İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Asuri ve Ermeni temsilciler barış süreci için ne diyor?

Ali Güler – Brüksel

Türk devletinin sahip olduğu inkarcı zihniyetin Mezopotamya’da topraklarından çözülüp atılması gerektiğini belirten Hayreni, “Bu topraklarda kurulacak yeni bir iktidar, özgürlükçü, demokratik olmalı. Ermenileri, Asurilerin, Êzidîlerin ve Alevilerin özgünlükleri olmalı. Kürdistan olduğu zaman durumumuz ne olacak diye düşüncelere kapılmamalıyız. Kürt Özgürlük Hareketi bu duruma düşmemeli. Benzetme, tekleşme olmamalı, özgürlükçü ve eşitçi bir zihniyete sahip olmalıyız. Bütün ayrılıkları ve  düşüncelere saygı göstermeliyiz. İşte o zaman Mezopotamya’da bir birimize kenetler, birlikte yaşayabiliriz” diye konuştu.

***
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın önerisi doğrultusunda yapılan konferanslar dizisi çerçevesinde, 29-30 Haziran tarihinde Brüksel’de yapılan Avrupa konferansına katılan sürgündeki Asuri-Keldani ve Ermeni örgütleri temsilcileri, Öcalan’ın düşünceleri bölge hakları için önemli bulduklarını söyledi. Kürt halkının kendisi için istediği  adalet ve özgürlüğü kendi içinde yaşayan haklar içinde istemesi gerektiğini belirten temsilciler, ‘ Birlikte yaşamak için adalet ve eşitlik, olması gerekiyor” belirlemesinde bulundu.
Öcalan tarafından Kürt sorunun çözümü için başlatılan “Demokratik Kurtuluş ve Barış Süreci” Türkiye ve Kürdistan’da büyük bir umutla karşılanırken, bütün kesimler tarafından da etraflıca tartışılmaya devam ediyor. Kürdistan’da yaşayan diğer halklar da, en az Kürtler kadar, bu süreci olumlu buluyor kendileri için.  29-30 Haziran  2013 tarihinde Belçika’nın başkenti Brüksel’de yapılan “Avrupa Barış ve Demokrasi Konferansı”na katılan sürgündeki Asuri-Keldani ve Ermeni örgütleri temsilcilerinden Suriye ve Türkiye merkezli Asuri Demokratik Örgütü İsveç seksiyonu sözcüsü Sait Yıldız, Almanya ve Orta Avrupa Asuri Dernekleri Federasyonu eş başkanı Şabo Akgül, Belçika Ermeni Demokratlar Derneği yöneticilerinden  Hovsep Hayreni ve Bogos Mouradian, gelişen barış sürecine ilişkin düşüncelerini Fırat Haber Ajansı’na(ANF) anlattı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı süreci olumlu karşıladıklarınının altını çizen Asuri-Keldani ve Ermeni örgütleri temcilcileri, “Önemli olan Mezopotamya halklarının ortak hareket etme platformudur. Bu düşünce güçlenip tabana indirgendiğinde, kendisiyle birlikte birçok şey gelir. Türk devleti adımda atmak zorunda kalır” vurgusunda bulundu. Tarihte yaşanan acılardan dolayı kaygılarını gizmelemeyen temsilciler, Kürdistan’da oluşacak bir statüde Kürtlerle eşit bir şekilde yaşamak istediklerini dile getirdiler. 
‘KÜRTLERLE EŞİT DERECEDE YAŞAMAK İSTİYORUZ’
Suriye ve Türkiye merkezli Asuri Demokratik Örgütü İsveç seksiyonu sözcüsü Sait Yıldız, barış sürecin başarıya ulaşabilmesi için ellerinden gelen her türlü katkıyı yapacaklarını söyledi. Hakların kurtuluşu birlikte mücadeleden geçtiğini vurgulayan Yıldız, “Özgürlüğümüz için gereklidir. Konfernslar da, bunun için başarıya ulaşabilmesi için bir fırsattır. Biz Asuri-Keldani halkı olarak, onun için buradayız”dedi.
Barıştan başka alternatifin olmadığını belirten Yıldız, devamla şunları söyledi: “Asuri-Keldani halkı, adaletsizliğe karşı hep taraf olmasına rağmen, PKK ile Türk devleti arasında yürütülen savaşta taraf olmadı. Buna rağmen zazar görmekten kurtulamadık. Köylerimiz boşaltıldı, insanlarımız öldürüldü, manastırlarımızın mallarına el konuldu. Bu savaşta büyük zararlar gördük. Gerçek ve kalıcı bir barışın olabilmesi için elimizden gelen katkıyı yapacağız.” Sait Yıldız, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın konferansa gönderdiği mesaja da, değinerek “Sayın Öcalan’ın mesajı Türkiye’deki bütün etkin, kültürel ve dini kesimlerini kucaklıyor. Kendimizi bunun içinde buluyoruz. Bunu iyi anlamak lazım” diye konuştu. Yıldız, bölgede Kürt ve diğer halklar ile eşit derecede, bir yaşam kurmaktan yana olduklarının altını çizdi.
‘KÜRT HAREKETİNDEN UMUTLUYUZ’
Almanya ve Orta Avrupa Asuri Dernekleri Federasyonu eş başkanı Şabo Akgül ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı “Demokratik Kurtuluş  ve Barış Süreci”ni Mezopotamya haklarının kendi haklarını isteme imkanını ortaya çıkardığını söyledi.
Akgül, Öcalan’ın önerileri doğrultusunda yapılan konferanslar dizisini de önemli bulduğunu belirterek,” Özellikle Avrupa’da yapılan konferans, Asurilerin kendi  taleplerini dile getirme noktasında önemlidir. Eğer dikkate alınırsa sevineceğiz” dedi.
Akgül tarih boyunca Kürtlerle birlikte yaşadıklarını hatırlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: ” O bölgede olduğumuz sürece yaşamaya devam edeceğiz. Ancak nasıl yaşamak istiyoruz? sorusuna cevabı eğer bir tek kelimeye sığdırıcak olursak barış içinde yaşamak istiyoruz. Barışçıl yaşamak için de birbirimize eşit ve adil davranarak, aynı haklara sahip olmalıyız. Kürtler şimdiye kadar bir taraftan kendi haklarını isterken diğer taraftan başkaları için daha az duyarlı oldular. Özellikle birlikte yaşadıkları diğer halkların halkları için. Tabii son 30 yılda PKK’nin yürütüğü mücadele sonucunda büyük bir gelişme oldu. Bunu göz önünde bulunduruyoruz. Bu mücadele ile birlikte diğer birçok Mezopotamya halklarında olduğu gibi Asuri halkı da kendi haklarını aramasına vesile oldu. Türk devletiyle  yapılacak bir barışın, onurlu ve adil olabilmesi için diğer halklar da kendini içinde bulmalı. Haklarımızın  anayasa veya benzer bir kararlılıkla koruma altına alınması gerekiyor. Dilimizin konuşulması ve geliştirilmesi için bunlar yapılması lazım” diye konuştu. 
Şabo Akgül, Asurilere ait birçok inanç merkezi ve mal varlıklarına el konulduğunu belirterek, “Binlerce yıldır o coğrafyada, yarattığımız kendi değerlerimiz var, mallarımız ve mülklerimiz var. İnançsal ve kültürel merkezlerimiz var. Bunların neredeyse hepsine el konulmuş. Bunda bir boyutta Türk devletinin parmağı olsa da, pratik olarak bunu yapan orada yaşayan Kürtlerdir. Mor Avgin Manastırı bunun somut örneğidir. Etkin Kürt aileleri ve bölgenin ağaları Mor Avgin Manastırı arazilerine el koydular ve sahte tapularla kendi aralarında paylaştılar. Yıllardır sorunu dostane bir şekilde çözmek için uğraşıyoruz. Şimdiye kadar ciddi bir gelişme olmadı. Özellikle Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) eş başkanı Selahattin Demirtaş, bu konuda olumlu açıklamaları oldu. Bu bizim için sevindirici, umut veriyor. Bizim ülkemize dönmemiz için  geri dönüş şartları düzenlenmesi gerekiyor. Bunlar yapılmadan biz nasıl döneriz oraya? Bakıyoruz, orada oturabileceğimiz, kendi evimiz, tarlamız barkımız, başka insanların elinde. Kimin evine gideceğiz, nerede oturacağız? Evlerimizi istiyoruz, tehditlerle karşılanıyoruz. Bu tür şeylerin düzeltilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu. 
Yapılacak bir çözüm ile bu  tür sorunların çözüleceğine inanan Akgül,” Umutluyuz. Çünkü 30 yıldır adalet ve hak mücadelesi yürüten  bir hareket, Kürtleri bu duruma getirdiyse, Türt devletini barışa zorluyorsa, kendi içinde yaşayan halkların hakını da, adil ve eşit bir şekilde vereceğine ve sorunlarını bu çerdevede çözeceğine inanıyoruz” dedi.
‘KÜRTLER DAHA DUYARLI OLMALI’
Belçika Ermeni Demokratlar Derneği yöneticilerinden Hovsep Hayreni de Türkiye devletinin inkarcı bir zihniyete sahip olduğunu ve bu Osmanlı döneminden günümüze kadar böyle devam ettiğini belirterek “Osmanlı  döneminden başlayarak, gayrimüslimlere yönelik baskılar yapılmış, zorla din değiştirilmeye çalışılmıştır. Bunlara kızılbaşlara yönelik katliamlar, dahildir. Bu  politikalar, Ermenilere yönelik soykırımdan günümüze kadar devam ediyor. Bunların yarattığı etkiler, hafızalara kazınmıştır. Biz böyle bir politik etkinin altındayız” diye konuştu. Hovsep Hayreni konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Tarihteki Türk-Kürt ittifaklarını olumlayan ve onları günümüz koşullarında yenilemeyi amaçlayan bir yönelimi tasvip etmiyoruz. Cumhuriyetin kuruluş felsefesine bağlı bir çözümü de doğru bulmuyoruz. Çünkü o Hristiyan halkların imhası üzerine şekillenmiş ve sonunda Kürtleri de aldatan bir zihniyettir. Bununla Batı Ermenistan tarihe karıştırıldı. Kürdistan ise demografik anlamda daha genişledi fakat siyasi olarak sömürgeden beter bir konuma mahküm oldu. Kürt sorununun yüz yıllık çözümsüzlüğü geçmişte diğer halkların yok edilmesine destek vermenin ağırlaştırmış olduğu birşeydir. Bu nedenle 1915’in ciddi bir yüzleşmesi yapılıp adaleti sağlanmadıkça, Kürt sorununda çözüm ve gerçek bir demokratikleşme de hayal olur. Bugün bütün halklar Kürt sorununda demokratik kazanımlar için dayanışma içinde olmalı ama aynı zamanda 1915’in yaklaşan 100’ncü yılı vesilesiyle soykırım davasının bir sonuca ulaşması için de, kenetlenilmeli, Kürtler bu konuda özellikle duyarlı olmalıdır.”
Türk devletinin sahip olduğu inkarcı zihniyetin Mezopotamya’da topraklarından çözülüp atılması gerektiğini belirten Hayreni, “Bu topraklarda kurulacak yeni bir iktidar, özgürlükçü, demokratik olmalı. Ermenileri, Asurilerin, Êzidîlerin ve Alevilerin özgünlükleri olmalı. Kürdistan olduğu zaman durumumuz ne olacak diye düşüncelere kapılmamalıyız. Kürt Özgürlük Hareketi bu duruma düşmemeli. Benzetme, tekleşme olmamalı, özgürlükçü ve eşitçi bir zihniyete sahip olmalıyız. Bütün ayrılıkları ve  düşüncelere saygı göstermeliyiz. İşte o zaman Mezopotamya’da bir birimize kenetler, birlikte yaşayabiliriz” diye konuştu. Hayreni, Türk devletinin barışçıl adım atmasını da, bölgedeki hakların örgütlü mücadelesi ve birliğine bağlı olduğunu söyledi.
‘HALKLARIN YAN YANA GELMESİ ÖNEMLİ’
Bogos Mouradian ise, tarih boyunca Mezopotamya halklarının bilinçli olarak birbirine kırdırtıldığını dikkat çekerek, “Bir Ermeninin, Kürde yaklaşımı, Asurinin, Ermeniye bakış açısı, Bir Êzidî Kürdün Sunni Kürde güvensizliği ortada, hep sorunlu. Geriye dönüp baktığımızda acılarla dolu bir tarih var. Bu bir gerçeklik, bunun tersini söylemek imkansız. Ama son yıllarda gelişen Kürt Özgürlük Mücadelesi bir nebze de, olsa bunu kırdı. Bizi umutlandıran da budur” dedi. Yapılan konferansın kendileri için önemli tarafının tabana indirgenen tartışmaların olduğunu söyleyen Mouradian, şöyle devam etti: “Buradayız diye bütün sorunlar, çözüldü ya da  çözülecek değil. Ama bu bir başlangıç, değişik kesimlerin yan yana olması, dertlerini acılarını paylaşmaları açısından bir ilktir. Onun için önemli. Bu konferansın yada sürecin devlet tarafından muhatap alınıp alınmaması da, önemli değil. Önemli olan bölgede yaşayan halkların yan yana gelmesi ve birlikte bir şeyin etrafında toplanması. Bu herşeyden daha önemli. Bu adımı, blokların ve duvarların yıkılması olarak görüyoruz. Bunun ilişkileri telefi etmesi açısında yaşanan acıların ve açılan yaraların sarılması noktasında değerli görüyoruz. Tabi, bunun giderek daha gelişmesi ve tabana  yayılması gerekiyor.  Bu tür birliktelik konferanslarla sınırlı kalmaması gerekiyor. Belirli eylemliliklere dönüşmesi noktasında kitleselleşeceği umuyoruz. O zaman ortak geçmişe sahip olan halkların geleceği inşaa etme noktasında bir basamak olabilir.”
Share on facebookShare on twitterShare on emailMore Sharing Services4
 Asuri ve Ermeni temsilciler barış süreci için ne diyor?
http://www.firatnews.com/news/guncel/asuri-ve-ermeni-temsilciler-baris-sureci-icin-ne-diyor.htm

Yorumlar kapatıldı.