İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Adını siz koyun!

Etyen Mahçupyan
Organize bir gücün karar alarak ve plan yaparak, sistematik bir biçimde belirli bir kimliğe sahip insan gruplarını imha etmesi veya onların hayat koşullarını vahim bir biçimde sınırlandırması, yakın dönem tarihçiliğinin en popüler alanlarından biri… Ortaya çıkan insani felaketleri tek bir ad altında toplamak zor… Bir toplumsal olgu ‘bilimselleştirildiğinde’ örnekler arasındaki farklılaşmalar yeni tanımlar doğuruyor. Soykırım kelimesi revaçta olmakla birlikte, günümüzde ‘etnik temizlik’ veya ‘insanlığa karşı suç’ gibi kavramlar da yaygın.

*******
Organize bir gücün karar alarak ve plan yaparak, sistematik bir biçimde belirli bir kimliğe sahip insan gruplarını imha etmesi veya onların hayat koşullarını vahim bir biçimde sınırlandırması, yakın dönem tarihçiliğinin en popüler alanlarından biri.
Bunun en önemli nedeni bu tür olayların çok sayıda olması ama her birinin kendine has özelliklerinin bulunması. Söz konusu örnek ‘zenginliğinin’ nedeni ise bir yandan milliyetçiliğin insanlığı kimlikler üzerinden ayrıştırması, diğer yandan da merkezi güçlerin bu hedefi gerçekleştirecek donanımı üretebilmeleri…
Ortaya çıkan insani felaketleri tek bir ad altında toplamak zor… Bir toplumsal olgu ‘bilimselleştirildiğinde’ örnekler arasındaki farklılaşmalar yeni tanımlar doğuruyor. Soykırım kelimesi revaçta olmakla birlikte, günümüzde ‘etnik temizlik’ veya ‘insanlığa karşı suç’ gibi kavramlar da yaygın. Ama bunların hepsi kabaca şunu ifade ediyor: Bir coğrafyanın belirli bir kimlikten temizlenmesi, kültürünün tahrip edilmesi, yeniden üretim imkanlarının ortadan kaldırılması. Buna doğal bir eklentide bulunmakta yarar var: Servetin el değiştirmesi…
Gündem 24 Nisan münasebetiyle Ermeni tehciri, ama yakın tarih daima kendimizi anlamak açısından daha işlevseldir ve ‘merkezi eylemle ötekinin imhası’ çabaları bağlamında önümüzde çok daha yeni bir örnek var: İmroz.
Geçenlerde Taraf gazetesinde Fırat Alkaç önemli bir habere imza atmıştı. Ortodoks vatandaşlara gayrimenkul alırken zorluk çıkarıldığını tespit eden avukat Erhan Pençe, Gökçeada Tapu Kadastro Müdürlüğü’ne bir dilekçe yazmış ve şu yanıtı almıştı: “Açıklanması halinde Devlet’in emniyetine, dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine açıkça zarar verecek ve niteliği itibarıyla devlet sırrı olan bilgi ve belgeler, bilgi edinme hakkı kapsamı dışındadır.” Bunun üzerine açılan dava nihayette Danıştay’a giderken Tapu Kadastro Müdürlüğü’nün savunması şöyle olmuştu: “Gökçeada ve Bozcaada gerek stratejik ve gerekse askeri açıdan, son derece önemli bir konumda bulunmaktadır… Bu adalarda gerçekleşen nüfus ve taşınmaz alım satım hareketlerinin takibi, ülkemizin güvenliği, misyonerlik faaliyetlerinin izlenmesi yönlerinden çok önemli bir konu olarak değerlendirilmektedir. Batı Trakya Türk azınlığına karşı yapılan haksız muameleler göz önüne alınarak…”
Not: Yasak nedeniyle yazının tamamını yayımlayamıyoruz. Yazıyı aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz. http://www.zaman.com.tr/yazar.do;jsessionid=7072DAEA6257E53AFC1569EF023E4BBC?yazino=1278525

Yorumlar kapatıldı.