Devletin nasıl elindeki tüm istihbarat raporlarına rağmen Hrant Dink’in öldürülmesine göz yumduğunu, onu korumak şöyle dursun katline yol verdiği, sonrasındaki soruşturmalar sürecinde kendi içindeki sorumluları nasıl gizlediği ve koruduğu, artık mızrak çuvala sığmadığı için, bir bir anlatılıyor… Biz ırkçılık, milliyetçilik, ayrımcılık karşıtları, suçun bundan ibaret olmadığının bir kez daha altını çizmek istiyoruz: Suçlu, öncelikle Ermeni Soykırımı’nı inkar politikalarıdır. Çünkü Ermenileri birer nefret nesnesi haline getiren, düşmanlaştırarak hedef tahtasına koyan, bu memlekette gerçek anlamda hüküm sürmekte olan, iktidarı ve muhalefetiyle, sivil ve askeri egemenleriyle, sokaktaki insanıyla, “ İnkar Cumhuriyeti”dir! İnkar sadece “biz yapmadık” demek değildir. İnkar, ders kitaplarından turizm broşürlerine, sivil toplumun internet sitelerine kadar tüm ulusal literatürden fışkıran nefret ve düşmanlıktır. İnkar her gün bu memleketin çocuklarına “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diye bağırtmaktır. İnkar, memleketin en yüksek tirajlı gazetelerinden Hürriyet’in “Türkiye Türklerindir” logosudur. İnkar sahte tarihçilere ekranlarını açan ve onları konuşturan televizyon kanallarıdır. İnkar, “iyi Ermeni”, “kötü Ermeni” imgelerini yaratan ve besleyenlerdir. Hepsi bu toprakların çocukları olan diaspora Ermenilerinin şeytanlaştırılmasıdır.
19 Ocak 2012
Hrant Dink davasının sonuçlandığı 17 Mart Salı gününden bu yana televizyonlarda, gazetelerde devletin nasıl elindeki tüm istihbarat raporlarına rağmen Hrant Dink’in öldürülmesine göz yumduğunu, onu korumak şöyle dursun katline yol verdiği, sonrasındaki soruşturmalar sürecinde kendi içindeki sorumluları nasıl gizlediği ve koruduğu, artık mızrak çuvala sığmadığı için, bir bir anlatılıyor. Bu gerçekler, artık insan hakları savunucularının basın açıklamalarına gerek kalmayacak kadar ortalığa saçılmış durumda.
Biz ırkçılık, milliyetçilik, ayrımcılık karşıtları, suçun bundan ibaret olmadığının bir kez daha altını çizmek istiyoruz: Suçlu, öncelikle Ermeni Soykırımı’nı inkar politikalarıdır. Çünkü Ermenileri birer nefret nesnesi haline getiren, düşmanlaştırarak hedef tahtasına koyan, bu memlekette gerçek anlamda hüküm sürmekte olan, iktidarı ve muhalefetiyle, sivil ve askeri egemenleriyle, sokaktaki insanıyla, “ İnkar Cumhuriyeti”dir!
İnkar sadece “biz yapmadık” demek değildir.
İnkar, ders kitaplarından turizm broşürlerine, sivil toplumun internet sitelerine kadar kadar tüm ulusal literatürden fışkıran nefret ve düşmanlıktır.
İnkar her gün bu memleketin çocuklarına “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diye bağırtmaktır.
İnkar, memleketin en yüksek tirajlı gazetelerinden Hürriyet’in “Türkiye Türklerindir” logosudur.
İnkar sahte tarihçilere ekranlarını açan ve onları konuşturan televizyon kanallarıdır.
İnkar, “iyi Ermeni”, “kötü Ermeni” imgelerini yaratan ve besleyenlerdir. Hepsi bu toprakların çocukları olan diaspora Ermenilerinin şeytanlaştırılmasıdır.
Hrant Dink’in göz göre göre katledilmesini mümkün kılan, hayatın her alanına sinmiş, soluduğumuz havanın, memleket kimliğinin bir parçası olmuş inkardır.
Kürt sorununu kanla, ateşle, bombalarla, tutuklamalarla çözmenin peşine düşmek de, çözebileceğini sanmak da, bugün yaşadığımız temel hak ve özgürlüklere cepheden saldırı da, aynı inkar geleneğinin bir sonucudur.
İnkar Cumhuriyeti’nin tek sorumlusu devlet de değildir.
Her gün çocuklarımıza “Andımız”ı okutmayı bunca yıl, kuşaklar boyunca içine sindirmiş olan, Hürriyet’i logosunu değiştirmeye mecbur edemeyen, bunu gündemine bile almayan muhalif kesimleri de dahil, hepimizin birer parçası olduğu bütün bir Türkiye toplumu da inkardan sorumludur.
YARGI, İNKAR ÜLKESİNİN BİR PARÇASIDIR, KARARI DA BUNA UYGUNDUR!
Hrant Dink’in anısına karşı bir görevimiz varsa, o da inkar ülkesini, adalet ülkesine dönüştürmek için mücadele etmektir.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ
İSTANBUL ŞUBESİ
IRKÇILIK VE AYRIMCILIĞA KARŞI KOMİSYON
Yorumlar kapatıldı.