İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Osmanlı bile topraklar Mor Gabriel’in demiş!

Elif Görgü

Beş bin yıllık anavatanları Turabdin’den (Mardin, Midyat ve çevresi) sık sık göç etmek zorunda bırakılan, bugün Midyat’ta sayıları 3 bine düşerken Avrupa’da 4 milyona ulaşan Süryanilere, bir kez daha Avrupa yolu göründü. Ancak Süryaniler bu sefer topraklarını geride bırakarak değil, kalan son topraklarına sahip çıkabilmek için gidiyorlar.

Yargıtay, Süryanilerin dünya üzerindeki en kutsal mekanlarından birini, Midyat’ta bulunan Mor Gabriel Manastırını, 1600 yıldır üzerinde bulunduğu toprağında “işgalci” ilan etti. Manastır, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) yolunu tutmak zorunda kaldı. Bu arada ortaya çıktı ki Osmanlı İmparatorluğu döneminde de komşu köyler Mor Gabriel’in topraklarını işgal etmiş ancak Osmanlı 172 yıl önce bu toprakları işgalcilerden geri alarak Manastırın üzerine tescil etmiş.
SÜREÇ 2008’DE BAŞLADI
Neler olduğunu hatırlayalım. 2008 yılında Mor Gabriel’in komşusu üç köyün, Yayvantepe, Eğlence ve Çandarlı köyünün muhtarları Mor Gabriel’in çevresindeki 100 hektarlık ormanlık alanın kendi köylerine ait olduğunu ileri sürerek suç duyurusunda bulundular. Bu üç köyün o zamanın AKP Milletvekili Süleyman Çelebi’nin “ağası” olduğu köyler olduğunun sık sık gündeme geldiğini hatırlatalım.
Bu da yetmedi üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi de 1600 yıllık arazinin Hazine’ye ait olduğunu ileri sürerek dava açtı. Mardin’de yerel mahkeme 2 kere Mor Gabriel’i haklı buldu, topraklar manastırın dedi. Ancak Yargıtay iki kere bu kararı bozarak, toprakların Hazine’ye ait olduğuna karar verdi. Böylece devlet yetkililerinin sık sık “geri dönün” çağrısı yaptığı Süryaniler bu kez adalet aramak için Avrupa yoluna çıkmak zorunda kaldılar. Manastır artık AİHM kararı bekleyecek.
19. YÜZYILDA AYNI KÖYLER İŞGAL ETMİŞ
Bu arada, bundan tam 172 yıl önce 1840 yılında da Mor Gabriel Manastırı’nın topraklarının yine aynı komşu köyler tarafından işgal edildiği ortaya çıktı.
Bugün resmi isimleri Yayvantepe ve Eğlence olan Kartmin ve Zinavle köyleri, Osmanlı döneminde manastırın topraklarına el koymak istemişler ancak Osmanlı hukuk sistemi bu işgali engelleyerek toprakları Manastırın üzerine tescil edilmiş. İsveç’te yaşayan Süryani Gazeteci Yakup Bilge’nin “Mor Gabriel Manastırı” kitabında, 1840 yılı kasım ayında, Diyarbakır’daki Osmanlı Mahkemesi, Manastır’ın sınırlarını mahkeme kararı ile belirlediği yazıyor.
Turabdin’in o dönemdeki en yüksek dini lideri olan ve Mor Gabriel’in toprakları için büyük mücadele veren Mafiryan Ablahad Beth Kande ise karardan 4 yıl sonra öldürüldü. Mezarı kendi köyü olan Midyat’a bağlı Enhıl, bugünkü adıyla Yeşilli Köyündeki Mor Kuryakos Kilisesi’nde bulunuyor. (İstanbul/EVRENSEL)
BOYACI: KARAR TARİHE BÜYÜK BİR UTANÇ OLARAK GEÇECEK
“Osmanlı hukuku tarafından alınan karardan bu yana 172 yıl geçti tekrar bu sorunla uğraşmak zorunda kaldı Manastır” diyor “suryaniler.com” sayfası editörü Şabo Boyacı. Gazetemize konuşan Boyacı şöyle devam ediyor: “Bölgede hiçbir zaman tapu kadastro çalışmaları eksik olmamıştır. Son zamanlarda özellikle turizm rantı yükselen de bir bölge. Mor Gabriel Manastırı da sahip olduğu arazilerle bir çok kişinin iştahını kabartıyordu ve bunun sonucunda da dava ile yüz yüze kaldı manastır. Süryani toplumu böyle bir davayı beklemiyordu. 2000’li yıllarda iktidara gelenler farklı kimliklere demokrasi vaadi verdiler. Süryaniler de bu söylemlere güvendiler, bu dava da çoğu Süryani için sürpriz oldu. Ancak Türk yargısını aldığı bu karar tarihe çok büyük utanç olarak geçecektir.”
MOR GABRİEL İLE DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Mor Gabriel hakkında verilen Yargıtay kararına karşı “Türkiye Süryanilerin vatanıdır ve Mor Gabriel Manastırı İşgalci Değildir” diyen 250 aydın bugün bir bildiri yayınlayacak. Bildiri İstanbul’da Cezayir Toplantı Salonu’nda saat 11.30’da kamuoyuna açıklanacak. Prof. Dr. Baskın Oran, Prof. Dr. Cengiz Aktar, Prof. Dr. Ufuk Uras, Sabro Gazetesi Sahibi Tuma Çelik ve Gazeteci Yazar Altan Tan imzasıyla yapılan toplantı çağrısında, “Daha önce de birçok konuda Süryaniler birçok olumsuzlukla karşılaştılar. Ancak yaşanan bütün bu olumsuzluklarda Süryaniler kendi haklılıklarını ve düşüncelerini kamuoyuna duyuramadılar. Dolayısıyla da haklı olmaları gereken birçok yerde haksız duruma düştüler ve yavaş yavaş bu ülkeden göç ettiler.
Hazırlanan bu bildiri ile, binlerce yıldır kendi toprakları üzerinde yaşayan Süryanilerin içinde bulunduğu duruma dikkat çekmek ve onlarla dayanışma içerisinde olduğumuzu göstermek istiyoruz” denildi.

Yorumlar kapatıldı.