İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Süryani lider Horepiskopos Sağ: Ana gibi anayasa yapalım

Nesrullah Sonay
Süryani cemaatinin lideri Horepiskopos Sağ, siyasi liderlere yeni anayasa konusunda çağrıda bulundu. “Geçmişi bırakalım. Ana gibi bir Anayasa yapalım” diyen Sağ, kendilerinin azınlık olarak görülmemesini istedi.Türkiye Süryani Katolik Patrik Genel Vekili Horepiskopos Sağ, kendisinin azınlık değil, bu ülkenin bu toprakların evladı olduğunu belirtti. (Sayın lider de azınlıkları tali ya da ikinci sınıf vatandaş görüyor galiba. Azınlıklar da en az çoğunluk kadar bu toprakların evladıdır. Sosyolojik olarak da hukuki olarak da azınlık olmak birinci sınıf vatandaş olmaya engel değildir. HYETERT)

Buna rağmen birçok haklardan mahrum bırakıldığını söyleyen Sağ, “Kendi topraklarımda savcı, hakim, memur, nüfus müdürü, kaymakam, vali veya temizlik işçisi olabiliyor muyum? Hayır. Benim ne eksiğim var” diye sordu. Tüm siyasi liderlere yeni anayasa konusunda çağrıda bulunan Sağ’ın sözleri şöyle:
BİZİM NE EKSİĞİMİZ VAR?
“Ben azınlık değil, bu devletin bu toprağın bir evladıyım. Yalancı Allah’ın düşmanıdır. Ben kendi topraklarımda Müslümanlar’ın kullandığı haklara sahip miyim? Ben savcı, hakim, memur, nüfus müdürü, temizlik işçisi, kaymakam veya vali olabiliyor muyum? Hayır. Benim 3 tane çocuğum var. Hepsi askerlik yaptı.
Oğlum Maliye Bakanlığı’ndan vergisini düzenli ödediği için teşekkür belgesi aldı. Ben askerliğimi Gelibolu’da yaptım. Ben askerdeyken Hıristiyan olan Yunanistan gelip Türkiye’ye saldırsaydı onların safında değil Türk’ün safında savaşacaktım. Benim babam Osmanlı İmparatorluğu döneminde Şam’da askerliğini yapmıştı. Vergimi ödüyorum. Yunanistan ya da başka bir ülkede değil Van’da okul yaptırıyorum. Peki neden hala azınlık olarak görülüyorum. Benim ne eksiğim var?
O BAYRAKTA BENİMDE KANIM VAR
Biz istiyoruz ki ana gibi anayasa yapalım. Geçmişi bırakalım. Bu Anayasa Türk vatandaşı olan herkesi kapsasın. Ben bir Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşıyım. Kilisemin önünde dalgalanan Türk bayrağıdır. Bayramdan bayrama değil benim bayrağım günün 365 günü önümde dalgalanır. Senede 3-4 bayrak değiştiririm. Türkiye’nin bir mensubu olarak severek de o bayrağı asıyorum. Çünkü o bayrakta benim de kanım var. Yeni anayasa beni azınlık olarak kabul etmemeli. Bir Kürt, Laz, Çerkes, Roman, Alevi, Suni vatandaş anayasadan ne faydalanıyorsa ben onu isterim.
Fazlasını istemem. Benim başka gidebilecek bir yerim yok. Ben İsveç Süryani Katolik Kilisesi’nin kurucusu olarak 1981’de görev aldım. Ama orada yaşamadık. Daha doğrusu bunu yapamadım. Topraklarıma geri geldim. Türkiye benim canımdır. Burada doğrum, büyüdüm ve ölmek istiyorum.
Çoğu kişiden daha fazla Türkiyeliyim. Bütün siyasilere şunu söylüyorum; Hepsi bizden akıllı. Onların vicdanları vardır. Türkiye’de yaşayan değişik ırktaki ve dindeki halklar iyi bir anayasaya layıktır. Bütün siyasi liderler, egoizmi, koltuk sevdasını bir kenara bırakarak ve elini vicdanına koyarak iyi bir anayasa için çalışsın.”
GÜLEN’İN HİZMETLERİ TAKDİRE ŞAYAN
Dinlerarası diyalogta Fethullah Gülen Hocaefendi’nin harcadığı gayreti inkar etmem mümkün değildir. Benim bildiğim, tanıdığım Fethullah Gülen’in bu konudaki hizmetleri takdire şayandır. Ölçülmez. Hiçbir zaman politikaya alet olmadı. Hep beraberce, dostça yaşamaya hizmet etti.
HAYRANLIKLA İZLİYORUM
Keşke her ülkede bir tane Fethullah Gülen olsaydı. Maalesef dinler adı altında tarihe sığmayacak acı savaşlar, olaylar var. Daha düne kadar İngiltere’de Katolik ve Protestanlar arasında hunharca katliamlar yaşandı. Birbirlerinin kiliselerini yaktıklar. Bugün dünyada yaşanan acı olaylarda dinin çok büyük faktörü var.
Fethullah Gülen’in amacı ne? Benim anladığım amacı dinlerin barışması. Din önderleri de dünyamızı yönetmekten olan siyasetçilere barışı telkin etmeli. Ancak biz din adamları olarak kendi aramızda barış sağlamalıyız ki siyasetçilerden bunu isteyelim. Hocaefendi’nin amacı da budur.
Gülen Hocaefendi’nin hayranlıkla izlediğim bir özelliği de eğitime değer vermesi. Yeryüzünde din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın yüzlerce okul yaptı. O güzelim öğretmenler gece gündüz demeden harıl harıl çalışarak o okullarda hizmet veriyor. Bütün bunlar takdire şayandır. Geçtiğimiz günlerde düzenlenen Türkçe Olimpiyatları’nda sahne alan öğrencileri hayranlıkla izledim. Hepsi melekler gibi Türkçe şarkı söyledi. Soruyorum; bu çocukların Türkçe şarkı söylemesi mi güzel yoksa her birinin elinde silah olması mı daha iyiydi?
NESRULLAH SONAY – BUGÜN GAZETESİ

Yorumlar kapatıldı.