İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

24 Nisan

Fatih Polat / fpolat@evrensel.net

24 Nisanda Ermenistan’da gerçekleştirilen anma eylemlerini bile Ermenilere dair nefret söyleminin izlerini taşıyan bir tarzda sunan medya organları ya da gözünü resmi argümanların ötesindeki gerçeklerden esirgeyenler açısından bunun sorumlusu Ermeniler ve onların “dış destekçileri”nden başkası değil.Böyle bakanlar açısından ABD Başkanlarının 24 Nisanın yıldönümlerinde doğrudan soykırım kelimesini kullanmak yerine, ‘büyük felaket’ demesi “Bu yıl da atlattık” duygusu yaratıyor. Oysa eski takvimle 11 Nisanda gerçekleşen soykırımdan mucize sonucu kurtulan Gazeteci ve Yayıncı Teodik’in  11 Nisan Anıtı adıyla kaleme aldığı ve Belge yayınları tarafından yeniden basılmış olan kitapta o tarihte can veren 761 aydın tek tek sıralanıyor.

*****
“Ermeni Kırımı, Sözde Ermeni Soykırımı, Ermeni Soykırımı, Büyük Felaket”. 24 Nisan 1915’te Ermenilerin bu topraklarda yaşadıkları soykırım ‘Özgür Ansiklopedi’ Wikipedia’da bu ifadelerle yer alıyor. Bunu bir kafa karışıklığının ürünü sayabilir miyiz? Ya da Wikipedia’nın iddia ettiği gibi özgür bir ansiklopedi olmadığının göstergesi olarak  yorumlayabilir miyiz?
Bu sorulara yanıt verirken bir adım geriye çekilerek yapılacak soğukkanlı bir değerlendirmeyle aslında konu etrafındaki tartışmalar ekseninde oluşmuş farklı kullanımlar nedeniyle Wikipedia’nın böyle bir yola başvurduğu görülecektir.
Tarihsel bir gerçekliğin bu kadar mulahazalı bir hale gelmesinde acaba hangi taraf ne kadar pay sahibidir? 24 Nisanda Ermenistan’da gerçekleştirilen anma eylemlerini bile Ermenilere dair nefret söyleminin izlerini taşıyan bir tarzda sunan medya organları ya da gözünü resmi argümanların ötesindeki gerçeklerden esirgeyenler açısından bunun sorumlusu Ermeniler ve onların “dış destekçileri”nden başkası değil.
Böyle bakanlar açısından ABD Başkanlarının 24 Nisanın yıldönümlerinde doğrudan soykırım kelimesini kullanmak yerine, ‘büyük felaket’ demesi “Bu yıl da atlattık” duygusu yaratıyor.
Oysa eski takvimle 11 Nisanda gerçekleşen soykırımdan mucize sonucu kurtulan Gazeteci ve Yayıncı Teodik’in  11 Nisan Anıtı adıyla kaleme aldığı ve Belge yayınları tarafından yeniden basılmış olan kitapta o tarihte can veren 761 aydın tek tek sıralanıyor.
Osmanlı döneminde çok önemli görevlerde bulunmuş, önemli işlere imza atmış bu Ermeni aydınlarından sadece birkaçını bile burada paylaşmak fikir verici olabilir:
Krikor Zohrab: Türkiye Ermeni edebiyatının en gözde simalarından biriydi. Osmanlı Meclis-i Mebusan’ına milletvekili çekildi. 
Harutyun Şahrigyan: Osmanlı Meclis-i Mebusan’ına İstanbul’dan Üsküdar mebusu seçildi.
K. Khajag (Karekin Çakalyan): Samatya Ermeni Okulu müdürlüğünü yaptı.
Dr. Garabet Paşayan Khan: 1912 yılında Meclis-i Mebusan’a Sivas’tan mebus, Ermeni Ulusal-Yerel Meclisi’ne de Kharberd’den (Harput) delege seçildi.Türkiye’deki Ermeni ve yabancı birçok gazetede yazmış, Avrupa dergileri için Fransızca bilimsel makaleler hazırlamıştır.
Levon Larents: 23 Ekim 1908’de Vatanın Sesi gazetesinin ilk yılında yazı işlerini yönetti. Kur’an’ı Ermenice’ye çevirip yayınladı.
Şavar Krisyan: 1911 yılının şubat ayından itibaren Beden Eğitimi adıyla Türkiye’de kendi tarzıyla ilk kez önce aylık, sonra on beş günlük resimli spor gazetesini çıkardı. 
Vartges (Hovhannes Serengülyan): Ermeni Ulusal-Yerel Meclisine doğum yeri olan Karin’den (Erzurum) Osmanlı Parlamentosuna mebus seçildi. Osmanlı Parlamentosunda, kendisiyle aynı kaderi paylaşan Krikor Zohrab ile ilk kadın hakları ve çocuk hakları konularında reform öngören kanun teklifi getiren isimdir.
Dr. Levon Bardizbanyan: Tıbbiye-i Şahane mezunlarındandır. Osmanlı ordusunda taşıdığı yüzbaşı rütbesi ve üniformasıyla tutuklanıp tehcire gönderildi.
Yervant Çavuşyan: İstanbullu. Güzel sanatlar okulunda matematik öğretmeniydi.
Vıramyan (Onnig Tertsagyan): Osmanlı Meclis-i Mebusan’ının ikinci seçiminde Van’dan mebus seçildi.
Onların 1915’te yaşadıkları Türkiye’de resmi tarih açısından ‘kayıt dışı’. Başka yüzlerce Ermeni milletvekili, gazeteci, avukat, eğitimci, doktor da onlarla aynı acı kaderi paylaştı.
Ve aradan geçen onca zamana rağmen bu tarihsel gerçek Türkiye’de siyasal alanda çok büyük ölçüde ‘kayıt dışı’ olarak muamele görülüyor. Dün 24 Nisandı. Ne bazı liberal Ermeni aydınlarının da büyük ümitler bağladığı Başbakan Erdoğan’ın gündeminde ne de CHP’nin gündeminde bu konu vardı. Bu yazıyı noktalamaya yaklaştığımız saatlerde Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında konuşuyordu ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na, bir Ermeni vatandaşın on yıllar önce söylediği bir sözden alıntı yaparak yükleniyordu. Ama Ermenilerin 1915’te bu topraklarda yaşadıklarına dair tek bir kelime etmiyordu. Bu nasıl bir Ermeni istismarıdır?
Ermeni Gazeteci Hrant Dink’in katledilmesinin arkasındaki örgütsel ilişkiyle bile yüzleşmeye yanaşmamış bir iktidarın, bir zorlama ile karşı karşıya olmadan Türkiye tarihindeki Ermeni gerçeği ile yüzleşmesi düşünülebilir mi?
Dünü sessizlikle geçiştirmesi bile Başbakan Erdoğan’ın ve hükümetinin ABD yönetiminin baskısı olmadan ‘Ermeni sorununu’ gündemleştirmeyeceğinin teyidi oldu.
ABD Başkanı Obama’nın 23 Nisan Soykırım Müzesi’nde yaptığı “Bir Daha Asla” başlıklı konuşmada, başta Yahudi soykırımı olmak üzere tarihteki soykırımlardan bahsederken Ermenilerden bahsetmemesi de, Ermenilerin tarihte büyük acılar yaşamış diğer halklar gibi, ancak konjenktürel çıkarlar gerektirdiği oranda gündem edildiklerinin bir göstergesi oldu. Obama ancak Amerika’daki Ermenilerin protestosu ile karşılaşınca bu konuya değindi ve daha önce olduğu gibi yine ‘Büyük felaket’ dedi. Bu gündemin ABD yönetimi ile Türkiye arasında bu yıl bir gerilim oluşturmamasının gerisinde ise, iki ülkenin Suriye ve İran konusundaki ‘yüksek çıkarları’nın bulunduğunu söylemek herhalde abartı olmaz.
evrensel.net –

Yorumlar kapatıldı.