İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni meselesini ‘siyaset’ten kurtarmak

Bu yazıyı Zaman için kaleme alan Profesör Hee-soo, Hanyang Üniversitesi Antropoloji bölümünde öğretim üyesidir. Uzun süre Osmanlı yönetiminin gölgesinde yaşayan Avrupa’nın her seçim öncesi Ermeni meselesi ile sahne alıp bir yandan siyasî rant peşinde koşarken diğer yandan uluslararası arenada Türkiye’yi zora sokmaya çalışmasına karşın Türkiye’deki sağcı partiler, milliyetçilik damarı ile savaş sırasında yaşanan olayları dahi inkâr ediyor. Özellikle Fransa’nın bu Ermeni meselesine bu kadar eğilmesindeki ilk sebep, yaklaşan seçimlerle ülkesinde yaşayan 500 bin Ermeni kökenli vatandaşın oyuna tamah etmesi. İkinci neden ise Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliği sürecinde en büyük engel olan Fransa’nın uluslararası ortamdan hassas olan Ermeni meselesi ile elini güçlendirmeye çalışıyor olması.

******
Çok uzak değil, 80’li yıllarda bile Avrupa’ya yeni atanan Türk diplomatlarına tebrikten öte tehdit telefonları gelirdi.
O yılların cehennemde çalışmaktan farkı yoktu. Ermenistan’ın bağımsızlığı için silahlanan aşırı sağcı terör grubu olan Asala’nın canına kıydığı Türk diplomat sayısı 46’ya varmıştı.
Geçen 23 Ocak’ta Fransa Parlamentosu’ndan, ‘Türklerin Ermeni Soykırımını İnkâr Yasa Tasarısı’nın geçmesi ile Ermenistan, yıllardır verdiği mücadelesini zaferle kutladı. Diğer yandan Türk-Fransız ilişkileri de tarihteki en kötü noktaya düşmüş oldu. Bu tasarı yasalaşırsa, Türklerin Ermenileri soykırıma tabi tuttuğunu resmî şekilde inkâr eden vatandaşlar hapis cezası veya para cezasına çarptırılacak. İfade özgürlüğünün hiçe sayılıyor olmasından öte tazminat meselelerinin gündeme gelebilmesinden dolayı bu durum, Türkiye için sessiz kalınacak bir diplomatik sorun olmaktan çıkmış, halkı bir nevi hakarete uğratılmış oldu. Türkiye’nin şu an her yerinde Fransa karşıtı gösteriler boy gösteriyor demeye bile gerek yok. Türkleri asıl kızdıran olay ise tam o sıralarda Tunus, Cezayir ve Fas’ı sömürge yönetimi ile elinde tutan Fransa’nın, yüzlerce Arap âlimi ve milyonlarca insanı katletmiş olmasına rağmen kendi tarihiyle yüzleşmek yerine başkasının tarihini manipüle etmesi.
Osmanlı Devleti, Birinci Cihan Harbi’nde İttifak devletleriyle saf tutmuş ve savaştan mağlup olarak çıkarak tarih sayfasından silinmişti. Aslında baştan beri tarafsız olmayı amaçlayan Türkler, Rusların İtilaf devletlerine katılması ile doğu bölgesinde tehlike hissederek Almanların tarafına geçti. O sıralarda Osmanlı yönetimi altında Rus sınırına yakın bölgede yaşayan Ermenilerden devrimci bir grup, savaşın ortasında Rusların yanına geçerek Türklere saldırmaya başladılar. Bunun üzerine Osmanlı yönetimi Ermenistan Devrim Konseyi’ni ilga ederek 235 kişiyi hapse attı. Savaş sırasında ülke içindeki düşmanla da mücadele eden Osmanlı, o bölgedeki Ermenileri Suriye, Filistin, Irak gibi başka bölgelere zorla sürdü.
Bu süreçte silahlı çatışmalar dışında, mevsim şartları, açlık ve salgından dolayı binlerce insan hayatını kaybetti. Ermenistan’ın iddialarına bakacak olursak, Türkler organize bir şekilde Ermenileri öldürmeyi hedefleyerek bir buçuk milyon Ermeni’nin ölümüne sebep oldular. Diğer taraftan Türkiye ise yaşanan ölümleri savaş sırasında meydana gelen doğal kayıp olarak görüyor ve Rusların desteğini alan Ermeni çetelerinin 400 binden fazla insanı öldürdüklerini söylüyor. Siyasi hesaplaşmalar, savaş sırasında ölen Ermenilerin sayısını manipüle ediyor. Bu yüzden dillerde 200 bin ila 2 milyon arasında sayılar gidip geliyor. O sırada Doğu coğrafyasında yaşayan Ermeni nüfusunun bir buçuk milyon olduğu göz önünde tutulursa, bilimsel açıdan yaklaşıldığında hayatını yitirenlerin sayısının doğal olarak 600 bin ila 800 bini geçmemesi gerekiyor.
Aslında problem şu ki, İkinci Cihan Harbi’nde meydana gelen Yahudi soykırımı gibi çok kişinin hayatına mal olmuş bu olayın, şimdiye kadar tarihi arka planının aydınlatılmasından öte, siyasî bir mesele olarak ele alınmasıdır. Uzun süre Osmanlı yönetiminin gölgesinde yaşayan Avrupa’nın her seçim öncesi Ermeni meselesi ile sahne alıp bir yandan siyasî rant peşinde koşarken diğer yandan uluslararası arenada Türkiye’yi zora sokmaya çalışmasına karşın Türkiye’deki sağcı partiler, milliyetçilik damarı ile savaş sırasında yaşanan olayları dahi inkâr ediyor. Özellikle Fransa’nın bu Ermeni meselesine bu kadar eğilmesindeki ilk sebep, yaklaşan seçimlerle ülkesinde yaşayan 500 bin Ermeni kökenli vatandaşın oyuna tamah etmesi. İkinci neden ise Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliği sürecinde en büyük engel olan Fransa’nın uluslararası ortamdan hassas olan Ermeni meselesi ile elini güçlendirmeye çalışıyor olması.
İster Yahudi soykırımı olsun ister Ermeni meselesi olsun bunlar savaş sırasında yaşanan insanlık tarihindeki talihsiz olaylardır. İlk olarak yapılması gereken şey, insanlığa mal olmuş bu olayları siyasî menfaatler doğrultusunda değerlendirmek yerine, Türk ve Ermeni tarihçileri de içeren bir uluslararası araştırma konseyi oluşturularak, belgeler ışığında yaşanan gerçeklerin aydınlatılmasıdır.

Yorumlar kapatıldı.