İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye’de Ermeni Olarak Yaşamak Ermeni Dölünden Mesaj Var


Çok Türk arkadaşlarım var benim, doğruyu söylemek gerekirse ilk Türk arkadaşımı lise son dönemimde edindim. Hep Ermeni cemaati içinde geçti çocukluğum, hala da öyle geçiyor gençliğim fakat artık Türk arkadaşlarımda var hemde öyle arkadaşlar ki onlar, arkadaş sıfatı azıcık minicik kalıyor. Kardeşim gibiler, onlar olmasa renksizleşir hayatım.O kadar çok iyi insanla karşılaşınca, kültürlü, bilgili, din dil ırk ayrımı yapmayan, bunlar umrunda olmayan.. Evet evet işte etrafınız tam olarak böyle insanlarla dolunca, pembe bir rüya görmeye başlıyorsunuz, herkesi onlar gibi görüp, zannedip seviniyorsunuz. O eskide kalan düşmanlık bizim nesilin yüreklerinden silinmiş diye içiniz rahatlıyor, sonra bir haber ve altındaki yorumları görüp kanınız çekiliyor ve rüyanızdan uyanıyorsunuz. Evet hala bir küfürüz!

Evet hala bir küfürüz!

Ermeni dölü, Ermeni tohumu hatta direk Ermeni versiyonlu küfürlerimiz mevcut.
Hala bizi topraklarımızdan atmak, bizleri topraklarımızdan kovmaya yürekli babayiğitler de. Çünkü örümcek beyinleri zannediyor ki biz geldik Ermenistandan. Ne işimiz varmış ki burada?!
Anadolu’da bizi şeytan zannedenler var, ensemizde 3. Bir gözümüz olduğuna inanlar. Ciddiyim, malesef gerçekten varlar!
Ve bunların yanında tamamen masumca, biraz da komik şöyle fikirler de mevcut.
Hergün bizim Ermenistan’ dan geldiğimizi düşüneni de var, Ermenice bildiğimize şaşıranı da, eminim hala çoğu arkadaşım benim de Ermenistan’dan geldiğimi sanıyordur. Eğitimimizi kiliselerde aldığımızı düşünenleri de unutmamalıyız. Hatta ve hatta bir arkadaşım sizlerin gelinliği nasıl, beyaz mı bizim gibi diye sormuştu.
Fakat bu tarz yanlış bilinen şeyler üzmez beni, kin yok çünkü içinde tamamen bilgisizlik, anlatırım saatlerce ve zevkle fakat ya diğerleri? Onlar dinlemez ki beni, dinlese de anlamaz ki, kin bürümüş yürekleri bilmeden belki de Ermeni, Rum veya bir Kürttür dedeleri…
Ben saklamayanlardanım kimliğimi, unkapanında bileğimdeki koca haçı saklamadan yürüyen biriyim. Bazen bikiniyle yürüyormuşum hissini yaratıyor o bakışlar. Anlayın bakışlardaki dehşeti.
Adımın Katia olduğunu duyanlar doğal olarak başlıyor nerelisin muhabbetine, bazı arkadaşlarım var “annem çok seviyormuş ondan ehe ” tarzı sinir bozucu cevaplar veriyor, ben artık o kadar sıkıldım ki direk Ermeniyim ondan diyorum ve birçok sorudan kurtulmuş oluyorum, geçen sene bir Türk arkadaşım kolumdan çekip köşeye
– Katia herkese söylemesene, burası İstanbul Üniversitesi ne çıkacağı belli olmaz diyerek korku içinde uyarmıştı beni, düşünün kim bilir kız Ermeniler hakkında neler duydu ne küfürler ve beni korudu kendince.
Şu örümcek kafalılara ve cahillikte ve düşmanlıkta sınır tanımayan şu insanlara biraz bizi anlatayım.
Bizde sizler gibi hastanelerde doğuyoruz, bazımız devlet bazımız özel yani bizimde zengin ve fakirlerimiz var.
Sünnet değil, vaftiz ediliyoruz.
Tek farkımız belkide sizinle iki ana dilimizin olması, hem Türkçe hem de Ermenice biliyoruz çocukken.
Sonra ana sınıfı ve ilk okula başlıyoruz genellikle ermeni okullarını seçiyoruz, bu okulların Ermenice ve Din dersleri dışında bir farkı kalmadı zaten Türk okullarından.
Belli dans ve koro grupları var arzu edenler oralara başlayıp hobilerini geliştiriyor.
Sizin gibi sınavlara hazırlanıyor ve o sınavlarda başarı sağlamaya çalışıyoruz.
İbadet için camiiye değil kiliseye gidiyoruz.
Bayramlarımız farklı ama komşularımızla iç içe kültürlerimizi paylaşarak kutluyoruz, bu çok zevkli keşke siz de bunun tadını alabilen tarafta olsaydınız.
Bizim de sizin gibi iki kulak iki göz ve bir burunla ağzımız var yani 3. Göz farklı olabilirdi ama tamamen palavra.
Siz biz ayrımı çok saçma zaten bu yaptığım ayrımda Türkler ve Ermeniler için değil, örümcek beyinli olanlar ve olmayanlar için. Ne mutlu ki bizi tanıyan bilen onca Türk dostumuzla çok güzel paylaşımlarımız var. Ve ne yazık ki bunca dostumuz olabilecek Türkle bu şekilde tek taraflı kin kusulan bir düşmanlık.
Dilerim bir gün bir Ermeni tanırsınız, bana inanın, o zaman bu saçma ve mide bulandırıcı düşmanlığınız geçecek.
Birde unutmadan iki şey söyleyeceğim, bizleri kötülerken ülkenize böyle sahip çıktığınızı zannederken aklıma gelen iki uyarı var birincisi ülke bütünlüğünüzü korumaya dilinize ve dil bilginize sahip çıkarak başlayın , bizi kötülerken yazdığınız cümlelerin bazen Türkçe olmadığını düşünüyorum. Birde yere düşen bayrakların üstüne basıp geçmeyin, çok net hatırlarım 23 nisan’da yürüyüş yaptığımızda dehşet içinde biz toplamıştık yere atılan bayrakları.. Biz, Ermeni lisesi.. Kafanızdaki büyük düşmanlar..
Gönderen katia hallaçoğlu zaman: 01:31
Bunu E-postayla GönderBlogThis!Twitter’da PaylaşFacebook’ta Paylaş
39 yorum:
    Ertuğrul Gümüş4 Kasım 2013 13:04
    ” Dilerim bir gün bir Ermeni tanırsınız, bana inanın, o zaman bu saçma ve mide bulandırıcı düşmanlığınız geçecek. ”
    Sevgili KATİA ben sizleri tanıyorum Sadece Ermenileri değil – Rumları da – Yahudileri de tanıyorum Delikanlılık – Gençlik yaşlarım sizlerle geçti . Komşuluk – arkadaşlık yaptık
    Sevgili KATİA __Ben Kuzguncuk – İcadiye – Bağlarbaşı – Kadıköy de yaşadım__İnan bana o günleri – sizleri çok ama çok ÖZLÜYORUM___ sevgilerimle ___
    Yanıtla
    Yanıtlar
        katia hallaçoğlu5 Kasım 2013 08:03
        Eminim onlarda sizleri çok özlüyordur.
        Saygılarımla.
        Yanıtla
    anonTR4 Kasım 2013 14:54
    Ermeni olmanın verdiği ruh hali, bu “öteki”liği sizlerde çok daha büyük bir problem haline getiriyor belki. Ama ötekiliğinde ve yalnızlığında yalnız değilsin.
    Ben Türk, açık tenli, müslüman, sunni, erkek, heteroseksüel biriyim. Yani seçmediğim ve doğuştan sahip olduğum bu özelliklerin pek çoğu tam da toplumun olmasını istediği gibi. Gel gör ki ben aynı zamanda olduğum kişiyi dışarıya asla yansıtamayan, kendi arkadaş çevresinde olduğu kişiyi tüm toplumun önünde olamayacak kadar ihtiyatlı olmak zorunda bırakılmış bir zavallıyım da aslında. Çünkü benim özgürlük sevdalısı kalbimin peşinden gittiği her yol, içinde yaşadığım toplumun “değerlerine” karşı bir tehdit unsuru olarak görülüyor.
    Denemedim mi? Denedim. Hep deniyorum aslında. Ama ne zaman bir adım ileri gitsem, içinde yaşadığım ve çoğunluğunu doğuştan benim gibi olanların oluşturduğu toplum bana hep ihtiyatlı olmam gerektiğini hatırlatıyor. Süregelen ırkçı, dinci ve cinsiyetçi dinamikler içinde hapsolup kalıyorum.
    Evet Türk’üm, ama devlet, ulus ve toplum konusundaki mesajlarımı açıklayacak olsam linç edilirim. Müslüman ve sünni bir kökenden geliyorum, ama inançsızlığımı açıklamak şöyle dursun, toplumun inandığı şeye inanıyormuş gibi davranmazsam katli vacip olurum. Erkeğim, ama toplum sahnesinde sevgimi en masum şekillerde bile göstermem yasak, sevdiğimi “kadınım” olarak sahiplenip, kapatıp, kapalı kapılar arkasında sevmem bekleniyor.
    Kim bilir, Ermeni, Ortodoks Hristiyan ve kadın olsaydım daha güçlü hissederdim belki de, doğuştan benim gibi olanların yanımda olduğunu bilirdim çünkü.
    Ne olursa olsun, doğuştan bizim gibi olanlarla olmasa da, evrensel insanlık değerlerine inanan “öteki”lerle daha güçlü bir “biz”iz aslında, o yüzden sen “biz”den birisin, ben de “siz”den biriyim. Hepimiz Türk değiliz, hepimiz Ermeni de değiliz, “biz” iken çok daha başka bir şeyiz.
    Yanıtla
    Yanıtlar
        katia hallaçoğlu5 Kasım 2013 08:06
        O kadar güzel yazmışsınız ki, o kadar buldum ki kendimi bu yorumunuzda.. Söylemek istediklerinizi o kadar iyi anladım ki.. Gerçekten çok teşekkür ederim bu kadar içten ve samimi bir paylaşımda bulunduğunuz için. Söylediğiniz gibi “biz” iken daha güçlüyüz. Kesinlikle öyleyiz.
        Yanıtla
    beriloloji5 Kasım 2013 01:04
    Çok güzel anlatmışsın gerçekten ama unutma bu ülkede at gözlüğü takan çok!
    Yanıtla
    Yanıtlar
        katia hallaçoğlu5 Kasım 2013 08:08
        Unutmak mümkün mü?
        Çok teşekkür ederim.
        Saygılarımla..
        Yanıtla
    ibrahim yakar5 Kasım 2013 01:35
    “Tek taraflı bi ön yargı değil ermenilerinde kendi içlerinde türklere ön yargılı olanlarıda var malesef”
    Yanıtla
    Yanıtlar
        katia hallaçoğlu5 Kasım 2013 08:10
        Tabii ki var, asla yok diyemem size, fakat ben milliyetciliğin her türlüsüne karşı olan biriyim. İyi insan ve kötü insanlar vardır. İyi ve kötü milletler değil.
        Yanıtla
    Aren Roupen Ü.5 Kasım 2013 02:39
    Sözlere tercüman…
    Yanıtla
    Yanıtlar
        katia hallaçoğlu5 Kasım 2013 08:11
        Teşekkürler…
        Yanıtla
    Nesrin5 Kasım 2013 04:00
    Sevgili Katia, toplumun böyle bölünmesi, Türk, Kürt, Ermeni, Rum, diye ayrıştırılması birilerinin fena halde işine geliyor. Ama hesap edilmeyen bir şey var ki, o da sizler gibi genç nesil, umuyorum ve görüyorum ki, sizin nesil bu ayrışmanın önüne geçecek ve eskilerden gelen öfkeler bitecek herkes insan olmanın dışında ırk ve din yüzünden ayrışmayacak.
    Yanıtla
    Yanıtlar
        katia hallaçoğlu5 Kasım 2013 08:15
        Umarım, bunu bende sizin gibi kalbimin en derinlerinden diliyorum.
        Saygılarımla
        Yanıtla
    h.aykırı.ş5 Kasım 2013 04:17
    Ben bir Antakya’lıyım.. Bu jargonla konuşacaksak ermeni arkaşımda oldu yahudi de sunnide alevide eniştem çerkez.. yani anlayacağın çok sesli orkestra misali yaşayıp gidiyoruz gidiyorduk aslında taaa ki birileri düğmeye basana mezhep çatışması yaranata devşirme hayatları toprağımıza sokana kadar.. fakat yüreklerimiz o kadsar saf ki yine sığıyor insan ve yaşıyor her şeye inat . Ve ben çok sevdim hrant’ ve onun gibilerini… seni de…
    Yanıtla
    Yanıtlar
        katia hallaçoğlu5 Kasım 2013 08:16
        Türkiye gibi çok sesli topraklarda, çok sesli orkestra olabilmek ne güzel..
        Çok teşekkürler,
        Saygılarımla..
        Yanıtla
    Saadet taşkın5 Kasım 2013 05:23
    ben bir çerkesim.ermeni arkadaşlarım var yahudide alevide ….yapılan bu ayrımciliğa çok üzülüyorum gecenlerde bir milliyetçi sitede biz çerkeslere bile hakaretler okudum.isimlerimizde j harfi vardiye ermenimisiniz diyende oldu.gelenek ve göreneklerimiz xabzelerimiz dnin üstünde olduğu gavurda olduk….ama sanırım herkes herşey oluyorda insan olamiyor
    Yanıtla
    Yanıtlar
        katia hallaçoğlu5 Kasım 2013 08:20
        Herkesin insan olabileceği günleri diliyor ve bekliyorum. Paylaşımınız için teşekkürler.
        Saygılarımla
        Yanıtla
    Basar Seven5 Kasım 2013 07:15
    Bizi (Türkler) duyunca hep Asterix gelir aklima:) Diyorki bir filminde ” Benimy abancilar ile bir sorunum yok, cok yabanci arkadasim bile var, ama su yabancilar burdan degil”..
    Bu bizi anlatiyor olsa gerek
    Yanıtla
    Yanıtlar
        katia hallaçoğlu5 Kasım 2013 08:23
        Bu gülümseten ve bir o kadar düşündüren yorum için teşekkürler. 🙂
        Saygılarımla
        Yanıtla
    KEREM DİLBAZ5 Kasım 2013 07:22
    ben tamamını okumadım çünkü dayanamadım. İşte zihniyet karşılıklı imiş. Bakın şöyle açıklıyayım. Dedem’e ağlayarak gittim, ne oldu dedi arkadaşım bana vurdu demiştim. Dedem bana ne yaptın ona ki vurdu sana demişti, Ben Ermiş zannetmiştim onu, çünkü hiçbir şey karşılıksız değildir bu hayatta, Lütfen iğneyi kendimize batıralım, “Ben cemaat içinde büyüdüm ve lise son da Türk arkadaşım oldu dediniz. ve eklediniz hala hayatım cemaat içinde geçiyor” diyorsunuz. Şu sonuç çıkmıyormu ortaya,
    1-Neden kendinizi ayrıştırdını yada aileniz lise sona kadar cemaat içinde tutupta dışarıya açılmamışsınız.
    2-O sizi Ermenistandan geldiğinizi sananlar daha önce görmedikleri için olamazmı.
    3-Beyaz gelinlik Muhabbeti ettiğiniz arkadaşınız sizi küçüklüğünüzden tanıma fırsatını bulamamış, bulsaymış belkide düğünlerinize de gelme ihtimali bulmuş olurdu ve Gaf yapmamış olurdu. Yetiştiriliş tarzlarımız anlatmaya çalıştığım. Sizi Mağdur göstererek yetiştirtmişler.
    Ama ben Annesi istemesede akrabaları istemesede Elmadağ da ermeni rum, türk ve laz olarak büyüdük. bu yüzden kürt, çerkeslere karşı bir tutumum yok.
    Ama şunu duymadım değil. O hristiyan evlilik bile olmaz diyen insanlar ailelerde tanıdım. O mezhebe kız verilmez kız alınır diyen aileler. Ve hatta ben inanıyorum ki. Sizin zihniyetiniz ve benim zihniyetim ile ve benim tanıdığım, bu zihni hür vicdanı hür insanlar yavaş yavaş değiştireceğiz bunu.
    Saygılar.
    Yanıtla
    Yanıtlar
        katia hallaçoğlu5 Kasım 2013 08:33
        Hak verirsiniz ki 80milyonluk bir nüfusu olan ülkede 60bin kişi olarak sadece bir kültür devamlılığını sağlamanın çabası belkide benim ilk türk arkadaşımı lise son’da ediniyor olmam, herhangi bir düşmanlık meyvesi değil. Zaten az çok anlamışsınızdır o tarz bir aileden gelemeyeceğimi, fakat şunu da çok net hatırlarım biz annelerimize “mama” deriz, sokakta anneme mama diye seslendiğimde kızar ve korkardı.. Bu korkunun sonucu da olabilir kesinlikle. İ
        Geleyim iki ve üçüncü maddenizin açıklamasına, sanırım yazımı komple okusaydınız bu konu hakkında tamamen sizinle aynı düşündüğümü anlarsınız. Yeniden söylüyorum asla gocunmam bu tarz içinde düşmanlık barındırmayan tamamen bilgisizlikten olan sorulara, anlatırım saatlerce ve bundan da büyük zevk alırım ayrıca.
        Evet diliyorum zihni ve vicdanı hür olan az ama güçlü olan bu nesil değiştireceğiz bu zihniyeti.
        Yorumunuz için teşekkürler,
        Saygılarımla..
        Yanıtla
    illedost5 Kasım 2013 08:16
    1>Fakat bu tarz yanlış bilinen şeyler üzmez beni, kin yok çünkü içinde tamamen bilgisizlik, anlatırım saatlerce ve zevkle fakat ya diğerleri? Onlar dinlemez ki beni, dinlese de anlamaz ki, kin bürümüş yürekleri bilmeden belki de Ermeni, Rum veya bir Kürttür dedeleri…
    2>Siz biz ayrımı çok saçma zaten bu yaptığım ayrımda Türkler ve Ermeniler için değil, örümcek beyinli olanlar ve olmayanlar için.
    3>bizim Ermenistan’ dan geldiğimizi düşüneni de var, Ermenice bildiğimize şaşıranı da, eminim hala çoğu arkadaşım benim de Ermenistan’dan geldiğimi sanıyordur.
    4>Tek farkımız belkide sizinle iki ana dilimizin olması, hem Türkçe hem de Ermenice biliyoruz çocukken.
    5>Bayramlarımız farklı ama komşularımızla iç içe kültürlerimizi paylaşarak kutluyoruz, bu çok zevkli keşke siz de bunun tadını alabilen tarafta olsaydınız.
    6> Dilerim bir gün bir Ermeni tanırsınız, bana inanın, o zaman bu saçma ve mide bulandırıcı düşmanlığınız geçecek.
    7>Birde unutmadan iki şey söyleyeceğim, bizleri kötülerken ülkenize böyle sahip çıktığınızı zannederken aklıma gelen iki uyarı var birincisi ülke bütünlüğünüzü korumaya dilinize ve dil bilginize sahip çıkarak başlayın , bizi kötülerken yazdığınız cümlelerin bazen Türkçe olmadığını düşünüyorum. Birde yere düşen bayrakların üstüne basıp geçmeyin, çok net hatırlarım 23 nisan’da yürüyüş yaptığımızda dehşet içinde biz toplamıştık yere atılan bayrakları.. Biz, Ermeni lisesi.. Kafanızdaki büyük düşmanlar..
    Ve SONUÇ niyetine: Almanya’da “türk” olmanın ZORLUKLARINI bir DÜŞÜNÜN ve KENDİ VATANLARINDA “”Ermenilere, Rumlara, Yahudilere, Kürtlere, Çerkeslere MÜSTAHAK gördüğümüz DAVRANIŞLARIMIZI bir düşünün ki o DAVRANIŞLAR evet onları HUZURSUZ, RAHATSIZ, TEDİRGİN, MUTSUZ ediyor olabilir AMA sizin/BİZİM İNSANLIĞI(N/M)IZI alıp atıyor ÇÖPE…Yazık değil mi KENDİMİZE…
    __________________________________________________________
    Sevgili KATİA çok teşekkür ederim bu makaleyi yazdığın için. HALKLAR, ASLA kendiliğinden DÜŞMAN edilmediler birbirlerine 1> Her ÇAĞIN “efendileri” paraTAPICILARI, egemenleri HALKLARI kandırıp KENDİ çıkarlarını ONLARIN (hitap ettikleri halkların) çıkarları gibi gösterip ve bilhassa GERİ insanlık hallerini kullanıp (milliyetçilik, din, mezhep, aşiret,klan) birbirlerini birbirlerine KIRDIRMIŞLARDIR ve ahhhhhhh ne yazık halâ da devam ediyor…
    Ol sebepten işte aynen senin gibi yaşadıklarını, duygularını, fikirlerini paylaşan İNSANLAR daha bir yaklaştıracak bizi birbirimize, aramızdaki DUVARLARI yıkacak ve daha İNSANCA bir DÜNYA ve HAYAT filizlenecek BİZDE ve ÜLKELERDE.
    Sevgiyle..
    Yanıtla
    katia hallaçoğlu5 Kasım 2013 08:36
    Merhabalar ,
    Sizinde söylediğiniz gibi ben ermeniler dilinden azınlık olmayı yazdım ama tüm azınlıkları yansıttım aslında.
    Bu güzel ve yapıcı yorumunuz için çok teşekkürler.
    O filizde küçücük bir payım bile olacaksa ne mutlu bana.
    Saygılarımla
    Yanıtla
    Arda Hizaroğlu5 Kasım 2013 08:39
    Ben bir şems’im bilir misin?
    Beni silsen gidebilir misin?
    Kendimi boş hissederim sanma,
    Sakın ha yanında ki fesat’a inanma.
    Bir boşluğun ortasındayım,
    Ben kimim, neyim?
    Hangi hayatın içinde,
    Kimin Neresindeyim?
    Sen alçaklık etsende,
    Bilirim ki ben özümden biriyim.
    Saygılar,Selamlar …
    Yanıtla
    Yanıtlar
        Arda Hizaroğlu5 Kasım 2013 08:46
        Anlatmak istediğim,
        Biz aslında bir güneşiz ve bizsiz bir hiçsiniz. Bizim aklımızı kimse çelemez siz kendi aklınızı çelenlere bakın. Hiç kimse istediği şekilde dünya gelmez.Kimsenin tercihi değildir ve buna saygı göstermeyen alçaklar bilsin ki onlar bizleri nerelerinde görürse görsün, biz özümüzü iyi biliriz ve bunu söylerkende utanmayız …
        Yanıtla
    Christine Ohanjanyan5 Kasım 2013 09:01
    “Hergün bizim Ermenistan’ dan geldiğimizi düşüneni de var, Ermenice bildiğimize şaşıranı da, eminim hala çoğu arkadaşım benim de Ermenistan’dan geldiğimi sanıyordur”.
    So you think that if one is Armenian, but he/she was born in Armenia and later he/she moved to live in Turkey (for this or that reason) do turks have the right to say something bad to him/her.
    Why you mentioned this kind of Armenians as second sort people in Bolis. Why bolsahayer take Ermenistan’da doğan Armenians as poor and spoiled people who came to Bolis as to sell themselves or just to be your servants….
    You are also Armenian and you should be the first to help and protect them in Turkey. Moreover you have the same rights in Turkey as those Armenians coming from Armenia.
    They are not guilty that were sent from their lands and homes but you stayed and continue to live in Turkey…
    Yanıtla
    Yanıtlar
        Kurken Berksanlar5 Kasım 2013 10:08
        Christine, permit me to interject since the point made by Katia is not in the same context as you are thinking. Certainly there is nothing wrong being an Armenian from Armenia. I do not believe anyone can argue otherwise, as the matter of fact entire Armenia Diaspora identifies itself with the land you were born in. So be proud!
        The point Katia is making is far more complex than your analogy, if you are born in Turkey as our ancestors did last 3000 years, you expect all around you to look at you as a “local”. But, when other locals think that you came from somewhere else in spite of your long history on this land, that is uncalled for, and it is a measure of how the true “history” of the land is not thought properly, for the purpose of cultivating “a single homogenize race” ideology, by ignoring the “others” and their existence on this land. Therefore once they see an “other” in this case an Armenian, they think the “other ” is from somewhere else AUTOMATICALLY, due to lack of proper history knowledge of the land. In my opinion, Katia is very well expressing her thoughts which are clear translation of every Armenians inner feelings and their “cry” for self identity, who call Bolis or Anatolia their birth place. Feelings well expressed Katia!
        Yanıtla
    Volkan Yazıcı5 Kasım 2013 09:18
    Özünde “laz” birisi olarak farklı iki ana dil mevzusunu çok iyi anlayabiliyorum. hiçbir zaman anlam veremediğim ve veremeyeceğim bu ön yargı mevzusunda senin vasıtanla herkesin sabır ve gücünü kaybetmemesini diliyorum.
    Yanıtla
    Alen haçikoğlu5 Kasım 2013 10:36
    Konu azınlıklar. İnönü bir yasa çıkarmaya hazırlanıyor. Atatürk’ün huzuruna çıkıyor. Bu muhteşem anekdotu okuyun deriz!
    Bugünlerde “özür diliyoruz” kampanyası ile Türkiye yine bir “azınlık” sendromu yaşamaya başladı. İşte bu dönemde Atatürk ile İnönü arasında yaşanan bir olay ders niteliğinde.
    Başbakan İnönü saat 18.00 sularında Florya Köşkü’nde Atatürk’ü ziyaret etmiş:
    ATATÜRK – Hayırdır İsmet… Habersiz geldin.
    İsmet İnönü – Paşam, azınlıklar meselesi…. Konuyu Meclis’e getireceğiz.. . Ne diyorsunuz?
    ATATÜRK – İsmet bugün geç oldu… Yarın sabah erkenden gel, konuşalım.
    İnönü çıkınca Atatürk “bütün görevlileri” toplamış:
    ATATÜRK – Sadece laleler kalsın… Bahçedeki diğer bütün çiçekleri sökün, atın… Derhal.
    İsmet İnönü sabah gelmiş, bahçenin “halini” görmüş ve “görevlilere” sormuş:
    İsmet İnönü – Ne oldu böyle?
    Görevli- Gazi Paşa Hazretleri emrettiler, söktük..
    Başbakan İnönü, Cumhurbaşkanı Atatürk’ün odasına girmiş:
    İsmet İnönü – Paşam, bahçenin durumu nedir?
    ATATÜRK – Azınlıkları söküp attım İsmet.
    İnönü “anladım” dercesine başını öne eğmiş. Bizim kültürümüz bir birine karışıp aynı toprak altında yatıp aynı Allah’a inandığımız uzun yıllar oldu aslında kurtuluş savaşında omuz omuza verdiğimiz günler Türk sanat müziğine verdiğimiz eserler ibadetler için yaptığımız mimariler (Camiler de dahil) halk oyunları sinama tiyatro vs vs aklıma gelmeyen bir sürü şey İstiklal marşının aranjeleri bir ermeni tarafından yapılmıştır biz o kadar karıştık ki anlatımı bile kolay değil aslında insanın olmadığı yerde hiç bir şeyin anlamı yok güzel bir yazı olmuş emeğine gönlüne sağlık
    Yanıtla
    Hrant Zana Tanış5 Kasım 2013 11:30
    Çok güzel yazmışsınız. Ermeni olmama rağmen hiç bir ermeni topluluğu içinde büyüyemedim. Her ne kadar ilk okul , lise zor geçtiyse . Üniversite hayatım dediğiniz gibi arkadaş bile minicik kalıyor. Hatta ilk ermeni olduğumu öğrendiğimde biraz üzülmüştüm neden saklıyorlar , neden saklanıyorlar , neden her seferinde kaçıyorlar ? Ama sizin yazınızı okuyunca biraz daha cesaretlendim Ermeniyim diyebilmek için. Teşekkür ederim
    Yanıtla
    okan yilmaz5 Kasım 2013 11:58
    Sivas Zara’lı yazar Kirkor Ceyhan, kitaplarında bunu hem hüzünlü hem keyifli bir dille anlatmış yıllar önce. Hem Ermenilerin hem Türklerin ve Kürtlerin mutlaka okumasını dilediğim kitaplardandır…
    Yanıtla
    vega_orion5 Kasım 2013 13:55
    umarım bir yüzyıl daha empati den saygıdan ve sevgiden yoksun geçmez insanlığımız…
    Yanıtla
    rutkay kursun5 Kasım 2013 14:47
    anadolu’da ne kadar rum, ermeni bıraktılar da hala ermeniler’e nefret kusuyor bu türkler anlamak güç. elinize sağlık, çok güzel yazı olmuş. 🙂
    Yanıtla
    Haluk Gerçel5 Kasım 2013 15:19
    O hak etmediğiniz sıfatları size yakıştıran o.ç.ları adına sizden özür dilesem masum ve güzel yüreğiniz bir nebze olsun rahatlar mı…
    Yanıtla
    BoraN5 Kasım 2013 15:34
    Nişan Amcamız vardı futbol antrenörümüzdü. Hala yaşıyorsa kulakları çınlasın. Üzerimizde emeği çoktur. İnsanlar sadece tanımadıklarından korkar ve/veya nefret ederler. İki tarafın da kabahati vardır mutlaka. Ermeniler, belki de sizin gibi yorulduklarından içlerine kapanıp kendilerini tanıtmadığı için biraz; biz Türkler ise üşendiğimiz ve karşımızdaki insanları tanımaya zahmet etmediğimiz için büyük kabahatliyiz.
    Yanıtla
    recep aydın illüstrasyonları5 Kasım 2013 16:54
    MERHABA KATİA YAZINI HEYECANLA OKUDUM, YAZINIZ VE YORUMLAR BENİ ESKİLERE GÖTÜRDÜ. ÇOCUKLUĞUM TÜRK IRKÇISI VE GERİCİ SOVENİST BİR AİLE ORTAMINDA GEÇTİ. DAHA ÇOCUKLUĞUMUZDAN BAŞLADILAR HİÇ BİR CİDDİ BİLGİYE DAYANMADAN KENDİLERİNİN DIŞINDAKİ LERİ ÖTEKİLEŞTİRMEYE. NE VAR Kİ KENDİMİZE GELENE KADARDA BU APTALCA FİKİRLERİN İÇİNDE HARMANLANDIK DURDUK. AİLELERİMİZ İÇİNDE ANA BABALAR ÇOCUKLARINI ŞU ÜÇ KORKUYLA YÖNETİMLERİ ALTINDA TUTMAYA ÇALIŞIYORLARDI, EVDEN UZAKLAŞIRSIK YA KÜRTLER KAÇIRIR, OLMADI ALEVİLER KAÇIRIR ÇİNGENELER KAÇIRIR. HA BU ARADA SARHOŞ ERKEK MUHABBETLERİNİ DE ALEVİLERİN MUM SÖNDÜ HİKAYELERİ SÜSLERDİ. HER SOHBETİN ARDINDAN YEMİN BİLLAH BİR ARKADAŞININ OLAYI GÖRDÜĞÜNÜ SÖYLER, AMA DA BİR GÜN OLSUN BU ARKADAŞINI TANIMA FIRSATIMIZ OLMAMIŞTI İÇ BİR ZAMAN OLMAYACAKTI DA. İLK DEFA GERÇEĞİN DUVARINA ALEVİ OLDUĞUNU SONRADAN ÖĞRENDİĞİM BİR ARKADAŞIMIN SAYESİNDE ÇARPMIŞTIM. GEÇMİŞTE BİRLİKTE YAŞADIĞIMIZ KÜRT KOMŞULARIMIZDA OLMUŞTU BABAM VE ARKADAŞLARININ İKİ YÜZLÜ TAVIRLARINI BU GÜN HALA UNUTMAM.SÜNNİ VE TÜRK KÖKENLİ BİR AİLEDEN GELİYOR OLMAMA RAĞMEN, ÇEŞİTLİ ÇALIŞMA ORTAMLARINDA UZUN SÜRELİ KÜRTLERLE ÇALIŞTIĞIM SÜREÇLERDE ONLARI DAHA YAKINDAN TANIMA ŞANSINA DA SAHİP OLMUŞTUM.KALDIKİ YİRMİ YILIM İSTANBULDA GEÇTİ. KURTULUŞ SEMTİNDEDE YAŞADIM ERMENİ KOMŞULARIMDA OLDU BİR LOKMAYI PAYLAŞARAK GECELEDİĞİMİZ DOSTLARIM KARDEŞLERİMDE OLDU. BEN YAŞADIĞIM SÜRECE HAYATLARI İNSANLARI AYRIMSIZCA SEVEBİLMENİN TANIYABİLMENİN SAVAŞIMINI VERDİM VE BUNDAN DA SON DERECE MUTLUYUM.UMUT EDİYORUM Kİ BİZDEN SONRA GELECEK OLAN NESİLLER BİZLERİN TAŞIDIĞI KARDEŞLİK VE SEVGİ BAYRAĞINI DAHADA İLERİLERE TAŞIYACAKLARDIR. BU ÇOKDA BASİT, HEPİMİZ KARŞIMIZDA DURANLARLA AYRILIKLAR ÜZERİNDE KAFA YORACAĞINA AYNILIKLAR ÜZERİNDE KAFA YORACAKLAR HEPSİ BU.
    Yanıtla
    Aykut Durgun5 Kasım 2013 17:24
    Sevgili Katia,
    Ilkokul dan itibaren cocuklugum hep Ermeni arkdaslarimla gecti Baglarbasi/IST da. En yakin aile dostumuz ust katta oturan Ermeni aile idi. Madam teyzem (Armen) benim ikinci annem gibiydi. Kocasi Berc amca cok kiskanc biri olmasina ragmen bir tek benim ailemle iliskisinde esine izin verirdi. Kizi Rita ve oglu Avadis le cocuklugumun en guzel yillarini gecirdim. Bizden daha varlikli olduklari icin, bir yere tatile giderken beni de yanlarinda ektra cocugu gibi tasirlardi. Hatta kiz kardesimi de katarlardi. Madam teyzemin bir kac yil once kaybettigimde cok uzulmustum. Ne yazik mi onlarin gercek adlarini bilen cok az kisiden biriydik. Icinde yasadiklari korku nedeniyle aciklamaktan cekinirlerdi. Onlarin disinda da hayatimda cok yakin arkadas ve dostlarim oldu Ermenilerden, onlarin dugunlerine ve olum torenlerine onlarca kere katildim. Bu ayrimcikla kendimi bildim bileli savasiyorum. Cok demokrat bir aileden yetismis biri olmak benim sansimdi. Bugun 50 kusur yasinda biri olarak bazi olumlu gelismelerin olmasi beni cok mutlu ediyor. Gecmisin kabusu uzerimizden kalkinca cok guzel gunler gelecek. Sevgiler
    Yanıtla
    ihsan goren5 Kasım 2013 20:54
    Bu ulkedeki hakkim, sizden fazla degil.
    Si tu diffères de moi, mon frère, loin de me léser, tu m’enrichis. (Antoine de Saint-Exupéry)
    (If you differ from me, my brother, far from hurting me, you enrich me)
    Yanıtla
    Dara Rizvani6 Kasım 2013 00:14
    Sizin bu güzel yazınıza, bu toprakların yetiştirdiği Felsefe Profesörü
    İlona Kuçuradi’nin bir sözü ile katkıda bulunmak istiyorum:
    “Bir tane insan hakkı ihlali vardır, o da kişiye farklı davranmaktır”
    Selamlarımla,
    Dara Rizvani
    Yanıtla
    kafa bedava6 Kasım 2013 00:38
    Daha yazıyı okumadım okumadan bile söyleyeceğim şu, karşımdaki, arkadaşım, dostum, sevgilim, ailem, hoş biri, daha yeni tanıştığım, bir yabancı vs. kriterlerim her zaman bu, biz bu ülkenin bu ülkelerde bu dünyanına renkleri hiçbir farkımız yok, kültürel geleneksel vs. bunlar sadece bize ailelerimizden gelen alışkanlıklar ve değişiyor, bir insanı seviyorsam bu onun kişiliğinden geliyor, sevmiyorsam da aynı, her şey kişisel, birini sırf ermeni, sünni, alevi, laz, çerkez, siyahi, yerli, yabancı, doğulu, batılı, dinci, ateist vs. görenlerin hepsi sevmediğim insan tipi benim bu dünyada faşistçe görmek istemediğim insan tipi bu ayırımcılar, umarım nesilleri tükenir bir daha da dünya da görülmezler…
  
Kaynak:
http://katiahallacoglu.blogspot.com/2013/11/ermeni-dolunden-mesaj-var.html?spref=fb
Sayin Dostum Dr. Sarkis Adam,
Her sheyden evvel beni bu bloga davet ettigin icin tesekkurler. Kathia’nin yazisi hakkikaten guzel ve yerinde. Dogrusu Turkiyeli olan cogu Ermeni’nin kimlik buhranini cok guzel algilamish, ve hislerimize tercuman olmush.
Yazinin altindaki yorumlara gelince bir cogu beklenildigi gibi yorumlar, bazilari nakarattan ibaret, anliyana sivrisinek saz, anlamiyana davul zurna az misali.
Ancak benim dikkatimi ceken en dushundurucu yorum, Christine Ohanjanyan hanimefendinin, yari Ingilizce biraz da Turkce ile yazilmish olan yorumu. Ermenistan gocmeni oldugu hissediliyor yazisindan, hernekadar elimden geldigi kadar kendi yorumunu cevaplandirarak Katia’nin sozlerinin bunu ifade etmedigini izah etmeye chalishdim ise de, kizcagzin ashagida yansittigim sozleri cok dushundurucu:
” Why you mentioned this kind of Armenians as second sort people in Bolis. Why bolsahayer take Ermenistan’da doğan Armenians as poor and spoiled people who came to Bolis as to sell themselves or just to be your servants…. You are also Armenian and you should be the first to help and protect them in Turkey”.
Bence bu yorum uzerinde cok durmamiz gereken bir yourum, zira tam anlamiyla bashka bir yaraninn uzerine parmagini basiyor ve dikkatlerimiz de dogal olarakdan bu noktada kilitleniyor. Belli ki hissetikleri, bir Ermenin’nin diger yerden gelen Ermeni’yi begenmemesi syndromunun ap acik ornegi. Zira kizcagiz, acik acik Ermenistan’li bir Ermeni’nin Istanbul cemaatinda ashaglandigi intibasini haykiriyor. Aramizdaki goc tecrubesinden gecen Ermeniler icin cok hassas bir konu bu, zira biz bunu gorduk , yashadik ve derimizde hissetik, ve diyebilirim ki Los Angeles mucizesini gercekleshtirerekden, bu syndromu da hic olmazsa cemaatimiza yenmeyi bashardik. Basharimizda en buyuk rolu, dogrusunu soylemek gerekirse, bu kompleksden kurtulma arzusu ile haykiran bir kulturlu sinifin, yedigi baligin , tadtigi kebabin cok daha ilerisinde mushtereklik ariyan bir sinifin, kendi kendine enterge etme chabalari yaninda, Ermeni okullarimiz oynadi. Zira okullarimiz, degisik yorelerden gelen Ermeni gochmenlerinin, Amerika dogumlu evlatlarinin ebeveyinlerini, bizleri, okul vesilesi ile, shu veya bu firsatla sik sik yana yana gelmemize sebeb oldu. Her bir yaklashim, her bir hantes, her bir ziyaret, dogal olarak yeni dostluklara sebeb olarakdan, gunden gune birbirimizle enterge olmamizi kolayalshdirdi ve bugun artik LA’de Bolsahay, Beyruthay, Barsgahay laflari en azindan kulturlu sinif icin tamamen onemsiz birer sifat olmakdan ileri birshey ifade etmiyor. Zira HAY kelimisinde birlesip butunleshebilmek zaten yeterli. Umarim, ve beklenti icindeyim ki Istanbul Ermeniligi de, ev sahibi olarakdan en kisa zamanda bu sorunun chozumlenmesinde -shayet boyle bir sorun var ise-formuller ariyacakdir. Zira biz, diger bir cemaatin urunu olan bir kardeshimizi dishladigimiz, kuchumsedigimiz zaman, hersheyden evvel bizleri haykirtan gercekleri, Katia’nin yazisinin ana temasini, yeri geldiginde mahalesef aynen uyguluyan hipokratlar olmush olmuyormuyuz?
Bu blogda bulunan bazi din gorevlisi buyuklerimizin bu konudaki ifadelerini isihitebilsek eminim, kendi tecrublerine dayanan daha degisik cozumler hakkinda da bilgilenmish olabilecegiz.
Kaynak:
Facebook [notification+oj_o24cc@facebookmail.com]

Yorumlar kapatıldı.