İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kameralizm, Kemalizm ve şehir tiyatroları

Yorum – Doç.Dr. Ahmet Yıldız
Osmanlı modernleşme sürecinin Batılı ilham kaynağı, merkezi mutlakiyetçi devletlerin ortaya çıkış sürecinde gelişen ve bürokratik aydın despotizmi ile yönetici sınıfa bağlı bir orta sınıf oluşturularak gelişmenin hedeflendiği ‘kameralist’ anlayıştı…Modern okullarda yetişen devletin yeni sahipleri, Osmanlı devletinin bir ulus devlete evrilmesi sürecinde, modern bilimi hakikatin mihenk taşı olarak kabul eden yaklaşımı benimseyerek, pozitivizmi modernleşmenin dini haline getirdiler. Osmanlı modernleşmesini, Osmanlı klasik yönetim sisteminin hikmet-i hükümet/devlet maslahatı üzerine müesses referans sistemini aynen tevarüs ederek bütünüyle sekülerleştirdiler… Seküler beyaz Türk sınıfının ayrıcalıklı konumunun en önemli ayaklarından birini, modern eğitime ulaşma öncelikleri hatta neredeyse tekeli meydana getirmekteydi.

**********
Doç. Dr. Ahmet Yıldız*   –   10.05.2012 Osmanlı modernleşme sürecinin Batılı ilham kaynağı, merkezi mutlakiyetçi devletlerin ortaya çıkış sürecinde gelişen ve bürokratik aydın despotizmi ile yönetici sınıfa bağlı bir orta sınıf oluşturularak gelişmenin hedeflendiği ‘kameralist’ anlayıştı.
Rusya’da, Prusya’da ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda 18 ve 19’uncu yüzyılda gelişen tüm “reform” hareketleri bu anlayışın bir uzantısı olmuştur. Batı’nın Osmanlı için rakip olmaktan çıkarak “model” haline gelmesi, kameralist anlayışın dayandığı bürokratik aydın despotizminin Tanzimat döneminde hakim yönetim yapısını oluşturmasıyla sonuçlandı. Saray ve Kalemiyye dışında gelişen bu yeni “büro” sahipleri, ‘Osmanlı merkezi’nin tümünü domine ederek gerçek bir bürokratik despotluk kurdular.
Gayrimüslim ve Müslüman nüfusun “liberal” ulus devlet modeli olarak kurgulanan Osmanlıcılığa dayalı Osmanlı devletiyle bütünleştirilmesi, devletin bekası (muhafaza-yı mülk) üzerinden kurgulanan Osmanlı modernleşmesinin önündeki temel “tahaddi” idi. Devletle özdeşleşen yeni bürokrat sınıf, bu özdeşliğe dayalı çıkar birliğini Tanzimat Fermanı ile güvence altına almakta gecikmedi. “Kul sistemi”nin siyaseten katl ve müsadere gibi araçları Ferman’la kaldırılınca, bürokratik aydın despotizmi, hem idari hem de iktisadi anlamda kendisini koruma altına almayı başarmış ve Saray, iktidar denkleminin merkez çeperlerine doğru kovulmuştu.
* Siyaset Bilimci
Not: Yazının devamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

Yorumlar kapatıldı.