İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bu hikayenin kötüsü biziz

Mehveş Evin   /   mehves.evin@milliyet.com.tr

Bugünün devletleri, kanlı bir geçmişin mirasçıları. Yakın tarih, dünya savaşlarının yıkımı kadar otoriter yönetimlerin pençesinde, savaş sonrası hesaplaşmalarda inim inim inleyen halklarla dolu… 1915-16 yıllarında “Ermeni tehciri” yapıldığını biliyoruz, ama neler yaşandığını daha yeni yeni öğrenebiliyoruz. “Ölüm yürüyüşü”ne zorlanan veya katledilen Ermeniler’in tek hayatta kalma seçeneği, müslümanlaştırılmak  olmuş… Gazeteci Tuğba Tekerek, çok çarpıcı bir öyküyü haberleştirmişti. Buna göre; Ermeni kızı Sara’nın yaşadığı Viranşehir’de Eyüp Ağa, Hamidiye Alaylarını kuruyor. Ermeni köyleri talan ediliyor. Sara, tesadüfen “Ermeni mağarası” denilen yere gidip köyün erkeklerinin cesetlerini buluyor. Sara yaşıyor, ama kurtulmuş değil: Eyüp Ağa genç kızı üçüncü eş olarak istiyor!Erkekler savaşır, birbirini keser… Kadınların payına tecavüz, seks köleliği, işkence düşer.

****
Bugünün devletleri, kanlı bir geçmişin mirasçıları. Yakın tarih, dünya savaşlarının yıkımı kadar otoriter yönetimlerin pençesinde, savaş sonrası hesaplaşmalarda inim inim inleyen halklarla dolu
Savaş… Yüzyıllardır  kurtulamamışız. Hırslı liderlerin genişleme,  zenginleşme, kontrol etme tutkuları dünyaya yön vermiş.
Hele din uğruna yapılan savaşlar… Fethedilen topraklarda hıristiyanlar da müslümanlar da kendi dinlerini zorla kabul ettirmiş. 
Bugünün devletleri, kanlı bir geçmişin mirasçıları. Yakın tarih, dünya savaşlarının yıkımı kadar otoriter yönetimlerin pençesinde, savaş sonrası hesaplaşmalarda inim inim inleyen halklarla dolu. Bazıları geçmişiyle hesaplaştı, bazıları timsah gözyaşları döktü… Bazıları ise devletlerin unutturma mekanizmaları sağolsun, “Nasıl geçti habersiz” şarkısını terennüm etti. Tarih eksik yazıldı, taraflı yazıldı, bazen de yalanlarla taçlandırıldı.
Hayatta kalmak için evlen
1915-16 yıllarında “Ermeni tehciri” yapıldığını biliyoruz, ama neler yaşandığını daha yeni yeni öğrenebiliyoruz.
“Ölüm yürüyüşü”ne zorlanan veya katledilen Ermeniler’in tek hayatta kalma seçeneği, müslümanlaştırılmak  olmuş…
Hrant Dink Vakfı’nın düzenlediği “Müslümanlaştırılmış Ermeniler” konferansında, hem tarih çalışmaları anlatıldı… Hem de kendi ailesinin “Müslümanlaştırılma” öyküsünü anlatanlar çıktı. İlk defa.
Gazeteci Tuğba Tekerek, çok çarpıcı bir öyküyü haberleştirmişti. Buna göre; Ermeni kızı Sara’nın yaşadığı Viranşehir’de Eyüp Ağa, Hamidiye Alaylarını kuruyor. Ermeni köyleri talan ediliyor. Sara, tesadüfen “Ermeni mağarası” denilen yere gidip köyün erkeklerinin cesetlerini buluyor. Sara yaşıyor, ama kurtulmuş değil: Eyüp Ağa genç kızı üçüncü eş olarak istiyor!
Erkekler savaşır, birbirini keser… Kadınların payına tecavüz, seks köleliği, işkence düşer.
Zalim ağaya iki şart
Sara, Eyüp Ağa’nın teklifini kabul etmez. Zalim ağa, önce annesi, sonra babasını öldürür. Sıra kardeşine gelince Sara dayanamaz. İki şartla evlenmeyi kabul eder: İsmimi değiştirmeyeceksin ve kardeşime dokunmayacaksın.
Tabii kardeşi daha sonra     öldürülür. Sara da Eyüp Ağa’nın işkence ve tecavüz oyuncağı olur…
Hikayeyi anlatan, akademisyen Nevin Yıldız Tahincioğlu. Sözlü tarih çalışması yaparken kendi ailesinin geçmişini ortaya çıkarmış. En çarpıcı kısmını da sona bırakmış: “Bu hikayenin kötüleri, benim ailem.”
Mağdurların hikayesini dinleriz, ama zulmedenlerin dile gelmesi, getirilmesi pek     nadirdir.
Bizler, belki ait olduğumuz aile veya toplumun kötülüklerinden birinci derecede sorumlu değiliz. Ama yapılanlar bizi bağlar, reddetme hakkımız yoktur. Anlamaz ve anlatmazsak, kötülük bizim de parçamız olur.
Keşke daha çok anlatsa failler, tanıklar…
Nasıl müslümanlaştırıldılar?
* Yetişkin Ermeni kadınlar, müslümanlarla evlenerek kurtulmuş. Bazen bir aile, mahalle hatta köyün tamamı müslümanlaşmayla hayatta kalabilmiş.
* Bu şekilde hayatta kalan Ermenilerin bir kısmı özellikle de erkekler ilerleyen yıllarda Ermeni aileleriyle tekrar bir araya gelmiş.
* Ama pek çoğu Türk, Kürt, Arap isimleri alarak/verilerek hayatlarının kalanını ‘müslüman’ olarak geçirmiş, hikayeleri kendilerinde saklı kalmış.
* “Müslümanlaştırılmış
Ermeniler” konferansını ortaklaşa düzenleyen Hrant Dink Vakfı ve BÜ Tarih Bölümü ile  Malatya HAYDER’in emeklerine sağlık.

Yorumlar kapatıldı.