İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Diyarbakırlı Ermeni ‘Müslümanlar’

Oral Çalışlar/ oralcalislar@gmail.com  -Taraf Gazetesi

Bütün bu konuşmalar gerçekleşirken, Surp Giragos Ermeni Kilisesi Vakfı yöneticisi Gafur Türkay da yanımızdaydı. Bu topraklarda kalan son Ermenilerden olan Gafur, babası Mehmet’in öyküsünden kesitler aktardı: Alman ZDF Televizyonu’ndan onunla söyleşi yapmaya gelmişler. “Sen hangi millettensin” sorusuna “Tabii ki Ermeni’yim” cevabını vermiş. “Peki ya dinin?” denince duraksamaksızın, “Müslüman’ım” demiş. “Müslüman” Ermeni Mehmet Amca’ya bir soru daha sormuşlar: “Peki oğlunuz, kızınız yeniden Hıristiyanlığa dönmek isterlerse, ne dersiniz?”…“Onların bileceği iş, karışmam” karşılığını vermiş. Diyarbakır’da kendisini hâlâ Ermeni hisseden Müslümanlaşmış insanların sayısı azımsanamayacak düzeyde. Sur Belediyesi’nin açtığı Ermenice Kursu’na gidenlerin sayısı 65’e çıkmış. Tamamı Ermeni kökenli Diyarbakırlılar. (Sayın Çalışlar, eğer doğruysa kilise yöneticiliğine Ermeni asıllı olsa bile bir Müslüman’ın seçilmişse, nereden bakılırsa bakılsın büyük bir yanlıştır. Bu Müslüman mabedini Hıristiyan bir Türk’e yönettirmek olur ki buna kimse razı olmaz. Müslüman olan Ermeni Hıristiyan Ermeni cemaatinin bir parçası olamaz. HYETERT).

***
 Diyarbakır’dayım. İmralı’ya BDP heyetinin gittiği gün bu kentte olmak belki de garip bir tesadüf. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın düzenlediği “Toplumsal Uzlaşı ve Medya” başlıklı toplantıdayız.
Bir gün önceden geldiğim Diyarbakır’da, Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’la buluştuk. Demirbaş’ın bir oğlu dağda, diğerinin askerlik yaşı gelmiş durumda. “Barışı en çok isteyenler çocukları dağda olanlar” diyerek sürece desteğini ifade eden Demirbaş, bir davada beraat etmesinin, “en çok barışı ben isterim” demesinden, yani oğullarının durumunu anlatmasından kaynaklandığını da düşünüyor.
Diyarbakır’da havayı beklediğimden daha “tedirgin” buldum. Panzer tarafından ezilerek ya da işkence sonucu öldürülen Şahin Öner’in ölümünün polis tarafından “elinde bomba patladı” şeklinde sunulması, yeni bir tepkisellik yaratmış. Özellikle Vali’ye yönelik şikâyetler artıyor.
Sokaktaki yurttaş, Lice’de “PKK’ya yönelik operasyon” sonucu 10 PKK’lının öldürülmesine duyduğu öfkeyi ifade etmekten çekinmiyor. “Temkinliyiz” diyor ve ardından barış isteklerini ifade ediyorlar.
Demirbaş, bölgede ve Türkiye’de barış için geliştirdikleri projelerinden söz etti: “Biz çokdillilik kampanyasıyla işe başladık. Bu nedenle hakkımda soruşturma açıldı, görevden alındım. Ama inat ettim. Bölge huzura doğru ilerlerken, çokdillilik bir bölge gerçeği olarak kabul görüyor.” Demirbaş, ikinci projelerinin, farklı inançların birarada yaşamasına dair olduğunu belirtiyor. “Cami, cemevi, kilise, havra birarada yaşamalı ve yeniden canlanmalı”düşüncesi doğrultusunda bir “40’lar Meclisi” oluşturmuşlar.
Üçüncü değindiği konu, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, özerkleştirilmesiydi. Dördüncü olarak,“tarihle yüzleşmek”, “acılarla yüzleşmek” ve “acıları kabul etmek” gibi başlıklar üzerinde durdu. “Ortak vicdan anıtı” dikmeyi hedeflediklerini belirtti.
Bütün bu konuşmalar gerçekleşirken, Surp Giragos Ermeni Kilisesi Vakfı yöneticisi Gafur Türkay da yanımızdaydı. Bu topraklarda kalan son Ermenilerden olan Gafur, babası Mehmet’in öyküsünden kesitler aktardı: Alman ZDF Televizyonu’ndan onunla söyleşi yapmaya gelmişler. “Sen hangi millettensin” sorusuna “Tabii ki Ermeni’yim” cevabını vermiş. “Peki ya dinin?” denince duraksamaksızın, “Müslüman’ım” demiş. “Müslüman” Ermeni Mehmet Amca’ya bir soru daha sormuşlar: “Peki oğlunuz, kızınız yeniden Hıristiyanlığa dönmek isterlerse, ne dersiniz?”…“Onların bileceği iş, karışmam” karşılığını vermiş.
Diyarbakır’da kendisini hâlâ Ermeni hisseden Müslümanlaşmış insanların sayısı azımsanamayacak düzeyde. Sur Belediyesi’nin açtığı Ermenice Kursu’na gidenlerin sayısı 65’e çıkmış. Tamamı Ermeni kökenli Diyarbakırlılar.
Kürtler, kendi yaşadıkları kimlik kavgasıyla birlikte, Ermenilerin yaşadığı acıları daha iyi fark etmeye başlamışlar.. BDP’li belediyelerin, farkındalığın ilerlemesindeki rolü büyük. Ermenilerin kendi kimlikleriyle ortaya çıkmaları, bölgede derinleşmekte olan “yeni perspektif”i belirginleştiriyor. Artık önümüzde yeni “anlama süreçleri” ve farklı renklerin buluşmasından açığa çıkabilecek enerjiler var…
Çokkültürlülüğün damga vurmaya hazırlandığı bir zemindeyiz. Yeni Türkiye’nin, yeni Ortadoğu coğrafyasının “asıl gerçeği” hem kişisel hem kitlesel öykülerde netlik kazanmaya devam edecek. Eski yanılgı ve inkârların yeni gerçekleri gölgelememesi umuduyla…
oralcalislar1@gmail.com
http://www.duzceyerelhaber.com/kose-yazi.asp?id=13992&Diyarbak%C4%B1rl%C4%B1%20Ermeni%20%E2%80%98M%C3%BCsl%C3%BCmanlar%E2%80%99

Yorumlar kapatıldı.