İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Dış politika açmazda mı?

Şahin Alpay

Deniyor ki, Ermenistan ile 2009’da imzalanan protokoller hayata geçirilmedi. Peki, Ermenistan, Azerbaycan’ın beşte birini işgal altında tutup bir milyona yakın Azeri’yi kendi ülkelerinde mülteci kılma politikasında ısrar etmiyor mu? Erivan, Bakü ile uzlaşma yönünde en küçük bir tavize yanaşmadığı sürece Ankara’nın diplomatik ilişki kurmamakta, sınırları açmamakta direnmesinin anlaşılır bir yanı yok mu? Ankara’nın anlaşılmaz yönü, Osmanlı Ermenilerinin başına gelen felaketle yüzleşmekten ısrarla kaçınması. Soykırım veya değil, yüz binlerce Osmanlı Ermenisi kendi hükümetlerinin aldığı tehcir, zorunlu göç kararı nedeniyle can vermedi mi? Ne yapılması gerektiğini yıllar önce emekli büyükelçi Volkan Vural söyledi: Özür dile, tazminat öde, hayattaki aile efradına yurttaşlık ver!

***
Geçen yazımda AKP hükümetinin dış politikasına yöneltilen haklı eleştiriler üzerinde durdum. Eleştirilerin bir kısmını ise haksız buluyorum. Örneğin deniyor ki, 2008 yılı sonuna kadar Türkiye, Suriye ile İsrail arasında arabuluculuk yapıyordu, şimdi ikisiyle de kavgalı.
Peki, aradan geçen zaman zarfında olan bitenleri dikkate almadan bir yargıda bulunmak doğru mudur? İsrail, Gazze’de katliam yapıp Suriye ile barış arayışını kendisi kundaklamadı mı? İsrail’in son hükümeti, neredeyse tüm dünyaya meydan okuyarak Filistinlileri işgal ve boyunduruk altında tutma politikasında ısrar etmiyor mu? Türkiye, bütün bölgede barış ve istikrarı tehdit eden bu vicdansız ve adaletsiz politikaya “hayır” demekte niye haksız olsun?
Suriye halkı özgürlük ve demokrasi talebiyle ayaklandı. Baas diktatörlüğü, isyanı bastırmak için son sayılara göre en az 17 bin yurttaşını katletti, iki yüz bini aşan yurttaşını da komşu ülkelere sığınmak zorunda bıraktı. Beşşar Esed’in bütün reform çağrılarını cevapsız bırakmasından, meşruiyetini tümüyle yitirmesinden sonra, en uzun sınıra sahip olduğu komşusunda istikrarın sağlanmasında büyük çıkarı olan Ankara’nın rejime karşı (erken veya geç) tavır alması, muhaliflere diplomatik destek sağlaması niye yanlış olsun? Suriye halkına karşı vicdani sorumluluk yok mu? Suriye’de rejimin değişmesi artık bir vade meselesi. Irak hükümeti dahi “totaliter” olarak niteleyerek Baas diktatörlüğüne karşı tavır aldı. Rusya’nın da giderek Esed sonrasına hazırlandığına dair işaretler (silah satışını askıya alması) çoğalmıyor mu? Ankara’nın uzun vadeli düşünmesi doğru değil midir?
Deniyor ki, Ermenistan ile 2009’da imzalanan protokoller hayata geçirilmedi. Peki, Ermenistan, Azerbaycan’ın beşte birini işgal altında tutup bir milyona yakın Azeri’yi kendi ülkelerinde mülteci kılma politikasında ısrar etmiyor mu? Erivan, Bakü ile uzlaşma yönünde en küçük bir tavize yanaşmadığı sürece Ankara’nın diplomatik ilişki kurmamakta, sınırları açmamakta direnmesinin anlaşılır bir yanı yok mu? Ankara’nın anlaşılmaz yönü, Osmanlı Ermenilerinin başına gelen felaketle yüzleşmekten ısrarla kaçınması. Soykırım veya değil, yüz binlerce Osmanlı Ermenisi kendi hükümetlerinin aldığı tehcir, zorunlu göç kararı nedeniyle can vermedi mi? Ne yapılması gerektiğini yıllar önce emekli büyükelçi Volkan Vural söyledi: Özür dile, tazminat öde, hayattaki aile efradına yurttaşlık ver!
s.alpay@zaman.com.tr 
Not; Yazının devamı

Yorumlar kapatıldı.