İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

4+4+4 Eğitim Sistem

Sevgili Okurlar, eğer bir değişiklik olmazsa 4+4+4 bu yıl bizim okullarımızda da uygulanacak. Zorunlu eğitim 12 yıl olacak. Bizim açımızdan 4+4+4 sistemi iyi mi? Tabi eğitimle ilgili olarak bir şey söyleyemem. Onu eğitimcilerimiz bilecektir. Ben konuya başka açılardan ele almak istiyorum.

***
Not: Bu yazı 15 Haziran tarihli Marmara Gazetemizin Türkçe ekinde yayımlanmıştır.
Sevgili Okurlar,
Eğer bir değişiklik olmazsa 4+4+4 bu yıl bizim okullarımızda da uygulanacak. Zorunlu eğitim 12 yıl olacak. Bizim açımızdan 4+4+4 sistemi iyi mi? Tabi eğitimle ilgili olarak bir şey söyleyemem. Onu eğitimcilerimiz bilecektir. Ben konuya başka açılardan ele almak istiyorum.
Eskiden ilkokul 5, ortaokul 3, lise 3 yıl ve zorunlu eğitim 5 yıldı. Bu dönemde ilkokulu bitiren çocuklarımızın bir bölümü iş hayatına atılırken, bir bölümü de 5 yıldan sonra kolejlere gidiyordu. Sonra yasa değişti, ilköğretim ve zorunlu eğitim 8 yıl, lise 4 yıl oldu ve kanımca bizim açımızdan iyi oldu. Böylece ilkokuldan sonra koleje gidecek ya da çalışma hayatına atılacak çocuklarımız 8 yıl okullarımızda okuyordu. Zorunlu eğitimin 12 yıl olması eğer çocuklarımızın okullarımızda 12 yıl okumasını sağlarsa, bizim açımızdan çok yararlı olacaktır.
Yeni kanunun bizim açımızdan olumsuz yönlerinden biri kolejlerin yeniden ortaokul açmaları ve çocuklarımızın 4 yıldan sonra kolejlere yönelmesidir. Ancak bakanlık sitesinde okuduğum açıklamaya göre yabancı kolejlerin (Galatasaray, İstanbul Erkek ve Fen Liseleri dahil) ortaokul açmasına izin verilmiyor[i]. Diğer özel okulların ortaokul açması da yabancı okullar kadar önemli değil. İtiraf edeyim ki, yabancı okullara çocuklarımızın gönderilmesini anlıyorum ama bu gün okullarımızdan hiç de üstün olmayan Türk kolejlerine gönderilmesin anladığımı söyleyemem.
Okullarımızı beğenmeyip ilk eğitimde de çocuklarını özel okullara gönderenlerin ise, -en hafif deyimle- geleceğimize ciddi zararlar verdiklerini, gönüllü asimilasyona katkı yaptıklarını bilmeleri gerekir. Ben farklı olmak istemiyorum, ben Ermeni kimliğimle öne çıkmak istemiyorum, elli ya da yüz sene sonra Ermenilik Türklük mü kalacak diyenlerin, kanımca zihnen asimile olmuş olanların çocuklarını okullarımıza göndermemesine bir diyeceğim yok. Ancak asimilasyona karşı olup, Ermeni olarak var olmak isteyenlerin yüzde yüz hakli nedenlerle bile olsa çocuklarını en azından ilk 8 yıl için okullarımıza göndermemeleri kabul edilemez. 
Bu konuda bir başka sorun da, ilk ve ortaokulu olmayan liselerimizin ortaokul açması olabilir. Bakanlığın açıklamasından çıkan sonuca göre azınlık okulları da Türk özel okulları gibi isterlerse ortaokul açabilirler. Bu durumda ilkokullarımız zaten var olan 8 sınıflarını kapatması düşünülemeyeceğine göre ortaokullarımızın sayısı artacak demektir. İlköğretim okulları sekiz sınıf ve okul öncesi eğitim için zaten fiziki olarak sorunu çözmüştür. Çünkü zaten sekiz sınıfta eğitim yapılıyordu ve eskiden beri okullarımızda zaten Ana okulu (Mangabardezlerimiz) vardı. Devlet başlatmadan biz okul öncesi eğitimi asırlardır sürdürüyoruz.
Her halükarda giderek azalan nüfus, çeşitli nedenlerle çocuklarını okullarımıza göndermekten kaçınan aileleri de dikkate alarak okul sayısının artırılmasından kaçınmak gerekir. Türkiye Ermenilerinin bu konudaki temel politikası, mümkün olduğu kadar okulları birleştirmek, okullarımızın eğitim seviyesini dilimizi, dinimizi ve kültürümüzü iyi derecede öğretecek ve kolejlerle rekabet edecek güce getirmek olmalıdır.Eleştirilere kapılarımızı kapatarak, bizim okullarımız iyidir, başarılıdır diyenlere prim veren popülist politikalarla gidilecek bir yer yoktur. Ne yazık ki, belli popülist basını arkasına alan popülistlerin neler yapabileceğini hep gördük ve görüyoruz.
Sorunu sadece bir para meselesi olarak görmek, ben para bulurum diye yanaşmak ağaca bakmaktan ormanı görememek ve ciddi bir yanlış olur. Yönetimlerin görevi sadece okullara para sağlamak değildir. (Kardeşim Mıgırdiç Timurcuoğlu’nun kulakları çınlasın.) Okulun başarısından, eğitimin kalitesinden de yönetim sorumludur. Konuyu kantite değil kalite açısından ele almak gerekir. Okullarımızın rakibi devlet okulları değil, kolejler, özellikle yabancı dilde eğitim yapan yabancı kolejlerdir. Sorun dilimizi, dinimizi, kültürümüzü en iyi şekilde öğretecek ve bu kolejlerle rekabet edecek, öğretim kadrolarını kurmak, bilimsel destekleri ve imkânları sağlamaktır. Her zaman söylediğimi tekrarlayayım, okul ne binadır, ne laboratuardır ne de bilgisayar vb okul öncellikle kesin olarak öğretmen demektir. Dünyanın en iyi imkânlarını verseniz iyi öğretmeniniz yoksa o okuldan başarı beklenemez. Okulun başarısı da başarısızlığı da öncelikle öğretmene bağlıdır. Maddi gücümüzü bölmek yerine okullarımızı birleştirerek, gücümüzü artıralı ve bu gücü okullarımızın sayısını artırmak ya da gereksiz yere sayıyı korumak için değil, okullarımızın kalitesini yükseltmek ve kolejlerle rekabet edecek güce getirmek için harcamamız gerekir.
Öncelikle imkânlarımızı genç nesillerin ve birinci sınıf beyinlerin öğretmenliğe teşvik etmek için kullanılması gerekir. Bunun için öğretmenlerimizin gelirleri cazip hale getirilmelidir. Kapitalist ya da serbest piyasa ekonomisinin hüküm sürdüğü yerlerde birinci sınıf beyni çekecek en önemli belki de tek ölçü öncelikle birinci sınıf bir ücrettir. Öğretmenlik ek iş, ikinci iş gibi düşünülmemelidir. İkinci olarak belli bir planlama ile –kim ve nasıl yapacak demeyin, ben de bilmiyorum- ihtiyacı karşılayacak sayıda gencimize burs verilerek öğretmenliğe hazırlanmalıdır. Elbette burs verirken de öncelikle çocuklarımızın başarısı göz önüne alınmalı, başarılı öğrencilere burs verilerek öğretmen kalitesi yükseltilmelidir. Öğretmenlerimizin batı Ermenicesini öğretmeleri için, öğretmenlerimizin batı Ermenicesini öğrenmesini sağlamamız gerekir. Öğretmenlerimizin Ermenice öğrenmeleri için gerekli burslar bulunmalı ve bu öğretmen adaylarına iş garantisi verilerek öğretmenlik ve öğretmenlerimizin Ermenice öğrenmeleri teşvik edilmelidir. Diğer yandan mevcut öğretmenlerimizin de belli dönemlerde meslek içi eğitim yoluyla çağdaş gelişmelerden haberdar edilmeleri de okullarımızın başarısı açısından önemli bir aşama olur.
Eskiden beri düşünülen ilk ve ortaokulu olmayan liselerimizin, eğer fiziki koşullar da uygun ise lisesi olmayan ilköğretim okullarımızla birleşmesi ise yeni yasaya göre artık mümkün değil gibi. Bakan, ortaokullarla birleşen ilkokul ve liselerden söz ediyor. Ortaokullar ya liseyle ya da ilkokulla birleşebiliyor. Bu durumda 12 yıl eğitim verebilen okullarımız, fiziki koşulları sağlayamazsa lise ya da ilkokulu kapatmak zorunda kalabilirler.
Her zaman söylediğimiz yeteri kadar öğrencisi olmayan okullarımızın başka okullarımızla birleşmesi ise ne yazık ki yine benim okulum kapanmasın, benim dönemimde kapanmasın, benden sonra tufan mantığıyla ve maalesef merkezi bir otoriteye sahip olmadığımız için mümkün olmamaktadır.
Diğer taraftan okullarımız, özellikle liselerimiz çağımızın bir iletişim çağı olduğunu dikkate alarak gerekirse profesyonel destek alarak tanıtımlarını yapmalı, (PR) halkla ilişkiler yoluyla imajlarını olumlu yönde değiştirmelidir. Özellikle okullarımızın özel kolejlerden hiç de geri kalmadığını yabancılarla rekabet ettiğini vurgulanmalıdır. Özel kolejleri kazanmanın hiç de önemli olmadığı, önemli görülmemesi gerektiği halka anlatılmalıdır.
Milli Eğitim Bakanlığını açıklamalarında bir başka önemli nokta da fiziki durum. 39. Sorunun cevabının son bölümü şöyle: “Aynı bina içerisinde ilkokul ile ortaokulun veya ortaokul ile lisenin birlikte bulunması durumunda, okul giriş çıkış kapıları ile bahçe gibi ortak kullanım alanlarının öğrencilerin yaş seviyeleri dikkate alınarak düzenlenmesi sağlanacak, ayrıca ikili öğretimle her iki kademe öğrencileri farklı zamanlarda okulda bulunacaklardır.”  Bu durumda amacın ilkokul öğrencileri ile ortaokul ya da lise öğrencilerinin aynı zamanda aynı bahçede bulunmaması ve aynı zamanda okula gelip gitmemesi olduğunu düşünüyorum.
Okullarımızın fiziki durumunu düşündüğümüzde bu konuda iki çözüm bulanabilir. İlk çözüm okulların farklı zamanlarda derse başlamaları, farklı zamanlarda teneffüse çıkmaları ve farklı zamanlarda okuldan ayrılmaları olabilir. Örneğin eğer ilk ve ortaokul aynı binadaysa ilkokul saat dokuzda, ortaokul saat sekizde başlar ve teneffüs ve çıkış saatleri çakışmayacak şekilde ayarlanabilir. İkinci çözüm ise ikili öğretim seçeneğidir. Ortaokul öğlenden önce eğitim yaparken, ilkokul da öğlenden sonra eğitim yapar. Eğer bu çözümler yeterli görülmezse her okulumuz 4+4+4’ten birini seçecektir ki bu ciddi bir sorun olur.
Son yıllarda çok konuşulan, kapanan okullarımızdan birinin ya da mevcut liselerden birinin meslek lisesine dönüştürülmesi fikri de tartışılmaya değer. Ancak elde yeterli veri olmadığından ve bu konuda özel bir araştırma yapılmadığından, zaman zaman gündeme gelmekle birlikte bu konuda bir gelişme görülmüyor. Meslek lisesi düşünülürken birkaç noktanın göz önünde bulundurulması gerekir. Öncelikle meslek liselerinin klasik liselerden çok daha fazla bütçeye gerek duyan okullar olduğu unutulmamalıdır. Laboratuarlar, makine ve demirbaş, sarf malzemeleri vb. uygulama yerleri gerekecektir. İkinci olarak seçilecek meslekleri belirlemek ve bu okullara yeterli öğrenci bulunup bulunmayacağı ve bu öğrencilere iş bunup bulunamayacağını incelemek gerekir. Elde cemaatin toplam nüfusu dahil hiçbir konuda doğru dürüst veri olmadan bu incelemeleri yapmak da kolay olmayacaktır.         
Bu gün artık okulların birleştirilmesi ve kapanması gündem dışında. Çünkü sorun hala bir para meselesi olarak görülüyor. Hastane veriyor, Ortaköy veriyor, yarın Kargözyan verecek belki başka vakıflar da verecek güce gelecek o zaman mesele yok, öğrencisi olsun olmasın okulu korumak gerekir mantığı hâkim. Bir kısım popülist basın da destekleyince haksızlar haklı olabiliyor.
Not: Bu yazının ilk hali Hyelist grupta yayımlandı. Hyelist grup üyelerden gelen katkıları dikkate alarak yazıyı güncelledim. Katkıda bulunan Hyelist(*) grup üyelerine teşekkür ederim.
Sevgiler.                                                                                               
Murat Bebiroğlu  / murat.bebir@gmail.com
Haziran 2012
Bakanlığın bizi ilgilendiren açıklamaları:
SORU 19: Bu sistem özel okullara giriş konusunu değiştirecek mi? Üsküdar Amerikan, Avusturya Lisesi gibi okullar ortaokul bölümlerini tekrar açabilecekler mi?
CEVAP 19: Özel Yabancı Okullar ile Özel Okulları birbirinden ayırmak gerekmektedir. Özel okullar tamamen Türk eğitim mevzuatına tabi olup mevzuattaki her turlu değişikliklere uymakla yükümlüdür. Nitekim 222 sayılı Kanunun 4. maddesinde “Türk vatandaşı kız ve erkek çocuklar ilköğrenimlerini resmi veya özel Türk ilköğretim okullarında yapmakla mükelleftir.” hükmü bulunmaktadır. Bu Kanun hükmü doğrultusunda yabancı okullar ortaokul açamazlar. Özel Türk okulları işe bağımsız ortaokul açabileceklerdir.
SORU 30: Azınlık okullarında Kur’an-i Kerim ve Hz. Peygamberin Hayati dersi olacak mı? Farklı dinlere mensup öğrenciler kendi dinlerini mi okullarda öğrenecekler?
CEVAP 30: Azınlık okullarında okuyan öğrenciler için Kur’an-i Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayati ders olarak okutulmayacaktır. Azınlık okullarında kendi dinleriyle ilgili dersler zaten okutulmaktadır

(*)  Hyelist yahoo grup ve Hyetert yönetimi  aynı olan iki kardeş kuruluştur. Her ikisi de Badriark Hayrin (Mesrob II), önerisi, yardım ve  desteği ile kurulmuştur. Her zaman Badriarklıktan, kilisemizden yana  olmuştur. Hyelist grup dünyanın her yanından  600 civarında üyesi olan bir gruptur. Yazışma dili Türkçedir. Gruba yazılan yazıların moderatörler tarafından onaylanması gerekir.


Yorumlar kapatıldı.