İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Avrupalı Milletvekillerin Büyük Hatası

Bugünlerde bir grup Avrupalı milletvekilinin Ermenistan’ın işgali altında bulunan Dağlık Karabağ bölgesine Azerbaycan’ın izni olmaksızın gezi düzenlemesi ciddi itirazlara neden oldu. Bölgede jeopolitik durumun karmaşık olduğu bir dönemde bu hareket anlaşılır değildir. Şüphesiz, bu tür adımlar bölgede var olan sorunların adil şekilde çözüm olanaklarını yok ediyor.

Çifte Standardın Bir Başka Örneği
Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ çatışması, Güney Kafkasya’da barış ve bölgesel bütünleşmenin önündeki en büyük engeldir. Bunu büyük devletlerin başındakiler bile itiraf ediyor. Ortadoğu ülkelerinde siyasi çalkantıların başlamasından sonra, meselenin bu tarafı daha güncel hale geldi. Dağlık Karabağ çatışmasının adil şekilde çözülmesi, eski Sovyet coğrafyasında istikrar, demokrasi ve uzun soluklu gelişmenin önemli bir koşulu olarak kabul edildi.
Fakat bu hususlar ekseninde bile, bu soruna büyük devletlerin yaklaşımı hali hazırda, durumu daha da karmaşıklaştırıyor. Mantıkla açıklanması zor durumlar ortaya çıkıyor. Her şeyden önce, Batılı ülkelerin resmi çevreleri, milletvekillerinin tutarsız ve çifte standartlı hareketleri rahatsızlık doğuruyor.
Bugünlerde bir grup Avrupalı milletvekili, Bakü’nün izni olmaksızın, Azerbaycan’ın Ermenistan tarafından işgal altında tutulan topraklarına gezi düzenlemiştir. Yaptıkları görüşmeler sırasında Ermeni ayrılıkçılığa destek verip, çeşitli bahanelerle Ermenistan’ın yayılmacı politikasını haklı çıkarmaya çalışmışlardır. İçlerinden bazıları; “Bizi güvenilir destekçileriniz olarak görebilirsiniz” şeklinde vaatler de vermiştir. Bu tür görüşler öne sürenler arasında, AGİT Minsk Grubu eş başkan devletlerinden Fransa’nın temsilcisi de vardır.
Güney Kafkasya’daki jeopolitik durumun ışığında, Avrupalı ​​milletvekillerinin bu davranışları saçmadır. Yani burada bölgede barış ve istikrarın sağlanmasına, demokrasinin güçlenmesine herhangi bir yardım söz konusu olamaz. Aksine bu, bu yönde yapılan çalışmaların hepsinin üstünü çizmek demektir. Zira bölgede jeopolitik durum son derece hassas bir düzeye ulaşmıştır. Herhangi küçük bir yıkıcı hareket belirsizliğe, protestolara ve yeni çatışmaların alevlenmesine neden olabilir.
Mesele şu ki, Avrupalı milletvekilleri Hankendi’nde ayrılıkçılarla resmi yetkililermiş gibi görüşerek aslında Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü şüpheli hale getirmiştir. Bu ise, Avrupa Birliği ve Avrupa Parlamentosu’nun kabul ettiği belgelere, kararlara aykırıdır. Bu kurumların milletvekillerinden açıklama talep etmediği takdirde, adil ve nesnel olduklarına ilişkin büyük şüpheler oluşacaktır. Şimdilik ne Avrupa Birliği ne de Avrupa Parlamentosu’ndan bu konuda bir ses çıkmamıştır.
Sorunun diğer tarafı, aynı bölgede var olan çatışmalara farklı kıstaslara göre yaklaşım sergilendiğinin gözlemlenmesiyle ilgilidir. Avrupa Birliği’nin Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü her durumda savunduğu dikkate alınmalıdır. Hatta bu yönde etkin çalışmalarda bulunmaktadır. Abhazya ve Güney Osetya’ya Avrupalı milletvekilleri gezi düzenlemiyor. Herhangi bir temasları olduğunda ise, her zaman Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne uygun görüşler dile getiriyorlar. Bu durum göze alındığında, Avrupalı milletvekillerinin Dağlık Karabağ’da söyledikleri ikiyüzlülüğün tiksindirici bir biçimi izlenimi bırakıyor. En kötüsü ise, bu tür tutum sergilenerek Güney Kafkasya’daki jeopolitik risk ve tehlikelerin ortadan kaldırılamayacağıdır.
İslam Düşmanlığı Yeni Düzeyde
Burada bazı çevrelerin İslam düşmanlığı güttüğü de unutulmamalıdır. Bu eğilim ne yazık ki, gittikçe daha geniş ve derin şekilde kendini gösteriyor. Onlar Müslüman devletlerin her başarısına kıskançlık ve düşmanlıkla yaklaşıyor. Azerbaycan Güney Kafkasya’nın bağımsız dış politika yürütüp, ulusal çıkarlardan taviz vermeyen tek ülkesidir. Avrupalı milletvekillerinin Hankendi’nde Ermenilere hitaben abartılı ve şımartıcı görüşler dile getirmesinin arkasında da İslam düşmanlığı etkeni yatıyor.
Ermenistan’ın bir devlet olarak şekillenemediği açıkça görülüyor. Aslında, Rusya’ya tamamen bağımlıdır. Bu bağımlılık ise azalmamakta, giderek daha da artmaktadır. Örneğin, Ermeni kitle iletişim araçları Gümrü’de (Ermenistan’ın Türkiye sınırına en yakın olan şehirlerinden biri) Rus askeri personeline takviye yapıldığına ilişkin haberler yayımlanıyor. Oraya, ek olarak profesyonel askeri kadrolar yerleştirilir. Üstelik Rus askeri komutanlığından, gerektiğinde Gürcistan üzerinden Ermenistan’a karayolu açacaklarını söylüyorlar. Dolayısıyla, Erivan, Moskova’ya olan bağımlılığına son verebilecek güçte değildir.
Bunlar olurken Azerbaycan tüm alanlarda gelişiyor, ordusu her geçen gün daha da güçleniyor. Buradan, Azerbaycan’ın işgal edilen topraklarını yakın gelecekte kurtarabileceği sonucu çıkıyor. Anlaşılan, Avrupa işte bunu kabul etmek istemiyor. Jeopolitik ve ekonomik çıkarlarını üstün tutarak Ermenilere boş vaatler veriyor, onları kendi taraflarına çekmeye çalışıyor. Fakat o zaman çok önemli bir nokta unutuluyor; Adaletsiz siyasi tutum, belli bir süre sonra bumerang etkisiyle geri dönüyor!
Aslında, Avrupalı milletvekilleri ateşle oynuyor, çünkü İran meselesinin içeriğini unutuyorlar. Azerbaycan’a karşı iftira atarak, bölgedeki nüfuzunu kaybediyor, böylece askeri çatışmalara yol açıyorlar. Böyle bir durum tahribatlarda bulunmak için Ermenistan’a fırsat veriyor. Erivan sürekli Azerbaycan ile ilgili olumsuz bir imge yaratmaya, oradan hareketle kendi asılsız iddialarına hak kazandırmaya çalışıyor. Ancak bu gidişat bütün Güney Kafkasya’yı tehlikeye atıyor ve Ermenistan’ın bir devlet olarak varlığına şüphe düşürüyor.
Avrupalı milletvekillerinin, Azerbaycan’dan izin almaksızın, Dağlık Karabağ’a gezi düzenlemesi, uluslararası hukuk normları açısından ayrı bir olaydır. Böylelikle, bütünüyle yeni çelişki ve çatışmalara yol açmış oluyorlar. Örneğin; Abhazlar ve Osetlerin ayrılıkçılığı güçlendirmek için ellerine ek bahaneler geçmiş oluyor. Balkanlar’da; Doğu, Orta ve Batı Avrupa’da köktenci (radikal) milliyetçiliğin gelişimine zemin hazırlanıyor. Bütünüyle Müslüman dünyasında ise, Avrupa’nın düşmanca imgesi perçinleniyor.
Batı’da bazı çevrelerin tüm bunları görmemezliğe gelmesi ilginçtir. Küresel çapta belirsizliğin artma olasılığını dikkate almıyorlar. Şüphesiz, bu büyük hatadan onlar da ciddi zarar görebilir. Güney Kafkasya gibi karmaşık jeopolitik ortama sahip bir bölgede bu tür oyunlar oldukça tehlikelidir.
Avrupa’nın Ermenistan’ı ele geçirmek uğruna Azerbaycan’a karşı adaletsiz davranmayı sürdüreceği izlenimi doğuyor. Bu yolun sonu çok şüphelidir. Üstelik süreçler bölge devletleri arasında çelişkilerin derinleşmesi doğrultusunda ilerliyor. Avrupa Parlamentosu, sonbaharda Güney Kafkasya ülkeleri ile AB arasında ortak üyeliğe ilişkin antlaşma imzalanmasına engeller çıkartıyor. Bu adım kime hizmet ediyor? Ne olursa olsun, Avrupa Birliği’nin çıkarlarına değil. Demek ki, Avrupa’da AB’ye karşı baltalayıcılıkla uğraşan güçler var. Güney Kafkasya konusunda jeopolitik durum daha da gerginleştiğinde onların etkinleşmesi düşündürücüdür. Anlaşılan, daha pek çok çelişkiye tanık olacağız.
Kaynak: Newtimes.az

Yorumlar kapatıldı.