İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye’nin 2013 Yılı Bütçesi

Nurettin Değirmenci

Diyanet İşleri Başkanlığı ödeneği: 4.604 (Milyon TL) olarak belirlendi. Kurumlar, sorumluluk içinde görevlerini yerine getiren, kendisinden aynı ölçüde iyiye hakkı olan herkese eşit ölçüde muamele etmelidir. Bütün kurumların ve erdemli yöneticilerin çabaları buna yönelmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı, Hıristiyan, Alevi, Zerdüşt, Yahudi… İnanışlı vatandaşlardan toplanan vergileri günah kabul etmeden, vicdan azabı çekmeden harcıyor. Peki, onlara ne hizmet sunuyor?

***
Yasalar, özgülüğün genişletilmesi ve özgürlüğü engelleyen etkilerin yok edilmesi amacını taşımıyorsa, toplumun ve insanlığın yararına olamazlar.
Türkiye Cumhuriyeti 2013 yılı bütçesi Meclis’te görüşülerek kabul edildi.
2013 yılı bütçesi (Milyon TL)
Giderler              404,046
Giderlerin          
                             (97.224+16.791=114.015) Personel giderleri.
                             33.444 Kamunun mal ve hizmet alımları olması bekleniyor.
                             53.000 Faiz harcamaları
                             33.951 Açık miktarı
Gelirler                   370.095
(Vergi gelirleri:     317.949)
“Yasama ve vergilendirme arasındaki ayrım hürriyet için zorunludur.” William Pitt
Enerji ve sağlık ulusal sorundur. Bütçede:
Enerji yatırımları: 2.400
Sağlık yatırımları: 2.200 olarak belirlendi.
TC. Anayasa-MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Laik Cumhuriyet, hiçbir din ve mezhepten taraf olamaz. Tıpkı, TC Devletinin, Alevi, Hıristiyan, Zerdüşt, Yahudi… İnanışlarına davranışı gibi olur.
 Demek ki, TC Devleti:
1-Alevi, Hıristiyan, Zerdüşt, Yahudi… İnanışlarına karşı laiktir.
2-Suni Müslümanlığa gelince, laiklik, rafa kaldırılır.
Diyanet İşleri Başkanlığı ödeneği: 4.604 (Milyon TL) olarak belirlendi.
Kurumlar, sorumluluk içinde görevlerini yerine getiren, kendisinden aynı ölçüde iyiye hakkı olan herkese eşit ölçüde muamele etmelidir. Bütün kurumların ve erdemli yöneticilerin çabaları buna yönelmelidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Hıristiyan, Alevi, Zerdüşt, Yahudi… İnanışlı vatandaşlardan toplanan vergileri günah kabul etmeden, vicdan azabı çekmeden harcıyor. Peki, onlara ne hizmet sunuyor?
Doğada hiçbir oluşum karşılıksız değildir.
 
Laik Cumhuriyetlerde denetlemeler ve şeffaflık temeldir.
1-Danimarka’nın yolsuzlukla mücadelede liderlik formülü: Etkin denetim, şeffaf idare 24-12-2012
2-Türkiye’de yolsuzlukların formülü: Ayrıcalık ve gizlilik.
A-Resmi olarak Suni Müslümanlar ayrıcalıklıdır.
B-Resmi kurumlara ayrıcalıklı kişiler yönetici olarak atanır. 
AKP vekil kardeşinin inanılmaz yükselişi… 24-12-2012
_Türkiye’de ayrıcalık ihtiyaçtır.
_Türkiye Cumhuriyeti, anayasasında, “Laik” yazmasına rağmen, Suni Müslüman Devlettir.
_Gizlilik nedir? Uzmanından dinleyelim:
Türkiye’de devlet sırrının batılı muadillerinin aksine, tam olarak millî güvenlik devleti anlayışı üzerine oturan ve kapalı tutulması gerekenlerin adıdır. Bir ülkede, milli güvenlik denilen kavram, eğer militarist bir biçimde belirleniyorsa, herkesin bilmesi gereken kavramların milli güvenlik ekseni içerisinde devlet sırrına dönüştürülebilir.
 “Devlet sırrı; derin devlet, Özel Harp Dairesi, kontrgerilla gibi korkunun, ölümün, suikastların kol gezdiği çevrelerde dolaşır. Bu sırlar; Hrant Dink, Doğan Öz, Abdi İpekçi ve Uğur Mumcu gibi siyasi cinayetlerin meşrulaşmasına ve siyasi cinayetler üzerine Türkiye’nin daima bir OHAL düzeni içinde tutulmasına yarayan bir araç oldu. Modern devlette, devlet sırrı denilen olguya parlamento ya da parlamentonun denetiminde olan bir komisyon karar verir.”
“Türkiye’ye bakıldığında, devlet sırrına kimin karar vereceğine ilişkin herhangi bir yasa yoktur ortada, devlet sırrı kavramının asker sırrı kavramıyla özdeşleştiği görülür. Bu açıdan bakıldığı zaman, devlet sırrı kavramı aslında askerin, neyin sır olması gerektiğini söylediği oluşumun adıdır. Dolayısıyla burada asker ile devletin eşit olduğu gibi bir sonuç ile karşılaşılır. Devlet sırrı kavramı üzerinden Türk siyasal yapısının DNA’sı çok rahat bir şekilde okunabilir; orada, devletin aslında “ordu” olduğu görülür. Vurgulanması gereken diğer bir husus da devlet sırrının esasında ne olması gerektiği, herhangi bir yasal mevzuat da yoksa bu durumda devlet sırrı aslında yoktur da denilebilir.” Osman Can
Türkiye Cumhuriyeti 2013 yılı bütçesindeki bazı rakamları analiz etmeden önce, bazı bilgileri verelim:
795 bürokrat, kiralık araç kullanıyor. Kiralık binalara ise yılda 215 milyon lira ödeniyor.
Anayasa Mahkemesi Başkanı için, ayda 7600 Avroya Mercedes makam aracı kiralanması ile birlikte, devletin kira faturası gündeme geldi. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kiralık kamu binalarına yılda 215 milyon lira ödendiğini açıkladı.
Kamuda kiralık araç dönemi 2007’de başladı ve yaygınlaştı. 2007’de 10 kurum için 99 araç kiralanırken, 2012’de 25 kurum, 299 araç kiraladı. Bu 299 aracın 100’ünün MİT’e verildiği belirlendi. 2007-2012 arasında kiralanan toplam araç sayısı ise 795 oldu. Maliye, vergi denetimi için 115 araç kiraladı.
Kamuda Haziran 2012 itibarıyla, 90024 adet taşıt bulunuyor. Bu rakamın 2002 yılında, 85 bin olduğu bildirildi. Araçların 20000 Milli Savunma Bakanlığına, 32 bini emniyete ait bulunuyor. Sağlık Bakanlığı araç parkı konusunda üçüncü sırada yer alıyor.
Resmi araçlara kadın ve çocukların binmesi yasaklandı. 28-11-1945
 Kamuda araç kiralama yapılması, tasarrufa gidilmesi ve elektronik işlemlere geçilmesine rağmen taşıt sayısı yerinde sayıyor. 2002 yılında kamudaki taşıt sayısı 85 bin civarında iken aynı rakam geçen yılsonunda 86 bin 500 oldu. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü verilerine göre yılın ilk on aylık döneminde taşıt alımları için 219,3 milyon TL harcandı. Aynı dönemde hava taşıtı kiralama gideri için ise 94,8 milyon liralık ödeme yapıldı. Ocak-Ekim 2012 döneminde taşıt bakım ve onarım gideri ise 97 milyon TL oldu. Genel bütçeli idareler arasında en fazla taşıta sahip kurum Emniyet Genel Müdürlüğü olurken, onu 13 bin 879 araç ile Milli Savunma Bakanlığı, 8 bin 331 araç ile Sağlık Bakanlığı izliyor.  Özel bütçeli idareler arasında da Orman Genel Müdürlüğü, 3 bin 135 adet ile en fazla taşıtı bulunan genel müdürlük. Yıllık yakıt gideri ise 1 milyar liradan fazla. Yılın ilk on ayında, üst düzey bürokratların araç kiralama gideri 114,5 milyon lirayı buldu. 4-12-2012
TBMM eski Başkanı Mehmet Ali Şahin, Meclis’in yeni benzin rekortmeni oldu. Şahin’in makam aracı 15 ayda 33 bin 888 liralık benzin yaktı. Daha önce Akdeniz İçin Birlik Parlamenter Asamblesi Başkanı AKP’li Zeynep Armağan Uslu, bir yılda 30 bin 887 liralık benzin faturası çıkarmış ve TBMM’deki Komisyon Başkanları arasında ilk sırayı almıştı. 7-12-2012
Şimdi bütçedeki rakamları analiz edelim:
1-2013 yılı bütçesinin 147.459 Milyar TL, 2 milyon 613 bin memur ile ilgilidir. Bunların ortalama hane sayısını beş (5) kabul edersek; verilen rakam, yaklaşık 13 milyon içindir.
Türkiye’de 20 yıldır özelleştirme yapılıyor. Her özelleştirme sonucu devletin memur sayısı artıyor. Özelleştirme formülü:
+Kazançlı kısımlar özel kişi ya da kuruluşlara;
-İşe yaramazlar devlete.
Devlet, kurumların oluşturduğu büyük organizasyondur.
Özelleştirme politikası, resmi olarak, devlet düşmanlığı değil mi?
2-53.000 Milyar borç faizi nedir?
Hani her yıl ilgili bakan ile yardakçıkları medya mensuplarının karşısına geçer, tantana ile ihracat rakamları açıklarlar. Diğer yandan, %40 daha fazla olan ithalat rakamlarını gizlerler. İşte ihracat ile ithalat arasındaki fark, yıllar geçtikçe toplanır; faiz borcu olarak, karşımıza çıkar. Anapara ödemeleri bütçelere konmaz. Çünkü: Öyle bir plan-program yapılmaz.    
3-33.951 Milyar açık ne demektir?
A-Anlamsız bir rakamdır. Çünkü: Cumhuriyet yönetimlerinde bütçe açıkları kabul edilemez. Herkes ayağını yorganına göre uzatır.
B-Yöneticiler saf değildir. Anlamsız rakamları bütçe kanununa eklemezler. “Bütçe açığı” demek, yeni borçlanmalar demektir. Kuşkusuz, bütçe, öngörülenden daha fazla açık verecek ve daha fazla borçlanmak gerekecektir. Borçlanma için ilgili banklarla temas kurulmuş; resmi ve gayrı-resmi komisyonlar tespit edilmiştir bile…
4-Bütçede geriye kalan rakamlar 65 milyon vatandaş içindir. 
Özet olarak:
Türkiye Cumhuriyeti, bürokrasi üzerine oturtulmuş Suni Müslüman devlettir. 
Türkiye’de yönetime gelen siyasi partiler bürokrasiden şikâyet eder, bürokrasinin devleti çökerttiğini savunurlar ama bürokrasinin nimetlerinden yararlanmak için her türlü kirli ve gizli yönteme başvururlar. 
Batıda eğitim gören Arap öğrenciler; Batılı ülkelerde batılı, kendi toplumlarında ilkelin ilkeli haline bürünürler.
Türkiye’de durum pek farklı gözükmüyor.
Maliye Bakanı Batıda eğitim görmüş biridir. Böylesi bir kişinin, kurumların nasıl ve neden iflas edeceğini bilir. O halde neden devlet kadrolarını sıradan insanlarla doldurmaya devam ediyor? Zaten, devlette, bir kişinin çalışması gereken yerde üç ya da dört kişi çalışır gözüküyor.
Son 10 yılda 900 bin kişi memur olurken, kamu 2013 yılı için de kesenin ağzını açmış durumda. 2013 yılında 79 bin yeni personel alınacak…
Özelleştirmeler hızlandıkça devletin memur sayısı hızla yükseliyor.
Özelleştirme, devlet kadrolarını yeteneksiz insanlarla doldurma eylemi midir?
Suudi, Katar, Kuveyt… Gibi lider-devletlerde, herkes lidere düşmandır; “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” kabul edilir. Neden? Lider, devlettir.
Kurumlardan oluşan devletlerde, vatandaşlar, devletin denetleyicisi ve koruyucusudurlar.
Neden Türkiye’de çoğunluk, açık ya da gizli devlete düşmandır?
Türkiye, lider-devlet midir?
Vatanseverliği, sevdiğiz ülkenin yararına değil de kendi kazancınız doğrultusunda kurarsanız, bu vatanseverlik olmaz, tersine kirli çıkar ilişkisi olur.
Türkiye gibi ülkelerde çok sayıda vatansevere ihtiyaç duyulur. Yıllardır, “Vatan! Vatan! Vatan!” diye inleyenlerin çoğunluğunun, kaçakçı, rüşvetçi, hırsız, bencil… Olduğu belgelerle sergilenir.  Gelişmiş ülkelerde herkes görevini yapar, vatanseverlere ihtiyaç olmaz.
 
degirmencinurettin@gmail.com
Nurettin Değirmenci
  Elk. Yük. Müh.

Yorumlar kapatıldı.