İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Pontos Kırımı ‘Rumları hem vurduk hem sürdük’

Nevzat Onaran

Rumların Karadeniz’de yaşayanı Pontoslular’ın(1), Birinci Paylaşım Savaşında ve 1920’lerde neler yaşadığını kapsamlı bir analize tabi tutmayacağım. Önümüzdeki aylarda Evrensel Basım’ın yayımlanacağı ‘Cumhuriyet’te Ermeni ve Rum Mallarının Türkleştirilmesi (1920-1930)’ çalışmamdaki incelemeyi özetleyeceğim. Pontoslular’ın ata toprağında yaşayamaz duruma getirilmesi, Büyük Millet Meclisi zabıtları dahil resmi kayıtlarda “Rumları vurduk ve sürdük” ifadesiyle(2) aktarılmıştır.

1910’ların ikinci yarısındaki sürgün politikasına, 1920’lerde de devam edildi. Vatandaş Rum ve Ermeniler, 23 Nisan 1920 ile Ankara’da başlayan Büyük Millet Meclisi hükümeti döneminde Bakanlar Kurulunun değişik tarihlerde aldığı kararlarla sürüldü. Sürgün coğrafyası, Yunanistan’ın işgal ettiği sadece Ege ile sınırlı kalmadı, Anadolu’nun diğer vilayetlerini kapsadı ve özellikle Karadeniz’de yoğunlaştı. Sürgün politikasının hedef kitlesi 1915’lerde Ermeniler, 1920’ler başında Rumlar’dı.(3)
Birinci Paylaşım Savaşında güvenlik gerekçesiyle kıyılardan dahile sürülen Pontoslular, Yunanistan’ın Ege’yi işgal ettiği 1920’li yıllar başında Türkiye-Yunanistan arasında yapılan mübadele öncesinde varlıkları yok edilecek boyutta toprağından kopartıldı; kalanlar da Müslüman oldu.
Nar tanesi gibi yeryüzüne dağılan aile fertlerinin birbirini bulması kucaklaşması bir ömür mücadeleydi!
Yunanistan’ın Seres’den Sava Burtildis, Pontoslu annesinin “Mutlaka Türkiye’ye git ve teyzen Anastasia Arapoğlu’nu bul” vasiyeti üzerine 40 yıl aradı. 70 yaşındaki Burtildis aradığı Anastasia Arapoğlu adlı teyzesini Emine Çakır olarak Bafra’da buldu.(4)
Espiyeli Pontoslu ailenin kızı Tamama(5) özelinde yaşanılanı, dönemin İçişleri Bakanı Ali Fethi [Okyar] resmen ‘tahir etmek (temizlemek)’ ve Edirne Mebusu Şerif, ‘taktil ve tehcir’ (öldürmek ve sürmek) olarak nitelendirdi.(6)
Bu, aynı zamanda Pontos kırımının resmi ifşasıydı.
KOÇGİRİ, KARADENİZ VE DERSİM
Ankara hükümeti, 9 Aralık 1920’de Sivas’taki 3. Kolorduyu kaldırıp askeri birliğini yeni kurulan Merkez Ordusuna devretti ve komutan olarak da Nurettin Paşa’yı atadı. Nurettin Paşa komutasında Merkez Ordusu, Karadeniz’den önce 1921 baharında Koçgiri’de görevlendirildi.(7)
Merkez Ordusu Kumandanı Nurettin’in Kurmay Başkanı da, 1936’da Tunçeli’ye 4. Umûmi Müfettiş olarak atanan Hüseyin Hüsnü yani Korgeneral Hüseyin Hüsnü Abdullah Alpdoğan’dır.(8)
Nurettin’in bir diğer komutanı da 42. Piyade Alay Komutanı Topal Osman, hem Pontos hem de Koçgiri imhasında birlikte olduğu bir çete reisiydi.(9)
Topal Osman daha sonrasında Çankaya Özel Muhafızı olarak görevlendirilecek ve Trabzon Mebusu Ali Şükrü’yü öldürmesinin ardından kendisi de imha edilecektir.(10)
KADINLAR VE ÇOCUKLAR DA SÜRÜLDÜ
Merkez Ordu Kumandanı Nurettin’in ilk emri, Karadeniz’de sürgüne hazırlıktır.
Kumandan Nurettin,  ilgili birimlere gönderdiği 12 Ocak 1921 tarihli genelgesinde, Samsun, Ordu, Amasya, Tokat ve Şarkikarahisar’da 16 yaşından 50 yaşına kadar olan Hıristiyanlardan eli silah tutan erkeklerin sürgün edileceğini ve 1901 doğumluların da askerliğe alınıp amele taburlarına gönderileceğini bildirdi.(11)
Hükümet kararı olmadan sürgüne başlanmasının yanı sıra, Ceniş Dağlarında sürülen 766 kişilik Rum kafilesine saldırılması gibi olaylar da yaşandı.(12)
Pontosluların sürülmesini öngören hükümet kararnamesi ancak 12 Haziran 1921’de hazırlandı ve sürgünü fiilen başlatan Merkez Ordusuna gönderildi. Bununla Rumların dahile sürgün edilmesi emredildi.(13)
Merkez Ordu Kumandanı Nurettin, Sivas ve Mamuretülaziz (Elazığ) vilayetine, Samsun, Ordu, Giresun, Amasya, Tokat, Çorum, Şarkikarahisar, Yozgat, Erzincan mutasarrıflıklarına ve askeri birliklere gönderdiği 12 Temmuz 1921 tarih ve 2751 no’lu emirde, yapılacakları sıralarken, aileleriyle birlikte sürülen Pontosluların ‘can ve malının korunması’nı da yazmayı unutmadı(14); sanki özel şifre emri verirmiş gibi.
Bazı kayıtlarda Rum erkeklerinin sürüleceği ifade edilmiş olsa da Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal’in İtilaf devletlerine verdiği notada ve Amasya Mutasarrıfı Osman’ın yazısında ifade edildiği gibi sürülen tüm aile fertleridir.(15)
Nitekim her yaştan ve her cinsten Pontoslu tüm aile fertlerinin birlikte sürüldüğü, 29 Ekim 1921’de Mecliste yapılan gizli celse görüşmesinde İçişleri Bakanı Ali Fethi (Okyar), Trabzon Mebusu Hafız Mehmet, Lazistan Mebusu Osman ve diğer konuşmacılar tarafından da ifade edilmiştir. Bu durum, bir diğer konuşmacı Başkumandan Mustafa Kemal tarafından yalanlanmamıştır. Hatta Hafız Mehmet, Pontosluların sürgününü 1915 Ermeni sürgününe benzetmiştir.(16)
İMHA HAREKATI
Nurettin komutasındaki Merkez Ordusu’nun Karadeniz faaliyetinin hedefinde sadece silahlı değil, tüm Pontoslular vardı. Bu da ifşa edilmiştir. Merkez Ordusunun Pontoslularla ilgili 17 Kasım 1921 tarihine kadar 10.5 aylık faaliyet dönemiyle ilgili aktarılan döküm şöyledir: – Bölgede 326 olay yaşandı. Ocakta 2 ve şubatta 1 olan olay sayısı, haziranda 24’e, ağustosta 50’ye ve ekimde 71’e çıktı, kasımda 33’e indi. – ‘Rum eşkiyasından’ 3 bin 342 kişi öldü; en çok ölüm  1360 rakamıyla temmuz ayında yaşandı. – [Pontoslulardan] 78 kişi yaralı olmak üzere 457 kişi yakalandı. – ‘Eşkıya baskınıyla’ 70’i asker, 22’si emniyet görevlisi ve 356’sı halktan olmak üzere 448 kişi öldü ve 197 kişi de yaralandı. – ‘Rum eşkıyası’ 409 Müslüman evini, 11 mahalleyi, 1 okulu, 2 camiyi, 3 değirmeni ve 5 samanlığı yaktı. – Eşkıya sığınağı 18 köy, 9 mahalle, 21 ev ile 62 baraka yakıldı.(17) -Ayrıca İstiklal Mahkemesindeki yargılama sonunda 485 kişi idam edildi.(18) Nedense Pontoslular sürülmemiş gibi, 10.5 aylık dökümünde bilgi verilmedi? BMM gizli celsede Canik (Samsun) Mebusu Emin’in ifadesiyle, Rum hafiyelerin hükümete verdiği bilgiye göre geçmişte Samsun bölgesinde 4 bin Rum eşkıyası varmış.(19)
Buna göre, Merkez Ordusunun 10.5 aylık faaliyeti sonunda silahlı Pontoslular neredeyse tamamen imha edilmiştir. Sonra da öldürmeye devam edilmiştir.
İçişleri Bakanı Ali Fethi (Okyar), Merkez Ordusu Kumandanlığı ve kendi bakanlık dönemini mukayese ederken, yukarıdaki dökümle ilgili çelişik bilgi veriyorsa da, kendi döneminde eşkıyaya büyük darbe vurulduğunu kaydetti. Ali Fethi, 29 Ocak 1922’den 15 Mayıs 1922’ye kadar olan dönemde Rumlar’dan 3 bin 388 kişinin teslim olduğunu, 5 bin 51 kişinin öldürüldüğünü,  bin 592 kişinin canlı ve 3 bin 144 kişinin de yaralı yakalandığını açıkladı. (20)
Ermeni soykırımında olduğu gibi çeteler de kullanıldı.
19 Ocak 1922’de kabul edilen 183 no’lu ‘Tecili Takibat Hakkında Kanun’la teslim olan çetelerin suçlarının affedildiği (21) hatırlanırsa ve kanun gerekçesinde de anlatıldığı gibi, bu çeteler, Pontos kırımında seferber edildi.
Merzifon’dan Canik’e, Giresun’a, Gümüşhane’ye ve Trabzon’a kadar olan bir bölgede ‘eşkıyaya’ ait yakılan ev, mahalle ve köy sayısı Pontoslulara ait isyan denilen gerçeğin ne olduğunu yeterince ortaya koymaktadır.
‘TEHCİR KANUNU YÜRÜRLÜKTE DEĞİLDİ’
Merkez Ordusunun Pontos imha operasyonu meclis gizli celsede 29 Ekim 1921’de tartışıldı. (22)
Lazistan Mebusu Osman’ın emniyet ve asayiş ile Lazistan Mebusu Ziya Hurşit’in Merkez Kumandanı Nurettin Paşa hakkında İçişleri Bakanının bilgi vermesi hakkındaki önergeleri 29 Ekim 1921’de meclis gizli celsede gündeme alındı.
Önerge sahipleri Lazistan Mebusu Osman ve Lazistan Mebusu Ziya Hurşit, Rumlar’ın tehcirinde Nurettin Paşa’nın Samsun’da Rumların çoluk çocuk ve kadın herkesi sürmesi sonrasında Müslüman ahaliye saldırıldığını ve Samsunlu 56 kişinin de Hükümet Reisi Paşa Hazretlerine başvuruda bulunduğunu belirterek, Nurettin Paşanın görevden alınmasını söylediler.(23)
Ziya Hurşit, on ay sonra 26 Ağustos 1922’de ise daha net konuştu : “Pontüs ocağını hükümet söndürememiştir. Bilakis bir başka yara açmıştır… Milyonlarca lira kıymetinde Türk ve Müslüman malı ve aynı zamanda birçok Türk kanı gitmiştir… Giresun’da da tehcir yapıldı, ama kimse daha dağa çıkamadı; neden? Hepsi orada defolup gitmişlerdir. Orada hiçbir Müslüman burnu kanamadı. Samsun mıntıkasında aynı olmamıştır.”(24) Ziya Hurşit, hatırlayalım Topal Osman faaliyetine gönderme yapmaktadır.
Söz alan bir diğer mebus yine Karadeniz’den Trabzon Mebusu Hafız Mehmet, Komutan Nurettin’i eleştirmeye devam etti. 50 yaşına kadar olan Rumlar’ın tehcir edildiğini belirten Hafız Mehmet, şöyle devam etti: “Bilahara çoluk çocuğun dahile sevk emri geldi. Bundan anlıyorum ki Kumandan Nurettin Paşa Harbi Umumi esnasında yapılan merbut kararnamenin [27 Mayıs 1915 tarihli Tehcir Kanunu] meriyülahkâm (yürürlükte) olduğu kanaatinde idi. Münferiden veya müçtemian (tek başına ve toplu) efrat tebidi (sürme) emrinin baki olduğunu zannediyordu. Heyeti Vekilenin 2 Temmuz [1921] tarihli bir kararı vardır. Şosanın iki tarafında eşkıyanın tahassüngâhı (saklanması) mevcut olduğundan buradan mürur [ü] ubur (gelip geçmesi) menedilecek (yasaklanacak). Yani daha ziyade sevkiyatı işkal etmek (zorlaştırmak) ihtimaline binaen iki taraftaki köylerin ahalisi çıkarıldı. Buraya askerler dahi Erbaa’dan fecayi ile bilmem ne ile geldiler… Mutasarrıf istifa etmedi ve ilan edildiği veçhile üç gün sonra çoluk çocuk gidecek idi. Şimdi bu hali ahali duyunca hepsi o sırada bana geldiler ve içlerinden, zade Şükrü Efendi dedi ki, ‘Beyefendi Samsun’u dört taraftan ateşe verecekler ve Samsun’u yakacaklar. Bizim evlerimiz de Hıristiyan mahallesindedir. Aman ora tabur kumandanına bunlar çıkmayacak diye telefon et’, dediler. Bunlar çıkacak olursa bütün civar eşkıya ile doludur. Bizi hükümet muhafaza edemiyecek, burası yakılacaktır… biz de bu mecayii nazarı dikkate alarak yazdık. Sabahleyin yine yazdık. Yazanlar [56 kişi] şimdi şehirbent oldular. Sebebi de bizim müracaatımızı hükümetin nazarı dikkate almasıdır. Elbette efendiler Nurettin Paşa denilen adam budur. Bu adam orada durdukça bu devam edecektir. Samsun, ki bugün mahvolmuştur, mamur yeri yoktur.”(25)
Hafız Mehmet, böylece beş-altı yıl önce yaşanan acı gerçeği hatırlattı. Hafız Mehmet, Kumandan Nurettin’in, Pontos sürgününü sanki 27 Mayıs 1915 tarihli Tehcir Kanunu yürürlükteymiş gibi uyguladığına dikkat çekti. Kanuna yapılan bu atıfla, 4 Kasım 1918’de yürürlükten kaldırılan Tehcir Kanunu’nun(26) soykırıma varan uygulamasının Ermeni sürgününde yaşandığı hatırlatılmış olmaktadır.
Nitekim Hafız Mehmet, 1918 sonbaharında İttihatçı hükümetin politikalarının tartışıldığı Mebusan’da, Ermeniler’in yaşadığını bir ‘vahşet’ olarak değerlendirecek ve Ordu’da Ermeniler’in kayığa doldurulup denize atıldığına şahitlik ettiğini anlatacaktır.(27) Mebuslar, Karadeniz’de Rum sürgününe taraftar olduklarını açıkladığı halde, bunu Merkez Ordusu Kumandanı Nurettin’in yapış tarzına karşı olduklarını belirttikten sonra hükümet adına İçişleri Bakanı Ali Fethi (Okyar) söz aldı; anlatımını alıntılar tırnak içinde olmak üzere özetliyorum:
Şekavetler başladığı için 15 yaşından 50 yaşına kadar olanların tehcirine karar verildi ve ifa edilmiştir. “Tehciri müteakip şekavet bir kat daha fazlalaşmıştır. Bunların müsellah (silahlı) olanlarına muadil (karşılık) gayri müsellah da eşkıya vardır. Bittabi Dâhiliyenin vesaiti ve elinde mevcut olan jandarma kuvveti o kadar eşkiyayı tenkile kâfi değildir.” Samsun ve havalisinde jandarma kuvveti o kadar eşkiyayı tenkile (uzaklaştırmaya) kâfi değildir. Evvelemirde ordunun Sakarya muharebesi sırasında [23 Ağustos-13 Eylül 1921] takviyesi lazımdı. Nurettin Paşa’nın ordu kumandanlığı dolayısıyla hem memurini mülkiyeye hem de idarei mülkiyeye müdahale vaki olmuştur. Ne suretle 56 kişinin hürriyetine de kayıt konmuştur. Nurettin Paşaya bu kararını refetmesi (kaldırması) emrini verdim, ama nazarı dikkate almadı. Nurettin Paşanın tebdilinden başka bir çare yoktur.(28) Konunun Başkumandanlığı da ilgilendirdiğini belirten Başkomutan Mustafa Kemal, “İçişleri Bakanı, Nurettin Paşa’nın azlini teklif etti. Ben de bunları tetkike kıyam ettim (incelemeye giriştim). Buna mukabil bazı kanaatler de hâsıl ettim” diye konuştu.(29)
Nurettin’in kumandanlıktan alınması ve mahkemeye sevk edilmesi durumu, 16 Ocak 1922’de meclis gizli celsede bir kez daha görüşüldü. Başkumandan Mustafa Kemal, sabık Merkez Ordusu Kumandanı Nurettin Paşa’nın işten el çektirildiğini ve mahkemeye verilmesi kararının alındığını hatırlatarak, “Bu karar biraz ağır bir karar olmuştur” diye konuştu.  Nurettin Paşayı, Mustafa Kemal’in savunan ve mebusların ise eleştiren tartışmasına devam edildi.(30)
Görüşme 17 Ocak 1922’de de sürdürüldü ve sonunda Nurettin Paşa yargılanmaktan kurtarıldı. 31)
Mustafa Kemal, 29 Ekim 1921 ve 17 Ocak 1922’deki Nurettin’i korumaya yönelik tavrını, Nutuk’ta Nurettin Paşayı kurtarma girişimi olarak tanımladıktan sonra, 1922 Büyük Taarruz’da da Nurettin’in en az onur payı olan kişi olduğuna ve hatalarını gidermek zorunda kaldığına dikkat çekti.(32)
İşte Ankara’nın havası; 1921’de Pontoslular’a yaptığıyla onurlandırılan Nurettin, 1927’de değersiz bulunmuştur!
(1) Pontoslular ve kültürü için bakınız: Ömer Asan, Pontos Kültürü, Belge Yayınları, İkinci Baskı, İstanbul-2000. Kitaptaki Pontos tanımlamasını esas aldım, ama Ankara hükümetinin resmi ifadesiyse Pontus, meclis zabıtlarında Pontüs de yazılmıştır.
(2) Türkiye Büyük Millet Meclisi Gizli Celse Zabıtları, cilt: 2, 29.10.1337 tarihli oturum, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul-1985, sf. 403-409, ve bundan sonra TBMM GCZ, cilt-tarih; Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi, devre: I, içtimai sene: 2, cilt: 16, TBMM Matbaası, Ankara-1958, sf. 31-33, ve bundan sonra TBMM ZC, devre/cilt-tarih; TBMM GCZ, 2-22.11.1337 ve 16.1.1338 ve 17.1.1338 ve 19.1.1338, sf. 434-442 ve 622-642; TBMM GCZ, 3-10.6.1338 ve 19.8.1338 ve 21.8.1338 ve 26.8.1338, sf. 369-400 ve 651-740; Pontus Meselesi, TBMM Hükümeti Matbuat Müdiriyeti-1922, Yayına hazırlayan: Dr. Yılmaz Kurt, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları No: 68, TBMM Basımevi, Ankara-1995, sf. 125-140, 190-260, 387-397, 400-408, ve bundan sonra, Pontus Meselesi.
(3) Katalog, BCA, Bakanlar Kurulu Kararları-1928 öncesi, sayı: 215, dosya: 95-1, yer no: 1.11..17. Burada ‘Katalog’ kelimesi, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü katalog taramasında bulduğum belgenin asıl vesikasını incelemeden, yer alan özet bilgiyi aynen değerlendiğimi göstermektedir. N.O.; Katalog, BCA, Bakanlar Kurulu Kararları-1928 öncesi, sayı: 619, dosya: 95-5, yer no: 2.33..5.; Katalog, BCA, Bakanlar Kurulu Kararları-1928 öncesi, sayı: 632, dosya: 95-6, yer no: 2.33..18.; Katalog, BCA, Bakanlar Kurulu Kararları-1928 öncesi, sayı: 839, dosya no: ——, yer no: 3.19..7.; Katalog, BCA, Bakanlarar Kurulu Kararları-1928 öncesi, sayı: 924, dosya: 95-9, yer no: 3.23..15.; Katalog, BCA, Bakanlar Kurulu Kararları-1928 öncesi, sayı: 1012, dosya: 95-15, yer no: 3.28..3.; Küçük Asya Araştırmaları Merkezi, Göç, Rumlar’ın Anadolu’dan Mecburi Ayrılışı (1919-1923), Derleyen: Herkül Milas, Çeviren: Damla Demirözü, İletişim Yayınları, 1. baskı, İstanbul-2001, sf. 221-229, 243-246, 262-264, 282-283.
(4) Sabah gazetesi, 16 Nisan 2002.
(5)Karadeniz’de insanların toprağından sürülmesinin, öldürülmesinin, çocukların ailesinden koparılmasının, Müslüman olmasının, Yunanistan’a gitmesinin, aile fertlerinin nar tanesi gibi dağıtılmasının ve birbirini bulmasının, savaşın vahşetine rağmen yüreğinde sevgiyi yaşatmasının gerçek hikayesi, Tamama. (Yorgo Andreadis, Tamama Pontus’un Yitik Kızı, Türkçesi: Ragıp Zarakolu, Belge Yayınları, 2. Baskı, İstanbul-1997.)
(6)TBMM GCZ, 3-10.6.1338 ve 26.8.1338, sf. 369 ve 724; Türk Parlamento Tarihi, Milli Mücadele ve TBMM I. Dönem (1919-1923), cilt: 3, TBMM Vakfı Yayınları No: 6, Ankara-1995, sf. 502-504, ve bundan sonra, TPT/dönem-cilt.
(7)Gazi Mustafa Kemal, Nutuk, cilt-2, Ankara-1987, sf. 841; İsmet Görgülü, On Yıllık Harbin Kadrosu, 1912-1922, Balkan, Birinci Dünya ve İstiklal Harbi, Atatürk KDTYK Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara-1993, sf. 313-314.
(8)25 Aralık 1935 tarih ve 2884 no’lu kanun, DÜSTUR, 3. Tertip, cilt: 17, Ankara-1936, sf. 165-170; Resmi Gazete, 2.1.1936, sayı: 3195; DÜSTUR,  3. Tertip, cilt: 17, sf. 235-236 ve 10.1.1936 tarih ve 2/3847 tarihli kararname, aktaran, Cemil Koçak, Umûmi Müfettişler (1927-1952), İletişim Yayınları, İstanbul-2003, sf. 230-232; İsmet Görgülü, age, sf. 314.
(9)İsmet Görgülü-1993, sf. 313-314.
(10)Ali Fuat Cebesoy, Siyasi Hatıralar, cilt: 1, Hazırlayan: Osmanı Selim Kocahanoğlu, Temel Yayınları, İstanbul-2002, sf. 327; Rauf Orbay, Cehennem Değirmeni, cilt: 2, Emre Yayınları, 2. Baskı, İstanbul-2000, sf. 127-129; TBMM ZC, I/28, 31 Mart 1339 ve 2 Nisan 1339, sf. 243-244 ve 305.
(11) Pontus Meselesi, sf. 398-399.
(12)Pontus Meselesi, sf. 401-403, 405.
(13)Pontus Meselesi, sf. 405; Katalog, BCA, Bakanlar Kurulu Kararları-1928 öncesi, sayı: 941, dosya: 95-12, yer no: 3.24..12.
(14)Pontus Meselesi, sf. 400-401.
(15)Pontus Meselesi, sf. 403, 417.
(16)TBMM GCZ, 2-29.10.1337, sf. 403-409.
(17)Pontus Meselesi, sf. 345, 349.
(18)Ergün Aybars, İstiklal Mahkemeleri, 1. Baskı, Milliyet Yayınları, İstanbul-1997, sf. 160.
(19)TBMM GCZ, 3-10.6.1338, sf. 397, 400.
(20)TBMM GCZ, 3-10.6.1338, sf. 372-373.
(21)TBMM ZC, I/16-19.1.1338, Sf. 92.
(22)TBMM GCZ, 2-29.10.1337, sf. 403-409.
(23)TBMM GCZ, 2-29.10.1337, sf. 403-405.
(24)TBMM GCZ, 3-26.8.1338, sf. 714-715.
(25)TBMM GCZ, 2-29.10.1337, sf. 406-407.
(26)MMZC, devre: III, içtimai senesi: 5, cilt: 1, 1 Teşrinievvel 1334-21 Kanunuevvel 1334, TBMM Basımevi, Ankara-1992, sf. 114-116.
(27)MMZC, age, 4 Kasım ve 11 Aralık 1918 oturumu, sf. 114-115, 299-301.
(28)TBMM GCZ, 2-29.10.1337, sf. 407-408.
(29)TBMM GCZ, 2-29.10.1337, sf. 408-409.
(30)TBMM GCZ, 2-16.1.1338, sf. 622-623.
(31)TBMM GCZ, 2-17.1.1338, sf. 627-630.
(32)Nutuk/1987-2, sf. 993, 971-999.
YARIN: Çeteler seferber edildi
nevzatonaran@gmail.com

Yorumlar kapatıldı.