İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sivas Pogromunun 20. Yılı Vesilesiyle Alevi İnancına Mensup Halklarımıza Soykırım Kaşıtları Derneği’nin (SKD) Mesajıdır

Değerli Dostlar, Hepsi de ülkemizin, toplumumuzun birbirinden değerli sanatçısı, ozanı, aydınları olan 35 Can‘ın Sivas’ta sığındıkları Madımak otelinin ateşe verilmesi sonucu yanarak, dumandan boğularak katledilmelerinin üzerinden tam 20 yıl geçti… 1993’de meydana gelen bu olay, güvenlik güçlerinin gözleri önünde, onların himayesinde, İslamcı yobaz-gerici yığınların tekbir sesleriyle, „yakın! Yakın!“ diye kin ve nefret çığlıklarıyla giriştikleri bir Alevi katliamıydı…



Geçen yıllar boyunca, birçok siyasi iktidar, hükümet değişmesine karşılık Sivas katliamına yönelik Türk devletinin tutumu değişmedi. İnkarcı, katliamcı, farklı ulus, inanç ve kültürleri yok etmenin, tehdit altında tutmanın geleneğini sürdüren devlet, Sivas katliamında da sorumluları sonuna kadar korudu, „Yavuz“ hırsız misali mağdurları suçlu çıkarmaya çalıştı. TC adalet sisteminin soykırımcıları, canileri nasıl koruduğu; mazlumları ise nasıl defalarca yakmaya, ateşe atmaya çalışan bir sistem olduğunu en bariz şekilde gözler önüne seren örneklerden bir de Madımak Davası oldu.

Geçtiğimiz yıl zaten bir kaç kişiden ibaret kalan bu büyük katliam davasının son sanıkları hakkındaki dava da „zaman aşımı“ gerekçesiyle ortadan kaldırıldı. Dava zaten katliamın gerçek sorumlularını dışarıda tutmaya, var olanları ise „kusur“, „ihmal“ gibi ilgisiz kategorilere sokarak aklamaya çalışılarak göstermelik ve anlamsız biçimde yürütülüyordu.

Dünyanın genel geçer evrensel hukuk kuralına göre insanlığa karşı işlenmiş suçlarda „zaman aşımı“ olmaz. Türkiye bunu ancak 2005 yılında Ceza Hukukuna dahil ederek ne kadar geriden geldiğini göstermişti. Ne var ki „kanunun geriye işlemeyeceği“ kuralını işleterek Madımak Katliamı zanlılarını kurtarmaya çalıştı. Oysa „insanlığa karşı işlenmiş suçlar“ da „zaman aşımı“ olmaması demek, bu toplu katliamın da geriye doğru da zaman aşımı olmaması demektir.

Soykırımcı sistem ve hukukun temsilcileri, Soykırım ve katliam gibi insanlığa karşı işlenmiş suçların geriye doğru işlemeyeceğini belirterek;  yalnız Sivas değil, aynı zamanda Çorum, Maraş, Dersim, Zilan, Şeyh Said katliamlarını ve nihayet 1915 büyük jenosidin sorumluluğunu da üstlenmemeyi;  eğer bir gün uluslararası hukuk tarafından zorlanırlarsa, bu kurala sığınmayı düşündükleri için şimdiden ön almaya bakıyorlar.

Türkiye’deki adalet/hukuk sisteminin masumları, mağdurları korumadığı; cinayet işleyen devlet şebekelerini, ödenekli katillerini, işkencecileri, tecavüzcüleri  (polis, asker, memur) olduğu sürece büyük bir gayretle koruduğu ve hatta ödüllendirdiği güncel örnekleriyle ortadadır.

Ne var ki 2 Temmuz 1993 Sivas katliamı da mağdur halklarımızın bağrında açtığı yara kadar, devletin ve sistemin yüz karası cinayetlerinden birisi olarak daima vicdanlarda nefretle anılmaya devam edilecektir.

İstanbul Taksim meydanında başlayıp, dalga dalga bütün topluma yayılan protestolar, kararlı direnişler, soykırımlar ve katliamlarla yüzleşmenin, onu mahkûm etmenin de umut ışığını artırmaktadır.

Soykırım Karşıtları Derneği olarak Sivas’ta yitirdiğimiz can’ların değerli anıları önünde saygıyla eğiliyor, hiçbir inanç v e etnik aidiyetin ayrımcılık ve kırımlara muhatap olmadığı bir dünya özlemimizi paylaşıyoruz.

Frankfurt, 2 Temmuz 2013

Verein der Völkermordgegner e.V. Frankfurt / Main
Soykırım Karşıtları Derneği  (SKD);  Kontakt : Ali Ertem, Tel.: 0049/69/5970813; E-Mail: skd@gmx.net


Yorumlar kapatıldı.