İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermenistan kaçmıyor, kovalıyor!

Av. Gülseren Aytaş
Türkiye, tarihi bir hata yapmış ve 2005 yılında Ermenistan’a “Ortak Tarih Komisyonu” kurma teklifinde bulunmuştur. Uluslararası komisyon Türkiye aleyhine karar verirse ne olacaktır? Türkiye hangi yükümlülükleri üstlenmek zorunda kalacaktır? Türk halkına bunlardan hiç bahsedilmemiştir ama hep “Ermenistan Tarih Komisyonu teklifinden kaçıyor” propagandası yapılmıştır.Oysa Ermenistan Türkiye’nin tarih komisyonu teklifini derhal kabul etmiştir.

 Hatta komisyon fikri Ermenistan’a aittir. Gerçekten de Ermenistan’ın eski Cumhurbaşkanı Koçaryan, Türkiye’nin 13 Nisan 2005’de yaptığı bu teklifi 25 Nisan 2005 tarihli cevabıyla hemen kabul etmiş, üstelik ‘önkoşulsuz diplomatik ilişki’ ve “hükümetler arası komisyon” talep etmiştir. Koçaryan cevabında şöyle demiştir:
“…Ülkelerimiz arasında önkoşulsuz diplomatik ilişkilerin tesisini evvelden de önerdik ve yeniden öneriyoruz. Bu bağlamda, milletlerimiz arasında askıda kalan tüm sorunları çözmek ve bir anlayış birliğine ulaşmak amacıyla bu sorunları görüşecek hükümetler arası bir komisyon toplanabilir.” (1)
Maalesef Türkiye bugüne kadar Ermenistan’ın tarih komisyonundan kaçtığı şeklinde inanılmaz bir propagandaya maruz kalmıştır. Oysa Ermenistan’ın Türkiye’yi bir şekilde yargılayıp sorumlu tutma fırsatından kaçması mümkün değildir. Kırk yıldır yapılan bunca masraflı propagandaların amacı zaten budur. Belki Ermenistan’ın tarih komisyonu teklifinden kaçtığı, hükümetler arası komisyon teklifini kovaladığı söylenebilir! Ermenistan’ın hükümetler arası komisyon ısrarının sebebi ise bütün iddialarının “uluslararası uyuşmazlık” sıfatı ile ele alınması isteğidir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki Koçaryan’ın bahsettiği “önkoşulsuz” kelimesinin anlamı; “Kars Antlaşması’nı tanımıyoruz, soykırım iddiasından vazgeçmiyoruz, Karabağ’ı boşaltmıyoruz” demektir.  
Türkiye, Koçaryan’ın yukarıdaki isteklerini 1921 Kars Antlaşması’nı yok sayan 2009 Zürih protokolleriyle maalesef kabul etmiştir. Ermenistan’ın şimdiki Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Ermenistan’ın bu başarısını şöyle anlatmıştır:
“Birinci önemli husus; protokollerde bizim Ermenistan olarak başından beri savunduğumuz hiçbir önkoşul bulunmaması. İkinci önemli nokta, Türkiye ile Ermenistan arasında tarihi ilişkilerin tarihçiler komisyonu tarafından değil, hükümetler arası alt komisyon tarafından ele alınacak olması.” (2)
Ne tesadüftür ki protokoller imzalandıktan sonra da bu defa “Ermenistan soykırım tartışmasından kaçıyor, protokolleri istemiyor” propagandası başlamıştır. Oysa kurulacak komisyonların soykırım iddialarını ele alacağını, “protokollerin manevi babası” denilen ABD’nin Wall Street Journal Gazetesi haber vermiştir. (3) Türkiye’ye “protokollere sadık kalın ve metinleri onaylayın” mesajını gönderen ise bizzat Ermenistan’dır. (4) Çünkü Zürih protokolleri yürürlüğe girdiği takdirde Türkiye yargılanacaktır, Ermenistan’a da toprak ve tazminat yolu açılacaktır.
Ermenistan (ve arkasındaki devletler) Türkiye’ye bu protokolleri bir an önce onaylaması için 2009 yılından beri baskı yapmaktadır. Bir yandan da “Ermenistan kaçıyor” propagandası devam etmektedir.
Türk halkı bu yönlendirmelere artık itibar etmemelidir.
Dipnotlar:
(1) Bilâl N. Şimşir, Ermeni Meselesi, 1774-2005, Bilgi Yay. Ek Bölüm
(2) 2 Eylül 2009, Milliyet, Nerdun Hacıoğlu’nun haberi
(3) 3 Nisan 2009, Cumhuriyet, Dış Haberler Servisi’nin haberi. Michigan Üniversitesi’nden tarihçi Libaridian ise protokollerin “manevi babaları”nın ABD ve Rusya olduğunu söylemiştir; 20 Mart 2010, Cumhuriyet, Elçin Poyrazlar’ın röportajı
(4) 27 Aralık 2009, Cumhuriyet, Özgür Ulusoy

Yorumlar kapatıldı.