İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hocalı mazlumlarını nasıl anmalı?

Hilal Kaplan / hilal.kaplan@yenisafak.com.tr
Öncelikle bir mezalimi hatırlatmak üzere insanları davet ettiğiniz bir etkinlikte ön plana çıkması gereken o zulüm ve mağdurlar olmalıdır; “Ermeni yalanları” tanımlaması üzerinden karşı çıkılan bir politika değil. Zira bu durumda, Hocalı mazlumlarına ulusal veya uluslar arası politikada ulaşılması istenen bir hedef için “payanda” muamelesi yapılmış olur. Bu araçsallaştırma en başta Hocalı mazlumlarına ayıp değil midir? Zulme uğramış olmaları onlar anmak için yeter sebep değil midir? Yoksa katilin kimliği, mazlumdan daha mı önemlidir? Hocalı mazlumlarını bu söylemle karşımıza sıraladığınızda, arkada bir yerde ama mazlumların olduğu aynı yerde duran 1915 mazlumlarını görmeyeceğimiz mi varsayılmaktadır?İkinci sorunu, “Ermeni yalanları” tabirinde bir ırkı yalanla ve zulümle eşdeğer kılan bölüm oluşturuyor. Zulmü bir ırkla özdeş kılmaktan ne zaman vazgeçeceğiz, bilmiyorum.

************
Bundan 20 yıl önce, 26 Şubat 1992 günü, Yukarı Karabağ bölgesindeki Hocalı Kasabası’nda büyük bir katliam gerçekleştirildi. Ermenistan ordusunun işlediği bu büyük zulümde kadın, çocuk, yaşlı ayırt edilmeden, tahayyül sınırlarını zorlayan işkencelerle tam 613 kişi öldürüldü. Katledilenlerin 63’ü çocuk, 106’sı kadın ve 70’i yaşlıydı. Ancak neticede hepsi sivildi. Resmî rakamlara göre Hocalı Katliamı’ndan ağır yaralı olarak kurtulanların sayısının 487, katliam sırasında ‘kaybolan’ların sayısınınsa 150 olduğu belirtiliyor.
Not: Yasal engel nedeniyle yazının tamamını yayımlayamıyoruz. Yazıyı http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=26.02.2012&y=HilalKaplan linkinden okuyabilirsiniz.

Yorumlar kapatıldı.