İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bugün de olsa Türk, Kürt, Ermeni kardeşliğini çizerdim

Sibel Ateş Yengin / sibel.ates@aksam.com.tr

Türk tarihini çizgi romanlara taşıyan Suat Yalaz’ın yarattığı ‘Karaoğlan’ sinemada. Film dün vizyona girdi; hem çizer Suat Yalaz’la, hem de filmin oyuncuları Özlem Yılmaz, Volkan Keskin ve Hasan Yalnızoğlu’yla Karaoğlan’ı konuştuk… İnsanoğlunun Taş Devri’nden bu yana problemi değişmemiştir. İnsan topluluğunun büyük bir bölümü ezilenler, küçük bir bölümü ezen, krallar, padişahlar, ağalardır. Daha küçük bir topluluk da ezilenleri ezenlere karşı koruyan kahramanlardır. Son macerada Karaoğlan’ı Türk dostu bir Ermeni Bey’iyle dostluğunu çizmiştim. Karaoğlan ‘Ermeni’yle nasıl dost oldun?’ diye soranlara da  ‘Yüzyıllardır Ermenilerle kardeş kardeş yaşıyoruz, niye düşman olayım?’ diyordu. Yine bir hikayemde ayrı ırkların insanca yaşama meziyetini anlatmıştım.  Türk, Kürt, Ermeni kardeşliğini  bugün de anlatırdım.

***
Türk tarihini çizgi romanlara taşıyan Suat Yalaz’ın yarattığı ‘Karaoğlan’ sinemada. Film dün vizyona girdi; hem çizer Suat Yalaz’la, hem de filmin oyuncuları Özlem Yılmaz, Volkan Keskin ve Hasan Yalnızoğlu’yla Karaoğlan’ı konuştuk.
Sibel Ateş Yengin / sibel.ates@aksam.com.tr
Suat Yalaz, 81 yaşında. İlk gün çizmeye başlayan heyecanlı bir genç gibi anlatıyor Karaoğlan’ı. ‘Karaoğlan unutulmuştur, nasıl oldu da ortaya çıktı?’ diye soranlara ‘Bütün filmcilerin gönlünde bir gün Karaoğlan filmi çekmek yatar. Karaoğlan pullara bile konu olmuş bir milli hayali kahramanımız. Küçük firmalara birkaç numara büyük geldiği için teşebbüs edemezler’ diye cevap veriyormuş. Suat Yalaz’la buluştuk…
– Karaoğlan maceranıza Akşam Gazetesi’nde çizen Ragıp Tahir’e yardımcı olmak için başlamışsınız…
‘Ragıp Tahir Hoca yoruldu’ diye çağırdılar. Abdullah Ziya Kozanoğlu, Viyana Muhasarası’nı çizmemi istedi. Aylık kazancımın iki mislini önerdi, kabul etmedim. Gencim, idealistim. ‘Neden?’ dedi Kozanoğlu, gazetenin sahibi Malik Yolaç şaşırdı. ‘Emperyalizm’ dedim. Dolmabahçe’de ABD askerlerini denize atıp ‘Go Home’ diyoruz. Taksim’de komünistlere ‘Moskova’ya’ diye pankartlar açıyoruz sonra Viyana Muhasarası’nı anlatacağız. ‘Demek ki güçlü olan zayıf ülkeleri ele geçirip başşehrine yerleşiyormuş bu hiç de ayıp değilmiş. Bize yakışır mı? İlk Türkleri anlatmak isterim’ dedim. Sonra uzlaştık. Kozanoğlu’nun ‘Cengizhan’ın Hazineleri’ni çizerek başladım. Millet nasıl susamış Türk tarihine. Bomba gibi patlamıştı.
ECEVİT’İ REDDETTİM
– Gazetenin tirajı artmış…
Karaoğlan’ı yaptığım sürece 130 bine çıktı. Sonra Çetin Altan’ı da aldılar. Sağ cenah beni çok sevdi. Çetin Altan’ı da solcular çok sevdi. Gazete böylece zirveye çıktı. İşi bırakmak isteyince öyle bir zam yaparlardı ki bırakamazdım. Malik Bey’e ‘Ben Karaoğlan’ın babasıysam sen de manevi babasısın’ diye takılırım. Onun sayesinde on sene sürdürebildim.
– Bülent Ecevit’in lakabı Karaoğlan’dan mı geliyor?
Kadının biri ‘Ah benim Karaoğlan’ım’ dedikten sonra bu lakabı almış diye bir tevatür var. Millet, Ecevit seçimi kazanınca, ABD’ye kafa tutan cesur adam diye ona bu lakabı verdi; çizgi kahramanımdan dolayı. Bülent Ecevit halk partisini bırakıp ‘Batmış gemiye kaptan olmam’ dediği zaman basın toplantısında ‘Karaoğlan’ın babası olarak Bülent Ecevit’i evlatlıktan reddediyorum’ demiştim. Karaoğlan karakteri bu derece Ecevit’le iç içe olmuştu.
– Şimdi çizseniz nasıl bir Karaoğlan çizerdiniz?
İnsanoğlunun Taş Devri’nden bu yana problemi değişmemiştir. İnsan topluluğunun büyük bir bölümü ezilenler, küçük bir bölümü ezen, krallar, padişahlar, ağalardır. Daha küçük bir topluluk da ezilenleri ezenlere karşı koruyan kahramanlardır. Son macerada Karaoğlan’ı Türk dostu bir Ermeni Bey’iyle dostluğunu çizmiştim. Karaoğlan ‘Ermeni’yle nasıl dost oldun?’ diye soranlara da  ‘Yüzyıllardır Ermenilerle kardeş kardeş yaşıyoruz, niye düşman olayım?’ diyordu. Yine bir hikayemde ayrı ırkların insanca yaşama meziyetini anlatmıştım.  Türk, Kürt, Ermeni kardeşliğini  bugün de anlatırdım.
– Siz de Karaoğlan gibi haklının yanında olan biri miydiniz?
Dokuz yaşındayım. Adana’da yalınayak top oynarken bir baktım birkaç Arap uşağı bir çocuğun etrafını sırtlan gibi sarmış dövüyor. O yaşta hemen daldım aralarına ‘Ne oluyor?’ deyip pata küte giriştim. Çocuk Yahudi’ymiş. Kurtuldu. Yanıma gelip boynumda kan olduğunu söylemişti, fark etmemişim. Meğer bizim Türk çocukları kavga esnasında boğazımdan bıçaklamışlar beni. Dokuz yaşında, boynundan bıçaklanmış bir Suat Yalaz… Yoksa o Karaoğlan kolay kolay çıkmaz.
– Karaoğlan’ı filmi çekileceği zaman ilan vermişsiniz ve filmde dönemin jönleri oynamak istemiş…
Ayhan Işık, ‘Ayhan kardeşini unutmuyorsun değil mi?’ diye arayınca ‘Ayhancım bu rol için bıyıklarını kesmezsin’ demiştim. O  kadar çok istiyor ki ‘Ne istersen yaparım’ diyor. Üstelemeyince bir daha aramadı. Yılmaz Güney de ‘Ağam karşında duruyorum sen Karaoğlan arıyorsun’ dedi. Ben de ‘Yılmazcım resim tutmuyor. Sen çirkin kralsın, Karaoğlan dünya güzeli bir fırlama’ deyince küsmüştü bana. Cüneyt Arkın da yalvarıyordu. Menajerini yolladı ‘Olmaz’ dedim. Tarık Dursun’u araya soktu ‘Hayır’ dedim sonunda kendi geldi. Ona da ‘Senden Karaoğlan olmaz. Bana tatar suratlı biri lazım. Alain Delon ve Marcello Mastroianni’nin kırmasısın’ dedim, çok bozuldu. Her röportajında anlattı. Önce ‘Suat Abi’ derdi sonra ‘Yapımcı’ diye söz etti benden.
KARTAL TİBET VEFASIZ
– Sonra Kartal Tibet oldu…
Zamanında Yeşilçam’da ‘Kartal’dan jön olmaz’ demişler, bu da ‘Beni seçtin hepsine kan kusturacağım’ demişti. Hatta Feyzi Tuna yanımda yüzüne karşı ‘Bundan Karaoğlan olmaz’ dedi. Kartal o anda öyle bir baktı ki Kartal’ın sırtını tıpışlayıp ‘Merak etme hepsini utandıracağız’ dedim. Hepsini de utandırdık. Çok isabetli bir seçimdi. Kartal anlayışıyla, oyunuyla güzel çalıştı. İş disiplini harikaydı. Saatinde gelir, hiçbir aksesuarını aksesuarcıya teslim etmez kendi giyinir, makyajını kendi yapardı. İlk filmden sonra çok teklif aldı. İkinci film için çağırdığımda ‘Suat’çığım aynı fiyata oynamam’ diye söze girdi ki o güne kadar ‘Suat Abi’ derdi. ‘Öl de öleyim’ diyeceğini zannettiğim, bütün hayallerine kavuşan adam böyle dedi. Şok yaşamıştım.
– Şimdi Kartal Tibet’le görüşüyor musunuz?
Görüşmüyorum. Büyük vefasızlık yaptı. Yüzbaşı Kartal diye onun adına bina edeceğim bir film yapacaktım. İlk Türk James Bond filmi olacaktı. Karaoğlan olarak bütün jönleri sollamış ve birden star olmuştu. Kartal’ı bir kere daha rütbelendirecektim. ‘Nisan ayında çekeceğiz’ deyince ‘Tamam’ demişti. Meğer Türker İnanoğlu’na söz vermiş. Ondan sonraki filmi Kuzey Vargın’la çektim.
– Şimdi mizah dergileri bir bir ceza alıyor…
Oradaki müstehcenlikten ne olacak. Recep İvedik hasılat rekorları kırdıktan sonra kimseyi durduramazsınız artık. Ahlak kurallarını altüst eden bu filmi halk çok sevdi, gişe rekorları kırdı. Ben deliye döndüm. İvedik belden aşağı vuruyor. O çirkin el hareketini kameraya gösterince gençler de ‘Aman ne komik’ diye yerlere yatıyor. Çirkinlikle komikliği karıştıran milletiz. O zaman burnunu da karıştır. O zaman külotunu da indir. Bak o zaman altı milyon izler. Terbiye dışı şeyler yaparsanız prim yaparsınız. Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan hiçbir filminde çirkinliğe tenezzül etmedi. Şahsen onu çok seviyor, sempatik buluyorum. Başka karakterleri de canlandırırdı Şahan televizyonda ama müstehcene kaçmazdı.
Üç bin yıllık tarihin tek Türk kahramanı
– ‘Karaoğlan’ filminin hikayesini sizden dinleyelim mi?
Volkan Keskin: Klasik bir Karaoğlan hikayesi değil, hepsinin karışımı. 1238 yılında Keykubat’ın ölümüyle Selçuklu Devleti zor duruma düşüyor. Bu esnada Moğollar da güçlenmiş ve Çin’den Yemen’e birçok ülkeye saldırıyor, Anadolu kapılarına dayanıyorlar. Anadolu’nun da tek umudu diğer Türk devletleriyle birleşmek. Karaoğlan’ın görevi Çise Hatun’u kurtarmak. Moğolların başında da Camoka var ve amacı Çise Hatun’u öldürmek.
– Hikayenin günümüzle bir bağlantısı var mı?
Hasan Yalnızoğlu: Aslında çok değişen bir şey yok. Birileri amaçlarına ulaşmak için birilerini kullanıyor. Günümüzde de aynı sistem devam ediyor. Filmde de Camoka emellerine ulaşmak için birtakım entrikalar yapıyor.
– Karaoğlan’ı Türkiye’ye, Camoka ve ahalisini de ülkemizi tehdit eden dış güçlere benzetebilir miyiz?
H. Yalnızoğlu: Aynen. Böyle bir bağlantı kurulabilir. Yüzyıllar değişse de değişmeyen tek şey insanoğlu. Dolayısıyla o yıllarda yaşananlar devam ediyor.
V. Keskin: Karaoğlan Türklük’ün simgesi ve Türklerin karakteristik özeliklerini barındırıyor. Dürüst bir karakter. Üç bin yıllık bir tarihe sahibiz. ABD’nin iki yüz yıllık bir tarihi var ama bin tane yaratılmış karakteri var. Suat Yalaz buna bir çözüm bulmuş, uluslararası karakterlere karşı bir Türk karakter oluşturmuş.
– Aksiyon filmi olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
V. Keskin: Şu ana kadar Türkiye’de çekilmiş en iyi aksiyon filmi. 35 yıldır kimse böyle bir filmi yapmaya cesaret edemedi.
– Aradan 35 yıl gibi bir süre geçti ama Kartal Tibet’le kıyaslama oluyor mu?
H. Yalnızoğlu: Suat Yalaz 1967 yılında Karaoğlan’ı çizerken sanki Volkan’ı çizmiş. Tam o yıllarda Volkan’a benzer birini çizmesi ilginç. O dönemde soluksuz izleniyormuş. Şimdi oyunculukları, teknolojiyi kıyaslamak mümkün değil.
V. Keskin: Bence bir kıyaslama yapılması yanlış. Kartal Bey o dönemin Karaoğlan’ı ben de bu dönemin. Senaryo değişik, teknoloji çok farklı…
– Erkekler belki daha ilgilidir ama siz daha önce Karaoğlan hikayeleri okumuş muydunuz?
Özlem Yılmaz: Filmlerini izledim ama çizgi romanları okumamıştım. Film sürecinde biraz baktım. Gerçekten o dönem çizilmiş Karaoğlan aynı Volkan’a benziyor. Tabiri caizse ‘Cuk oturdu karaktere.’
V. Keskin: Kartal Tibet’in oynadığı zamanlar da ona benzeterek çizmiş Suat Bey. Orijinal çizimleri hakikaten kendime benzetiyorum.
H. Yalnızoğlu: Camoka’yı da bana benzetmiş Suat Bey, bunu da atlamayalım lütfen. Volkan söz eder diye düşünmüştüm ama (kahkahalar)…
– Tommiks, Teksas okur muydunuz?
H. Yalnızoğlu: Bende serisi vardı, ders kitaplarımın arasına koyar okurdum, annem de ders çalıştığımı sanırdı.
– Aksiyonu bol bir film, zorluk çektiniz mi?
V. Keskin: Spor geçmişim olduğu için zorlanmadım. At binmeyi biliyorduk. Attan nasıl düşeceğimizi ve nasıl atlayacağımızı öğrendik.
– Ö. Yılmaz: Ben at binmeyi bilmiyordum. Bir haftalık eğitimden geçtim.
V. Keskin: Ama rekoru var bir günde dörtnala gitmeyi öğrendi.
Ö. Yılmaz: İlk günden dörtnala gitmeyi öğrendim, dördüncü gün araziye çıktım. At da şaşırdı çünkü o kadar zayıfım ki beni hissetmemiştir.
– Günümüzde Karaoğlan gibi güvenilir siyasetçiler var mı?
V. Keskin: Bence hala Karaoğlan’larımız var.
H. Yalnızoğlu: Öldü biri.
V. Keskin: Geçmişte de Karaoğlan gibi karakterler vardı yoksa Osmanlı bu kadar başarılı olamazdı.
H. Yalnızoğlu: Kesinlikle var. Karaoğlan karakterini bu filmde yaşatarak belki yeni nesle mert, cesur, dürüst bir adam olunur mesajını verebiliriz.
EROTİZMİ KULLANDIM AMA MÜSTEHCENE KAÇMADIM
– Karaoğlan’ın erotizm içermesi o günlerde nasıl karşılanıyordu?
Çizgi romanlarımda erotizmi daima kullandım ama dozunda. Müstehcene kaçmadım. Birinci filmde Tülin Elgin derede yüzüyordu. Göğüsleri açık bir şekilde kumsala çıktı ve çalıların arasından kıyafetlerini alıp giymişti. Çıplak göğüslerini gösterdim ama bir an için. Zamanında akademide Yunan figürlerini çizdik. Kadının da, erkeğin de tenasül organları açıktadır, alışkınız. Milletimizin gözünün alışmasını istedim. Şimdi dizilerde öpüşme sahneleri var ki müstehcen filmler halt etmiş. Öpüşme tekniği öğretir gibi. Böyle şey olur mu? 12 yaşında kız çocuğu seyrediyor. İkinci filmde ‘Baybora’nın Oğlu’nda Sevinç Pekin bir leğenin içinde banyo yapıyordu. Güzelliğiyle dikkati çeken bir oyuncuydu. Onu da kısa süreli göstermiştik, uzun süreli açık sahnelerimiz yoktu.
HEM SAVAŞAN, HEM SEVİŞEN ECDADIMIZ
– Karaoğlan, 1962’de Akşam Gazetesi’nde başlayan 41 yıllık macerasında en fazla sevişen çizgi roman kahramanıdır.
– Sevişme bitince savaş, düşman yenilince yine sevişme başlar.
– Hiçbir kadına bağlanmaz. Kadınlara düşkündür ama özgürlüğüne daha fazla düşkündür.
– Türk olmaktan gurur duyduğunu her fırsatta ifade eder. Müslümanlıkla arasının iyi olduğuysa pek söylenemez. Karaoğlan’ın günümüzdeki ‘Çılgın Türk’ imajının, üretilmiş ilk örneği olduğu söylenebilir.
– Çizgi romandaki kadınların çoğu cazibeli, etine dolgundur…
– Karaoğlan’ın düzenli olarak karşısına çıkan tek kadın Bayırgülü’dür. Karaoğlan’a aşıktır. Diğer kadınların aksine masum bir kişiliği vardır. 
– Karaoğlan’ın dostu Balaban inatçı ve oburdur. Uşağı Çalık Karaoğlan’ın akıl danıştığı komik biridir. Babası Baybora ‘zampara’ bir adamdır.
– Karaoğlan yurtdışında yayınlanan, Türkiye’deki ilk çizgi romandır. 1971’den 73’e kadar Fransa’daki Kebir dergisinde yayınlanmıştır.
http://www.aksam.com.tr/bugun-de-olsa-turk,-kurt,-ermeni-kardesligini-cizerdim–159458h.html

Yorumlar kapatıldı.