İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İran, Karabağ konusunda neden Ermenistan’ı destekliyor?

Mehmet Fatih Öztarsu* 

Kafkasya’nın baskın aktörlerinden olan İran’ın bölgede gerçekleşen olaylara yaklaşımları dönem dönem farklılaşan bir özelliğe sahiptir. İran için Sovyetler Birliği’nin dağılışı ile Rusya’nın eski gücünü kaybetmesi ve komünizm tehlikesinin ortadan kalkması yeni tehlikelerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.Tarih boyunca her türlü fikri akımın Kafkasya yoluyla İran’a sirayet etmesi, yeni siyasi ortamda da etnik milliyetçilik tehlikesinin yayılmasına yol açmıştır. Bu tehlikeyi göz ardı edememesinin sebebi de İran’ın komşu devletlerle olan sınırlarının farklı etnik unsurlar tarafından çevrelenmesidir. Bugün ülkenin Kafkasya sınırlarındaki Güney Azerbaycan bölgesinde sayısı 25 milyona varan Azerbaycan Türk’ü yaşamaktadır. 

Bölgede Batı merkezli yapıların etkinlik göstermesinden endişe duyan İran, bu konuda Rusya ile ortak açılımlarda bulunmakta, dolayısıyla Güney Kafkasya’nın en önemli çatışma meselesi Dağlık Karabağ ile ilgili olarak da milli güvenlik tehlikesi olarak nitelendirdiği meselelerden dolayı değişken bir tutum sergilemektedir.
Tüm politikalarında olduğu gibi dış politikasında da İslam devrimi söylemiyle hareket eden İran’ın Dağlık Karabağ meselesine yaklaşımı, iki tarafla da olan ilişkileri dengeleme iddiasındadır. Özellikle ülkenin kuzeybatısını oluşturan Güney Azerbaycan’ın sahip olduğu etnik yapıdan dolayı Ermenistan’a yakınlık göstermek zorunda kalan İran’ın, büyük devletler ittifakının değişkenliğinden dolayı da bu durumu sürdürdüğü söylenebilir. Azerbaycan ve Türkiye ile sınırları kapalı olan Ermenistan ise içinde bulunduğu çıkmazdan dolayı diğer ülkelere ulaşım ihtiyacını İran üzerinden rahatlıkla karşılayabilmekte ve İran’la önemli ticari ve enerji ortaklıkları kurabilmektedir. Dağlık Karabağ sorununun başlangıcından itibaren ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı duyduğunu belirten İran’ın, prensip olarak bu söylemde bulunup sık sık arabuluculuk faaliyetlerine girişmesi, bölgedeki dengeleri çeşitli yollarla kendi lehine çevirme ya da oluşabilecek muhtemel zararları en aza indirme isteği yönünde izlediği politikalar olarak şekil buluyor. Bu konuda ilk olarak 1992 yılında İran Dışişleri Bakanı Bakü’de, Azerbaycan yetkililerine arabulucu olabileceklerini belirtmiştir. Sonrasında İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Mahmut Vaezi’nin, ateşkesin ayrıntıları ve savaş esirlerinin mübadele mevzusunu görüşmek üzere Bakü ve Erivan’da temaslarda bulunmasının akabinde Şuşa’nın ve kısa bir süre sonra da Laçin’in Ermenistan tarafından işgal edilmesi İran’ın arabuluculuk girişimlerini boşa çıkarmıştır. Bölgedeki tüm gelişmelerde Rusya’nın ağırlığını hisseden İran, Dağlık Karabağ konusunda da Rusya etkisinde bir yol takip etmiştir. Bu da Ermenistan’la daha yakın ilişkilerin doğmasına sebep olmuştur. Ayrıca Azerbaycan’ın 1990’lı yılların sonuna doğru Türkiye-İsrail stratejik ittifakına olan yakınlığı, İran’ın Erivan-Atina-Moskova ittifakına yakınlık göstermesiyle karşılık bulmuştur. 11 Eylül sonrasında bu ittifakın etkinliğini kaybetmesiyle İran, Türkiye ve Azerbaycan’la olan ilişkilerini kuvvetlendirme yoluna gitmiş, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ işgalini zaman zaman kınamıştır.
İRAN’IN MİLLİ GÜVENLİK SORUNLARI
Dağlık Karabağ meselesinin tanımında dini veya etnik bir terim kullanmayan İran’ın, meseleyle ilgili değişken tutumu farklı noktalarla açıklanabilir. Bunlar; sorunun çözümü ile Güney Azerbaycan’daki Türk topluluğunun Azerbaycan’a bağlanma tehlikesi İran milli güvenliğinin en önemli endişelerindendir, İran’a göre; Ermenistan, Batı ittifakına karşı Rusya safında desteklenmesi gereken bir ülkedir, Türkiye’nin Kafkasya’daki etkinliği ancak Ermenistan’la yaşanan sorunlar yoluyla azaltılabilir, İran Batı’daki Ermeni diasporası yoluyla kendisine de bazı fırsatlar oluşturabilir ve hatta uluslararası kamuoyunda imaj yenileme konusuyla ilgili olarak diasporadan gerekli destek alabilir. Nitekim bu sonuncu madde, bugün Suriye’deki Ermenilerin Esed rejimini desteklemesiyle de doğrudan ilişkilidir.
Ermenistan’ı bölge dengelerini değiştirme aracı olarak gören ve bu yönde açılımlarda bulunan İran’ın Dağlık Karabağ meselesindeki tutumları Ebulfez Elçibey döneminin İran karşıtı siyasi söylemlerinden büyük oranda etkilenmiştir. Güney Azerbaycan halkı için mezhep birliği vurgusu yapan İran, özellikle kültürel bağları güçlendirecek açılımlarda bulunmaktadır. Bölgede gerçekleşen çatışmaların kendi topraklarına sirayet etmesi de İran için istenmeyen bir durumdur.
Bir diğer husus ise bölgede oluşan Batı etkisine karşın İran’ın Rusya ile beraber hareket edebileceği bir siyasetin var olması gerekliliğidir. Ermenistan yanlısı tutumu ile İran’ın Rusya safında hareket etmesi bölgede ayrı bir güç dengesinin oluştuğu görünümünü vermekle beraber, milli güvenlik endişelerinde İran’ın daha rahat olmasını sağlamaktadır. Ermenistan eğilimli yaklaşımları ile Türkiye’nin bölgede Batı menşeli bir etkisinin oluşmasını ve bölgedeki Türk halkına yönelik muhtemel tesirini engellemek isteyen İran, Dağlık Karabağ sorunu ile ilgili olarak daha etkin bir aktör olma isteği taşımaktadır. Son dönemlerde arabuluculuk söylemlerini yineleyen İran, aynen Rusya’nın izlediği politikada olduğu gibi bu sorun vasıtasıyla varlığını hissettirmeyi istemektedir.
Bu minvalde, Azerbaycan’ın Gebele Radar İstasyonu meselesinde Rusya’ya verdiği mesaj da ele alınmalıdır. Şimdiye dek Moskova’nın Karabağ konusundaki yaklaşımlarında Gebele İstasyonu meselesini elinde koz olarak bulunduran Azerbaycan, Rusya’nın Karabağ konusundaki tavrında daha net bir duruş görmek istemektedir. Bazı uzmanlara göre ise Rusya, bu istasyonu mobilize edip Ermenistan veya Kuzey Kafkasya’ya taşıma niyetindedir. Son döneme ait radar istasyonu tartışmalarında Rusya’nın İran’a biçtiği rol tartışılmalıdır. Çünkü İran-Azerbaycan arasında başlayan restleşmelerde İsrail ile iyi ilişkiler konusu kadar Rusya’nın yönlendirmeleri de önemlidir. Bu doğrultuda hareket eden İran’ın ayrıca Ermenistan’a vereceği desteklerle, Batı ile sorunlu hali devam eden İran, dünya genelinde etkili faaliyetlerde bulunan Ermeni diasporasının güçlü lobileri aracılığı ile imajını düzeltme isteğindedir.
Tüm bu hususlar İran’ın Dağlık Karabağ sorununa yaklaşımını belirleyen temel meseleler olma özelliğindedir. Güney Azerbaycan’daki Türk nüfusun etkisiyle de Ermenistan yönlü politika izleyen İran’ın kolektif barış açılımları konusunda komşu devlet olarak önemi bulunmaktadır. Bölgedeki mevcut sorunlar karşısında tamamen Batı karşıtı ve Rusya safında olma eğilimini devam ettirmeme ihtimali bulunan İran’ın bir komşu devlet olarak sorunun çözümündeki etkisi tartışılamaz önemdedir. Bölgeye yönelik politikalarında belirlediği hususların şu ana dek İran’a ne kazandırdığı ise sorulması gereken başka bir meseledir. Buna ek olarak Rusya’nın devamlı surette nükleer meselesinde İran’ı yalnız bırakması da yeni açılımların ne olacağı konusunda soru işaretleri oluşturmaktadır. Son dönemlerde sık sık vurguladığı arabuluculuk söylemleri İran’ın orta vadede konu ile ilgili olarak eskisine nazaran daha uzlaştırıcı fakat farklı beklentiler ve yönlendirmelerden dolayı Azerbaycan’la restleşmelere açık bir yol izleyeceği izlenimini vermektedir.
* Strategic Outlook Analisti, Ermenistan

Yorumlar kapatıldı.