İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Etyen Mahçupyan, Ovanes Kaçaznuni, Ara Baliozyan, Georgi Vanyan ve Ekrem Eylisli

İlk bakışta en büyük demokrat ve insan hakları savunucusu gibi gözüküyor. Ama Etyen’in arka bahçesine baktığımızda demokrat ve insan hakları savunuculuğunun yalnızca tek taraflı olduğu, Türkiye’deki etniklerin avukatı gibi kalem salladığı belli olmaktadır. Peki, Türkiye’de sadece etniklerin mi insan hakları ihlal edilmektedir. Türklerin hiç mi sosyal, ekonomik, kültürel sorunları yok? Vardır elbette. Ama Etyen’in işi gücü başta Ermeniler olmakla diğer etniklerin problemlerini gündemde tutmaktır ve bu görevini mütareke basını aracılığıyla başarıyla yerine getirmektedir. Etyen, ‘Sülhe ses verenler için’ adlı yazısında Azerbaycan yazarı Ekrem Eylisli’nin ‘Taş uykular’ romanı ile ilgili görüşlerini dile getirmiştir. Eylisli romanında Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerini ve Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını tek taraflı-Ermenilerin çıkarları çerçevesinde kaleme aldığı için Azerbaycan kamuoyunda ciddi tepkilerle karşılaşmıştır. Etyen, Eylisli’yi desteklemekte, ona karşı görüş bildirenleri ise eleştirerek, onları milli olandan insani olana geçememekle itham etmektedir.

*****
Zaman gazetesinin 14 Şubat 2013 tarihli sayısında Ermeni kökenli köşe yazarı Etyen Mahçupyan’ın ‘Sulha ses verenler için’ (http://www.zaman.com.tr/etyen-mahcupyan/sulhe-ses-verenler-icin_2053565.html) başlıklı köşe yazısı yayımlanmıştır. Etyen’in yazılarını ara sıra okurum.
Aynen Hrant Dink çizgisinde bir edebiyat sergilemektedir. Ama Dink’ten daha diplomatik bir üslup benimsemiş, ondan farklı olarak ‘Türk’ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni’nin Ermenistan’la kuracağı asil damarında mevcuttur.’ tarzı acemice ifadelerden ustaca kaçınarak Türk milletinin birlik ve beraberliğini zayıflatacak, ihanet edenleri kahraman olarak tanıtacak strateji ile hareket etmektedir. Etyen, kelimeleri ne zaman ve nerede kullanacağını çok iyi biliyor, kelimelerle oynamaya da usta tiyatro oyuncusu kadar hakim olmuştur.
İlk bakışta en büyük demokrat ve insan hakları savunucusu gibi gözüküyor. Ama Etyen’in arka bahçesine baktığımızda demokrat ve insan hakları savunuculuğunun yalnızca tek taraflı olduğu, Türkiye’deki etniklerin avukatı gibi kalem salladığı belli olmaktadır. Peki, Türkiye’de sadece etniklerin mi insan hakları ihlal edilmektedir. Türklerin hiç mi sosyal, ekonomik, kültürel sorunları yok? Vardır elbette. Ama Etyen’in işi gücü başta Ermeniler olmakla diğer etniklerin problemlerini gündemde tutmaktır ve bu görevini mütareke basını aracılığıyla başarıyla yerine getirmektedir.
Etyen, ‘Sülhe ses verenler için’ adlı yazısında Azerbaycan yazarı Ekrem Eylisli’nin ‘Taş uykular’ romanı ile ilgili görüşlerini dile getirmiştir. Eylisli romanında Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerini ve Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını tek taraflı-Ermenilerin çıkarları çerçevesinde kaleme aldığı için Azerbaycan kamuoyunda ciddi tepkilerle karşılaşmıştır. Etyen, Eylisli’yi desteklemekte, ona karşı görüş bildirenleri ise eleştirerek, onları milli olandan insani olana geçememekle itham etmektedir.
Etyen yılların gazetecisidir ama halen olaylara ‘at bakışıyla’ bakmaktadır ve demokrat ve insan hakları savunucusu olarak görünse de, sadece ‘kendisinin veya kendisine yakın olarak’ gördüklerinin avukatlığını yapmaktadır. Etyen, sözde Ermeni soykırımı konusunda da birçok yazılar yazmıştır. Bu yazıların hiç birinde Ovanes Kaçaznuni ve onun 1923 yılında Taşnak Partisi’nin konferansında rapor olarak sunduğu ve daha sonra kitap olarak yayımlandığı eserinden bahsetmemiştir.Çünkü Birinci Ermenistan Cumhuriyeti’nde (1918-1920) parti lideri ve başbakan olmuş Kaçaznuni bu eserinde Taşnak Partisi’nin, Birinci Ermenistan Cumhuriyeti’nin Türkiye’ye yönelik politikasının yanlışlıklarını o kadar mantıklı bir şekilde anlatıyor ki, Etyen bunları anlatmaya cesaret edemez. Kaçaznuni raporunda aşağıdakileri vurgulamaktadır:
-Gönüllü Ermeni silahlı birliklerin oluşturulması hataydı;
-Kayıtsız şartsız Rusya’ya bağlanmışlardı;
-Türklerden yana olan güç dengesini hesaba katmamışlardı;
-Tehcir kararı amacına uygundu;
-Türkiye, savunma içgüdüsüyle hareket etmişti;
-İngiliz işgali, Taşnakların umutlarını yeniden kabartmıştı;
-Ermenistan’da Taşnak diktatörlüğü kurmuşlardı;
-Denizden denize Ermenistan projesi gibi emperyalist bir talebe kapılmışlar, bu yönde kışkırtılmışlardı;
-Müslüman nüfusu katletmişlerdi;
-Ermeni terör eylemleri Batı kamuoyunu kazanmaya yönelikti;
-Taşnak yönetimi dışında suçlu aranmamalıydı;
-Taşnak Partisi’nin artık yapacağı bir şey yoktu; intihar etmeliydi.[1]
Bütün bu hususlar Ermenistan’ın ilk başbakanı, Taşnaksutyun Partisi’nin kurucusu Kaçaznuni’nin görüşleridir. Rapor ilk önce Ermenice, 1927’de Rusça, 1955 yılında ise bazı bölümleri İngilizce olarak basılmıştır. İlginç olan ise bu kitabın Ermenistan’da yasaklanmasıdır. Yayınların Avrupa’daki kütüphanelerden Taşnaklar tarafından toplatıldığı da bilinmektedir.
Kitabın yabancı dillerde yayımlanan basımları Avrupa kütüphanelerinden toplatılmıştır. Yabancı devletlerdeki kütüphanelerde kitabın kataloglarda adı var, ancak raflarda bulunmaz.
Etyen neden bu konuda yazsın ki? Etyen büyük bir ihtimalle Kaçaznuni’nin bu raporu yayımlandıktan sonra toplatıldığını da bilmiyordur.
Etyen, 75 yaşındaki Ermeni yazar Ara Baliozyan hakkında da tek bir kelime yazmaz. Baliozyan Atina’da doğmuştur ve şu an Kanada’da yaşamaktadır. Baliozyan yazdığı eserlere göre çeşitli ödüller alsa da, Ermenistan’da bir kitabı bile bulunmaz.
Nedeni ise Baliozyan’ın Ermeni ulusal propagandasına uygun şekilde kitap yazmamasıdır. Baliozyan kendi durumunu şu şekilde ifade etmektedir: ‘Ermeni propagandasına hizmet etmediğim için ‘hiç kimse’ oldum,  nefret edilen ‘hiç kimse’, vatan haini…’
Etyen, İrevan’da faaliyet gösteren ‘Kafkas Barış İnisiyatifi Merkezi’nin Başkanı Georgi Vanyan hakkında da da yazmamakta kararlıdır. Neden yazsın ki? Vanyan Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgal ettiğini kabul ediyor, ‘Ermeni soykırımının’ olmadığına inanıyor. Hocalı soykırımını yapan Ermeni siyasilerin ve askerlerin cezalandırılmasını talep ediyor.
Vanyan ‘STOP’ projesi çerçevesinde Ermenistan’da Azerbaycan filmlerini yayınlamaya çalışırken devletin baskıları sonucunda hiç bir sinema salonunu kiralayamadı. Projeyi kahvelerde hayata geçirmeye çalıştığında ise kahveler yağmalandı ve ateşe verildi. Budur Ermenistan devletinin toleranslığı!
Etyen, Kaçaznuni, Baliozyan ve Vanyan’ın Ermenistan’da aforoz edildiğini bilse de, onları insan olarak görmediği için elbette haklarını da savunmaz ve savunmayacaktır. Çünkü Baliozyan ve Vanayan ‘denizden denize Ermenistan’ ve Hay Dat (Ermeni Davası) davasına hizmet etmiyor.
Etyen, muhtemelen yazdığı eserlerden bir tek satırını okumadığı Eylisli’yi savunmaktan kendisini alıkoyamamıştır. Nedeni ise Eylisli’nin ihanet ederek Ermenilerin yanında yer almasıdır.
Etyen`in Ekrem Eylisli`nin tarzıyla ilgili şu vurgusu da çok yanlış: “Söylediği şey basit: `Bu bölgede Ermeni halkı ile barış içinde yaşamak ve Karabağ Ermenilerinin de bu ülkenin vatandaşı olduğunu göstermek için bir şeyler yapmalıyız.`”
Maalesef Ekrem Eylisli`nin “söylemeye çalıştığı” o değil. Keşke o olsaydı….
Doğal olarak yoğun itirazlar da buna değil. İtirazların odağında neden taraflardan birini sürekli yücelterek diğerini aşağıladığı hususu var. Barış istemek görüntüsü altında taraflardan birini aşağılamak ve diğerini yüceltmek girişimleri asla barışa katkı yapmaz, tam aksine karşıtlığı tetikler.
Ekrem Eylisli`nin yaptığı da aslında budur…
Dr. Hatem Cabbarlı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı
15 Şubat 2013
F.V

Yorumlar kapatıldı.