İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermenistan’da Devlet Başkanlığı Seçimleri: Çarukyan’a Karşı Yapılan Komplo Nedir?

Çarukyan’ın ABD ve Avrupa Birliği yetkili temsilcileri ile anlaşmaya vardıkları konuların basına sızmasından sonra Çarukyan konuyla ilgili hiç bir açıklama yapmadı. Devlet başkanlığı seçimlerine katılmasının kesin olduğu ve kazanma ihtimalinin büyük olduğu düşünülen Çarukyan’ın 12 Aralıkta devlet başkanlığı seçimlerine katılmayacağının açıklanması Ermenistan iç politikasında şoka neden oldu. Bununla da Ermenistan iç politikasında durum tamamen değişti ve Sarkisyan’ın ikinci defa devlet başkanı koltuğuna oturması neredeyse kesinleşti. Milyonlarca dolar harcayarak seçim yapmaya bile gerek kalmadı.

***
Ermenistan’da 18 Şubat 2013’te yapılacak devlet başkanlığı seçimlerinde kimlerin aday olacağı konusu 2012 yılı ortalarından itibaren tartışılmaktaydı ve adaylar konusunda çeşitli görüşler ifade edilmekteydi.
İlk sırada elbette şimdiki Devlet Başkanı Serj Sarkisyan’ın ismi gelmekteydi. Listede daha sonra Çiçeklenen Ermenistan Partisi (ÇEP) Genel Başkanı Gagik Çarukyan, Miras Partisi Genel Başkanı Raffi Ovannesyan ve diğerlerinin ismi yer almaktaydı. Özellikle Çarukyan’ın isminin geçmesi devlet başkanlığı seçimlerinin gergin bir ortamda yapılacağından haber vermekte idi. Zira Çarukyan ana muhalefet partisi lideri ve Ermenistan’ın en zengin oligarh siyasetçilerinden biridir.
Daha geçen ay Çarukyan büyük bir heyetle Brüksel’i ziyaret etmiş, ABD ve Avrupa Birliği’nin üst düzey yöneticileri ile görüşerek Güney Kafkasya’nın ekonomik, siyasi ve güvenlik sorunlarının yanı sıra Ermenistan’ın iç ve dış politikası gibi önemli problemleri tartışmıştı. Bu görüşte Çarukyan ABD ve Avrupa Birliği’nin üst düzey temsilcileri ile aşağıdaki konularla ilgili anlaşma sağlandığı iddia edilmekteydi:
-Ermenistan dış politikasında Rusya’nın etkisinin azaltılması;
-Rusya’nın Avrasya Birliği ve Gümrük Birliği projesinde Ermenistan’ın katılımının mümkün seviyede aşağıya çekilmesi;
-Ermenistan’ın Avrupa Birliği ile ilişkilerini daha da genişletilmesi ve Doğu İşbirliği Programı çerçevesinde bu ülkeye daha çok maliye yardımlarının yapılması;
-Ermenistan’ın Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) çerçevesinde konumunun zayıflatılması;
-Ermenistan’ın Kolektif Güvenlik Anıtlaşması Teşkilatı çerçevesinde Rusya ile ilişkilerinin yeniden gözden geçirmesi;
-Ermenistan’da konuşlanan 102. Rus askeri üssünün daha da güçlendirilmesinin engellenmesi ve S-400 roketlerinin bu ülkeye yerleştirilmesine engel olunması;
-Gürcistan ile ekonomik ve siyasi ilişkilerin daha da geliştirilmesi;
-İran ile ilişkilerde daha soğukkanlı davranılması ve bu ilişkileri yeniden gözden geçirilmesi;
-Türkiye ile ilişkilerde sözde Ermeni soykırımı konusunun gündeme getirilmemesi ve bu ülke ile imzalanan protokollerin Milli Meclis’te onaylanması;
-Dağlık Karabağ probleminin halledilmesinde daha yapıcı politika izlenilmesi;
-Ermenistan’da demokrasi ve insan haklarının korunmasına taahhüt verilmesi;
-Avrupa’nın demokrasi ve insan hakları kurumlarının siyasi nedenlerle tutuklu olarak gördükleri insanların tamamının serbest bırakılması;
-Dağlık Karabağ sorunu halledildikten sonra Azerbaycan’ın sahip olduğu enerji ve ekonomik potansiyelinden yararlanması.
İddia edilen bu anlaşmayla Güney Kafkasya’nın siyasi ve ekonomik görünümünde ciddi bir değişiklik yaşanacaktı elbette. Öngörülen pozitif gelişmeleri aşağıdaki şekilde tasnif etmek mümkündür:
-Bunun gerçekleşmesi halinde son 20 yılda ABD ve Avrupa Birliği’nin Güney Kafkasya’da oluşturmaya çalılaştıkları ekonomik, siyasi ve güvenlik alanındaki bütünleşmenin karşısında hiçbir engel kalmayabilirdi;
-Bölge bir bütün olarak Avrupa ile entegrasyonda daha ciddi başarılar elde edebilirdi;
-Aynı zamanda bu değişiklikle Ermenistan Rusya’nın ‘arka bahçesi’ konumundan çıkarak daha bağımsız ekonomik ve güvenlik politikaları uygulama fırsatı yakalamış olabilirdi;
-Hazar havzası enerji kaynakları daha güvenli ve bölge devletlerinin tamamının yararlanacağı bir şekilde uluslararası piyasalara taşınabilirdi;
-Güney Kafkasya devletleri daha rahat ve güvenli bir şekilde Türkiye üzerinden Batı ile ilişkilerini geliştirebilirdi;
-Rusya’nın son zamanlarda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği örneğinde olduğu gibi eski Sovyet Cumhuriyetlerini yeniden bir araya getirme çabaları önemli derecede engellenebilirdi;
-ABD ve İsrail ile ilişkilerinde ciddi sorunları olan, nükleer silah elde etmek çabasında olduğu için uluslararası alanda uygulanan ekonomik ve siyasi ambargolarla yalnızlığa itilen İran’ın Güney Kafkasya sacayağı da önemli derecede zayıflamış olurdu.
Çarukyan’ın ABD ve Avrupa Birliği yetkili temsilcileri ile anlaşmaya vardıkları konuların basına sızmasından sonra Çarukyan konuyla ilgili hiç bir açıklama yapmadı. Devlet başkanlığı seçimlerine katılmasının kesin olduğu ve kazanma ihtimalinin büyük olduğu düşünülen Çarukyan’ın 12 Aralıkta devlet başkanlığı seçimlerine katılmayacağının açıklanması Ermenistan iç politikasında şoka neden oldu. Bununla da Ermenistan iç politikasında durum tamamen değişti ve Sarkisyan’ın ikinci defa devlet başkanı koltuğuna oturması neredeyse kesinleşti. Milyonlarca dolar harcayarak seçim yapmaya bile gerek kalmadı.
Yaklaşık altı aydır devlet başkanlığı seçimlerine katılacağı neredeyse kesin olarak bilenen ve Sarkisyan’a en güçlü alternatif aday olarak görülen Çarukyan devlet başkanlığı seçimlerine neden katılmayacaktır?
Ermenistan Hükümeti’nin Çarukyan’ın Brüksel’de anlaşmaya vardıkları konulardan haberdar olduğu ve bu konuda Rusya’ya bilgi verdiği iddia edilmektedir. Bazı kaynaklar ise bu iddianın aksini gündeme getirerek Rusya’nın Çarukyan’ın Brüksel ziyaretinin sonuçlarını Ermenistan Hükümeti’ne bildirdiğini ifade etmektedir. Hangi haberin doğru olduğunun artık bir önemi yoktur. Önemli olan Çarukyan’ın devlet başkanlığı seçimlerine katılmayacak olmasıdır.
Büyük bir ihtimalle Çarukyan devlet başkanlığı seçimlerine katılması halinde fiziki olarak ortadan kaldırılacağı hakkında oldukça net bir tehdit almıştır. Bu tehdit Ermenistan Hükümeti’nden geldiği gibi Rusya tarafından da gelebilir.
Çarukyan’ın devlet başkanlığı seçimlerine katılmaması ile ilgili yapılan bazı değerlendirmelerde Çarukyan’ın 1980 yılında İçişleri Bakanlığında çalıştığı zaman tecavüz suçundan yargılanarak Rusya’nın Nijnıy Tagil bölgesindeki sadece polislerin cezasını çektikleri ceza evinde bulunurken yüz karartıcı suçtan dolayı kendisinin de tecavüze uğradığı konusunda bilgilerin Rusya tarafından Ermenistan Hükümeti’ne iletildiği yer almaktadır.
Çarukyan’ın seçimlere katılmamasının nedeni ne olursa olsun, Ermenistan demokraside geriye doğru adım attı. Gürcistan’da geçtiğimiz aylarda yapılan parlamento seçimleri bölge devletlerine demokrasi örneği olarak gösterildiği bir zamanda, Ermenistan’da yapılacak devlet başkanlığı seçimlerine ikinci en şanslı adayın katılmaması bir takım soruları da beraberinde getirmiştir.
Dr. Hatem Cabbarlı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı
F.V
http://www.1news.com.tr/yazarlar/20121213012032092.html

Yorumlar kapatıldı.