İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Güney Kafkasya Jeopolitik Belirsizliğin Kıskacında

Washington ve Moskova’nın siyasi deneyimi ile Ermenistan’ın sahip olduğu kaynaklar mukayese bile edilemez. İkincisi, ABD ve Rusya temelde kendi çıkarlarını gözetiyor ve her zaman Erivan’ı ezip geçecektir. Ermenistan bunun önünü alamayacaktır. Bu nedenle, Ermenilerin bu hali, tecrübesiz bir çocuğun buzun üstünde dengede durmaya çalışmasına benziyor. Birazdan “yaz gelecek” ve “buzlar eriyecek”. O zaman Ermenistan’ı suyun dibine düşmekten hiç kimse kurtaramayacak. Dışarıdan garip görünse de aslında, Gürcistan daha karmaşık bir jeopolitik durumdadır. Yeni Başbakan Bidzina İvanişvili, ülkenin dış politika çizgisinde keskin değişiklikler yapmaya başlamıştır. Şimdi Gürcistan’da hükümet krizi yaşanmaktadır – Başkan ile hükümetin görüşlerinde ciddi farklar var. B. İvanişvili’nin Azerbaycan ve Ermenistan’a ziyareti sırasında yaptığı açıklamaların birbiriyle çatışması, genel olarak bölge için tehlikelerin ortaya çıkabileceğinin bir işareti olabilir.

****
Küresel jeopolitik ortamda gözlemlenen değişikliklerin farklı bölgelere etkisi hissedilmektedir. Büyük devletlerin çıkarları uğruna yaptığı mücadelenin keskinleşmesiyle yeni tehlikeler ortaya çıkıyor. Bu süreç ışığında, Kafkasya’nın gelecekteki kaderi güncellik kazanmaktadır.

Yeni Tehlikeli Akımlar
Kafkasya tarihsel olarak çalkantılı olmuştur. Son yıllarda büyük devletlerin bu bölgeye olan dikkatinin daha da artması, yeni jeopolitik akımların oluşumuyla birlikte görülüyor. Güney Kafkasya uğruna verilen mücadelenin fiili olarak yeni bir dönemece girdiği söylenebilir. Bu gelişmeler ışığında, bölgenin jeopolitik görünümünde belirsizlik yaratan unsurların arttığını görmenin mümkün olması düşündürücüdür.
Bu hususlar aslında, Ermenistan ve Gürcistan ile ilgili yaşanan süreçlerden kaynaklanıyor. Bölgenin en güçlü ve etkili devleti olan Azerbaycan ise, kararlı ve tutarlı bir dış politika yürüterek jeopolitik görünüme olumlu katkılar sağlamaya devam ediyor. Bu, bölgenin genel olarak güvenliğinin sağlanması, enerji projelerinin gerçekleştirilmesi, bölgesel bütünleşmenin gerçekleştirilmesi, ulaşım ve iletişim alanında iş birliğinin geliştirilmesi gibi önemli alanlarda kendini gösteriyor.
Bakü, bu yönden bölgesel ve küresel ortamı uygunlaştırabilen bir siyaset yürütmeye devam ediyor. 2013 yılıyla beraber, Azerbaycan’ın bölgede oynadığı olumlu rol, kendini daha belirgin şekilde göstermeye başlamıştır. Ermenistan ve Gürcistan’dan farklı olarak, Azerbaycan jeopolitik görünümü belirsizliğe götürecek adımlar atmıyor.
Fakat Bakü’nün, Güney Kafkasya’nın jeopolitik dinamiğine sağladığı bu olumlu ivme, bölgede dengeyi uzun süre korumaya yetmeyebilir; çünkü bazı büyük devletlerin Tiflis ve Erivan uğruna verdiği mücadele daha tehlikeli bir düzeye yükselmektedir. Gözlemler, bu eğilimin son yıllarda daha da arttığını ve bütünüyle bölgenin jeopolitik durumuna etki edebilecek bir akıma dönüştüğünü gösteriyor.
Ermenistan’la ilgili yaşanan süreçte, bu tehlikeyi daha fazla hissetmek mümkündür. Hatta bu ülkenin “Lragir” yayını, mevcut durumu “Ermenistan için tehlikeli salıncaklar” olarak nitelendiriyor (Daha ayrıntılı bilgi için bkz.: Акоп Бадалян. Опасные качели для Армении. www.lragir.am, 18 Ocak 2013).
Gazete buna sebep olarak, Erivan’ın nükleer madde kaçakçılığına ağırlık vermesini gösteriyor. Son zamanlarda Amerika bu konuda bazı uyarılarda bulundu. Hatta Ermenistan’a yardım elini uzatmıştır. Fakat şimdilik bir değişiklik görünmüyor. Diğer taraftan, Washington’un bu adımına Rusya kıskançlıkla tepki göstermiş ve kendi önerilerini öne sürmüştür.
Moskova, Ermenistan ile askeri teknik iş birliğini geliştirme kararı almıştır. Ermenistan basınının haberine göre, hali hazırda S-400 füze kalkanı sistemi Erivan’a verilmiştir, şimdi ise buna ilişkin resmi düzenlemelerin yapılma süreci başlamıştır. Rusya yeni bir sözleşme imzalanmasını talep ediyor. Ermeniler ise, bunun arkasında neler yattığını bilmiyor. Dolayısıyla, Kremlin’in önerilerinin Ermenistan için jeopolitik belirsizlik yarattığından söz ediyorlar; çünkü Ermeniler bütün bunları genel olarak Batı’yla Rusya’nın Erivan uğruna çetin bir mücadeleye başlama belirtisi olarak kabul ediyorlar.
Aslında, böyle bir çelişkili durumun oluşmasında, Erivan’ın yürüttüğü politikanın ciddi rolü var. Ülke yönetimi birkaç ay önce, ABD ile askeri ve güvenliğe ilişkin alanlarda iş birliğiyle ilgili bir anlaşma imzaladı. Fakat Ermenistan Rusya ile de bu alanlarda geniş şekilde iş birliği yapıyor. Bazı uzmanlar, şimdilik Erivan’ın iki büyük devlet arasında manevra yapabildiğini hesap ediyor. Buna inanmak zordur.
Öncelikle, Washington ve Moskova’nın siyasi deneyimi ile Ermenistan’ın sahip olduğu kaynaklar mukayese bile edilemez. İkincisi, ABD ve Rusya temelde kendi çıkarlarını gözetiyor ve her zaman Erivan’ı ezip geçecektir. Ermenistan bunun önünü alamayacaktır. Bu nedenle, Ermenilerin bu hali, tecrübesiz bir çocuğun buzun üstünde dengede durmaya çalışmasına benziyor. Birazdan “yaz gelecek” ve “buzlar eriyecek”. O zaman Ermenistan’ı suyun dibine düşmekten hiç kimse kurtaramayacak.
Dışarıdan garip görünse de aslında, Gürcistan daha karmaşık bir jeopolitik durumdadır. Yeni Başbakan Bidzina İvanişvili, ülkenin dış politika çizgisinde keskin değişiklikler yapmaya başlamıştır. Şimdi Gürcistan’da hükümet krizi yaşanmaktadır – Başkan ile hükümetin görüşlerinde ciddi farklar var. B. İvanişvili’nin Azerbaycan ve Ermenistan’a ziyareti sırasında yaptığı açıklamaların birbiriyle çatışması, genel olarak bölge için tehlikelerin ortaya çıkabileceğinin bir işareti olabilir.
Gürcistan Başbakanı’nın Erivan’da sözde “Ermeni soykırımı” ile ilgili karmaşık görüşler bildirmesine Ankara duyarsız kalmayacaktır. Ayrıca, B. İvanişvili ülkedeki Türk işletmelerine baskı yapıyor. “GeorgiaTimes” elektronik yayınının yazdığına göre; hükümet, Tiflis’deki havalimanını işleten TAV (Türkiye) şirketi ile anlaşmayı bozma niyetinde (Bkz.: Иванишвили убирает турецких конкурентов. Www.georgiatimes.info, 22 Ocak 2012). Uzmanlar Tiflis’in bu adımlarını Rusya’ya reverans olarak değerlendiriyorlar. Böyle bir çizginin seçilmesi ise bölgede jeopolitik riskleri arttırıyor.
Yeni hükümet, Güney Kafkasya’da artık başlamış olan ulaşım ve iletişim altyapısında da hissedilecek değişikliklere ilişkin planlarını saklamıyor. Bu konuda, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesi ile ilgili B. İvanişvili’nin açıklamaları hatırlanabilir. Ayrıca, Başbakan, Erivan’da Abhazya ile olan demiryolunu açabileceği konusunda da görüşler belirtti. Uzmanlar bunu bölgedeki jeopolitik güç dengesini ciddi şekilde değiştirebilecek bir unsur olarak değerlendirmektedir. Kazanan taraf Rusya, İran ve Ermenistan oluyor. Batı’nın B. İvanişvili’nin bu adıma sert tepki vermesi ise beklenmiyor.
Sebep şu ki, ABD Rusya’ya birtakım jeopolitik konularda taviz vererek, onun kıskançlığını azaltmaya çalışıyor. M. Saakaşvili’nin yetkisinin sınırlanması siparişinin de okyanus ötesinden verildiği anlaşılıyor. Bir benzetme yaparsak; Saakaşvili’ye verien mesaj şudur: “Hizmetlerin için sağ ol, ancak Amerika her şeyden değerlidir”.
Bütün bu hususlar, bölgede jeopolitik belirsizliği arttırıyor. Tiflis ve Erivan’ın tam olarak ABD ve Rusya’nın “eline oynaması”, bölgeyi karmaşık bir duruma sürüklemektedir. Bu durumda süreçlerin ne yönde gelişeceği meselesi gündeme geliyor.
Güney Kafkasya için Zor Sınav
Batı’nın Rusya’yı kışkırtmak istememesi anlaşılabilir. Moskova zor durumda kaldığında askeri güç kullanmaktan çekinmeyecektir. Ermenistan onun için Kafkasya’da ölüm kalım meselesidir. Gürcistan’da iktidarın değişmesi ile Kremlin yeni etki olanaklarına sahip olduğunu düşünüyor. Bu iki öğe aracılığıyla, Rusya bölgede jeopolitik nüfuzunu daha da arttırmaya çalışacak. “Stratfor” analiz merkezinin 2013 yılında eski Sovyet coğrafyasına yönelik yaptığı tahminlerde bu husus açıkça gösteriliyor (Bkz: 2012’s Forecasting Report Card. An Evaluation and Assessment of Stratfor’s 2012 Forecast and Concise Predictions for 2013. Stratfor, 7 Ocak 2013).
Batı’nın Moskova ile bu riskli oyunu uzun sürmeyebilir; çünkü bölgenin değil, büyük devletlerin çıkarları üstüne kurulan ve aslında sinirleri geren oyun kuralları hep geçici olur. Diğer taraftan, Güney Kafkasya’da yapay olarak gerilim yaratmaya yönelik haberlerin yayınlandığı gözlemleniyor. İran’ın “Tehrooz” yayını; Azerbaycan’la Türkiye’nin Tahran’a karşı yeni planlar hazırladığını iddia ediyor (Bkz.: Марьям Салари.Новые выпады Баку и Анкары против Ирана.Www.inosmi.ru, 22 Ocak 2013).
Doğal olarak, İran’ın politikasından rahatsız olan ülkeleri herkes biliyor. Bu devlete karşı yaptırımlar uygulayan, onun nükleer programını kabul etmeyenler biliniyor. Fakat bazı çevreler meseleye Azerbaycan ile Türkiye’yi de katıyor. Aslında, bunun nedeni bellidir. Bölgedeki Müslüman ülkeler arasında ihtilaf yaratıp, onları zayıflatmak hedefleniyor. Ancak üzücü olan, İran’daki bazı çevrelerin bunu anlamak istememesidir. Ermenistan’ı yakın dost bilip, dindaşlarına karşı uzlaşmasız tutum sergiliyorlar.
Şüphesiz, bunlar bölgedeki jeopolitik gerilimi arttırmaya hizmet eden adımlardır. Meselenin diğer önemli tarafı ise, Ermenistan’ın silahlandırılmasıyla ilişkilidir. Basında Rusya’nın Erivan’a yine çağdaş silahlar sattığına ilişkin haberler yayımlandı. Buna paralel olarak, Moskova Ermenistan’da bulunan 102 sayılı askeri üssünü güçlendiriyor. Oradaki askerlerin sayısını arttırıyor, yeni mühimmat gönderiyor. Azerbaycan buna yanıt niteliğinde adımlar atmaya mecbur oluyor. Bakü’nün Türkiye’den uzak menzilli füze sistemi alması doğaldır.
Ancak Azerbaycan’ın bu yöndeki çalışmalarını birtakım çevreler bölgede gerginliği arttıran adımlar olarak göstermeye çalışıyor. Burada esas amaç, Güney Kafkasya’da durumu daha da karmaşıklaştırmaktır.
Böylece, Güney Kafkasya için daha zor bir sınavın başladığı söylenebilir. Ermenistan bağımsız devlet politikası yürütmeye kadir olmadığından, dış güçler ondan azami derecede yararlanacaktır. Ermeni uzmanlar bu hususu özellikle vurguluyor ve yönetimi ciddi reformlar uygulamaya çağırıyor. “Lragir” yayını bununla ilgili tehlike çanları çalıyor. Rusya ve Batı’nın sinirleri ile oynamanın çok tehlikeli olduğunu vurguluyor. Fakat Ermenistan yönetiminin çağdaş bir devlet kurma hedefinin olmadığı tamamen bilinmektedir. Bu nedenle, Erivan’dan herhangi bir olumlu adım beklemek hata olur.
Gürcistan ise, daha tehlikeli oyunlara başlamıştır. Bu ülkede siyasi süreçlerin ne yönde gideceğine ilişkin tahminde bulunmak zordur. Temel nokta, Tiflis’in bölgedeki jeopolitik belirsizlik görünümünün üzerine benzin döküyor. Bunu kimin sipariş ettiği ise, bu aşamada o kadar önemli değil. Düşündürücü olan, Gürcistan’ın toplum olarak dış etkilere teslim olmasıdır. Bölge için bu durum birçok tehlike yaratıyor.
Bu süreçler ışığında, Azerbaycan’ın bölgede oynadığı sabitleştirici rol daha net görülüyor. 2013 yılında bunun, Güney Kafkasya’nın başlıca olumlu akımı olacağına şüphe etmiyoruz. Bölgenin kaderinin Bakü’nün yürüteceği siyasete büyük ölçüde bağlı olduğunu söylemek abartı olmaz. 2013 bu açıdan bir dönüm noktası olabilir.
Kamal ADIGOZALOV
Kaynak: Newtimes.az
http://politikaakademisi.org/?p=4152

Yorumlar kapatıldı.