İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İran Basını ve Hayali Pers İmparatorluğu

İran′da eli kalem tutabilen gazetecilerin neredeyse tamamı Azerbaycan′ı eleştiri oklarının hedefi yapan makaleler yazıyor. Çoğu meslek etiğinden bile yoksun İranlı yazarlar, sanırım maaşlarını Azerbaycan ve Azerbaycanlılara yüklenmenin karşılığında alıyorlar… Yukarı Karabağ sorununa değinen İranlı yazarlar, sorunun sadece bağımsız Azerbaycan’ın yanlış milli politikasından kaynaklandığını, Ermenilerin de Talış ve diğer azınlıklar gibi mazlum olduklarını kaydediyorlar.

***
İran kitle iletişim araçları, Azerbaycan ve Türkiye karşıtı yazılar yayınlamaya devam ediyor.
İran basınının Azerbaycan ve Türklüğe karşı tutumunu hepimiz iyi biliyoruz. Türk düşmanlığı edebiyatından esinlenerek yola çıkan Pers şovenistlerin gerçek yüzünü tam anlamıyla yansıtan ayna gibidir İran′ın kitle iletişim araçları. Belirli güçlerin maşalığını yapan gazeteler, dergiler ve haber ajansları art arda anti-Azerbaycan yazıları yayınlayarak birilerinin kirli niyetlerini ortaya koyuyorlar.
İran′da eli kalem tutabilen gazetecilerin neredeyse tamamı Azerbaycan′ı eleştiri oklarının hedefi yapan makaleler yazıyor. Çoğu meslek etiğinden bile yoksun İranlı yazarlar, sanırım maaşlarını Azerbaycan ve Azerbaycanlılara yüklenmenin karşılığında alıyorlar. İran′da, deyimi yerindeyse, Azerbaycan ve Kafkasya sorunları üzerine “uzmanlaşmış” büyük bir medya kuruluşu daha var – Aran Haber Ajansı.
Söz konusu medya kuruluşunun özellikle Azerbaycan′la ilgili yayınladığı haberlerin neredeyse tamamı mizah konusu oluyor. Bu yüzden İran haber ajansının dayandığı temel ilkeler ve çalışma hususlarının detaylarına fazla girmeyerek direkt konuya geçeceğim.
Geçenlerde Aran Haber Ajansı′nın internet sitesinde yayınlanan bir haber üzerinde durmak istiyorum. Siteye sözde Talış-Muğan Cumhuriyeti`ne desteğin ifade edildiği bir anti-Azerbaycan yazısı yerleştirmişlerdi.
Yukarı Karabağ sorununa değinen İranlı yazarlar, sorunun sadece bağımsız Azerbaycan`ın yanlış milli politikasından kaynaklandığını, Ermenilerin de Talış ve diğer azınlıklar gibi mazlum olduklarını kaydediyorlar.
Yazılanları “ispatlamak” için Azerbaycan halkını ikiye bölen Türkmençay Antlaşması`na tarihi bir seyahat ediliyor. “Suçlu yalnızca İran topraklarını (Kuzey Azerbaycan) işgal etmiş Rusya Çarlığı ve onun ardılı SSCB” diyorlar ama halkların ve milletlerin haklarını koruyorlarmış gibi davranıp da milyonlarca Azerbaycanlı Türkün sınırlarla bölündüğünü unutmuş gibi yapıyorlar.
Ne var ki başarısız Talış-Muğan Cumhuriyeti inisiyatifi, Talış halkının kendi kaderini tayin etme hakkı uğruna mücadele etmiş gibi yapan lider bozuntuları ve çakma ideologlar için gözyaşı dökülüyor.
Yazıyı dikkatlice okuyunca Türkmençay Antlaşması ve tabiri caizse eski İran topraklarının kaybedilmesinden dolayı büyük üzüntü duyuluyor sanki. Yazarlar, eski Sovyet cumhuriyetlerini kastederek, “Bu ülkelerden bazıları – Türkmenistan, Tacikistan, Aran ile Talış (herhalde Kuzey Azerbaycan demek istemiyorlar), Özbekistan, Ermenistan ve Gürcistan, Kaçarların rezil yönetimi döneminde İngiltere ve Rusya İmparatorluğu`nun doğrudan müdahalesi sonucu İran`dan koparıldı. Ama bu parçalanma sadece siyasi ve coğrafiydi. İran uygarlığı bu bölgelerde yaşamını sürdürmeye devam etti” gibi ifadelere yer veriyorlar.
Ayrıntılara yer vermek ve İranlı sözde araştırmacılara tarihe yolculuk yaptırmakta fayda vardır.
Ermenilere gelince… İranlı dostları, kendileri bile farkına varmadan onları çok kırdı. Hangi Ermeni Ermenistan`ın eski İran eyaleti olduğu düşüncesine katılır?! Bir zamanlar Azerbaycanlı Türklerin kurmuş olduğu ve yönettiği Erivan Hanlığı`nın varoluşunu onlara nasıl anlatacaksın ki… İşte budur yazarların büyük gafı.
Bu arada Türkmençay Antlaşması dönemi haritalarını araştırırken ne bir eksik ne bir fazla “19. yüzyıl Ermenistan halkının İran`a karşı mücadelesi” isimli harita bulabilirsiniz.
Kaldı ki Gürcistan. Gürcü Kartli-Kakheti Çarlığı, Türkmençay Antlaşması`ndan yaklaşık 50 yıl önce – 1783 yılında Georgievsk Antlaşması`yla Rus yönetimi altına geçti. Üstelik bu anlaşmayı İran değil, Gürcistan Çarı imzaladı. Yani anlayacağınız İran`ın Azerbaycanlı şahları Gürcistan`ı birkaç kez fethetti ama o dönem Kartli-Kakheti Çarlığı bağımsızdı. Doğu Gürcistan, yani Azerbaycanlı Türklerin yoğun yaşadıkları eski Borçalı topraklarıysa 1801 yılında Rusya tarafından ilhak edildi.
Böylece, yazarların kabul edilmesi zor bir fikrinin daha – söz konusu bölgelerde İran medeniyet hayatının devam ettiği düşüncesinin hiçbir değeri kalmıyor. Ayrıca 7. yüzyıl Arap işgalinden sonra 1925 yılına kadar tarih hiçbir Fars nitelikli İran devletine sahne olmadı. Bin yıl boyunca bu toprakları Azerbaycanlı Türkler yönetti, çeşitli devletler kurdu, ülke sınırlarını genişletti. Yazıda adı geçen Kaçarlar Hanedanı da siyasi ve kültürel merkezi Azerbaycan olan bir Türk hanedanıydı.
Yazıya ek olan haritada Azerbaycan Cumhuriyeti`nin İran`ın bir parçası olarak gösterilmesi de sanırım yazarların gerçek amaçlarının ne olduğunun bir göstergesidir.
Makaleye “Aran Cumhuriyeti (Talış-Muğan) nereye gidiyor?” gibi acayip bir başlık verilmiş. Bence Aran Cumhuriyeti, mantıksal olarak ulaşacağı yere vardı bile. Acaba, Aran Haber Ajansı nereye gidiyormuş…
Ceyhun Alekber
F.V

Yorumlar kapatıldı.