İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

“Türkiye, PKK’yla birlikte Ermeni terörüyle de hesaplaşmak zorundadır…!”

Fatih Ertürk

Ancak bu tutanaklarda 3 önemli ayrıntı dikkatlerden kaçtı…! Birincisi Öcalan’ın, “Nur hareketini inceleyin, Saidi Nursi eski Nurs köyündendir. Eski bir Ermeni köyüdür”  sözü. İkincisi ise, “Ermeni lobisi etkili.2015’le gündem olmak istiyorlar. Anadolu İslamlaştıktan sonra, bin yıllık bir Hıristiyanlık öfkesi var. Rum, Ermeni, Yahudi, Anadolu’da hak iddia eder” sözü. Bir de ayrıca yine Ermenilerin müzik alanındaki sembolüne ithaf edilen bir gönderme; “Esas beni etkileyen Aram Tigran’dır. Onun sesi beni kendime getirir.” Aslında normalde baktığınız zaman konuşulan konuların çok dışında, kahvede bile insanın aklına gelmeyecek bir sohbet konusuyla Öcalan acaba kime neyi anlatmak istedi. Kimlere hangi uyarıda bulundu… Abdullah Öcalan’ın İmralı tutanaklarında “tesadüf” gibi yer alan bu “Ermeni” işaret fişekleri  Türkiye’nin 2015’te sadece güneydoğu ile ilgili değil, Ermeni diasporasının ve Türkiye içindeki gizli Ermenilerin, “Bati Ermenistan” olarak nitelediği Erzurum’dan Urfa’ya kadar, Kars’tan Kayseri’ye kadar bir bölgedeki  tapu ve toprak taleplerini de yeniden gündeme getirecektir. (Paranoyanın sonu yok. HYETERT)

***
İmralı’da tutuklu bulunan PKK terör örgütünün elebaşısı Abdullah Öcalan’ın tutanaklarını herkes nefes nefese okudu. Ancak Öcalan’ın bu sohbette hiç yeri olmamasına rağmen, hiç sırası değilken araya iki “Ermeni” kültürüne ilişkin ayrıntıyı yerleştirmesi her ne hikmetse hiç kimse tarafından kıymete değer görülmedi.
Bence Öcalan bu tutanaklarından yayınlanmasından haberdardı. Hatta bu tutanakların yayınlanmasına kendisi önayak olmuş olabilir. Neden derseniz çünkü Öcalan’ın İmralı’da sürdürülen bu görüşmelerle ilgili tarihe karşı not düşme gibi bir derdi ve daha önemlisi kendisine verilen sözleri kamuoyuyla paylaşıp kişisel özgürlük beklentisi konusunda kendisine atılabilecek bir kazığın böylece önünü kesme girişimini hedeflemesi söz konusu olabilir.
Çünkü, Öcalan için aslında “İmralı Barış Süreci” diye dayatılan olgu kendisinin bir kez daha mavi gökyüzünü görüp yeniden özgür olması için son fırsattır. Abdullah Öcalan’ın ısrarla dayattığı ve hislerine tercüman olacak kişileri adaya getirttiği bu İmralı görüşmelerinde hem devleti kendisine verilen sözler ve yol haritası konusunda sıkıştırdı, hem de kendisine karşı gelecekte tutulmayacak sözler konusunda kendisine bağlı güçleri sigorta anlamında harekete geçirdi.
Ancak bu tutanaklarda 3 önemli ayrıntı dikkatlerden kaçtı…!
Birincisi Öcalan’ın, “Nur hareketini inceleyin, Saidi Nursi eski Nurs köyündendir. Eski bir Ermeni köyüdür”  sözü.
İkincisi ise, “Ermeni lobisi etkili.2015’le gündem olmak istiyorlar. Anadolu İslamlaştıktan sonra, bin yıllık bir Hıristiyanlık öfkesi var. Rum, Ermeni, Yahudi, Anadolu’da hak iddia eder” sözü.
Bir de ayrıca yine Ermenilerin müzik alanındaki sembolüne ithaf edilen bir gönderme;
“Esas beni etkileyen Aram Tigran’dır. Onun sesi beni kendime getirir.”
Aslında normalde baktığınız zaman konuşulan konuların çok dışında, kahvede bile insanın aklına gelmeyecek bir sohbet konusuyla Öcalan acaba kime neyi anlatmak istedi. Kimlere hangi uyarıda bulundu.
Bu sorunun yanıtı dikkatlice baktığınızda PKK’nın yapısında gizli…!
Örneğin Paris’te öldürülen üç kadından biri olan asıl adı “Sara” olan ve kod olarak da bu adı kullanan Sakine Cansız.Sözde Tunceli’li olan bu teröristin yaşamıyla ilgili bilgi veren PKK’nın sözcüsü site bakın Sara’yı nasıl anlatıyor;
“Bu topraklarda özgürlük rüzgarı estiğinde özü Ermeni olan insanların artık başka kimliklerin ardına saklanmadan kendi etnik aidiyetlerini korkmadan layıkıyla yaşayacakları günler de gelecektir. Biz bunun için de kavga vereceğiz.”
Kaynak; http://gelawej.net/index.php/sarkis-hatspanian/8160-dersmn-as-kizi-saranin-oeluemsuez-anisina-.html
Yine Sakine Cansız’ı Paris’te en son gören Sarkis Hatspanian adlı PKK yandaşı Ermeni arkadaşı olayı şöyle anlatıyor;
“Değerli SARA’yla (Ben Sakine Cansız’ı bu ismiyle tanıdım) ilk kez Paris’te, Silopi’nin Ermeni Varto aşiretinden sınıf arkadaşıma ait işyerinde, zamanında onun iltica başvurusunun kabul edilmesi için yardımını esirgemeyen Dersimli Ermeni arkadaşım vasıtasıyla tanışmıştım. Onunla neredeyse bütün bir gün Ermeni davası, Doğu ve Batı Ermenistan sorunları, Dağlık Karabağ özgürlük mücadelesi, kendi doğup-büyüdüğü Dersim’in yüzlerce Ermeni köyleriyle hısımlık ilişkileri olduğunu bildiği aşiretlerdeki Ermeni insanlar, yaşamış olduğu Kharbert (Elazığ) ve tutuklu bulunduğu Tigranakert (Diyarbakır) mahpusanesinden yakınen bildiği ortak dostumuz, çocukluk ve okul arkadaşım Liceli Garbis hakkında uzun uzun konuşup durduk.”
Bildiğiniz gibi Sakine Cansız Abdullah Öcalan’ın PKK’daki sağ koluydu. İşin ilginç yanı Cansız’ında Öcalan gibi Kürtçe konuşmayı bilmediği ya da tercih etmediği belirtiliyor. Aslında Öcalan 1999 yılındaki duruşmalarında kendisine Kürtçe seslenen bir müdahilin söylediklerini anlamamış ve mahkeme heyetine “Kürtçe bilmiyorum” demişti.
Bunun iki nedeni vardır. Ya Öcalan da Cansız gibi Ermeni kökenlidir ki asıl adının “Artin Agopyan” olduğu yönünde Türk Tarih Kurumunun eski başkanının ciddi iddiaları olmuştur, ya da asimile olmuş kendi ana dilini tamamen unutmuştur.
Her neyse, ancak buradaki gizlenen gerçek Öcalan’ın tutanaklarındaki bu sözlerle devleti hem “Ayrılıkçı Kürt hareketi”,  hem de “Ermeni Sorununu Gündeme Taşıma” ile tehdit ettiği gerçeğidir.
Ancak daha bitmedi…
AGOS gazetesinde yer alan ilginç bir ropörtaj yayınlandı. Yazarları; gazeteci  Laurence Ritter ile eşi fotoğrafçı Max Sivaslian . Adı 1915’in kayıp çocukları .
Ropörtajda şöyle deniliyor;
“Türkiye’nin her köşesinde, 1915’ten bu yana, dört kuşak boyunca Ermeni kalıp kendi aralarında evlenen, lehçelerini koruyan Ermeniler var. Bazıları Hristiyan ibadetlerini yerine getirirken çevrelerinde inançlı Müslüman olarak tanınıyor.”
Ancak işin ilginç yanı bu Ermenilerin hiç biri kendini etrafına “Ermeni” olarak tanıtmıyor
Hrant Dink’in de bir ropörtajında Anadolu’daki gizli Ermeni sayısı 3 milyon civarında tahmin ediyor.
AGOS’tan devam edelim;
“Bugün Anadolu’da birçok Kürt size Ermenilerin yaşadığı evleri, onların mezarlarını gösterebilir. Bu Kürtlerin soyağacında mutlaka bir Ermeni vardır. Günün birinde Türkiye’de soykırımla ilgili farklı bir hassasiyet gelişecekse, gizli olmaktan çıkan Ermenilerin bunda büyük payı olacaktır.”
Dönelim yine PKK’ya…!
PKK’ya İran ve Suriye’den katılanların büyük bir kısmı aslında Kürt değil Ermeni kökenli. Yani, ASALA’nın kendini fesh etmesinin ardından Türkiye’nin güneydoğusuyla ilgili ikili bir yapı oluşmuş “Ermeni ve Ayrılıkçı Kürt ittifakı”. Hatta “Kürt hakları” kisvesi altında “Ermeni iddiaları”.
Bunu ben söylemiyorum, PKK’ya destek veren sosyalist BİRİKİM dergisinin önemli kalemlerinden biri olan Asuman Bayrak söylüyor. Şöyle diyor;
“Ermeni Soykırımı İnkar Edildiği Sürece Kürt Savaşı Devam Edecektir…!”
Kaynak: http://www.birikimdergisi.com/birikim/makale.aspx?mid=890&makale=Ermeni Soykırımı İnkar Edildiği Sürece Kürt Savaşı Devam Edecektir
Aslında PKK kendisini bu konuda hiç inkar etmiyor. Yine PKK’ya yakın sitelere göre Başkanlık Konseyi üyesi Nuriye Kespir, Merkez Komite üyeleri Bekir Bakırcıoğlu ve Musa Haciyav’ın da sözü edilen Ermenilerden olduğu biliniyor. PKK’nın komuta kademesinde yeralan bazı isimlerin kendisini “Dersimliyim” olarak nitelemelerine rağmen aslında Ermeni kökenli olmaları da bir sır değil.
Sözü burada TTK eski başkanı Yusuf Hallaçoğlu’na bırakalım;
“Ermeniler ile PKK arasındaki bağlantı karşılıklı menfaat ilişkisine dayanıyor. Ermeniler terör örgütü mensuplarına yardım ettiği gibi militanlar da Ermenilere yardım ediyor. Bu anlamda bir dönem faaliyette olan ASALA ile PKK ilişkisi bir tesadüf değil. Adapazarı’nda öldürülen uyuşturucu kaçakçısı Behçet Cantürk ASALA konusunda ön plana çıkan bir isim. Diyarbakır Lice nüfusuna kayıtlı Cantürk’ün annesi Hatun Demirciyan isimli bir Ermeni. Cantürk’ün yasadışı yollardan elde ettiği paraları önce ASALA sonra PKK’ya aktardığı PKK’nın kaçırdığı uyuşturucuyu dünya piyasalarına pazarladığı ileri sürülmüştü. Abdullah Öcalan İmralı’da görülen duruşmasında ASALA ile 1980’lerde birlikte hareket ettiklerini ve toplantı düzenliklerini aktarıyor. Amerika’da yayımlanan Armenian Struggle dergisinde 1985’te çıkan bir makalede de ASALA yandaşlarının şu ifadelerine yer veriliyor: “Türk askerlerine karşı Kürt kardeşlerimizle omuz omuza verdiğimiz mücadelede bir üst düzey militanımızla 22 savaşçımızı yitirdik. Kürt kardeşlerimizle beraber silahlı mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Şimdilik toparlanmak için daha geri mevzilere çekileceğiz; ancak bir süre sonra Kürt savaşçılarla eylemlerimizi Anadolu’nun içine kadar taşıyacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.”
Ermeni-Ayrılıkçı Kürt ittifakı bugün devleti kendileriyle aynı masaya oturtacak ölçüde başarılı olmuştur ne yazık ki.
Aslında normalde tarihe baktığınızda “tehcir” olayında Ermenilere en büyük zararı bölgedeki Kürt aşiretleri veriyor ama neyse…!
…Düşmanımın düşmanı dostumdur ilkesi…!
Hiç kimsenin zekasını ve planlama yeteneğini inkar edemeyeceği terörist Abdullah Öcalan’ın İmralı tutanaklarında “tesadüf” gibi yer alan bu “Ermeni” işaret fişekleri  Türkiye’nin 2015’te sadece güneydoğu ile ilgili değil, Ermeni diasporasının ve Türkiye içindeki gizli Ermenilerin, “Bati Ermenistan” olarak nitelediği Erzurum’dan Urfa’ya kadar, Kars’tan Kayseri’ye kadar bir bölgedeki  tapu ve toprak taleplerini de yeniden gündeme getirecektir.
Türkiye, hiçbir kuruntuya kapılmadan, vakit geçmeden kendi içindeki hesaplaşmalarını tamamlamak zorundadır. Anadolu’da yüzyıldır birbirini boğazlayan bir millet görüntüsü kimseye bir şey kazandırmayacağı gibi, bu sorunlardan kaçış da kendi içimizdeki yüzleşmeleri ancak geciktirecektir.
Çünkü, Türk ulusunun kimseden utanacağı bir “soykırım” olayı yaşanmamıştır. Doğrudur Anadolu’nun ortak sahiplerinden Anadolulu Ermeniler, emperyalist İngiltere ve Fransa’nın kendilerine vaad edilen “Büyük Ermenistan” yüzünden kendi çıkarttıkları savaşın sonucunda “tehcir” gibi bugünün dünyasına göre çok ilkel gelebilen bir cezaya çarptırılmışlardır. Doğrudur, bunun sonucu istemeden de olsa yollarda binlerce Anadolu Ermenisi yaşamını kaybetmiştir.
Doğrudur, Ermeni Taşnak çetesinin baskınları sonucunda Van, Kars, Erzurum’da binlerce Türk ve Müslüman “Büyük Ermenistan”’ı hayal edenlerce kılıçtan geçirilmiştir.
Ancak  yüzyıllık acılar üzerinden bugüne ulaşmak mümkün değildir…!
AKP’nin basit siyasi hesaplar ve vurgunları unutturmak amacıyla şişeden çıkardığı cin artık eski yerine sokulamayacaktır.
“Türkiye, PKK’yla birlikte Ermeni terörüyle de hesaplaşmak zorundadır…!”
http://ulus923.com/57/56616/0/–8220-turkiye-pkk–8217-yla-birlikte-ermeni-teroruyle-de-hesaplasmak-zorundadir–8230—-8221-.html

Yorumlar kapatıldı.