İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bak milliyetçi kardeşim

Orhan Kemal Cengiz / Radikal

Pazartesi günü 2004’te Macaristan’da bir Ermeni subayın kafasını baltayla kesen Ramil Safarov’un iade edildiği Azerbaycan’da kahraman muamelesi görmesini eleştirince, Facebook ve Twitter hesaplarıma hakaret ve tehditler yağmur gibi inmeye başladı… Bak milliyetçi kardeşim, şimdi sen sadece kendi kavmini seviyor ve her koşulda sadece onunla özdeşleşiyorsun ya, ben senin yaptığın şeyi yapamıyorum. Benim baktığım yerden dünya oldukça farklı görünüyor. Benim gözümde hiçbir millet bir diğerinden üstün değildir. Her ülkede katiller, zalimler ve mağdurlar vardır. Senin gözünde sadece kavimdaşların senin kardeşin olabilir. Benim ise her milletten kardeşlerim var. Sırpların mezalimine uğrayan Boşnaklar da bu mezalimi kınayan Sırplar da benim kardeşimdir. Gazze’de evleri başlarına yıkılan Filistinliler de İsrail devletinin mezalimini kınayan Yahudi barış aktivistleri de benim kardeşimdir. Ben 1915’te Türklerin mezalimine uğrayan Ermeni kardeşlerim için de 1992’de Hocalı’da Ermenilerin mezalimine uğrayan Azeri kardeşlerim için de yas tutuyorum. Ben, bütün bu işlerde rol oynayan ‘kavim seviciliği’ni başımıza gelen en büyük felaketlerden birisi olarak görüyorum.

***
Şimdi sen sadece kendi kavmini seviyor ve her koşulda sadece onunla özdeşleşiyorsun ya, ben senin yaptığın şeyi yapamıyorum.
               
Bugüne kadar Türkçe ve İngilizce olarak kaleme aldığım yazılar karşısında Türk, Ermeni, Yunanlı, Sırp ve diğer pek çok ülkenin milliyetçilerinden sayısız hakaret ve tehdit aldım ama ilk defa Azeri kardeşlerim tarafından ‘iltifata’ mazhar oluyorum.
Benim milliyetçilerle başım genelde şöyle derde giriyor: O ülkede meydana gelmiş ciddi bir insan hakları ihlalini eleştiriyorum. O yazı bir süre sonra milliyetçilerin ‘iletişim ağlarına’ düşüyor. Bu insanların fazla okuma alışkanlıkları olmadığı için “Bu adam bunun öncesinde ne demiş” falan diye hiç bakmadan, sırf bir yazı üzerinden başlıyorlar salvolarına…
Tabii onların dünyalarında kendileri ve düşmanları var. Ya onlardan ya da onların düşmanlarından yanasınız. Lafı fazla uzatmayayım, yine böyle oldu.
Pazartesi günü 2004’te Macaristan’da bir Ermeni subayın kafasını baltayla kesen Ramil Safarov’un iade edildiği Azerbaycan’da kahraman muamelesi görmesini eleştirince, Facebook ve Twitter hesaplarıma hakaret ve tehditler yağmur gibi inmeye başladı. “Ermeni soysuz” diyeni mi ararsınız, sonumun Hrant Dink gibi olacağını anıştırmak için “Ermeni jurnalist gibi gebereceksin” diye tehdit edeni mi?
çoğu milliyetçinin ‘duyguları’ ancak bir akvaryumda yaşayan balıkları besleyecek kadar az olduğundan, muhtemelen bu tür mesajları gönderdiklerinde, muhataplarında, kendilerinin çok aşina oldukları ‘öfke’ ve ‘korku’ duyguları açığa çıkıyor sanabilirler. Bende oluşan duyguları onlara anlatabilmem ise gerçekten çok zor. Ama yine de anlatmaya çalışayım.
Bak milliyetçi kardeşim, şimdi sen sadece kendi kavmini seviyor ve her koşulda sadece onunla özdeşleşiyorsun ya, ben senin yaptığın şeyi yapamıyorum. Benim baktığım yerden dünya oldukça farklı görünüyor. Benim gözümde hiçbir millet bir diğerinden üstün değildir. Her ülkede katiller, zalimler ve mağdurlar vardır. Senin gözünde sadece kavimdaşların senin kardeşin olabilir. Benim ise her milletten kardeşlerim var. Sırpların mezalimine uğrayan Boşnaklar da bu mezalimi kınayan Sırplar da benim kardeşimdir. Gazze’de evleri başlarına yıkılan Filistinliler de İsrail devletinin mezalimini kınayan Yahudi barış aktivistleri de benim kardeşimdir.
Ben 1915’te Türklerin mezalimine uğrayan Ermeni kardeşlerim için de 1992’de Hocalı’da Ermenilerin mezalimine uğrayan Azeri kardeşlerim için de yas tutuyorum. Ben, bütün bu işlerde rol oynayan ‘kavim seviciliği’ni başımıza gelen en büyük felaketlerden birisi olarak görüyorum. O kavim seçiciliktir ki sizlere hep kendinizi mağdur ve hep başkalarını ‘fail’olarak gösteriyor. O kavim seviciliktir ki mağduriyetlerden bütün insanlık trajedisini anlayacağımız bir bilgelik yerine, yeni trajedilerin tohumlarını devşiriyor sadece…
Bak Azeri kardeşim, nasıl ki ASALA’nın, sırf Türk diye insanları öldüren eli kanlı katilleri Monte Melikonyan ve Varoujan Garabedian’ı ülkelerine dönüşte bir kahraman gibi karşılayan Ermeniler, kolektif bir deliliğin pençesinde kıvranıyorduysa bugün siz de Ramil Safarov’u ulusal kahraman ilan ederken aynı hastalığın pençesinde kıvranıyorsunuz.
Bütün bu hikâyeler o kadar çok birbirine benziyor ki; ama siz bir türlü göremiyorsunuz. Sorsanız Melikonyan ve Garabedian da ‘soykırım’mağdurlarıydı. Bu mağduriyet onlara adam öldürme konusunda açık bir çek veriyordu. Safarov da kendisini onlar gibi bir mağdur olarak görüyor. O da Hocalı katliamından kurtulmuş bir mağdur. Bu da ona bütün Ermenileri öldürme yetkisi veriyor, öyle mi?
Melikonyan’lara, Safarov’lara bu şaşaalı karşılamalar yapılırken öbür taraftan ülkelerinizde her şey eski tas eski hamam devam ediyor. İşkenceler, seçim hileleri, muhalefetin sindirilmesi, hepsi de sizler bu milliyetçi histeriler içinde kıvranırken oluyor. ülkelerinizde yolsuzluktan geçilmiyor; sizler bu milliyetçi histeriler içinde kıvranırken ülkelerinizin bütün doğal kaynakları birilerine peşkeş çekiliyor.
Ben bu satırları yazarken 25 askerimiz Afyon’daki patlamada hayatını kaybetti. Belki bir kaza oldu, belki de ‘mağduriyeti’nedeniyle kendinde her şeyi yapma hakkı gören bir kavim sevici tarafından patlatıldı bu bombalar… Kavim sevicilerin bütün mağdurları önünde saygıyla eğiliyor, bugün hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.</p><div>

Yorumlar kapatıldı.