*

Hollanda Ticaret Odası”nda bir karar alınırken oyların eşit çıkması halinde, oda reisi; “İçinizde Türklerle alış veriş eden var mı?” diye sorar.

Birinden “evet” cevabını alınca da onun oyunu, imtiyazlı olarak iki oy olarak kabul edip karara varır.

Ticarette, yabancılara verdiğimiz güvenin büyüklüğünü görüyor musunuz.

*

İşte unutulmaması gereken bir örnek daha;

Yabancı bir kumaş taciri Osmanlı ülkesine gelerek bir kumaş imalathanesinin mallarını beğenip hepsini almak ister.

Mal sahibi kumaş toplarını denklerken bir top kumaşı ayırır.

Bunu gören yabancı tüccar, neden o top kumaşı ayırdığını sorar.

Osmanlı esnafı: Onu sana veremem, kusurludur der.

Yabancı tüccar: Ziyanı yok, önemli değil, dese de Osmanlı esnafı o kumaş topunu vermez ve muhteşem bir cevap verir:

Ben malımın kusurlu olduğunu söyledim, biliyorsunuz. Fakat siz onu kendi memleketinizde satarken, alıcılarınız orada benim bunları size söylemiş olduğumu bilmeyeceklerdir.

Böylece de müşterilerinize kusurlu mal satmış olacağım.

Neticede Osmanlı”nın gururu şeref ve haysiyeti rencide olacak, bizi de hilekâr sanacaklardır. Onun için bu sakat topu asla size veremem.

*

XVIII. asrın sonlarında Türkler arasında çeyrek asır yaşayan D.Ohsson şöyle diyor: Osmanlılar, verdikleri sözün esiridirler. Başka ülkelerde olduğu gibi, aralarında yazılı anlaşma yapmaya lüzum görmezler. İyi niyet ve söz, her şeyi halleder.

Osmanlı”nın son dönemlerinde İstanbul”da uzun yıllar kalmış bir batılı tarihçi olan M.A. Ubicini”nin sözleri de çarpıcı:

Alışverişte Ermeni”ye istediği paranın yarısını, Rum”a üçte bir, Yahudi”ye dörtte birini veriniz. Fakat bir Müslüman”la alış veriş ettiğiniz zaman istediği fiyattan emin olunuz ve istediğini veriniz.

Bu örneklerde görüldüğü gibi dürüstlük ve ticareti yabancılardan öğrenmemize gerek yok, muhtaç olduğumuz kudret geçmişimizde mevcut.

Yeter ki sövmeden bakmasını bil.

Bir örnek de Derin Tarih”ten

Karaborsa bir malı daha yüksek bir fiyatla satmak için piyasaya sürmeyip depolarda stok yaparak değerinin üstünde satmak suretiyle aşırı kazanç sağlamak amacıyla yapılan hileli bir işlemdir.

Enflasyonun yüzde 70, yüzde 100 olduğu yüksek olduğu dönemlerde yani çok değil 15 sene öncesine kadar ticarette çok yaygın olan bu para kazanma aracıydı.

Cezaların caydırıcı olmaması da ticaret erbabını bu türden haksız kazanca yönlendiriyordu.

Yeni Şafak yayın grubuna ait Derin Tarih Dergisi Kasım sayısında Osmanlı”da karaborsacılara ne ceza verildiği çarpıcı bir örnekle veriliyor;

Sultan 3. Selim İstanbul”da stokçuluk artınca, çarşı pazarda fiyatların yükseldiğine yönelik şikayet üzerine konuya el atmış ve Sadrazam”a (Başbakan) şöyle yazılı bir emir göndermiş:

Piyasada darboğaza sebep olan, erzak stoklayan esnaf tespit edilsin, suçu sabit olanlar ibret için dükkânlarının önünde asılsın.

İşte cezalar böyle olmalı ki caydırıcı olsun.

Günün sözü: İradene hakim, vicdanına esir ol. Mevlana


https://www.yenisafak.com/yazarlar/yasarsungu/ticarette-kimi-ornek-alacagiz-40728

İlk yorum yapan siz olun

Bir Cevap Yazın