İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

7 Ağustos 1933 Irak/ Simele Süryani Soykırımı

Zeynep Tozduman

Irak hükümeti Bakanlar Kurulu 20 Haziran 1933’de bir karar çıkartmıştır. Asurluları hain ilan ettiği yetmiyormuş gibi, Asur halkının toplu halde değil de bütün ülkeye dağıtılması,(1 Haziran 1932’de silahlı kuvvetlerini dağıtmalarına rağmen) ellerinde kalan son silahları isteyerek, tamamen silahsızlandırmak ve zorunlu göçe tabii olmaları konusunda Süryani halkının aleyhine kararlar çıkartılmıştır. Irak hükümeti, Süryani halkına karşı, bu karardan sonra cihat ilan etti.

***
Ortadoğu üzerinde emperyallerin, özellikle İngiltere, Fransa ve ABD’nin hegamonyaları ve petrol uğruna kadim halkları birbirine düşürmeleri, parçala-böl-yönet politikaları, bu gün hala geçerliliğini korumaktadır. Yaklaşık son yüzyılda yaşadıkları katliamlar yüzünden, nar taneleri gibi dört bir yana dağılan, dünya geneli nüfusları 5 milyon olan Süryanilerin, 7 Ağustos Simele Şehitlerini saygıyla anıyoruz.
1915’den sağ kalan kılıç artıkları Süryaniler, yaşamak için gittikleri, her coğrafyada sürekli 1915’i yaşadılar. Türkiye’de Ruslarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle katliamlar yaşayan Süryani halkı, 1915’den sonra 1924 Hakkâri’de/ Nesturî katliamı yaşamışlardır. Türkiye’de vatana ihanet suçuyla suçlanan Süryani halkı, Seyfo’dan(Süryani soykırımı) sonra Der zor çöllerinden Irak’a, Suriye’ye, Lübnan’a, İran’a ölüme yolculuğa çıkmıştır. Oysaki Irak ’da da aynı keder onları bekliyordu.  Irak ‘da İngilizlerle işbirliği yaptıkları gerekçesiyle bu kez de Irak’a ihanetle suçlanmıştır.
1929 Dünya ekonomik buhranı ve savaşlarla sarsılan Ortadoğu tam bir cadı kazanına dönmüştü. Bağımsızlık mücadelesi veren Irak 1932’de bağımsızlığını dünyaya ilan etmiştir. Irak bağımsızlığını ilan etti, etmesine de ama Asur Sorunu, bu topraklarda bu gün olduğu gibi hiçbir zaman çözüme kavuşmadı. Ülkede Kürt sorunu, Şiilerle Sünniler arasındaki mezhep kavgaları gibi problemler artınca, siyasi sorunları bertaraf etmenin en güzel yolu, gözleri Hristiyan bir halk olan Süryani halkına çevirmekti. Irak hükümeti Bakanlar Kurulu 20 Haziran 1933’de bir karar çıkartmıştır. Asurluları hain ilan ettiği yetmiyormuş gibi, Asur halkının toplu halde değil de bütün ülkeye dağıtılması,(1 Haziran 1932’de silahlı kuvvetlerini dağıtmalarına rağmen) ellerinde kalan son silahları isteyerek, tamamen silahsızlandırmak ve zorunlu göçe tabii olmaları konusunda Süryani halkının aleyhine kararlar çıkartılmıştır. Irak hükümeti, Süryani halkına karşı, bu karardan sonra cihat ilan etti.
Asur ordusunu kurduran Ağa Petrus’u komutan yapan, emperyalist İngiltere, Fransa ile antlaşmaya vararak, bir yandan Asurlulara destek verip, diğer yandan da Irak hükümetiyle antlaşma yapmıştır. Parçala, böl, yönet…
4 Ağustos 1933 günü başlayan saldırılar, 5 Ağustos akşamına dek durmaksızın devam etti. Bunun üzerine Duhok/Simele’de toplanan Süryani halkı 7 Ağustos 1933 günü ise yaklaşık 5000-6000’e yakını katledildip,95 köy yerle bir edildi. Katliamlar Irak’ın tümünde Amadia, Zaho, Duhok, Şeyhan ve Musul çevresinde cihat adı altında yapıldı.  Simele katliamında özellikle din adamları kasten katledildi yâda idam edilerek öldürüldü. Öldürülenlerin bütün servetleri, Irak hükümetinin emriyle yağmacılara verildi. Tıpkı 1915’de Türkiye’de olduğu gibi katliama ortak olanlar büyük servet edindiler. Fransa, İngiltere ve ABD’nin gözü önünde yaşanan bu katliamda Süryaniler, Mezopotamya coğrafyasından tamamen yok edilmek istendi. Dünya ise bu katliama seyirci kalmakla yetindi. Tarih tekerrürden ibarettir diye boşuna söylenmemiştir.1700 yıldır Süryani halkının bir mirası olan Mor Gabriel manastırına ait arazilerin, hazineye devredilmesinde dünyanın sessiz kaldığı gibi…
Bu gün ise BOP projesi adı altında Suriye’de emperyalistler tarafından yaşatılan kirli savaşın, petrol rezervlerini ele geçirme/yönetme dışında bir diğer amacı; Ortadoğu’yu Hristiyanlardan arındırmaktır. Geçtiğimiz süreçte gördük ki, ABD ve İngiltere öncülüğünde ‘’Arap baharı’’ adı altında Şeriatı Ortadoğu’da egemen kılıp,22 ülkenin sınırlarını değiştirerek daha fazla sömürmek. Mazlum halkları köleleştirerek sadaka kültürünü dayatan yeşil faşizm, şimdide aynı senaryoyu Hakkâri’de oynuyor. Bu gün Hakkâri’de yaşanan çatışmalar hep anaların yüreğini dağlamaktadır. Kanla sulanan Hakkâri,  ne tuhaftır ki, dün Nesturîlerin kanıyla, bu gün ise Kürtlerin-Türklerin kanıyla sulanmaktadır. Barış inşa edilene dek de bu kavga bitmeyecek gibi.
Hoşgörünün, kardeşliğin ve sevginin temsilcisi Süryani halkına yapılan her katliam, nedense hep hain ilan edilerek hayata geçirildi. Süryani halkı hain ise ben ihanet içindeyim. Süryaniler hain bir halktır diyenlere ise sözümüz var. Süryani halkının tek hainliği olsa olsa doğdukları ata topraklarını, yok olma pahasına/Ölümüne Sevmek…
Bu toprakları; Süryaniler ve kadim halklarla birlikte yan yana yaşamak için sevmekse tek suçumuz, beni de gömün Turabdin’e…
ZEYNEP TOZDUMAN
zeynoege [zeynoege@mynet.com]
.

Yorumlar kapatıldı.