İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İki AKP Milletvekili ve Ermeni Meselesi

Ümit Özdağ
AKP İstanbul Milletvekili İsmet Uçma 6 Ocak 2012’de T 24’e verdiği demeçte “1915’te Osmanlı Ermenileri’nin maruz kaldığı Büyük Felaket’e duyarsız kalınmasını bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum”der ve devam ile “Yaşanan olaya “soykırım” dışında bir tanım bulmak zorundayız. Zaten bu kavram, 1950’li yıllardan sonra gündeme gelmiş bir tabirdir. Dolayısıyla ben, Ermeni vatandaşlarımıza yönelik 1915’te yaşanan süreci “soykırım” değil, “soy sürgün” olarak tarif etmeyi daha uygun buluyorum” yargısında bulunmuştu. Neresinden bakarsanız bakın tam anlamı ile bilgi ve yargı hataları ile dolu ve siyaseten sorumsuz bir açıklamadır bu açıklama… AK Parti Ankara Milletvekili Prof. Dr. Seyit Sertçelik, TBMM tarafından yayınlanan ’Rus ve Ermeni Kaynakları Işığında Ermeni Sorununun Ortaya Çıkış Süreci’isimli eserini hazırlamıştır.  Prof. Dr. Sertçelik, ‘Ermeni Belleteni’ dergisinin 1916’da yayınladığı başyazıda, ‘Şimdi yavaş yavaş yok olanların büyük bölümü ortaya çıkıyor. Ancak, devasa boyutlarda olduğu söylenen felâket ne mutlu ki gerçekleşmedi’ denildiğini; Ermeni yayıncılarından Arsak Çobanyan’ın da ‘Türkiye’de Ermenilerin yok edildiği gerçek değildir’ dediğini belgeleriyle anlatan Sertçelik, tehciri, ulusal ve uluslararası hukuk bakımından meşruiyeti ve hukukîliği bulunan bir devlet tasarrufu olduğunu söylüyor. .. Bu iki yaklaşım birbirlerinden o kadar farklıdır ki, ayni siyasi partide bulunması normal şartlarda mümkün değildir

************
Birkaç gün önce yazmıştım. Yine tekrarlayacağım. AKP İstanbul Milletvekili İsmet Uçma 6 Ocak 2012’de T 24’e verdiği demeçte “1915’te Osmanlı Ermenileri’nin maruz kaldığı Büyük Felaket’e duyarsız kalınmasını bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum”der ve devam ile “Yaşanan olaya “soykırım” dışında bir tanım bulmak zorundayız. Zaten bu kavram, 1950’li yıllardan sonra gündeme gelmiş bir tabirdir. Dolayısıyla ben, Ermeni vatandaşlarımıza yönelik 1915’te yaşanan süreci “soykırım” değil, “soy sürgün” olarak tarif etmeyi daha uygun buluyorum” yargısında bulunmuştu. Neresinden bakarsanız bakın tam anlamı ile bilgi ve yargı hataları ile dolu ve siyaseten sorumsuz bir açıklamadır bu açıklama.
Şimdi Hasan Celal Güzel’in ..Ocak 2012’de Sabah gazetesindeki köşe yazısından  bir bölüm ile devam etmek istiyorum: AK Parti Ankara Milletvekili Prof. Dr. Seyit Sertçelik, Rus arşivlerinde 8 yıl çalışarak Ermeniler hakkındaki bütün belgeleri incelemiş; son olarak TBMM tarafından yayınlanan ’Rus ve Ermeni Kaynakları Işığında Ermeni Sorununun Ortaya Çıkış Süreci’isimli eserini hazırlamıştır.  Prof. Dr. Sertçelik, ‘Ermeni Belleteni’ dergisinin 1916’da yayınladığı başyazıda, ‘Şimdi yavaş yavaş yok olanların büyük bölümü ortaya çıkıyor. Ancak, devasa boyutlarda olduğu söylenen felâket ne mutlu ki gerçekleşmedi’denildiğini; Ermeni yayıncılarından Arsak Çobanyan’ın da ‘Türkiye’de Ermenilerin yok edildiği gerçek değildir’ dediğini belgeleriyle anlatan Sertçelik, tehciri, ulusal ve uluslararası hukuk bakımından meşruiyeti ve hukukîliği bulunan bir devlet tasarrufu olduğunu söylüyor.
Prof. Dr. Sertçelik’in açıklaması ise bilimsel bilgi ve devlet adamı soğukkanlılığı ile yapılmış, liberal fikri terörden korkmayan bir açıklama. İşte bilim konuşunca böyle konuşuyor.
Bu iki yaklaşım birbirlerinden o kadar farklıdır ki, ayni siyasi partide bulunması normal şartlarda mümkün değildir. Üstelik şundan eminim: AKP içinde  İsmet Uçma mı haklı Seyit Sertçelik mi haklı diye kapalı veya açık bir oylama yapılsa Seyit Sertçelik açık ara önde çıkar. Ancak siyaset yapımında hangisi daha etkilidirler sorusuna ayni kesinlikle bir cevap vermek ne yazık ki mümkün değildir. Ancak bu örnek bize göstermektedir ki, AKP doğruları olan bir siyasi parti olmaktan çok Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bugün Erdoğan, İsmet Uçma ile Seyit Sertçelik’i bir arada tutmaktadır ancak bu görüşler ile onları  Erdoğan dışında tutan hiçbir şeyin olmadığı da anlaşılmaktadır.
Erdoğan sonrasında bir AKP olacak mıdır? Bu soruyu kendilerine ve çevrelerine soran AKP’liler dahi  AKP açısından olumlu bir cevap verememektedirler. Lider partileri ile fikir partilerinin farkı budur. Lider siyasette etkin olduğu sürece parlak günler yaşayan partiler, lider sonrasında fikri bir zemine oturamamanın bedeli çok ağır öder ve yok olurlar. Uzun solukta bakar isek belki de şimdi siyasette hiç ciddiye alınmayan Saadet Partisi AKP’den daha şanslı olabilir. Çünkü siyasette fikir çok önemlidir. Kişiler geçici fikirler ise kalıcıdır. AKP, Saadet Partisi’nin aldığı oyu değil, onun beş katını alsa bile yok olur. Saadet Partisi ise % 1 aldığı gün bile kendi tabanında “bir gün iktidarız” düşüncesini taşımaktadır.

Yorumlar kapatıldı.