İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Alman militarizmi ve İttihat-Terakki suç ortaklığı

Ümit Kardaş* 

 1913’te Osmanlı topraklarında yaklaşık 800 Alman subayı bulunuyordu. Bunlar geçmiş dönemlerde olduğu gibi Türk subaylarını eğitmekle kalmıyor, aynı zamanda ordunun da belli bir parçasını oluşturuyorlardı. Tehcire ve katliam eylemlerine karşı açıkça tavır alan çok az Alman subayı söz konusudur. Erzurum’daki tehcire karşı çıkan üç Alman subayı ise tutumlarının diyetini ödemişlerdir.Der Spiegel Dergisi’nin dış haberler servisi şefi ve Spiegel-Buch editörü Wolfgang Gust, eşi Sigrid Gust ile birlikte yıllarca Ermenilerin 1915-6’da uğradıkları felaket ve yaşadıkları katliam ile ilgili olarak Alman Dışişleri Bakanlığı siyasi arşiv belgeleri üzerinde çalıştı. “Alman Belgeleri Ermeni Soykırımı 1915-1916” ismi ile Belge Yayınları’ndan çıkan kitap, 992 sayfa. 179 sayfası, belgelerin ve bazı ek kaynakların değerlendirilmesi ve yorumlanmasıyla ilgili olan kitabın geri kalan 813 sayfası belgelerden oluşuyor. İmha amacına yönelik tehcirin boyutları konusunda tanıklıklar içeren belgelerin ve bu trajedide o zamanki Alman yönetiminin rolünün ortaya konulması, kitabı çok önemli kılıyor.

Almanların Türkiye’ye ve dolayısıyla Ermenilere yönelik politikaları asıl güç merkezi olan Ordu En Üst Yönetimi tarafından belirleniyordu. Politik yönetim, sivillerden çok askerlerin elindeydi. İmparator II. Wilhelm bile bu politikaların belirlenmesinde çok etkili değildi. Almanya’nın otoriter bir rejime sahip olduğu ve Prusya militarizminin başat bir rol oynadığı açıktı. 1848’de Almanya’da Fransız Devrimi’nin ideallerinin gerçekleşmesine yönelik bir burjuva devrimi başarısızlıkla sonuçlanırken 2,8 milyon Alman, vatanlarını terk etti ve çoğunluğu Amerika’ya gitti. İnsan hakları kavramı, Alman dilinde yer almıyordu. Alman Akademi Dünyası’na göre Alman militarizmi olmadan Alman kültürü paramparça olurdu. Alman kültürü, militarizmin koruyuculuğuyla onun içinden çıkıp gelmişti. Sonuç olarak bu zihniyet Batı uygarlığına karşıttı. Bu nedenle Batı zihniyetli Ermeni elit tabakası, Almanlara karşı antipati besliyordu. Almanlar da Batı zihniyetli Ermenilerden hoşlanmıyorlardı. Alman propagandacısı ve Doğu Bürosu Müdürü Freiherr Max von Openheim, Alman Başbakan Rethmann Hollweg’e Şam’dan yazdığı raporda Amerikan ve İngiliz misyoner ve konsolosluk faaliyetlerini kışkırtıcı ve fesat olarak tanımlıyordu. Almanlar Ermenileri bu nedenlerle yedinci müttefik olarak telakki etmişlerdir.
Not: Yazının devamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

Yorumlar kapatıldı.