İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Nefretin Değil, Barışın Önünde Eğil

1 Eylül dünya Barış günü, ülkenin dört bir yanında halklar Barış için haykıracak… Süryanilere ise anadilde eğitim hakkı istedikleri için kırgınız. Çünkü devleti yönetenler 1923 Lozan antlaşmasını kapı gibi, Süryanilerin önüne koyup, bak! Siz Azınlık değilsiniz deyip en temel insan hakkı olan anadilde eğitim hakkını yüzyıldır gasp etti.1915’ile başlayan sermayenin millileştirilmesi çabaları 1942-1944 Varlık vergisiyle Süryanileri Azınlık sayıp, onlarda bu vergiden payına düşeni fazlasıyla ödediler. İşine geldi mi? Azınlık, işine gelmedi mi? Azınlık değil. Bu ne? Çifte standart.

***
Yarın 1 Eylül dünya Barış günü, ülkenin dört bir yanında halklar Barış için haykıracak. Daha doğrusu Acı çeken, zulme ve haksızlığa uğrayan halklar barış adına yürüyecek.
Kürt halkı 2009’dan bu yana yaşatılan tutuklamalar, köy boşaltmalar, katliamlar, depremlerle neredeyse acıyla yatıp, acıyla yeni bir güne başlar oldu. Kürt açılımı dediler kürdü Barışa Aç hale getirdiler. Açılım dedikçe vurdular, o yetmedi Van depreminde insani yardımları halka ulaştırmayarak vurdular, ardından Roboski katliamı yaşandı 34 can gitti ..Şanlı 14 Temmuz direnişinden hemen sonra Hakkari’yi vurdular, yaklaşık 45 gündür vurmaya devam etmekteler. Kürt halkını iradesi olan belediye başkanlarından sonra şimdi de milletvekillerine cezaevi kapısı göstermek için BDP harici partilerle uzlaşı komisyonu kurma yolunda devlet. Kürtlerin yaşadıkları hal bu. Bölgede Kürt halkını vuran demokrasi havarileri şimdide ABD’den ültimatom alıp uzun zamandır sınır komşumuz olan Suriye’yi vurmak için mevzilerini hazırlıyor. Suriye’nin içişlerine karışmakla kalmayıp ESAD’a muhalif olan El kaide gibi İslami terör örgütlerine destek için Hatay ve Antakya ilimizi açıp, 5 yıldızlı otele eş diğer çelik kon diksiyonlu evlere yerleştiriliyoruz. Van depreminde karda-kışta evsiz barksız kaderine terk edilen Kürt halkı geliyor birden gözlerimin önüne, bu ülkenin yurttaşı olan.
Diğer bir sınır komşumuz olan İran’ın Suriye’yi desteklemesinden ötürü İran’la da sorunlarımız var. Irak’la Pkk’ye desteğinden ötürü sürekli çatışıyoruz. Egeyle sınır komşusu olan Yunanistan’la ise ezeli düşmanız. Rusya ile hiç geçinemiyoruz. Kısacası bütün sınır komşularımızla kavgalıyız. Ermenistan’a ve ülke içinde yaşayan Ermenilere devletin nasıl baktığını ise söylemeye bile gerek yok. Hrant Dink olayında katilin ve katillerin nasıl korunduğuna bakın yeter. Ermeni halkına o kadar düşman bir devlet ki, Yabancıları mülk edinme yasası ile Ermeni halkını ve Yahudileri devre dışı bırakacak kadar. Son dönemde Lazlar’da anadilde eğitim hakkı istedikleri için onlarda potansiyel suçlular listesinde artık. Alevilere gelince; gün geçmiyor ki, Malatya’da başlayan, ramazanda artan bir hızla Alevi evleri kırmızıyla X işaretlenip yeni Maraş’lar, Sivas’lar yaratılmak istenmiştir. Alevilerin kutsal mekânları ‘’Cem Evlerini’’yok sayan, kapattırmaya çalışan Alevilere Ucube diyen devlet erkânı şimdilerde kendi Alevisini yaratma peşinde.
Daha bitmedi o kadar çok düşmanımız var ki..Her gün  yeni bir düşman haberleriyle uyanıyoruz.Neredeyse kendimize düşman olacak kadar nefret tohumları ekiyoruz bu ülkede.
Süryanilere ise anadilde eğitim hakkı istedikleri için kırgınız. Çünkü devleti yönetenler 1923 Lozan antlaşmasını kapı gibi, Süryanilerin önüne koyup, bak! Siz Azınlık değilsiniz deyip en temel insan hakkı olan anadilde eğitim hakkını yüzyıldır gasp etti.1915’ile başlayan sermayenin millileştirilmesi çabaları 1942-1944 Varlık vergisiyle Süryanileri Azınlık sayıp, onlarda bu vergiden payına düşeni fazlasıyla ödediler. İşine geldi mi? Azınlık, işine gelmedi mi? Azınlık değil. Bu ne? Çifte standart.
Süryanilere ait 1600 yıllık Mor Gabriel manastırının topraklarını işgal et, dava aç, sonra Manastıra ait arazileri hazineye geçir.
Bu da yetmedi,1915’den bu yana sayıları hızla yok olan/yok edilen, Turabdin’e yakın Şırnak-Cizre arasındaki Kilise dağları denilen Süryanilere ait iki köy havan topuyla tamamen yakılarak yok edildi.1990’lı yıllardaki çatışmalarda harabeye dönen son kalan yıkıntılarda,  havan topuyla böylece yerle bir edilmiş oldu.
Tezel Özlü’nün ‘’BURASI BİZİM YURDUMUZ DEĞİL Kİ, BURASI BİZİ ÖLDÜRMEK İSTEYENLERİN YURDUDUR. ”sözünü sanki bu ülkede Süryani halkı için söylemiş.Bu toprakların 6ooo yıllık ilk sahipleri olan Süryaniler 1844 Nasturi katliamından, bu yana ya topraklarından sürüldüler,ya Sürgün edildiler ,ya soykırıma uğradılar,ya köyleri yakıldı,yıkıldı,yağmalandı..ya kutsal mabetleri yok edildi,ahıra çevrildi .Sürekli Acı,sürekli gözyaşı döktüler TURABDİN dedikleri anavatanlarında…
Ne Azınlık sayıldılar, nede halk. Sürekli yok saymak için Süryani Cemati dediler.Tüm bunlar İLERİ demokrasi diye diye yapıldı bu ülkede .Ya Geri demokraside yaşasaydık neler yaşayacaktı SÜRYANİLER…..
İşte tüm bu ahval ve şartlar altında savaşın bu kadar yaktığı ülkemiz,1 Eylül dünya barış gününe giriyor.Bu yüzdendir, Barış; en çok da acı çeken/ezilen  halklara yakışır.Bir kez olsun Acıyı değil,Barışı paylaşmak için,Nefretin değil,barışın önünde eğilmek için yarın hep birlikte alanlara..
ZEYNEP TOZDUMAN
zeynoege [zeynoege@mynet.com]

Yorumlar kapatıldı.