İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Başbakan Erdoğan Demokratikleşme Paketi’ni açıkladı.. İşte o tarihi konuşma

Bu paket ile Türkiye’nin özgürlük alanını daha da genişletiyor ve umudunu daha da çoğaltıyoruz. Bugün ülkemiz ve milletimiz açısından tarihi bir anı yaşıyor, Türkiye’yi daha da büyütmek için adımları atıyoruz. Demokratikleşme Paketi, Türkiye’nin demokratikleşme tarihinin ve 11 yıllık sürecin tabii bir sonucudur. Bu paket son değildir. Şartlar değiştikçe yeni ihtiyaçlar ortaya çıkacaktır.  Tüm taleplere bir kerede bir paketle yanı verilmesini beklemek rasyonel değildir. Demokratikleşme paketleri milletin yüzünü güldürür, darbecilerin uykularını kaçırır. İleri demokrasiye doğru attığımız her adım mağdur kesimleri mutlu eder. Tektipçi, yasakçı zihniyetleri tedirgin eder.  Bu bir son değildir. Türkiye artık geri döndürülemez biçimde demokrasi istikametinde ilerleyecektir. 

Yumruklar sıkılıysa tokalaşma mümkün değildir. 11 yıl boyunca silahların konuşmasını önleyip fikirlerin konuşmasını sağlamaya çalıştık.  Tek tipçi rejimde özgürlükçü rejimde halka rağmen tesis edilemez. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Türkiye’de devlet işte bu anlayışa dönmüştür. Bugün Türkiye’de bütün vatandaşlarına karşı aynı mesafede duran bir devlet anlayışı vardır. Meşruiyetin kaynağı artık millettir. Türkiye’de değişimin önündeki en büyük engel 27 Mayıs’ın karanlık gölgesidir.  11 yıl boyunca her reformdan sonra milleti korkuttular. Bügün de korkutacaklar.  Biz 11 yıl boyunca 27 Mayıs zihniyetinin milletin taleplerinin önüne geçmesine izin vermedik. Bugün de vermeyeceğiz.  Unutmayın İsklal Marşımızın ilk kelimesi ‘korkma’ diyor. Korkaklar zafer anıtı dikemezler.  Türkiye’nin bölünme meselesi yoktur, Türkiye’nin muhalefet sorunu vardır.  Büyük Türkiye vizyonuna yakışan bir muhalefet Türkiye’nin hakkıdır. Paketten ölümsüzlük iksiri bekleyenler irrasyonel bir beklenti içerisindedir.  11 yıldır yaptığımız hiçbir reforma destek olmayan sadece gerilim bekleyen bir zihniyetin bugün reformları alkışlamasını beklemiyoruz. Akan kanın durması noktasında son derece önemli bir adımdır.  Bu paket bir kapı aralamaktır. Bu paket hak ve özgürlükleri getiren bir pakettir.  Bu paket bir dayatmanın, müzakerenin, pazarlığın ürünü değildir. Millet ne dediyse biz onu yaptık ve bugün de onu yapıyoruz.  Paket çözümler itibariyle sürprizlerden ibaret ama sorunlar sürpriz değildir. Pakette yer alan sorunlar cumhuriyet tarihimiz boyunca varolan sorunlardır.  Bu ülkede bu topraklar üzerinde ay yıldızlı bayrağımız altında beraberiz, kardeşiz, biz Türkiye’yiz.

İŞTE PAKET:
Demokratikleşme Paketimizdeki reformların bir kısmı YASAL DÜZENLEME gerektiriyor; diğer bir kısmı ise, İDARİ DÜZENLEMELERLE, yani Bakanlar Kurulu Kararı, Yönetmelik Değişikliği, Genelge ile hayata geçecek.
Sizlere öncelikle YASAL DÜZENLEME gerektiren reformlarımızı sıralamak arzusundayım.
Bazı kanunlarda yapacağımız değişikliklerle, çıkaracağımız bazı kanunlarla, SİYASİ HAKLARI daha da genişletiyor; on yıllardır devam eden tartışmalara artık son veriyoruz.
BU KAPSAMDA, ÖNCELİKLE, SEÇİM SİSTEMİNİ DEĞİŞTİRMEK için önemli bir adım atıyor; SEÇİM SİSTEMİNİ TARTIŞMAYA AÇIYORUZ.
Türkiye’deki mevcut Seçim Sistemi, özellikle 12 Eylül müdahalesinin ardından her zaman tartışma konusu oldu, her zaman eleştiri konusu oldu.
Hemen tüm siyasi partiler de, seçim sisteminin değişmesi gerektiğini ifade ettiler ve ediyorlar.
Şunu altını çizerek ifade etmek istiyorum: Mevcut seçim sistemi, yüzde 10 barajı, AK Parti’nin getirdiği bir sistem değildir.
Biz, 2002 seçimlerine girerken bu sistem uygulanıyordu, yüzde 10 barajı vardı.
Daha Partimizi kurarken, mevcut seçim sisteminin katılımcılıktan uzak olduğunu, değişmesi gerektiğini güçlü şekilde ifade etmiştik.
Geçen yıl, 30 Eylül’deki 4’üncü Büyük Kongremizde yayınladığımız 63 maddelik Siyasi Vizyon belgemizde de, 2023 Vizyonumuz çerçevesinde seçim sistemini değiştireceğimizi bir hedef olarak ortaya koymuştuk.
Gerek Akil İnsanlar Heyeti raporlarında, gerek Avrupa Birliği İlerleme Raporlarında, gerekse bugüne kadar hazırlanmış bir çok raporda, seçim sistemindeki sorunlar dile getirilmişti.
Tüm öneri, tavsiye, eleştirileri gözden geçirdik ve bu sorunu çözmek için artık adım atıyoruz.
Yeni seçim sisteminin nasıl olması gerektiği konusunda biz bir tek seçenek sunmuyor, 3 farklı alternatifi tartışmaya açıyoruz.
Mevcut sistemle, yani yüzde 10 barajıyla devam edebiliriz…
Barajı yüzde 5’e çekip, 5’li gruplandırmayla Daraltılmış Bölge Seçim Sistemini uygulayabiliriz.
Üçüncü seçenek olarak da, ülke barajını tamamen kaldırarak, Dar Bölge Seçim Sistemini getirebiliriz…
Bu 3 seçeneği önümüzdeki günlerde tartışacak, Türkiye için en doğrusu, en isabetlisi hangisiyse, o yönde düzenlemeyi Meclis’e getirecek, yolumuza o şekilde devam edeceğiz.
Siyasi Haklar alanında İkinci düzenlemeyi Siyasi Partilere Devlet Yardımı konusunda yapıyoruz.
SİYASİ PARTİLERE DEVLET YARDIMININ KAPSAMINI GENİŞLETİYORUZ.
Siyasi Partiler Kanunu’nun Ek 1’inci maddesini değiştiriyor, devlet yardımı için yüzde 7 olan mevcut oranı yüzde 3’e çekiyoruz.
Yani seçime katılan siyasi partilerden yüzde 3’ü aşan oranda oy alanlara da, Hazineden ayrılan toplam kaynak içinden devlet yardımı yapılacak.
Bu düzenlemenin de, siyasi partilerimizi güçlendireceğine, katılımcılığı artıracağına, rekabetin daha adil hale gelmesine katkı sağlayacağına inanıyoruz.
BİR BAŞKA DÜZENLEMEYLE, SİYASİ PARTİLERİN TEŞKİLATLANMALARINA KOLAYLIK GETİRİYORUZ.
Siyasi Partiler Kanunu’nun 20’inci Maddesini değiştiriyor;  İLÇEDE TEŞKİLATLANMA İÇİN, BELDELERDE TEŞKİLAT KURMA ZORUNLULUĞUNU KALDIRIYORUZ.
Mevcut durumda, bir ilçede teşkilatlanmak için, ilçe sınırları içerisindeki beldelerin en az yarısında teşkilat kurma zorunluluğu vardı.
Bunu kaldırıyor, “Beldelerde teşkilat kurulması zorunlu değildir” ibaresini getiriyoruz.
BİR BAŞKA DÜZENLEMEYLE, SİYASİ PARTİLERDE EŞ GENEL BAŞKANLIĞIN ÖNÜNÜ AÇIYORUZ.
Bu alanda uluslar arası örnekleri inceledik, demokrasilerdeki işleyişe baktık ve ilgili yasa maddesini değiştirmeyi uygun gördük.
Seçim Kanunu’nun 15’inci Maddesi’ne bir ek yapıyor, TÜZÜKLERİNDE YER ALMAK VE 2 KİŞİDEN FAZLA OLMAMAK KAYDIYLA, PARTİLERE, EŞ GENEL BAŞKANI SİSTEMİNİ UYGULAMA İMKANI GETİRİYORUZ.
BİR BAŞKA YASAL DÜZENLEMEYLE, SİYASİ PARTİLERE ÜYELİKTE ENGELLERİ KALDIRIYORUZ.
Siyasi Partiler Kanunu’nun 11’inci maddesinde yapacağımız değişiklikle, siyasi partilere üye olmayı daraltan, kısıtlayan bazı engelleri ortadan kaldırıyoruz.
Seçim Kanunu hükümlerine göre, OY VERME HAKKINA SAHİP OLAN HERKESİN, siyasi partilere de üye olabilmesinin önünü açıyoruz.
Bu amaçla, 11’inci Maddenin B Bendindeki 6 kısıtlayıcı engeli ortadan kaldırıyoruz.
YİNE SİYASİ PARTİLER KANUNU’NDA YAPACAĞIMIZ DEĞİŞİKLİKLE, FARKLI DİL VE LEHÇELERDE SİYASİ PROPAGANDA İMKANINI GETİRİYORUZ.
298 Sayılı Kanunu’nun ilgili maddesini değiştirerek, siyasi parti ve adaylar tarafından yapılacak her türlü propagandada Türkçe’nin yanında farklı dil ve lehçelerin de kullanılabilmesini mümkün hale getiriyoruz.
AYNI ŞEKİLDE, ÖN SEÇİMLERDE FARKLI DİL VE LEHÇELERDE PROPAGANDA İMKANINI GETİRİYORUZ.
Siyasi Partiler Kanunu’nun 43’üncü Maddesindeki kısıtlayıcı hükmü kaldırıyor, ön seçimlerde de Türkçe’den başka bir dil ya da lehçeyle propaganda imkanını tüm partilere sağlıyoruz.
Ekranları başında bizleri izleyen sevgili vatandaşlarım,
Çok değerli medya mensupları,
Yeni süreçte, nefret, ayrımcılık, yaşam tarzına müdahale gibi suçlarla daha etkin şekilde mücadele etmeye başlıyoruz.
NEFRET SAİKİYLE İŞLENMESİ DURUMUNDA, BELİRLİ SUÇLARIN CEZALARINI DAHA DA ARTIRIYORUZ.
Belirli suçlar, kişinin, dili, ırkı, milliyeti, rengi, cinsiyeti, engelliliği, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini veya mezhebi nedeniyle işlenirse, cezası daha da ağırlaşacak.
AYRIMCILIKLA DAHA ETKİN MÜCADELE ETMEK İÇİN, CEZA MİKTARLARINI ARTIRIYORUZ.
Kişinin, inançlarının gereğini yerine getirmesi dolayısıyla, belli haklarını kullanmasını, belli haklardan yararlanmasını engelleyenleri ceza kapsamına alıyoruz.
Bu sebeple işlenen suçun cezasını da 1 yıldan 3 yıla kadar artırıyoruz.
Türkiye’de hiç kimse, dilinden, ırkından, milletinden, renginden, inancından ve inancının gereğini yerine getirmekten dolayı ayrımcılığa maruz kalmayacak.
AYRIMCILIKLA MÜCADELE VE EŞİTLİK KURULU KURUYORUZ.
Ayrımcılık yasağının ihlali halinde, konuya ilişkin görev ve yetkisi bulunan kamu makamları, ihlali sona erdirmek, sonuçlarını gidermek, tekrarlanmasını önlemek üzere gerekli tedbirleri almakla yükümlü kılınacak.
YAŞAM TARZINA SAYGIYI, TÜRK CEZA KANUNU İLE GÜVENCE ALTINA ALIYORUZ.
Türk Ceza Kanunu’nda yapacağımız değişiklikle, DİNİ İNANCIN GEREĞİNİN YERİNE GETİRİLMESİNİN ENGELLENEMESİNİ de ceza kapsamına alıyoruz.
Dini ibadet ve ayinlerin, BİREYSEL olarak da yapılmasının engellenmesini aynı şekilde bu kapsama alıyoruz.
“cebir veya tehdit kullanarak, ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale edenlere, ya da bunları değiştirmeye zorlayanlara, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası getiriyoruz.
YAPACAĞIMIZ BİR BAŞKA DÜZENLEMEYLE, TÜRK CEZA KANUNU’NDA, BELİRLİ HARFLERİN KULLANILMASINDAN DOLAYI VAR OLAN CEZAİ MÜEYYİDEYİ KALDIRIYORUZ.
Böylece fiilen de uygulama alanı kalmayan ihlalleri ceza kanunumuzdan çıkarıyor, bir nevi klavyelere özgürlük getiriyoruz.
Değerli katılımcılar,
Aziz milletim…
Reform Paketimiz kapsamında, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkındaki Kanunda önemli değişiklikler yapıyoruz.
Bu kapsamda, öncelikle, TOPLANTI YER VE GÜZERGAHININ BELİRLENMESİNDE KATILIMCILIĞI sağlıyoruz.
Mülki Amir, ilgili Sivil Toplum Örgütlerinin görüşlerini almak suretiyle, nihai kararını verecek.
TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİNİN SÜRELERİNİ UZATIYORUZ.
Açık yerlerde, GÜNEŞİN BATIŞINDAN BİR SAAT ÖNCEYE KADAR SÜREBİLEN toplantılar, GÜNEŞ BATMADAN DAĞILACAK ŞEKİLDE; kapalı yerlerde saat 23’e kadar süren toplantılar da, saat 24’e kadar yapılabilecek.
TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİNDE, HÜKÜMET KOMİSERİ UYGULAMASINA SON VERİYORUZ.
Mevcut durumda, Hükümet Komiseri tarafından üstlenen yükümlülükler, artık Düzenleme Kurulları tarafından yerine getirilecek.
Kurul, toplantının amacının dışına çıktığı veya düzen içinde gerçekleşmesinin imkansız olduğunu gördüğü durumda, dağılma kararı alacak ve durumu kolluk amirine bildirecek.
Gösteri ve yürüyüş, kanuna aykırı hale gelirse, Düzenleme Kurulu, gösteri ve yürüyüşün sona erdiğini ilan edecek ve bunu kolluk amirine bildirecek.
Düzenleme Kurulu bu görevi yerine getirmezse, o mahallin en büyük mülki amiri, toplantıyla ilgili kararını verecek.
Demokratikleşme Paketimizde, bir başka önemli düzenlememiz eğitimle ilgili…
YAPACAĞIMIZ YASAL DEĞİŞİKLİKLERLE, ÖZEL OKULLARDA, FARKLI DİL VE LEHÇELERDE EĞİTİMİN ÖNÜNÜ AÇIYORUZ.
Bu konuda dünya örneklerini çok yakından inceledik.
Biliyorsunuz, 2003 yılında yaptığımız değişiklikle, farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi amacıyla özel kurs imkanını getirmiştik.
Daha sonra ise, üniversitelerimizde, farklı dil ve lehçelerle ilgili birimlerin açılmasını sağlamıştık.
Geçen yıl yaptığımız eğitim düzenlemesiyle, farklı dil ve lehçelerin okullarda seçmeli ders olarak öğretilebilmesinin yolunu açmıştık.
Şimdi de, özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim verilmesini mümkün hale getiriyoruz.
Ülkemizde Türkçe dışındaki dillerde eğitim ve öğretim konusu, 2923 Sayılı Kanun ile düzenlenmiştir.
Bu kanuna yapacağımız bir Ek ile, Özel Eğitim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, farklı dil ve lehçelerde özel öğretim kurumu açılabilecek.
Bu kurumlarda eğitim ve öğretimin yapılacağı dil ve lehçeler Bakanlar Kurulu’nca tespit edilecek.
Milli Eğitim Bakanlığımız, bu tür kurumların açılmasına ve denetimine ilişkin esasları çıkaracağı bir yönetmelikle düzenleyecek.
Programlar, Kanun’da yer aldığı gibi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenecek.
Yine mevcut Kanun’da yer aldığı gibi, bu okullarda da belli dersler Türkçe olacak.
BİR BAŞKA YASAL DÜZENLEMEYLE, KÖY İSİMLERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİNİN ÖNÜNDEKİ YASAL ENGELİ KALDIRIYORUZ.
1949 tarihli İl İdaresi Kanunu’nun 2’nci maddesinde yer alan ve dayatma içeren ibareyi kaldırarak, köylerin 1980’lere kadar kullandıkları tarihi isimlerini yeniden almasını mümkün hale getiriyoruz.
Mevcut Kanun’da belirtildiği gibi, Köy isimlerinin değiştirilmesi, İçişleri Bakanlığımızın tasvibiyle olacak.
İl ve İlçe isimlerinin değiştirilmesi için mevcut kanun hükmünce yasal düzenleme gerekiyor.
İl ve İlçe isimlerinin değiştirilmesi yönünde talepleri Hükümet olarak dikkate alacağız.
YİNE BU KAPSAMDA, BİR ÜNİVERSİTEMİZİN DE İSMİNİ DEĞİŞTİRİYORUZ.
NEVŞEHİR ÜNİVERSİTESİ’NİN İSMİNİ, HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ OLARAK DEĞİŞTİRİYORUZ.
Böylece, tarihimizin bir büyük şahsiyetinin, bir gönül dostunun, gönül mimarının ismini, kabrinin bulunduğu Nevşehir’deki üniversitemize veriyoruz.
DEMOKRATİKLEŞME PAKETİYLE GETİRECEĞİMİZ BİR BAŞKA YENİLİK, KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI HAKKINDA.KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASINA YASAL GÜVENCE GETİRİYORUZ.
12 Eylül 2010’da yaptığımız Anayasa değişikliğiyle, kişisel verilere Anayasal güvence getirmiştik.
Şimdi, bu Anayasa maddesinin uygulamasını sağlamak için, taslağı hazır olan kanunu Meclis’imize gönderiyoruz.
Kişilerin özel bilgileri ilgisiz kişiler tarafından kullanılamayacak, ilgisiz kişilerle paylaşılamayacak.
YARDIM TOPLAMADA KISITLAMALARI KALDIRIYORUZ.
Yardım toplama konusunda, zaman zaman özgürlükler sınırlama altına alınmıştı.
Kurban derisi, fitre ve zekat toplama konusunda Türk Hava Kurumu’na yetki verilmiş, aslında Anayasa ve yasalara tamamen aykırı, insan hak ve hürriyetlerine ters bir durum oluşturulmuştu.
Bununla ilgili yönetmelik geçtiğimiz hafta yayınlanmıştı.
Şimdi, yasal olarak da bu yanlış uygulamaya son veriyor, ilgili kanunun 8’inci maddesindeki söz konusu hükmü kaldırıyoruz.
Vatandaşımız, bundan sonra yardımlarını hür iradesiyle istediği yere verebilecek.
Sevgili vatandaşlarım, değerli katılımcılar…
Şu ana kadar açıkladığımız reformlar yasal düzenleme gerektiriyor.
Belli bir takvim içerisinde bu yasal düzenlemeleri hayata geçireceğiz.
Ancak reform paketimiz bundan ibaret değil…
İkinci kısımda, SADECE İDARİ DÜZENLEME GEREKTİREN reformlarımız bulunuyor.
Bu düzenlemeleri, Bakanlar Kurulu Kararı, Genelge ya da Yönetmelik Değişikliğiyle gerçekleştirmek mümkün.
Şimdi de sizlere bunları aktarmak istiyorum…
KILIK KIYAFET YÖNETMELİĞİNİ DEĞİŞTİREREK, KAMU KURUMLARINDA BAŞÖRTÜSÜ YASAĞINI KALDIRIYORUZ.
“Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik”, kadın ve erkekler için kısıtlayıcı hükümler içeriyordu.
Bu kısıtlamalar, çalışma hakkını, din ve vicdan özgürlüğünü ihlal ediyor, ayrımcılık içeriyordu.
Yönetmeliğin 5’inci maddesinde değişiklik yaparak, kadın çalışanların giyimleri üzerindeki ayrımcı ihlalleri kaldırıyoruz.
Resmi Elbise giymek zorunda olan, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını, Emniyet mensuplarını, Yargıda Hakim ve Savcıları bunun dışında tutuyoruz.
İLKOKULLARDAKİ ÖĞRENCİ ANDI UYGULAMASINI KALDIRIYORUZ.
1933 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bir genelge yayınlanmış, ilk ve orta dereceli okullarda ANDIMIZ uygulaması başlatılmıştı.
Bu uygulama zaman zaman kaldırıldı, metin değişikliğe uğradı.
12 Mart ve 12 Eylül’de, bireysel girişimler neticesinde bu uygulama devam etti.
Geçen yıl, ortaokullarda bu uygulamayı kaldırmıştık.
Şimdi de, ilkokullarda bu uygulamaya son veriyoruz.
MOR GABRİEL, DİĞER ADIYLA DEYRULUMUR MANASTIRI ARAZİSİ, MANASTIR VAKFINA İADE EDİLİYOR.
Böylece, bir haksızlığı gideriyor, Süryani vatandaşlarımıza önemli bir haklarını teslim ediyoruz.
Esasen, Cumhuriyet tarihimiz boyunca, bu konuda en büyük hassasiyeti Hükümetimiz gösterdi, hakların iadesi konusunda ciddi bir çalışma sergiledi.
2003, 2008 ve 2011 yılında yaptığımız düzenlemelerle, mağduriyetlerin giderilmesi için samimi adımlar attık ve somut neticeler elde ettik.
Şu ana kadar, bu kapsamda 250’den fazla iade yaptık ve 2,5 milyar Liralık mülkü hak sahiplerine teslim ettik.
Süreç devam ediyor, incelemeler devam ediyor… Hiç kimseyi mağdur etmeden, hak sahiplerine haklarını teslim edeceğiz.
ROMAN DİL VE KÜLTÜR ENSTİTÜSÜ KURUYORUZ.
Roman vatandaşlarımızın dil ve kültürleri ile, karşılaştıkları sorunlara ilişkin araştırmalar yapmak, çözüm önerileri üretmek amacıyla, bir ilimiz üniversitesi bünyesinde, Roman Enstitüsü kuracağız.
ROMAN VATANDAŞLARIMIZIN YAŞAM ŞARTLARININ İYİLEŞTİRİLMESİ VE EĞİTİM ALANINDAKİ SORUNLARIN GİDERİLMESİ İÇİN ADIMLAR ATIYORUZ.
Bu amaçla, 2009 yılında Türkiye’de ilk kez gerçekleştirdiğimiz Roman Çalıştayı sonrası başlatılan çalışmaları hızlandırıyoruz.
İlgili bakanlık ve kurumlarımız çalışmalarını hızla tamamlayacaklar.
Özellikle barınma noktasında Roman vatandaşlarımız için çok önemli bir adım attık ve TOKİ eliyle Roman konutları üretmeye başladık.
Edirne, Çanakkale, Sakarya, Bursa ve diğer birçok il ve ilçemizde bu inşaatlar devam ediyor.
Sevgili vatandaşlarım,
Değerli medya mensupları,
Değerli çalışma arkadaşlarım…
Demokratikleşme paketimiz işte bu başlıklardan oluşuyor…
Türkiye’de, bugüne kadar, tek bir paket halinde açıklanan en kapsamlı reform sürecini başlatıyoruz.
Bu süreci en kısa zamanda tamamlayacak, yeni hedeflere doğru ilerlemeye devam edeceğiz.
Bu paketle birlikte, Türkiye ekonomisi, demokrasisi, Türkiye’nin toplumsal yapısı ve kardeşliği inanıyorum ki çok büyük güç kazanacak.

Yorumlar kapatıldı.