İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Robert Halef: Pakette Süryanilerin hiçbir talebi yer almıyor

Murat Kuseyrı – Stockholm

İsveç parlamentosundaki 5 Asuri-Süryani  milletvekilinden en aktivlerinden biri olan Robet Halef’le verdiği önergeler, “Demokrasi Paketi” ve Asuri-Süryanilerinin taleplerini konuştuk…. Halef, Erdoğan’ın açıkladığı paketin Asuri-Süryani ve Kürt Halklarının taleplerine karşılık vermediğini düşünmesine rağmen ileriye doğru atılmış bir adım olduğu değerlendirmesini yapıyor… Pakette Süryanilerin en temel taleplerinden bir olan Süryanilerin azınlık olarak kabul edilmesinin yer almadığını belirten Halef “Halkımızın varlığını sürdürebilmesi, kimliğini, kültürünü ve tarihini koruyabilmesi ve geliştirebilmesi için bu çok önemli. Biz Süryanilerin azınlık olarak kabul edilmelerini ve azınlıklara verilen tüm hakların Süryanilere verilmesini istiyoruz.  Türk parlamentosunun bu yönde bir karar almasını umut ediyoruz” … 1915 yılında Ermeni, Süryani, Rumlara yapılan soykırımından günümüz Türkiye’sinin sorumlu olmadığını belirten Halef, “Osmanlı’nın dağılma döneminde, 1915’te soykırım yapıldı. Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında kuruldu. Ama Türkiye’nin 1915 yılında olanları kabul etmesi gerekir. Soykırım yapılmıştır, dedi.

***
Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı “Demokrasi Paketi”de Asuri-Süryanilerin en temel haklarının yer almadığını düşünen Hıristiyan Demokrat Parti Milletvekili Robert Halef, 1600 yıldır Süryanilere ait olan Mor Gabriel arazisinin geri verilmesini “kedi fare oyunu son buldu” diye değerlendirdi.
İsveç parlamentosundaki 5 Asuri-Süryani  milletvekilinden en aktivlerinden biri olan Robet Halef’le verdiği önergeler, “Demokrasi Paketi” ve Asuri-Süryanilerinin taleplerini konuştuk.
Halef, Erdoğan’ın açıkladığı paketin Asuri-Süryani ve Kürt Halklarının taleplerine karşılık vermediğini düşünmesine rağmen ileriye doğru atılmış bir adım olduğu değerlendirmesini yapıyor: “Bu paketin açıklanmasıyla Türkiye, 1923 yılından bu yana Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurulmasından beri  ilk kez ülkede sorunlar olduğunu kabul etti. Bunu olumlu buluyorum. Paketi iki bölümde ele almak gerekiyor birincisi anayasal, diğeri daha çok kurumların çalışmalarıyla ilgili. Kurumlar başka etnik ve dini köken ve inançtan gelen insanlara ayrımcılık yapıyor. Türkiye Avrupa Birliği üyeliğine aday bir ülke. Üye olabilmesi için de Kopenhag Kriterlerini yerine getirmesi gerekiyor. Yeni müzakare fasıllarının başlatılabilmesi Türkiye’nin reformları gerçekleştirmesine bağlı. Her yıl aday üyelerin durumunu ele alan “İlerleme Raporları” yayımlanıyor. Bu açıdan ele aldığımızda paketin hazırlanması olumlu ama oldukça yetersiz.”
Pakette Asuri-Süryaniler açısından el konulan Mor Gabriel’a ait arazinin geri verilmesinden başka hiç bir yenilik ve iyileştirme olmadığını söyleyen Halef, “1600 yıldır Mor Gabriel’in arazileri zaten bizimdi. Mahkemenin bizi haklı bulmasına rağmen Yargıtay siyasal bir karar alarak Mor Gabriel’in topraklarına el koydu. Şimdi bu fare-kedi oyunu son buldu. Manastırın arazileri iade edildi” şeklinde konuştu.
SÜRYANİLER AZINLIK OLARAK KABUL EDİLMELİ
Pakette Süryanilerin en temel taleplerinden bir olan Süryanilerin azınlık olarak kabul edilmesinin yer almadığını belirten Halef “Halkımızın varlığını sürdürebilmesi, kimliğini, kültürünü ve tarihini koruyabilmesi ve geliştirebilmesi için bu çok önemli. Biz Süryanilerin azınlık olarak kabul edilmelerini ve azınlıklara verilen tüm hakların Süryanilere verilmesini istiyoruz.  Türk parlamentosunun bu yönde bir karar almasını umut ediyoruz” dedi.
Halef, özel okullarda Kürtlerin ve azınlıkların kendi dillerinde eğitim görmelerini olumlu ve ileriye doğru atılmış bir adım olarak değerlendirdiğini, ama bunun yetersiz olduğunu, Süryaniler ve Kürtlere devletin okullarında ana dilde eğitim hakkı tanıması gerektiğini ifade etti.
Kürt ve Süryanilerin çoğunluğunun çocuklarını özel okullara gönderecek ekonomik güçleri olmadığını söyleyen Halef, “Okullarda Türkçenin yanı sıra Süryanice eğitim verilmeli. Örneğin bir okulda 5 Süryani çocuk varsa bunlara ana dil eğitimi verilmeli” diyerek somut önerilerde bulundu.
“Türkiye’de çok kültürlülüğün korunması için tüm azınlıklara ana dillerinde eğitim hakkı verilmesinin çok önemlidir. Bu toplumun gelişmesini de beraberinde getirir. Bu sadece biz azınlıklar için değil aynı zamanda Türk Ulusunun gelişimi için de gereklidir” şeklinde konuşan Halef, kendisinin kişi olarak yeni bir paketin çok yakında açıklanmasını beklediğini ve bu pakette tüm azınlıkların çocuklarına devlet okullarında ana dil eğitimi hakkı verilmesini umduğunu ve bu sürece katkıda bulunmak ve hızlandırmak amacıyla da İsveç Parlamentosuna önerge verdiğini söyledi.
Halef’in önergesinde Türkiye’de 20 bin Süryani’nin yaşadığı, 3 bin yıldır konuşulan Aramice-Süryanice’nin yok olma riskiyle karşı karşıya bulunduğu belirtiliyor, Süryanicenin Türkiye’deki okullarda ana dil eğitiminde yer alması için İsveç Hükümeti’nin girişimde bulunması isteniyor.
TÜRKİYE SOYKIRIM YAPILDIĞINI KABUL ETMELİ
Halef, İsveç’in uluslararası soy kırım konferansları düzenlemesi için parlamentoya önerge vermesinin nedenini  “Amacım sadece yeni soykırımlarının yaşanmasının önüne geçmek. Soykırım her yerde her an ortaya çıkabilir. Bunun önlenmesi için geçmişten ders çıkarılması, anlayış ve hoşgörü ortamnın yaratılması gerekir” diyerek izah ediyor.
1915 yılında Ermeni, Süryani, Rumlara yapılan soykırımından günümüz Türkiye’sinin sorumlu olmadığını belirten Halef, “Osmanlı’nın dağılma döneminde, 1915’te soykırım yapıldı. Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında kuruldu. Ama Türkiye’nin 1915 yılında olanları kabul etmesi gerekir. Soykırım yapılmıştır. Bunu kanıtlayan tarihi belgeler var. Tarihte yaşanan gerçeklerin kabul edilmesi bir öç alma olarak algılanmamalı. Kürtler Süryanilere yönelik soykırımı sırasında yaptıklarından dolayı özür diledi. Bu tutumlarını saygıyla karşıladık.  Türkiye’den de olanları kabul etmesini ve özür dilemesini bekliyoruz. Farklı bir şey beklemiyoruz. Hukuki yollara başvurma, tazminat talep etmek gibi bir düşüncemiz yok” şeklinde konuştu.
SOYKIRIMININ KABÜLÜ ACILARI HAFİFLETECEK, HOŞGÖRÜNÜN ARTMASINA NEDEN OLACAK
Kabul etme ve özür dilemenin soykırımına uğrayanların acılarını hafifleteceğini, uzlaşma ve hoşgörünün artmasına yol açacağını belirttikten sonra bunun ekonomik sonuçlarına “Süryaniler daha çok yatırım yapacak, Türkiye’ye daha çok ziyaretlerde bulunacak” diyerek dikkat çekti.
Kendilerine bundan yaklaşık 100 yıl önce yapılan soykırımından dolayı hiç bir biçimde Türkleri suçlamak ve karalamak amacında olmadığını, ama tarihte geçmişte olanların açıkça tartışılması gerektiğine inandığını belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Soykırım olmuştur. Anne ve babalarımız bize olanları anlattı. Soykırım bizim uydurduğumuz bir şey değil. Yüzbinlerce Süryani sırf Hıristiyan ve Süryani oldukları için öldürüldü. Ellerine silah almadıkları halde ve çatışmalarda taraf tutmadıkları halde insanlar katledildi. Bu tek dinli tek bir ulus yaratmak için yukarıdan planlandı. Olanlar tarihte kaldı. Bunun tekrar etmemesi gerekir. Bu nedenle parlamentoya önerge vererek yer yıl soykırım konferansı yapılmasını önerdim.”

Yorumlar kapatıldı.