İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mesrop Maştots ve Ermeni harflerinin bulunuşu

Matenadaran: Yerevan Mesrop Maştots adıyla anılan Eski Elyazmaları Bilimsel Araştırmalar Enstitüsü. 

Ermeni halkı, siyasi bağımsızlığını kaybederek, mütecaviz komşularından kendisini savunma konusundaki en önemli mekanizmadan yoksun kalır. Ermeni halkı için kritik olan bu dönemde yöneticiler, Ermenilerin kültürel bağımsızlığını sağlamak niyetiyle güçlü bir hareket oluşturarak, Ermeni harfleri vasıtasıyla, daha sonraki, tehlikelerle dolu çağlar boyunca Ermeni halkına süreklilik ve yaşamsallık bahşeden, milli benliği koruma amaçlı yeni ve güçlü bir silah yaratır.

 Mesrop Maştots
Ermeni halkının dahi evlâdı, Mesrop Maştots’un eliyle, günümüze kadar okuyup yazılmakta kullanılan, Ermeni harfleri yaratılır.
Ermeniler, Mesrop Maştots’a kadar da zengin bir edebiyat yaratmış, fakat saray edebiyatında Yunanca, Aramice ve Farsça dillerini kullanmışlardı.
Doğal olarak, Mesrop’tan önce de yazıya sahip olmuşlar, fakat bu yazı, tapınaklarda merkezileşmiş olup, sınırlı kullanıma sahip olduğundan dolayı, Hıristiyanlığın resmi dil olarak ilan edilmesi döneminde, diğer pagan değerleriyle birlikte yok edilmiştir.
Mesrop Maştots, 361 yılında Taron Eyaleti’nin (Muş) Hatsik veya Hatsekats Köyü’nde doğar. Gençliğinde, çok iyi derecede Yunan ve Asur eğitimi alır ve dönemin başkenti Vağarşapat’a gelerek, Ermenistan kralının sarayında hizmete alınır.
Sahak Partev
Eski asker, kendi kendisini yetiştirip, bilgi dağarcığını zenginleştirerek, zamanın en eğitimli kişilerinden biri haline gelir. Din adamı olarak kutsanır ve öğrencileriyle birlikte Goğtan bölgesine (Nakhicevan/Nahcivan Eyaleti’ne komşu) vaiz olarak gider. Kısa sürede, 80 yıldır resmi din olan Hıristiyanlığın, geniş halk kitleleri için anlaşılmaz olup, paganlığın hâlâ güçlü mevzilere sahip olduğuna kanaat getirir.
Sözün yeterli olmadığı, İncil’in ve diğer Hıristiyan kitaplarının Ermeniceye çevrilerek geniş halk kitlelerine ulaşması gerektiğine karar verir.
Bu ise, sadece Ermeni alfabesinin oluşturulmasıyla mümkün olacaktı.
Ermeni alfabesinin oluşturulması, Hıristiyanlığın vaaz edilmesinin haricinde, binlerce yıllık Ermeni edebiyatının incilerinin, halk hikâyeleri ve şarkıları ile diğer eserlerin kaydedilmesine yarayacaktı.
Oşakan köyünde bulunan Surp Maştots kilisesindeki Mesrop Maştots’un mezarı
Bu büyük işin gerçekleştirilmesi için Ermeni katolikosu (Ermeni Kilisesi’nin önderi) ve kralın desteğine ihtiyaç duyulacağının bilincinde olan Maştots, vaizlik görevine bir süreliğine ara vererek Vağarşapat’a döner ve katolikos Sahak Partev’in de Ermeni harflerinin oluşturulması gerektiğini düşündüğünü öğrenir.
Kral Vramşapuh’un yardımıyla, Danielyan olarak anılan Ermeni harflerini getirtir, fakat bu harflerin, Ermeni vokal sistemine uymadığı konusunda kanaat getirirler. Mesrop Maştots, Ermeni harflerini yaratmak amacıyla, öğrencileriyle birlikte Asur’un Amit (Diyarbakır), Yedesia (Urfa) ve Samosat şehirlerine gider, yabancı dillerde yazılmış olan elyazmalarını inceler, Asurlu ve Yunan bilgelerle görüşerek, 405 yılında Ermeni harflerini yaratır.
Alfabenin 36 harfi, Ermeni vokal sistemini ifade etmek için tamamen yeterliydi.
Bu alfabe o denli mükemmel oluşturulmuştu ki, günümüze kadar hiçbir fiili değişime uğramadan kullanılmaktadır.
Maştots ve öğrencileri, daha Asur ülkesinde, İncil’in bazı bölümlerini çevirmeye başlar ve vatana dönerler.
Ermeni halkının büyük aydınlatıcısı Mesrop Maştots ve öğrencileri, Vağarşapat’ta halk kitleleri ve asillerin eşliğindeki kral Vramşapuh tarafından büyük törenlerle karşılanır.
Karşılaşma, Rah (Yeraskh) Nehri kıyısında vuku bulur.
Yeni oluşturulan alfabe çocuklara öğretilmeye başlanır. Ermenistan’da o zamana kadar, başlıca Yunan ve Asur dillerinde eğitim verilirken, Mesrop Maştots ve Sahak Partev, Ermeni milli okulunun temelini atar.
Bizans yönetimi altında bulunan Ermeni topraklarında da Ermeni okulları açılır.
İlk Ermeni okullarından biri, Ermenistan’ın doğu bölgesinde (Artsakh, Karabağ) bulunan Amaras manastırında açılmıştır.
Mesrop Maştots, Gürcü ve Ağvan (Kafkas Albanları, günümüz Dağıstan bölgesinde bulunan eski bir devlet) alfabesi oluşturma konusunda da önemli çalışmalar yapmıştır. Gürcistan ve Ağvan ülkesine yaptığı seyahatlerde, yerel bilge kişilerle görüşerek, Gürcüler ve genellikle Ağvan olarak anılan Gargaralılar için alfabeler oluşturur.
Ermeni haçkarı-Oşakan’da bulunan Harfler Parkı
Büyük bir vatansever olan Mesrop Maştots’un hayatı gerçek bir destandır. Uzun ve verimli faaliyetlerinden sonra, 440 yılında vefat ederek, Amatuni hanedanlarının arazisinde bulunan Oşakan Köyü’nde toprağa verilir. Mezarının üzerine inşa edilen şapel, daha sonra kiliseye dönüştürülür ve tüm zamanlarda halk için bir ziyaretgâh olur. Maştots’tan kısa bir süre önce de hamisi ve destekçisi, katolikos Sahak Partev vefat etmiştir.
Okulu
Ermeni harflerinin, Mesrop Maştots tarafından icadı, Ermeni kültürünün gelişimine büyük oranda katkı sağlamıştır. Yeni alfabenin çocuklara öğretilmesi için her yerde okullar açılır. Eskiden öğretimin Asurca ve Yunanca yapıldığı eski okullarda da, yeni harflerle Ermenice eğitime geçilir.
Yazının sadece kutsal yerlerde merkezileşmiş olduğu pagan döneminin aksine, Hıristiyanlık, eğitimi geniş halk kitlelerine açar.
Maştots, kasabaları dolaşarak okullar açmakta, katolikos Sahak Partev ise, Vağarşapat’taki sarayda kalarak, Ermeni yazısını yöneticilere öğretmekteydi.
Mesrop Maştots, Doğu Ermenistan’ın haricinde, Bizans egemenliği altında bulunan Batı Ermenistan’da da okullar açar. Maştots’un kurmuş olduğu okullarda eğitim alan çok sayıda çocuk sayesinde güçlü bir kültür hareketi oluşur.
Çevirmenlerin literatürü. İncil’in çevirisi
Yukarıda belirtildiği gibi, Hıristiyanlık Ermeni yazısını geniş çevrelere yayar. Ermeni yazısının kullanılması da Hıristiyanlığın halk arasında yayılmasına ve bu öğretinin propagandasına yardım eder. Yeni din halk tarafından benimsenmiş olmasına rağmen, Yunanca veya Asurca propaganda edildiğinden dolayı, büyük oranda anlaşılmaz kalmaktaydı.
Din adamlarının büyük bir kısmı, hâlâ yabancılardan oluşmaktaydı. Ermeni harflerinin oluşturulması, çeviri edebiyatının oluşmasına katkı sağlar.
Mesrop Maştots ve Sahak Partev, öğrencileriyle birlikte İncil’in, gerçekten de benzersiz bir çevirisini gerçekleştirir. Bu çevirinin, araştırıcılar tarafından “Çevirilerin kraliçesi” olarak anılmış olması tesadüf değildir.
İncil’den sonra, Eski Dünya’nın çok sayıda ünlü yazarların eserlerinin çevirisine başlarlar. Tarihçi Leo, bu faaliyetleri irdelerken, haklı olarak “Kendi elleriyle Ermenileştirdikleri kilise için Ermenice şarkılar yazan ve söyleyen ilklerdi onlar.
İncil
Ananeler, Sahak ve Maştots tarafından yazılmış olan ilahilerin hangileri olduklarını adıyla sanıyla göstermektedir. Onların başlattıkları çalışma, öğrencileri tarafından sürdürülmüş, böylece Altın Çağ, gelecek çağlara, bütün bir dini şiirler dizisi teslim etmiştir”,- demektedir.
Pagan tapınaklarında büyük oranda geliştirilmiş olan eski Ermenice “Grabar”, başlangıçtan itibaren yazı dilinin kıvraklığı ve güzelliğini ortaya koyar. Ararat bölgesinin konuşma dili olan Grabar, bu sürede daha gelişip, mükemmelleştirilerek daha sonra haklı olarak “Altınçağ dili” namını elde eder.
Çevirmenlik edebiyatının gelişmesi, Ermeni dilinde ulusal tarih yazımı ve edebiyatının gelişmesine hız verir ve bağımsızlığın kaybedilmesinden sonra, Ermeniliği birleştiren güçlü bir vasıta olur.
V. yüzyıl, Ermeni kültürünün gelişmesinin Altın Çağı olur.
Ulusal edebiyatın şekillenmesi. Edebi şiirler, manzumeler
Yeğişe’nin “Vardan ve Ermeni Savaşı Üzerine” eserinin elyazmasından bir resim (15. yüzyıl)
Ermeni tarihçilerin eserlerinden önemli bir bölümü, aynı zamanda edebi çalışmalardır. Özellikle Yeğişe’nin eseri bu açıdan ayrı bir özellik taşımaktadır. Yeğişe, Vardan Mamikonyan’ı, Avarayr Savaşı’nı ve diğer olayları büyük bir edebi nefesle sunmaktadır.
Tarihçi Pavstos Büzand’ın kaleme aldığı ve Tigran Çuhacıyan’ın “II. Arşak” adıyla operaya dönüştürdüğü, veliaht Gnel ve Tirit ile kraliçe Parandzem hakkındaki anlatılar da büyük ilgiyle okunmaktadır.
Hıristiyan azizlerinin hayatını, eziyetlerini, maruz kaldıkları baskıları ve şahadetlerini konu alan biyografiler önemli bir gelişme gösterir. Azizlerin biyografileri “vark” (tutum) olarak anılır. Vardan Mamikonyan’ın kızı Şuşanik’in “vark”ı benzer güzel hikâyelerden biridir. Gugark bölgesi “bdeşkh”i (yönetici) Vazgen’in eşi olan Şuşanik, Zerdüştlüğü kabul etmiş olan eşi tarafından, kendisi gibi İran dinini kabul etmeye zorlanır. Ne demir kelepçeler, ne de zindan Şuşanik’i yıldırmaz ve Hıristiyanlığı inkâr etmeyen Şuşanik, kocası tarafından öldürülür.
Ermeni tarihçiler, özellikle de Movses Khorenatsi’nin yazıtlarında, eski Ermeni edebiyatının çok sayıda örnekleri korunmuştur. Dini şarkılar veya ilahiler, Hıristiyanlığın resmi din olarak ilan edilmesinden sonra geniş yayılım elde eder.
Tarih yazımı, felsefe ve edebiyat
Agatangeğos
Ermeni tarih yazımı, V. yüzyıldan başlayarak gelişme gösterir. Agatangeğos’un, IV. yüzyılda yazdığı, Grigor Lusavoriç’in (aydınlatıcı) hayatını konu alan çalışması, V. yüzyılda Lusavoriç’in öğretisi sayesinde zenginleşir ve günümüze de bu şekilde ulaşır. Agatangeğos, Pavstos Büzand ve Ğazar Parpetsi, birbirlerinin devamı olarak III.-V. yüzyıl tarihini günümüze ulaştırmışlardır.
Agatangeğos’un tarihi, Ermenilerin dönüşümü, yani Hıristiyanlığın Ermenistan’da yayılması ve tesis edilmesiyle ilgilidir.
Bu çalışmada tarihi bilgilerle birlikte, Hıristiyan azizlerinin hayatı da takdim edilmektedir. Agatangeğos’un tarihinde, Ermenilerin pagan diniyle ilgili de zengin veriler bulunmaktadır.
“Tarih Babası” Movses Khorenatsi
Pavstos Büzand, IV. yüzyılın 30’lu yıllarından 387 yılına kadar olan tarihi kaydederek, Agatangeğos’un tarihine devam ettirmiştir. Yazar, Ermeni halkının hürriyetperver ruhunu övmüş, İran ordularına karşı sürdürdüğü savaşları ile Roma İmparatorluğu ve Sasani İran’ın, Ermenistan Krallığı’nın içişlerine müdahalesini betimlemiştir.
Büzand, tarih yazımını, Ermeni Krallığı’nın Roma ve İran arasında bölüşüldüğü 387 yılına kadar getirmiştir.
Tarihçi, bu konuyu, yüreği kan ağlayarak “O zaman ve ondan sonra Ermeni Krallığı bölündü, dağıldı, ufaldı ve eski heybetini kaybetti”,- diye belirtmektedir.
Ğazar Parpetsi, IV. yüzyıl sonu ve V. yüzyıl tarihini bize sunmaktadır. Parpetsi, doğrulukçu bir yazar olarak, “Kesin olanı yazmak, olmayanı eklememek, olanları eksiltmemek gerekir”,- prensibiyle hareket etmiştir. Tarihçi, “Vartanlar” ve “Vahanlar” savaşları hakkında güvenilir veriler sunmaktadır.
Ermenice olarak yazan, V. yüzyılın ilk tarihçisi Korün, Mesrop Maştots’un hayatını ve Ermeni harflerinin oluşturulmasının hikâyesini kaleme almıştır. V. yüzyılın bir diğer tarihçisi olan Yeğişe, İran egemenliğine karşı Vardan Mamikonyan önderliğinde patlak veren güçlü halk ayaklanmasını konu almıştır.
 “Tarih babası” Movses Khorenatsi, V. yüzyıl Ermeni tarihçileri arasında özel bir yere sahiptir. Sahak Bagratuni hamiliğinde yazdığı “Ermenilerin Tarihi” kitabı, doğuşundan V. yüzyıla kadarki dönemi kapsayan harika bir eserdir. Ermenilerin tarih babası, üç kitap halinde hazırladığı Ermeni halkının ilk bütüncül tarihini derleyerek nesillere sunmuştur.
İlk kitapta, Ermenilerin atası Hayk ve onu takip eden nesillerin gerçekleştirmiş olduğu işler sunulmaktadır.
İkinci kitapta, büyük Ermeni reformistler kral Vağarşak ve kral Artaşes sunulmakta ve diğer bazı kralların yaptıkları anlatılmaktadır.
Üçüncü kitap, Ermenistan’ın IV.-V. yüzyıl tarihine ayrılmış olup, Ermeni krallığının yıkılmasıyla ilgili “Ağıt”la bitirmekte, Ermeni toplumunun olumsuz yönlerini tenkit etmektedir.
Kesin kronoloji taraftarı olan Movses Khorenatsi, “Kronolojik olmayan tarih yazımı güvenilir değildir”, – demektedir.
“Tarih babası” kendisinden önceki Ermeni tarihçilerin çalışmaları haricinde, yabancı yazarların eserlerinden ve İncil’den de faydalanmıştır. Khorenatsi’nin eseri sayesinde, Hayk ve Bel’in hikâyesi, Ara ve Şamiram’ın anlatısı, Vahakn’ın doğumunun şarkısı, kral Artaşes’e ithaf edilen şarkılar vb. gibi halk edebiyatından birçok örnek günümüze ulaşmıştır.
Kendisinden önceki veya sonraki yazarların aksine, kullandığı malzemenin tarihi bölümlerini destanlardan ayırmaya çalışmıştır.
Matenadaran’da saklanan Ermenice kadim elyazmaları
“Tarih babası”, Ermeni halkının tarihini yazarken, komşu halkların tarihiyle birlikte ele aldığından dolayı eseri Gürcistan, Ağvan, İran, Asur ve hatta İrlanda’dan Çin’e kadar olan uzak ülkeler hakkında dahi zengin bilgiler ihtiva etmektedir.
Bu durum özellikle, kendisi tarafından hazırlanan “Aşkharatsuyts”ta (coğrafya kitabı) kendisini göstermektedir.
Movses Khorenatsi, Ermeni halkını kısa ve öz bir şekilde “Gerçi biz birçok kereler yabancı krallıklar tarafından işgal edilmiş sayıca küçük bir milletiz, fakat bizim ülkemizde de yazmaya ve kaydetmeye layık birçok kahramanlıklar gerçekleştirilmiştir…”,- demektedir.
“Tarih babası”nın, Sahak Bagratuni’ye hitaben, Ermeni halkı hakkında kullandığı “…sen, sözde verimli ve fikirde üretken olmanın dışında, sayısız büyük ve şerefli işler gerçekleştirmiş olan eski ve cesur bir ulusa aitsin…”,- betimlemesi ilginçtir.
Movses Khorenatsi’nin “Ermenilerin Tarihi” eseri, tüm Ortaçağ boyunca ders kitabı olarak kullanılmış ve Ermeni halkının onlarca nesli vatanperverlik duygusuyla eğitilmiştir.
Büyük yazar, Yazarların babası, yani büyük bilge ve şair olarak anılmıştır. “Tarih babası”nın ismi tüm dünyada tanınmış ve çalışması birçok dillere tercüme edilmiştir.
Türkçeye çeviren: Diran Lokmagözyan
http://www.findarmenia.com/arm/history/

Yorumlar kapatıldı.