İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye’nin 2015 stratejisi: “Soykırım” kelimesinden mutlak şekilde kaçınmak

By : Orhan Kemal Cengiz for Al-Monitor Turkey Pulse

Bir tarafta, uzun yıllara dayanan bir tabuyu yıkmış, daha önce hiç olmadığı kadar özgür bir şekilde 1915’de neler olduğunu tartışan bir Türkiye var: Sadece 24 Nisan günü yapılan anma törenlerinde değil, yazılı ve görsel medyada da 1915’den “soykırım” olarak bahseden insanlar özgürce görüşlerini ifade edebiliyorlar. Ama diğer yandan Türk Hükumeti’nin resmi düzeyde verdiği reaksiyonlara bakınca, en küçük bir değişikliğin bile olmadığı görülüyor. Peki neden? Türkiye nasıl oluyor da kendi içinde özgürce tartışılmasına izin verdiği bir sorunu, hala dünyanın tartışmasına izin vermemeye çalışıyor? Neden başkan Obama’nın sözleri, içinde soykırım ibaresi geçmemesine rağmen, bu denli sert bir reaksiyonla karşılaşıyor? Türkiye, Kürt meselesi gibi büyük sorunları çözmek için ciddi adımlar atarken nasıl oluyor da hala, Ermeni sorunu konusunda yüz yıllık katı kalıplarını tekrar edip duruyor?

Armenian protesters shout slogans against Turkey during a demonstation near the Turkish Embassy in central Athens, April 24, 2013. (photo by REUTERS/Yannis Behrakis)
24 Nisan 2013 günü, Türkiye’de 1915 yılında meydana gelen olayları “soykırım” olarak niteleyen gruplar İstanbul Taksim meydanını doldurdular ve içlerinde yurt dışından gelen Ermeniler de olduğu halde, bu topraklarda hayatlarını kaybeden ve büyük acılar çeken milyonlarca Ermeni’yi andılar.  Şunun şurasında sadece beş altı yıl önce bile, böylesi bir anma töreninin Türkiye’de yapılabileceğini hayal etmek mümkün değildi. İnsan bu gelişmelere bakınca bir iyimserlik geliştiriyor. Ancak, İstanbul’da Türkiye’nin bu demokratik, ileriye bakan yüzünü temsil eden gelişmeler olurken, Ankara’dan, Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan Türkiye’nin son 98 yıldır tekrarlamakta olduğu, çok tanıdık bazı kalıp sözlerin tekrar edildiğine tanık oluyorduk.
Dışişleri Bakanlığı Amerikan Başkanı Obama’nın 24 Nisan günü yaptığı açıklamayı kınama tonuna varan bir sertlikle eleştiriyordu : “Tarihi gerçekleri çarpıtan bu açıklamayı her bakımdan sorunlu buluyor ve esefle karşılıyoruz.” Ankara’nın bu sert tonuna yol açan, Obama’nın Osmanlı İmparatorluğu’nun son günlerinde Ermeniler’in acımasızca katledildiğini ve ölüm yürüyüşüne zorlandığını söylemesinden başka bir şey değildi.
Bir tarafta, uzun yıllara dayanan bir tabuyu yıkmış, daha önce hiç olmadığı kadar özgür bir şekilde 1915’de neler olduğunu tartışan bir Türkiye var: Sadece 24 Nisan günü yapılan anma törenlerinde değil, yazılı ve görsel medyada da 1915’den “soykırım” olarak bahseden insanlar özgürce görüşlerini ifade edebiliyorlar.
Ama diğer yandan Türk Hükumeti’nin resmi düzeyde verdiği reaksiyonlara bakınca, en küçük bir değişikliğin bile olmadığı görülüyor. Peki neden? Türkiye nasıl oluyor da kendi içinde özgürce tartışılmasına izin verdiği bir sorunu, hala dünyanın tartışmasına izin vermemeye çalışıyor? Neden başkan Obama’nın sözleri, içinde soykırım ibaresi geçmemesine rağmen, bu denli sert bir reaksiyonla karşılaşıyor? Türkiye, Kürt meselesi gibi büyük sorunları çözmek için ciddi adımlar atarken nasıl oluyor da hala, Ermeni sorunu konusunda yüz yıllık katı kalıplarını tekrar edip duruyor?
Ben bütün bu olup bitenlerin Türkiye’nin 2015 yılı stratejisi olduğunu düşünüyorum. Bir taraftan Ermenistan ve Ermeni Diasporası 2015’i soykırımın dünya çapında tanınacağı bir milat olarak ortaya koyarken (1) , Türkiye devleti de  bu çabaya karşı bir tür kendini savunma refleksiyle hareket ediyor ve yıllardır yapa geldiği gibi bütün olanları inkar etmeyi sürdürüyor.
Ermeni diasporasının 2015 stratejisine karşı, Türk Dışişleri Bakanlığı’nın da bir karşı strateji geliştirdiği bir süreden beri biliniyordu. Haber Türk gazetesi 3 Eylül 2011 tarihli, Sibel Hürtaş imzalı, “Dışişleri elçiliklere kripto geçti ‘2015’ alarmı verdi”(2) başlıklı haberinde, Dışişleri Bakanlığı’nın bütün dünya çapında Türk büyükelçiliklerine gönderdiği “gizli” bir mesajla, Türk diplomatlarından Ermeniler’in 2015 yılı için faaliyetlerini izleme ve bunları engellemelerini istediğini yazıyordu.
2012 yılının Aralık ayında Danimarka’da meydana gelen bir olayla, bu gizli mesajın hedefine ulaştığını ve Türk Büyükelçilerinin  belirlenen stratejiye uygun bir şekilde hareket ettiklerini gördük. 2012 yılının Aralık ayında Kopenhag Üniversitesi’nde açılan Ermeni Soykırımı Sergisi’ne, Kopenhag’daki Türk büyük elçiliği derhal bir alternatif sergi açarak (3) yanıt verdi. Kolaylıkla tahmin edebileceğiniz üzere Türk büyük elçiliğinin açtığı sergiye göre Ermeni soykırımı diye bir şey asla meydana gelmemişti.
Hürriyet Daily New Gazetesi’nden Barçın Yinanç, 23 Nisan tarihli köşe yazısında (4), muhtemelen Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan aldığı kulislere dayanarak, Türkiye’nin Ermeni soykırımı iddiaları konusunda karşı argümanlar geliştirmekle kalmayacağını ama aynı zamanda Ermenistan’la ilişkilerin 2015 yılına kadar normalleştirilmesi için de çaba sarf edeceğini yazıyordu.
Bütün bu bilgileri hatırda tutarak Obama’nın 24 Nisan demecine Türkiye’nin verdiği reaksiyona tekrar bakacak olursak: Aslında o açıklamanın, bugüne değil, geleceğe yönelik bir mesaj olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye bugün bu sert sözleri sarf ederek, 2015 yılında ABD Başkanının ağzından soykırım sözünün çıkmamasını garanti altına almaya çalışıyor gibi görünüyor.
Peki Türkiye “soykırım” kelimesinin kullanılmasından neden bu kadar korkuyor? Çünkü ABD ve Avrupa ülkelerinin “soykırımı” tanımalarının bazı hukuki sonuçları olabileceği düşünülüyor.
Aslında uluslararası hukuk açısından bakıldığında, Türkiye’nin “soykırımı” tanımasının hukuken bağlayıcı sonuçlarının olup olmayacağı çok tartışılabilir. 1915’de yaşananların tartışmasız bir şekilde “soykırım” olduğunu belirten Elie Wiesel’s Foundation gibi kuruluşlar bile, uluslararası sözleşmelerin geriye yürümeyeceğini ve bu nedenle Türkiye’den toprak veya tazminat talebinde bulunulamayacağını söylüyorlar (5). Ermeniler’in uluslararası mahkemelerde dava açıp kazanmaları (bu yolların bazıları denendi ve başarısızlığa uğradılar bile) zor görünse de, tek tek ülkelerin yapabileceği hukuki düzenlemeler için kolaylıkla aynı şey söylenemez.
Örneğin 2000 yılında Kaliforniya’da yürürlüğe giren Poochigan Yasası (Poochigan Bill) çerçevesinde Alman Sigorta Şirketi Munich Re’ye karşı açılan davalar düşündürücü bir tablo ortaya koyuyor. Bu yasa çerçevesinde 1915 yılında Ermeniler’i sigorta eden ve sigorta bedellerini ödemeyen Alman sigorta şirketleri Kaliforniya’da dava edildi. San Francisco Yüksek Mahkemesi bu yasayı iptal ettiği için davalar düştü. Ancak Yüksek Mahkeme’nin Movsesian v. Victorai Versicherung AG (6) davasında ortaya koyduğu gerekçe, Türkiye’nin “soykırım” kelimesine karşı neden bu kadar can siperhane bir  mücadele yürüttüğünü anlamayı kolaylaştırıyor. Yüksek Mahkeme yasayı iptal ederken, Başkan Obama’nın 24 Nisan’da yaptığı konuşmada Ermeni soykırımı ibaresini kullanmaktan kaçındığını ve bu yasanın Amerikan dış politikasıyla uyumlu olmadığını belirtti. Yani bu karardan, Başkan Obama’nın ve Amerikan yönetiminin 1915 olaylarını soykırım olarak nitelemesi halinde Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin başka türlü bir şekilde karar verebileceğini anlıyoruz.
Türk Hükümeti’nin ileride bir yaptırıma uğrama korkusuyla yüzyıllık inkar politikasını devam ettirdiğini ve bunu 2015’e kadar sürdüreceğini görüyoruz. 2015 korkusu aşıldıktan sonra Türkiye, bu mutlak inkar politikasını ve korkularını bir kenara bırakıp insancıl ve akılcı politikalar geliştirebilecek mi, bunu hep birlikte göreceğiz.
(1)   http://news.am/eng/news/132640.html
(2)   http://www.haberturk.com/dunya/haber/665758-disisleri-elciliklere-kripto-gecti-2015-alarmi-verdi
(3)   http://cphpost.dk/news/international/royal-library-under-fire-armenian-genocide-exhibition
(4)   http://www.hurriyetdailynews.com/armenia-should-have-a-healthy-reading-of-turkeys-2015-strategy.aspx?pageID=449&nID=45416&NewsCatID=412
(5)   http://web.archive.org/web/20070709173707/http://www.eliewieselfoundation.org/PressReleases/TA_Press_Release.pdf
http://cdn.ca9.uscourts.gov/datastore/opinions/2012/02/23/07-56722.pdf
Read more: http://www.al-monitor.com/pulse/tr/contents/articles/opinion/2013/04/turkey-diplomatic-campaign-stop-genocide-recognition.html#ixzz2S3U7KGv9

Yorumlar kapatıldı.