İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

1915 Ve Güle’e Yapılan Çağrı

Yazar Markar ESAYAN

New York Times’ın uluslararası edisyonu olan International Herald Tribune’a ABD’li Ermeniler bir ilan vermişler. İlanda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün büyük bir boy fotoğrafı var. Deniyor ki “Bir gün bir Türk lider, Anadolu topraklarında işlenen günahları kabul ederek ulusal itibara daha iyi hizmet ettiğini görecek kadar iyi bir devlet adamı olacak. Belki o lider Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olur…”Bu ilanı çok önemsedim. Bu girişim Türkiye’deki değişimin Ermeni diasporasında fark edildiğini, algılandığını gösteriyor çünkü. Abdullah Gül’ün muhatap seçilmiş olması tesadüf değil… Liderler neyi ne zaman yaparlar bilemem, ama bir gün bu ülkede 1915’in kurbanları hak ettikleri saygı ve tanınmaya kavuşacaklar. Çünkü 1915, tıpkı diğerleri gibi, bizim ortak acımız ve yeni Türkiye ancak doğru bir hafıza ve yeni bir ahlakla kurulabilir.

***
Mekânı cennet olsun, çok sevdiğim bir büyük amcam vardı. Nışan Amca babamın yeğeniydi. Lakabı Gömlekçi Nışan’dı. Ben tam bir “hikâye avcısı” olduğum için, etrafımda –bir şans olarak– çokça bulunan bu ilginç ihtiyarların paçasından düşmezdim. Anlattıkları hikâyeleri aklıma kazıyordum. Hepsi de ülkenin en zor dönemlerinde yaşamışlardı. 1915’i görenler vardı aralarında. Onların bilgeliğinden çok etkileniyordum. Ayaklı bir tarih kumbarası gibi geziyorlar, değer buldukları kişilere altın değerindeki hikâyelerini gözleri bazen ışıldayarak, bazen sönerek anlatıyorlardı. Ben de emanete hıyanet etmedim doğrusu, iki roman çıktı o hikâyelerden.
Nışan Usta Tokat’ta kuyumculuk öğrenmişti. Öyle böyle değil, çok iyi usta olmuştu. İstanbul’a gelmiş ama kendi deyimiyle “Altına gümüşü katıp satamam, bana göre değil bu iş” deyip askerde öğrendiği gömlekçilikte karar kılmıştı. Hâli vakti yerinde olsa okuyacak, ama bu mümkün değil. O da, Nazilerden kaçan ve 1933’teki üniversite reformu çerçevesinde İstanbul Üniversitesi’nde istihdam edilen Hirsch, Neumark, Schwartz gibi büyük hocaların derslerine giriyor, dışarıdan. Dersleri o kadar yakından takip ediyor, o kadar dâhil ve hâkim ki, onu gerçekten öğrenci zannediyorlar.
Galatasaray Hamamı’nın sokağındaki küçük dükkânı entelektüel bir uğrak yeri oluyor kısa zamanda. Müşterileri arasında konsoloslar, diplomatlar ve politikacılar da var. Onlarla ateşli siyasi tartışmalar yapıyor sık sık. Türk siyasetçilerle 1915’i de konuşuyorlar tabii.
Bana bir gün şöyle demişti: “Oğlum, 1915’te neyin nasıl ve niçin olduğunu herkes çok iyi bilir. Konuştuğum siyasetçilerden bir tanesi bile anlattıklarıma yalan demedi. Hepsi de şahsi konuşmalarında 1915’i kabul ederler. Çok üzgün olduklarını da söylerler ve öyledir de. Ama şunu da eklerler, ‘Bunu asla resmî olarak söyleyemeyiz. Devletin siyaseti budur, kabul edilemez…’”
Sadece siyasiler değil tabii. Mesela 1915 kurbanları, tam da bu tarife uyduğu halde Necip Fazıl Kısakürek Son Devrin Din Mazlumları kitabına bu trajediyi dâhil edememiştir. Etseydi, Başbakan Erdoğan Dersim özründe bu kitabı referans gösterebilir miydi, ya da zaten Ermeni algısı Müslümanlarda üstat sayesinde farklı mı gelişirdi bilinmez. Bir yüzleşememe trajedisinin yükünü, böyle riskli bir kitabı 43 yıl önce yazabilmiş bir insana yıkacak değilim. Ama 1915 işte böyle yakıcı, kalpten ve hafızadan ötelenmiş tehlikeli bir mevzudur.
Lakin Türkiye bugün çok daha ileri bir noktada. Biz yeni nesil Ermeniler, ninelerimizden, babalarımızdan çok daha şanslıyız. Şimdi bize normal, hatta çok yetersiz geliyor olsa da, 24 Nisan’ın gün gelip de İstanbul başta olmak üzere bu ülkenin muhtelif yerlerinde anılacağını Nışan Amca’ya söyleseydim, aklımdan zorum olduğunu söylerdi belki. Bunun Hrant’ın ve Sevag’ın öldürüldüğü aynı zamanlarda yaşanması belki onun da kafasını karıştırırdı, bilinmez.
New York Times’ın uluslararası edisyonu olan International Herald Tribune’a ABD’li Ermeniler bir ilan vermişler. İlanda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün büyük bir boy fotoğrafı var. Deniyor ki “Bir gün bir Türk lider, Anadolu topraklarında işlenen günahları kabul ederek ulusal itibara daha iyi hizmet ettiğini görecek kadar iyi bir devlet adamı olacak. Belki o lider Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olur…”
Bu ilanı çok önemsedim. Bu girişim Türkiye’deki değişimin Ermeni diasporasında fark edildiğini, algılandığını gösteriyor çünkü. Abdullah Gül’ün muhatap seçilmiş olması tesadüf değil. Gül, Ermeni açılımında inisiyatif alarak çok çaba sarf etti. Erdoğan gibi, Gül de Enverist-Kemalist paradigmanın dışına çıkmaya çalışan önemli bir lider. Nasıl ki, yavaş yavaş da olsa Türkiye’deki diaspora algısındaki topyekûncu, ayrımcı bakış çözülüyorsa, “Türklerle diyalog yapılamaz, Türkiye’de hiçbir şey değişmez” algısı da diasporada değişmeye başlamış. Bu ilanı Türkiye, sonuçlarından bağımsız olarak iyi tahlil etmeli, karşılığını doğru vermeli. Diasporanın yüzüncü yıla doğru diyalog konusunda adım atmasının ne kadar zor olduğunu teslim ederek.
Bunun yanında Radikal’den Tarık Işık’a konuşan AK Parti’nin kurucu kadrosundan İstanbul Milletvekili İsmet Uçma da, 1915’te yapılan tehcirin trajik bir soy sürgün olduğunu söyleyerek bireysel olarak özür diledi: “Bütün bu yaşananların sorumlusu biz değiliz, İttihat ve Terakki’dir. Ama ‘Biz sizden geçmişimizde yaşanan bazı olaylardan dolayı özür diliyoruz’ sözünü söyleyebilmemiz gerekiyor. Bu özrü ben şahsen ‘soy sürgün’ için de söylerim.”
İsmet Uçma’nın karşısına İdris Naim Şahin’i, Dersim özrünün karşısına Erdoğan’ın “Afedersiniz ne Yahudiliğimiz, ne Ermeniliğimiz ne de Rumluğumuz kaldı” sözlerini koyup elde var sıfır sonucuna ulaşabilirsiniz. Burun kıvırmak veya imkânları görmek bizim elimizde. Türkler, özellikle de mütedeyyin kesimler, hafızalarını geriye doğru temizlerken karşılarına çıkan 1915 felaketini vicdani bir zemine oturtma gerekliliğinin, bu çelişkinin sürdürülemezliğinin farkına varıyorlar. Doksan yıllık bir zehirlenme sürecinden sonra böyle yakıcı mevzularda ilerlemek o kadar kolay değil.
Liderler neyi ne zaman yaparlar bilemem, ama bir gün bu ülkede 1915’in kurbanları hak ettikleri saygı ve tanınmaya kavuşacaklar. Çünkü 1915, tıpkı diğerleri gibi, bizim ortak acımız ve yeni Türkiye ancak doğru bir hafıza ve yeni bir ahlakla kurulabilir.
mesayan@markaresayan.com
Taraf, 26.04.2012

Yorumlar kapatıldı.