İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Türkiye’de 100 bin kaçak Ermeni var’

Yusuf Uyanık/STAR Batman

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici Batman’da yaptığı konuşmada, “Türkiye’de 100 bin kaçak Ermeni var. Biz bu kadar hoşgörü içerisindeyken Ermenistan’da bir tane Türk vatandaşı bulamazsınız. Onlar bizi mahkum etmeye çalışıyor, biz 100 bin tanesini besliyoruz.” dedi. (BBP Başkanının yanlış bilgilendirildiği açık. Türkiye’de 100.000 kaçak Ermeni olduğu sözünün yanlış olduğu, sayının 10-15.000 ‘i[i]geçmediği açıklandı. Ermenistan’da bir tane Türk Vatandaşı bulamazsınız sözü de başka bir yanlış. Her isteyen Türk kapıda vize alarak Ermenistan’a giriyor ve her zaman orada buluna Türk Vatandaşları var. HYETERT)

Büyük Birlik Partisi(BBP) Batman’da Güneydoğu Anadolu bölge istişare toplantısı düzenledi.
Öğretmenevi’nde düzenlenen toplantıya BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve partililer katıldı.
Toplantıda konuşan BBP Genel Başkanı Destici, BBP’nin her zaman kanın durmasını, barışın gelmesini, terörün bitmesini en çok istemiş siyasi hareket olduğunu söyledi.
‘PKK PİŞMANLIK DUYUP SİLAHLARINI BIRAKMALI’
PKK’nın çekilmesi sürecini değerlendiren Destici, “Hatalarından gerçek anlamda dönerlerse, Allah da affeder, bu büyük Türk milleti de affeder. Bunu yapmak için gerçekten bir pişmanlık getirilmiş olması lazım. İyi niyetle, hiçbir hesabın içinde olmadan, hiçbir şart ileri sürmeden, hiçbir bölücü talepte bulunmadan ve uluslararası emperyalist güçleri elinin tersi ile iterek, onların hiç birisini bu işin içine katmadan ‘biz bu işten pişmanlık duyduk. 30 yıldır yanlış yapmışız. Hem kendi insanımıza hem bu büyük millete zulüm verdik. Müslümanlar arasına nifak soktuk, ayrılık soktuk. Pişmanlık duyduk ve silahlarımızı bırakıyoruz. Kendimizi bu milletin vicdanına, adaletine bırakıyor’ derlerse elbette ki bu millet arkasını dönmez.” diye konuştu.
‘100 BİN ERMENİYİ BESLİYORUZ’
“PKK ve siyasi uzantıları bizim inançlarımıza sahip değiller, bizim inançlarımızı taşımıyorlar. Bölgede İslamiyet’i yok etmeye çalışıyorlar. Nihai hedefleri, bölgede kendi inançlarına, felsefelerine uygun sosyalist bir devletçik oluşturmak” olduğunu kaydeden Destici, “Kürt de Türk de buna müsaade etmez. Her birimiz canımızı, kanımızı, malımızı veririz ama bu topraklarda başka değerlerin yaşatılmasına, bu milletin inancına, değerlerine uymayan yapılan oluşmasına müsaade etmeyiz. Türkiye’de 100 bin kaçak Ermeni var. Vatandaşımız olanları saymıyorum. Nasıl oluyor da bir Ermeni papazı çıkıp ‘Tunceli’nin yüzde 90 Ermeni’dir’ deme cüreti gösteriyor. Biz bu kadar hoşgörü içerisindeyken Ermenistan’da bir tane Türk vatandaşı bulamazsınız. Burada 100 bin kaçak Ermeni var. Onlar bizi mahkum etmeye çalışıyor, biz 100 bin tanesini burada besliyoruz. Bu kadar hoşgörülü bir toplumuz.” dedi.

http://haber.stargazete.com/politika/turkiyede-100-bin-kacak-ermeni-var/haber-749434



1915: Türkiye ne yapabilir? (3)
Soykırım kelimesi üzerinden Türkiye’yi dünya kamuoyu nezdinde mahkûm etme çabasından hep şikâyetçi olundu. Mesele Türkiye’nin güçlenmesini istemeyenlerin komplosu gibi sunuldu ve muhtemelen geniş kesimlerce de öyle algılandı. Ne var ki Türkiye’nin seksen yıllık resmî tutumu aslında ‘soykırım’ sözcüğünü hiç yadırgatmıyor.O kadar ki 1915’te yaşanan olaylar soykırım sayılmasa bile, 1919’dan 2002’ye yani AKP iktidarına kadar, sergilenen devlet politikası bu sözcüğü kolaylıkla hak edebilir. Yazının Devamı: http://www.zaman.com.tr/etyen-mahcupyan/1915-turkiye-ne-yapabilir-3_2083418.html
Ermeni diasporasından Türkiye’ye teklif
Ermeni lobisinin en güçlü adamı Aleksi Gövciyan, Sadece ‘evet bir soykırım oldu’ denmesi yeterli. Bu kadar. Biz de sonra affederiz. Affetmek meselesi yanlış anlaşılmasın. Affedeceğimiz zaten bugünkü Türk insanı değil. Onlarla bir sorunumuz yok ki. Affedeceğimiz şey geçmişte yapılanlar. Türk tarihinin özel bir döneminden bahsediyoruz. İttihat ve Terakki dönemi ile bizim sorunumuz. Talat Paşa’nın, Enver Paşa’nın bunu planladığı söylenebilir. Elbette bir gün bu olursa, o zaman o kişilerin isimlerini taşıyan sokak ve caddelerin değiştirilmesi de gerekmez mi? Mesela Ankara’daki Talatpaşa Bulvarı. Düşünsenize Avrupa’da herhangi bir şehrin göbeğinde Goebbels meydanı olsa ya da Göring bulvarı. Şakasını bile yapamazsınız. Türkiye bunları değiştirmeli, bu zihniyeti değiştirmeli. Ve bunu yaparken de çabuk olmalı, çünkü iki yıl sonra 2015. (Göveciyan bütün diaspora ve Ermenistan adına konuşabilir mi? Bu tartışmalı. HYETERT)
6 yıl sonra İstanbul’a gelen Ermeni lobisinin en güçlü adamı Aleksi Gövciyan, ”Türkiye’nin ‘Evet bir soykırım oldu’ demesi yeterli. Biz de sonra affederiz. Affetmek meselesi yanlış anlaşılmasın. Affedeceğimiz zaten bugünkü Türk insanı değil” diye konuştu.
           
ntvmsnbc
İSTANBUL – Fransa’daki Ermeni lobisinin en güçlü adamı, İstanbul doğumlu Aleksi Gövciyan, geçen hafta Ankara’nın sessiz onayıyla 1915 olayları için Taksim Meydanı’nda düzenlenen anma törenine katıldı.
Fransız Parlamentosu’ndan 2005 yılında çıkan soykırım yasasının mimarlarından olan Gövciyan, bu yüzden uzun süre doğduğu ülke Türkiye için adeta ‘persona non grata’ yani istenmeyen adamdı.
En son, Ocak 2007’de Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in cenazesine katılan Gövciyan, 6 yıl sonra Dışişleri’nin onayıyla İstanbul’a geldi. 24 Nisan anmasına ilk kez katılan Gövciyan, Hürriyet gazetesinden Cansu Çamlıbel’in sorularını yanıtladı.
‘Soykırım’ tanınırsa arkasından toprak ve tazminat talepleri mi gelecek? Türk devletinin yıllardır tezi bu oldu.
Onların durduğu yere bakınca, böyle düşünmeleri normal. Ancak gerçekte tazminat ve toprak talepleriyle soykırım farklı şeyler. Soykırımın tanınması ahlaki bir sorun. Nasıl Alman Cumhurbaşkanı Willy Brandt Auschwitz’de Yahudi halkından özür dilediyse, Gül ya da Erdoğan, ya da her ikisi birlikte Ermeni halkına ‘soykırım oldu’ diyebilirler. Tazminatlar içinse soykırımın tanınmasına ihtiyacımız yok. Zaten şu anda ABD’de, Almanya’da, hatta Türkiye’de tazminat süreçleri işliyor. Türkiye’de tapunuz ve belgeleriniz varsa zaten gidip devlete başvurabiliyorsunuz. Toprak talebine gelince uluslararası hukuk bunu sadece bir devletin talep edebileceğini söyler. Yani diyasporada kimse kalkıp da böyle bir talepte bulunamaz. Bu konuda bir başvuruyu teknik olarak sadece Ermenistan Cumhuriyeti yapabilir. Şu anda böyle bir şey yapan da isteyen de yok.
Ama Türkiye, Ermenistan ulusal armasında Ağrı Dağı olmasını toprak talebi olarak yorumluyor.
Türk bayrağının üzerinde de ay ve yıldız var. Şu durumda Türkiye ay üzerinde hak talep etmiş mi oluyor? Ararat Dağı, Ermeni tarihine ait önemli bir unsur. Ararat Dağı sadece bizim tarihimize değil tüm insanlığın tarihine ait.
ABD Başkanı bu yıl da soykırım kelimesini telaffuz etmedi. Soykırım demesiyle ‘Büyük Felaket’ anlamına gelen ‘Meds Yeghern’ ifadesini kullanması arasındaki fark nedir sizler için?
Obama siyasete girdiğinden beri bütün konuşmalarında ‘soykırım’ dedi aslında. Soykırım anlamına gelen tüm kelimeleri ve ifadeleri kullandı ama soykırım demedi. Herkes biliyor ki o kullandığı kelimeler soykırım demek. Ama Türk yetkililer alınmasın diye soykırım kelimesini kullanmadı işte.
‘Türkiye ‘Soykırım oldu’ derse, affederiz’
Madem o anlama gelecek ifadeler kullanıyor, o zaman neden Ermeniler bunu bu kadar büyük mesele haline getiriyor?
Amerikan Başkanının ne dediği elbette önemlidir. Burada sorun ettiğimiz ne deyip ne demeyeceğine Türkiye yüzünden karar veriyor olması. İstede de Türkiye olay yapacak diye kullanmıyor olması. Çünkü Türkler şöyle diyor; ‘Ne dersen de ama ne olur S ile başlayan o kelimeyi kullanma’. Bakın ABD’nin ve diğer ülkelerin soykırımı tanıması elbette önemlidir. Ama daha önemli olan Türk halkının ve hükümetinin ne dediğidir. Türkiye’de insanların tarihini bilmesi gerekiyor. 1923’te tarih yeniden yazıldı. En azından önemli bölümleri yeniden yazıldı. Atatürk ülkenizin modernleşmesi, laikleşmesi gibi alanlarda çok iyi bir iş yaptı. Ama işte tarihin bazı bölümlerini yeniden yazdı çünkü milliyetçi bir eğilim vermesi gerekiyordu yeni devlete. Oldukça zor bir süreçti. Bunu anlayabiliyorum. Ama bugün artık bu mesele çözülebilir.
Türkiye nasıl bir ifade kullanırsa bu kabul edilebilir olur ve dosya kapanır?
Sadece ‘evet bir soykırım oldu’ denmesi yeterli. Bu kadar. Biz de sonra affederiz. Affetmek meselesi yanlış anlaşılmasın. Affedeceğimiz zaten bugünkü Türk insanı değil. Onlarla bir sorunumuz yok ki. Affedeceğimiz şey geçmişte yapılanlar. Türk tarihinin özel bir döneminden bahsediyoruz. İttihat ve Terakki dönemi ile bizim sorunumuz. Talat Paşa’nın, Enver Paşa’nın bunu planladığı söylenebilir. Elbette bir gün bu olursa, o zaman o kişilerin isimlerini taşıyan sokak ve caddelerin değiştirilmesi de gerekmez mi? Mesela Ankara’daki Talatpaşa Bulvarı. Düşünsenize Avrupa’da herhangi bir şehrin göbeğinde Goebbels meydanı olsa ya da Göring bulvarı. Şakasını bile yapamazsınız. Türkiye bunları değiştirmeli, bu zihniyeti değiştirmeli. Ve bunu yaparken de çabuk olmalı, çünkü iki yıl sonra 2015.
Fransa’daki soykırımın inkarını suç sayan yasa tasarısını yeniden gündeme getirmeye çalışacak mısınız?
Elbette yeniden gündeme gelmesi gerek ama oradaki Anayasa Mahkemesi pürüzünün aşılması lazım şu noktada. Ama aslında çok da önemli değil biliyor musunuz. Ben Fransa’da çıkacak bir yasa yerine Türk hükümetinin yaklaşımının değişmesini tercih ederim. O yasaları biz Türkiye devamlı ‘soykırım yoktu’ dediği için çıkartmak istiyoruz. O tür yasaların bizim açımızdan kıymeti Ermenilerin anılarının inkarını engellemektir. Inkar olmadığı zaman yasalara da ihtiyaç olmaz.

Yorumlar kapatıldı.