İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yeşilçam’da öteki olmak

Tuna Açar/İstanbul

Türk sinemasında başlangıcından 1980’lere kadar Yeşilçam’da oyuncu, yapımcı, yönetmen ve işveren olarak yer alan Ermeni, Rum ve Yahudi vatandaşlarımızı konu alan ‘Yeşilçam’da Öteki Olmak’ adlı kitap, sosyolojik bir panorama sunuyor. Önümüzdeki yıl 100. yaşını kutlamaya hazırlanan Türk sinemasında gayrimüslümleri ya da azınlıkları konu alan ‘Yeşilçam’da Öteki Olmak’ adlı kitap Kolektif Kitap’tan çıktı. Marmara Üniversitesi Sinema Bilim Dalı’nda doktora eğitimini sürdüren Dilara Balcı’nın kaleme aldığı kitap başlangıcından 1980’lere Türk sinemasının gayrimüslim emekçilerini ele alıyor.

Osmanlı Devleti’nin son yıllarından itibaren gayrimüslimler, yapımcılıktan işletmeciliğe, oyunculuktan görüntü yönetmenliğine, yönetmenlikten kurguculuğa kadar hemen her alanda çalışmış ve pek çok ilke imza atmışlar. Ne var ki, gayrimüslimler Anadolu topraklarında “öteki” olmaktan kurtulamamış ve başlangıcından günümüze sinemada, yakıştırılan kişiliklerin ve kalıplaşan modellerin dışına çıkamamış. Gayrimüslimlere dair toplumsal yapıda nasıl bir algı yaratıldığını, sadece sinemayı değil, aynı zamanda geleneksel gösteri sanatlarını da inceleyerek ortaya koyan Yeşilçam’da Öteki Olmak, Osmanlı’nın son zamanlarından 1980’lere kadar Türkiye’nin sosyolojik ve siyasi bir panoramasını da sunuyor.
Nubar Terziyan, Kenan Pars (Kirkor Cezveciyan), Vahi Öz, Sami Hazinses, Turgut Özatay, Naşit Özcan, Toto Karaca, Selim ve Adile Naşit gibi çok bilinen Ermeni asıllı sanatçıların yanı sıra, geri planda kalmış pek çok başka ismin (Rum ve Yahudi vatandaşlarımız dahil) hikayesi de kitapta yer alıyor. Eserin sunuş yazısında ‘Gayrimüslimler ya da azınlıklar olarak tanımlanan Rum, Ermeni ve Yahudiler, uzun yıllar toplumsal hayatın önemli bir parçasını oluşturmuşlardır’ görüşüne yer verildikten sonra ‘Kimi zaman Türklerle olumlu ilişkiler içine girmiş, kimi zaman değişen siyasi ve toplumsal yapıya bağlı olarak dışlanmış, düşmanlaştırılmış ve hemen her dönemde de dinsel ve etnik birtakım farklılıklar sebebiyle, “öteki” olmaktan öteye gidememişlerdir’ deniliyor.
Türkiye sanatına ve sinemasına önemli katkıları olmuş gayrimüslim vatandaşları anımsamamızı sağlayan kitap, gayrimüslimlerin bir dönemin sinemasında nasıl yansıtılmış olduklarını 91 film incelemesi üzerinden gözler önüne seriyor.
BİR DOSTLUK ÖYKÜSÜ: ÜÇ ARKADAŞ
Memduh Ün’ün 1958 ve 1971’de iki kez çektiği Üç Arkadaş filmi Türklerle gayrimüslümlerin dostluğunu beyazperdeye taşıyan ender filmlerden. Kadir İnanır, Halit Akçatepe ve Müşfik Kenter başrolde.
ERMENİ MADAM, MEYHANECİ RUM, CİNGÖZ YAHUDİ
Geçmiş dönem Türkiye’sinin politik atmosferinde pek çoğu etnik kimliğini gizlemek durumunda kalan Ermeni, Rum ya da Yahudi sinema emekçileri, Yeşilçam filmlerinde belli kalıpların, klişelerin ‘adamı’ olageldi. Ermeniler sıklıkla pansiyoncu/dul madam, Rumlar meyhaneci, Yahudiler sarraf ve cingöz karakterler olarak çıktı karşımıza. Gerçek hayatta da bir cani olan Rum Hrisantos ise düşman karakter olarak pek çok filmde yer aldı. Türkiye’de değişen milliyetçilik tavrına göre, bu karakterler üzerinden politik tavır alışlar da söz konusu oldu.
Kaynak: Yeşilçam’da öteki olmak – Sanat – Star Gazete http://haber.stargazete.com/sanat/yesilcamda-oteki-olmak/haber-784812#ixzz2dRP4zaxJ

Yorumlar kapatıldı.