İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Özgürlük, insanlara duymak istemedikleri şeyleri söyleyebilmektir!

Hasan Cemal /h.cemal@milliyet.com.tr

“AKP’nin Türkiye ve Müslüman dünyasındaki popülaritesi, Erdoğan’a bir hoşgörü döneminin öncülüğünü yapma fırsatını veriyor. Türkler, Hıristiyanlara yapılan soykırımı ve diğer gruplara karşı işlenen suçları tanıyarak, insan hakları alanında lider olabilirler. Fakat , Osmanlı’nın hataları telafi edilmediği sürece, Türkiye’nin örnek bir özgürlük ve demokrasi ülkesi olma çabaları sonuçsuz kalacak.” Yukarıdaki satırlar benim değil. Taner Akçam’ın. Geçen gün New York Times’ta çıkan “Türkiye’nin İnsan Hakları İkiyüzlülüğü” başlıklı makalesinden aldım.Sonra bu yazıya başlık düşündüm… George Orwell, Hayvan Çiftliği’nin hiç yayımlanmamış girişlerinden birinde demiş ki: “Özgürlük, insanlara duymak istemedikleri şeyleri söyleyebilmektir.”

KIZ GECELEYİN BİLEKLERİNİ KESERKEN.
Kız geceleyin bileklerini keserken, bir şarkı mırıldandı. Her yerde kar var, dedi.
İngiltere’nin küçük bir şehrindeydi.
Kaçıncı intihar girişimiydi, bilinmez, sevgilisi acil servisi aradı, kızı hastaneye yetiştirdiler.
Ben tercümanlık yapıyordum.
Kız doktorların sorularına ağır ağır cevap veriyor, kendinden geçmiş halde bazen Zazaca bazen Türkçe konuşuyordu.
Ben küçüktüm, diyordu, köyümüz de küçüktü. Bir gece askerler gelip babamı ve annemi götürdüler. Aynı odaya soktular onları, anneme tecavüz edip, babama zorla seyrettirdiler.
Ablamla birlikte günlerce bekledik. Gözümüzü ufka diktik, ama her yerde kar yağıyordu. Annem ve babam bir gece yıkık geldiler.
Dünyanın bütün acılarını bir insanın sırtına yüklemek büyük insafsızlıktı. Annem bu yükü taşıyamadı, sırtında çarmıhla yürüyebilen evliya değildi o.
Köyümüzün yakınında bir uçurum vardı. Annem kendini oradan attı ve babam bize tek kelime söylemeden o gün çekip gitti.
Aklındaki yer her nerede ise, daha oraya varamadan vurdular babamı.
Ablam on beş yaşındaydı, geceleri ona sarılarak uyudum, birbirimizden gizli ağladık.
Sonra o da gitti.
Köylüler bana ablamın geri döneceğini söylediler. Sabır, sahte bir şekerdi o zamanlar, insanı kandırır, ama tat vermezdi.
Kaç mevsim geçti?
Bir gün ablamın cesedini getirdiler. Dağdakilere katılmış ve aylar sonra köyümüzün yakınındaki bir çatışmada ölmüştü.
Köyde zararsız deliler gibi yaşadım. Sakın dağa gidip ölme dediler her gün…
* * *
Yukarıdaki satırlar, Bir Dersim Hikayesi isimli kitaptaki (Metis Yayınları) Burhan Sönmez’in “Tarih Öncesi Köpekler” isimli öyküsünden.
1938 Dersim Katliamı’nı anlatan kitabın öykülerini Murathan Mungan seçmiş. Ve resmi tarihin bu ülkedeki hegemonyasını, inkarcılığını sorgulayan önsözünde şöyle demiş:
“Anadolu, kanlı sahne. Ve her geçen biraz daha öğreniyoruz bu topraklarda her inkarın ardında yakın ya da uzak tarihli bir toplu mezarın yattığını… Toprağa yalnızca ölülerin değil, hakikatlerin, dillerin, kültürlerin, kelimelerin gömüldüğünü…”
* * *
Ortadoğu’da güvenlik, demokrasi ve geçmişle yüzleşme arasında güçlü bir ilişki var. Tarihte yaşanmış adaletsizliklerin sürekli inkarı demokratikleşmeye sekte vurduğu gibi, farklı dini ve etnik gruplar arasında sağlam ilişkiler kurulmasını da engelliyor.
AKP’nin Türkiye ve Müslüman dünyasındaki popülaritesi, Erdoğan’a bir hoşgörü döneminin öncülüğünü yapma fırsatını veriyor. Türkler, Hıristiyanlara yapılan soykırımı ve diğer gruplara karşı işlenen suçları tanıyarak, insan hakları alanında lider olabilirler.
Fakat, Osmanlı’nın hataları telafi edilmediği sürece, Türkiye’nin örnek bir özgürlük ve demokrasi ülkesi olma çabaları sonuçsuz kalacak.
* * *
Yukarıdaki satırlar benim değil.
Taner Akçam’ın.
Geçen gün New York Times’ta çıkan “Türkiye’nin İnsan Hakları İkiyüzlülüğü” başlıklı makalesinden aldım.
Sonra bu yazıya başlık düşündüm.
Bunu da Fatmagül Berktay’ın Hannah Arendt’i, totalitarizmi, özgürlüğü, insanların fuzuli kılındığı sistemleri düşündürücü bir derinlikle anlattığı Dünyayı Bugünde Sevmek (Metis Yayınları) adını taşıyan güzel kitapta buldum.
George Orwell, Hayvan Çiftliği’nin hiç yayımlanmamış girişlerinden birinde demiş ki:
“Özgürlük, insanlara duymak istemedikleri şeyleri söyleyebilmektir.”
İyi pazarlar!

Yorumlar kapatıldı.