İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sarkozy’nin panzehiri

Kadri Gürsel / kgursel@milliyet.com.tr
“Ermeni Soykırımı”nın inkârını cezalandıran yasa tasarısının Fransa Senatosu’nda da kabul edilmesiyle Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy maalesef bir taşla iki kuş vurdu; üçüncüyü de vurmak üzere… Birincisi iç politikadaki başarısı… Ne yaptı etti, 2007’de seçilmeden önce verdiği “soykırımın inkârını cezalandırma sözü”nü tuttu… İkincisi, acı ama gerçektir ki Sarkozy “soykırım yasası”yla Türkiye’yi küçük düşürerek güç gösterisi yaptı… Ve nihayet en çok müteyakkız olunması gereken üçüncüsü… Bu yasayla Türkiye’ye damardan öyle bir “stratejik zehir” şırınga ediyor ki Sarkozy, toksik etkisinin Türkiye’de neden olacağı reaksiyon, Fransa ile ikili ilişkilerde meydana gelebilecek kısmi felcin çok ötesinde, Türkiye’nin AB ile ilişkilerini daha beter hasta edebilir… Ama önce tabii 60 Fransız senatör bir araya gelip soykırım yasasını aykırılık iddiasıyla Anayasa Konseyi’ne götürmeyecek, bu olsa bile Konsey yasayı uygun bulacak… Bizi asıl ilgilendiren, Türkiye’nin zehre tepkisi… Fevri, alıngan ve yaralı Türkiye’nin reaksiyonu, Fransa’ya her tarafta diplomatik, siyasi ve ticari yaptırımlar savaşı açmak, onunla bir cinnet hali içinde her alanda didişmek olursa… Türkiye tuzağa düşer.

**********
“Ermeni Soykırımı”nın inkârını cezalandıran yasa tasarısının Fransa Senatosu’nda da kabul edilmesiyle Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy maalesef bir taşla iki kuş vurdu; üçüncüyü de vurmak üzere…
Birincisi iç politikadaki başarısı… Ne yaptı etti, 2007’de seçilmeden önce verdiği “soykırımın inkârını cezalandırma sözü”nü tuttu.
Sözünü tutmuş olmakla kalmadı, önceki cumhurbaşkanlığı seçiminin arifesindeki vaadini, kendi siyasi ikbali açısından en uygun düşen zaman ve zeminde, üç ay sonraki seçimin oy yatırımı olarak yerine getirdi.
İkincisi, acı ama gerçektir ki Sarkozy “soykırım yasası”yla Türkiye’yi küçük düşürerek güç gösterisi yaptı. Fransa Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin söz konusu tasarının yasalaşması halinde Fransa’ya karşı ekonomik ve siyasi yaptırım uygulayacağı yolundaki çeşitli uyarılarını, tabiri caizse “takmadığını” gösterdi. Türkiye’yle ikili ilişkilerin birkaç yüz bin Ermeni seçmenin oyundan daha değersiz olduğu izleniminin doğmasına yol açtı.
Fransız siyasetçiler ve dış politika uzmanları ülkelerinin Türkiye ile Akdeniz havzasında rekabetçi bir ilişki içinde olduğunu kabule yanaşmıyorlar. Buna mukabil Türkiye’nin Kuzey Afrika, Doğu Akdeniz ve Balkanlar’daki tutumu rekabetçidir ve yeni Türk dış politikasının Paris’te kaşların kalkmasına neden olduğunu, kendileri fark etmeseler bile biz görüyoruz.
Ve nihayet en çok müteyakkız olunması gereken üçüncüsü…
Bu yasayla Türkiye’ye damardan öyle bir “stratejik zehir” şırınga ediyor ki Sarkozy, toksik etkisinin Türkiye’de neden olacağı reaksiyon, Fransa ile ikili ilişkilerde meydana gelebilecek kısmi felcin çok ötesinde, Türkiye’nin AB ile ilişkilerini daha beter hasta edebilir.
“Soykırım yasası” Sarkozy’nin, tarihsel, ideolojik ve kültürel bir dizi akıl yürütme neticesinde Avrupalıdan saymadığı Türkiye’yi AB dışında tutma hedefiyle mükemmel bir uyum içinde.
Türkiye’nin AB’yle müzakerelerinde beş başlığın açılmasını “tam üyeliğe götüreceği” gerekçesiyle, cumhurbaşkanı olur olmaz askıya aldıran kendisi… Lakin bu vetolar, Cumhurbaşkanlığı’nı Sosyalist François Hollande’a kaybetmesi halinde kalkabilir. Gidişat ise Sarkozy’nin kaybetmesini ciddi bir ihtimal olarak gündeme taşıyor.
Sarkozy şunu elbette Türkiye’deki birçoğumuzdan çok daha iyi biliyor: AB’nin iki lider ülkesinden biri olan Fransa’yla, hem de Avrupa kamuoyunun indinde neredeyse tarihsel bir sabit olan “Ermeni Soykırımı” meselesi yüzünden kavga eden, ona AB normlarının ihlali pahasına ekonomik ve siyasi yaptırımlar uygulayan bir Türkiye’nin AB’ye girme şansı olamaz.
AB’ye üye olmanın altın siyasi kurallarından birini hatırlayalım: En az bir lider ülkenin tam desteğini almak ve başka bir lider ülkenin muhalefetiyle karşılaşmamak ya da onunla berbat ilişkiler içinde olmamak…
Tabii Türkiye’nin de bu arada AB üyesi olmak gibi bir derdinin kalıp kalmayacağı ayrı mesele ama şimdi işimiz Sarkozy’yle…
İşte bu “soykırım yasası”, Fransa’nın beş müzakere başlığına vetosu kalksa, Kıbrıs meselesi de sürpriz bir şekilde çözülse bile, Sarkozy’nin Türkiye’yi Avrupa dışında tutma saplantısının enstrümanı olmaya adaydır.
Ama önce tabii 60 Fransız senatör bir araya gelip soykırım yasasını aykırılık iddiasıyla Anayasa Konseyi’ne götürmeyecek, bu olsa bile Konsey yasayı uygun bulacak…
Bizi asıl ilgilendiren, Türkiye’nin zehre tepkisi… Fevri, alıngan ve yaralı Türkiye’nin reaksiyonu, Fransa’ya her tarafta diplomatik, siyasi ve ticari yaptırımlar savaşı açmak, onunla bir cinnet hali içinde her alanda didişmek olursa…
Türkiye tuzağa düşer. Akılcılıktan ve soğukkanlılıktan uzaklaşmamak gerekiyor.
Bu bakımdan Başbakan Erdoğan’ın önceki gün partisinin Meclis grubunda yaptığı konuşma vaat edicidir.
“Hiç kimsenin, ‘Türkiye ile kavga ediyorum’ diye böbürlenmesine fırsat tanımayacağız. (…) Biz tarihiyle, kültürüyle, milletiyle büyük bir ülkeye yaraşır şekilde sağduyulu ve vakur bir tavır takınacağız” dedi Başbakan.
Umarız Türkiye toplumuyla birlikte sağduyu ve vakarını kaybetmez. Mamafih “Soykırım olmadı” dedirtmeyenler karşısında çıldırmamayı başarmak, “Yüz yıl önce bu topraklarda ne oldu?” sorusunu nihayet kendimize yöneltme gücünü bize verecek bir demokratik özgüvene sahip olup olmadığımızla ilgilidir aslında.

Yorumlar kapatıldı.