İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kimlik, anadil hakkı ve Kürtçe

Oral Çalışlar / Radikal


Agos Gazetesi Genel Yayın Müdürü Rober Koptaş, “Artık ‘biz’ derken yalnızca Ermenileri kastetmek istemiyorum, ‘biz’ derken bu ülkeyi ilgilendiren her meselede fikir beyan eden birisi olmak istiyorum” diyerek konuşmasına başladı.

Abant Platformu’nda konuşan Koptaş, böyle bir çağrıda bulunarak Ermeni kimliği nedeniyle yaşanan ‘öteki’leştirmenin değişik bir boyutuna dikkat çekti. Tabii, kimlik tek bir kesimin sorunu değil. Kürt’ün, Alevinin, Hıristiyanın, Yahudinin, Arap’ın, çerkes’in, başörtülünün ve kendi kimliğine göre yaşamak açısından sıkıntı hisseden birçok kesimden bireylerin kimlik sorunları giderek önem kazanıyor.

Kimlik kavramı, Türkiye’deki demokratikleşme yolculuğunun kilit kavramı olma özelliğini koruyor. “Yeni ve gerçek bir demokrasi”, farklı kimlikleri benimseyebilmiş, ötekileştirmeyi aşabilmiş bir sistem ve yeni bir anayasal model anlamına geliyor.

Dil konusu

“Çocuk daha annesinin karnındayken, annesinin ve çevresinin seslerini dinleyerek anadiliyle tanışır” diye devam etti Kemal Burkay. “Yeni Anayasanın çerçevesi” başlıklı Abant Platformu toplantısında konuşan Burkay, anadil hakkının yalnızca ‘anadili öğrenmek’ten ibaret olmadığını, dilin gündelik hayatta kullanılmasının, dilekçelerde yer alabilmesinin de gerekli olduğunu vurguladı.

Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in açış konuşmasını yaptığı toplantının ilk oturumu ‘Vatandaşlık ve Kimlikler’ oldu. İkinci oturumun konusu ise ‘Anadilde Eğitim’di. Bu oturumda Burkay, Kürtçenin bir yazı dili olamayacağı, edebi zenginliğinin bulunmadığı yönündeki milliyetçi tezleri eleştirdi. Kürt dilinde yazılmış edebi ve bilimsel eserlere atıfta bulundu. “Bu dilin eğer baskı yapılmazsa nasıl çiçeklendiğini tarihte yazılmış Kürtçe eserlerden anlayabiliriz” dedi. Dilin geliştirilmesi için devletin üzerine düşen görevi yapması gereğine dikkat çekerek “Gönüllü birlikte yaşamanın ilk şartlarından birisi anadile saygıdır” ifadesini kullandı.

Bilgi üniversitesi öğretim üyelerinden Müge Ayan Ceyhan ise çocukların anadilde eğitimi sorununu ele aldı ve şu noktaları vurguladı: çok dillilik çocuğun bilimsel kapasitesini arttırır, yeni dil öğrenen çocuk, diller arası aktarım konusunda özel bir yetenek edinir. İkinci ve üçüncü dilin öğrenilmesi, anadilin gelişimi için altyapı hazırlar. Tek dilli eğitim zorunlu değildir. Kanada’da iki dilli eğitim yapılır. Resmi dilin ve anadilin eğitimi birlikte verilir. Bu başarılı örneklerden birisidir.

‘Anadilin öğretilmesi’ bağlamında öne çıkan sorulardan birisi de eğitimin ‘merkezi’ mi yoksa ‘yerel’ mi olacağı. Bu sorunun gündeme gelmesinin nedenlerinden birisi, eğitime başlarken, çocuğun anadiliyle egemen dil arasındaki ilişkinin zemininin önem kazanması. ‘Yerel durumun dikkate alınmasını’ önemseyen eğitimcilerin sayısı giderek artıyor.

‘Türkçülük, Türkçeciliktir’

Mümtaz’er Türköne ise Kürtçe konusundaki direnci değerlendirdi. AK Parti hükümetinin, Kürtçe öğretimi konusu gündeme geldiğinde durduğunu ve daha ileri gidemediğini belirtti. Türköne, bu amaçla sıradan Türkler ve Türk milliyetçileri arasında bir araştırma yaptığını açıkladı. Sonuçlar ilginç: Türkçülük ortaya çıktığı andan itibaren bir Türkçecilik akımı olarak şekillenmiş. Bu nedenle Türk milliyetçileri, Kürtçe öğretilmesiyle birlikte milli birlik ve beraberliğin bozulacağını, bölünme tehlikesinin gündeme geleceğini düşünüyorlar. Türköne, toplum içinde de bu fikrin yaygın olduğunu ifade etti. Türk milliyetçiliğinin bu noktaya takılıp kalmasının ciddi bir sorun olduğunu söyleyen Türköne, AK Parti’nin de bu nedenle adım atmakta zorluk çektiğini belirtti.

Görünen o ki yeni anayasanın hazırlanma sürecinin kaderini kimlik ve diller konusundaki tartışmalar ve muhtemel uzlaşmalar belirleyecek.

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1081303&Yazar=ORAL-CALISLAR&CategoryID=98

Yorumlar kapatıldı.