İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ESP: İki itirazımız var

Ezilenlerin Sosyalist Partisi Genel Merkezi’nden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Birinci itirazımız, Ermenilere yönelik 1915 katliamını amasız-fakatsız kabul etmeyen; alacağı cezayı hafifletmeye çalışan bir suçlu gibi ‘katlettik ama az katlettik’, ‘onlar da bizi katletti’ bahaneleriyle oyalanan Türk burjuvazisinin, halklarımızı aldatmasınadır. Türk egemen burjuvazisi, Ermeni soykırımının politik bir malzeme olarak kullanılmasına tepki göstermeden önce kendi durumu ile yüzleşmelidir. Osmanlı’dan devraldığı katliamcı mirası kıskançlıkla koruyan ve sürdüren Türk burjuvazisi, cumhuriyet tarihi boyunca bu katliamlara yenilerini eklemiştir. Ermeni Soykırımı ‘ilk halka’dır. Onu inkar etmekle, Dersim’in, 6-7 Eylül’ün, Maraş’ın, Sivas’ın, Roboski’nin vb. hesabını da açılmadan kapatıyorlar… İkinci itirazımız ise, Ermeni halkımızın acısını, bu topraklara ait bir acıyı kendi emperyalist çıkar hesaplarının aracı yapan Fransa’yadır. Hiçbir emperyalist devletin halkların acılarına dair söyleyecek sözü yoktur. Çünkü bizzat kendileri başka halkların katilleridir. Ucu kendilerine dokunmayan katliamlarda ‘mazlumların bekçisi’ pozunu takınırlar.

******

ESP Genel Merkezi’nden Fransa’da kabul edilen Ermeni soykırımının inkarını suç sayan yasa tasarısına ilişkin açıklama yaptı, “iki itirazımız var” dedi. Açıklamada, ‘Türk egemen burjuvazisi kendi durumu ile yüzleşmelidir” dedi.
‘BİRİNCİ İTİRAZIMIZ TÜRK BURJUVAZİSİNE’
Ezilenlerin Sosyalist Partisi Genel Merkezi’nden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Birinci itirazımız, Ermenilere yönelik 1915 katliamını amasız-fakatsız kabul etmeyen; alacağı cezayı hafifletmeye çalışan bir suçlu gibi ‘katlettik ama az katlettik’, ‘onlar da bizi katletti’ bahaneleriyle oyalanan Türk burjuvazisinin, halklarımızı aldatmasınadır.
Türk egemen burjuvazisi, Ermeni soykırımının politik bir malzeme olarak kullanılmasına tepki göstermeden önce kendi durumu ile yüzleşmelidir. Osmanlı’dan devraldığı katliamcı mirası kıskançlıkla koruyan ve sürdüren Türk burjuvazisi, cumhuriyet tarihi boyunca bu katliamlara yenilerini eklemiştir. Ermeni Soykırımı ‘ilk halka’dır. Onu inkar etmekle, Dersim’in, 6-7 Eylül’ün, Maraş’ın, Sivas’ın, Roboski’nin vb. hesabını da açılmadan kapatıyorlar.
‘TARİHİ BOYUNCA YAŞANAN KATLİAMLARLA YÜZLEŞİLİRSE…’
AKP iktidarı, cumhuriyet tarihi boyunca yaşanan katliamlarla yüzleşir, Kürt, Ermeni, Alevi halklarımızdan özür dilerse, ancak o zaman, Fransa Senatosunda kabul edilen yasaya karşı çıkması anlamlı olur. Ancak bizzat kendisi Roboski’nin altına imza atarak, bu kanlı geçmişin sürdürücüsü olmuştur. Hrant Dink davasının neredeyse tetikçilerin dahi aklanmasıyla sonuçlanması AKP iktidarının bir diğer marifetidir.
Türkiye’de TMY ve ÖYM ile gazetecileri, aydınları, hukukçuları, gençleri tutuklatan ve düşünce özgürlüğü katliamı gerçekleştiren bir hükümetin, başkalarını ‘düşünce özgürlüğü katliamı’ yapmakla eleştirmesinin inandırıcılığı olamaz.
‘İKİNCİ İTİRAZIMIZ İSE FRANSA’YA’
İkinci itirazımız ise, Ermeni halkımızın acısını, bu topraklara ait bir acıyı kendi emperyalist çıkar hesaplarının aracı yapan Fransa’yadır. Hiçbir emperyalist devletin halkların acılarına dair söyleyecek sözü yoktur. Çünkü bizzat kendileri başka halkların katilleridir. Ucu kendilerine dokunmayan katliamlarda ‘mazlumların bekçisi’ pozunu takınırlar.
Emperyalistlerin bu manevralarına serbest alan bırakan ise, Türk burjuvazisinin inkar hakkı peşinde koşmasıdır. İnkar hakkı karşılığında yapmayacakları pazarlık, vermeyecekleri taviz yoktur. Bugün için Fransa’ya meydan okuyanlar, yarın bu tasarı iptal edilse onun kölesi dahi olurlar!”
Emperyalizme karşı ‘Bağımsızlığı” arzu eden herkesin, katliamlar tarihi yüzleşmesi gerektiği vurgulanan açıklamda, “Ancak o zaman Türkiye, inkar hakkı peşinde emperyalistlerin elinde oyuncağa dönüşmekten kurtulur” denildi.
‘ERMENİ KARDEŞLERİMİZİN ACISINI PAYLAŞIYORUZ’
Türkiyeli devrimci ve sosyalistler olarak Ermeni halkının acısını paylaştığını belirten ESP, “Türkiye’de devletin hiçbir dönem demokratik karakter taşımamasında Hıristiyan halklara uygulanan vahşetin belirleyici payı olmuştur. Hrant Dink’in katliyle yeniden diriltilen bu ırkçı şoven saldırganlığın üstesinden gelinmeden ne demokrasi kazanılabilir, ne de bağımsızlık” dedi.

Yorumlar kapatıldı.