İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ankara’da Ermeni ve Türk köyleri hakkında bir sergi açıldı

Birkan Bulut/Ankara/EVRENSEL

Aras Nehri’nin ikiye ayırdığı bir köy. Bir tarafı Ermenistan, bir tarafı ise Türkiye’de. Köylerin birbiri arasındaki 5 dakika olan uzaklık, çift taraflı devlet baskıları sebebiyle Gürcistan üzerinden 12 saat oluyor. İki köy halkı birbirine yakın olduğu kadar da uzak…

Fotoğrafçı Ali Saltan bu iki köyü konu edinen bir sergi açtı Ankara’da; “Nehrin Öteki Yakası” adıyla. Saltan sergide, Ermeni sorunu nedeniyle Bagaran (Oktobaryan) ve Halıkışla (Kars) olarak ikiye bölünen köyün ayrılık ve bütünlüğünü ele almış. Saltan köylerin, arasında sınır olmasına rağmen, doğal ve toplumsal olarak, bir bütün olarak varlığını sürdürdüğünü söylüyor. Ses kayıtlarının fotoğraflara eşlik edeceği sergide şiddetin, ayrımcılığın körüklenmediği, barış ve kardeşliğin dilini görmek mümkün olacak.
Barışın, yaşamın ve kardeşliğin en çok ihtiyaç duyulduğu bugünlerde Ali Saltan sergi öncesi Evrensel’in sorularını yanıtladı.
Bu sergi nasıl meydana geldi ve genel çerçevesi nedir?
Bu sergi iki yıldır süren bir çalışmanın ürünü. Türkiye-Ermenistan sınırındaki bir köyün ikiye ayrılmasını konu alıyor. Bu köyü farklı kılan iki neden var. Birincisi eskiden tek bir köy olması. İkincisi ise köyler arasında geçisin yasak olması. Sınırı görmeyince insan tek bir köy olarak görüyor.
30 küçük boy portre ve 46 fotoğrafın olduğu sergide fotoğrafların yanı sıra iki köyden de alınmış yaklaşık 35 dakikalık ses kayıtları var. Ses kayıtlarını hazırlayan arkadaşımız ise Defne Çalı.
BEŞ DAKİKALIK KÖYE ON İKİ SATTE GİDİLİYOR
İki köydeki günlük yaşam nasıl geçiyor?
Ermenistan çok fakir bir ülke. Köylülerin aylık geliri ortalama 50 dolar diyebiliriz. Yalnızca İran ve Gürcistan’la ilişkileri var. İhtiyaçları için sınırın açılmasını istiyorlar. Bir yandan da soykırım meselesi var. İnsanlar tarihlerine daha yakından tanık oldukları için, hala aynı sorunları yaşıyorlar. Hala korkuyorlar. Nasıl burada insanlar bir ideoloji ile yetiştiriliyorsa, orada da öyle. Ayrıca Ermenistan tarafında bu Ermeni soykırımını tartışmak daha kolay.
Halıkışla’da yaşayanlar ise genellikle Azeriler. Kürtler de var. Ancak Azeriler hala kendini Türk olarak tanımlıyor. Köyde hala Ermeni mezarları var.
Yaptığınız çalışma sırasında öğrendiğiniz, belki de çalışmalarınıza konu olmuş hikâyeler var mı?
İki tarafta da trajik hikâyeler var. Hala günceller. Mesela Türkiye tarafındaki evlerde pencerelerin sınıra bakması yasak. Türkiye’deki köylüler özellikle 1950’lere kadar ağır baskı altında yaşamışlar. Örneğin ağacı kesmek için askerden izin almak zorunda. Sınıra yakın tarlası olduğu için çalışmaya giderken sıkıntı çekiyor.
Ermeni tarafında ise şöyle bir hikaye var. Gençliğini Türkiye’de geçiren bir köylünün ölüm döşeğinde tek isteği kendi toprağından son kez su içmek. Köylüler de nehir kenarına inip sınırın karşısındaki çobandan su istemişler ve adamın ölürken çok huzurlu olduğu anlatılıyor. 
http://ermenihaber.am/?lang_id=1&news_=4&cur_news=276

Yorumlar kapatıldı.