İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Soykırımı İnkar Yasası, Fransa, Türkiye ve Cezayir

Furkan Şenay fsenay@haberx.com
Bu sabah Cezayir asıllı Fransız İşadamı ve siyasi aktivist Raşid Nekkaz ve COJEP International başkan yardımcısı Veysel Filiz ile birlikteydik. Hatırlayacağınız gibi Nekkaz, bir fon oluşturarak burka yani çarşaf yasağı sebebiyle ceza alacak kadınların cezalarını ödeyeceğini söylemişti. Kendisi insan hakları ile ilgili bir tavır sergilemekte. Bugün basın toplantısında 1 milyon Euroluk çeki göstererek, Fransa’da ‘Ermeni Soykırımı yoktur’ diyenlere kesilecek 45 bin euroluk cezanın da kendileri tarafından ödeneceğini söyledi. Ayrıca “Soykırım yoktur diyerek Sarkozy’nin ilk siyasi tutuklusu ben olmak istiyorum. İlk karşı gelenin Türk olmaması çok önemli.” diyerek tavrını ifade etti.

Cezayir Başbakanı, Türkiye’nin Fransa’yla yaşadıkları “soykırım” tartışmasında Cezayir tarihine gönderme yapmaktan vazgeçmesini istemişti. Nekkaz ise bugün Cezayir’in Fransa’yla arasını iyi tutmak için çaba gösteren bir politika takip ettiğini ve kendi meclisinde dahi bir soykırım önergesi geçirmediğini belirtti.
Türkiye, Cezayir Soykırımını Mecliste Görüşmeli midir?
Raşid Nekkaz, Türkiye’nin, Fransa’nın Cezayir’de soykırım yaptığını mecliste ele alarak sert bir karşılık vermesini önerdi. Bu öneriye karşılık şu soruyu yöneltebiliriz: Bu konuların bilimsel bir araştırma konusu olduğu ve ifade özgürlüğüne tümüyle aykırı olduğu argümanıyla hareket eden Türkiye’nin, aynı şekilde hareket ederek kendi meclisinde Cezayir soykırımını görüşmesi ne kadar doğrudur? Böyle bir olayın gerçekleşmesi Türkiye’nin samimiyetine olan inancı azaltmaz mı?
Sayın Nekkaz bunun dişe diş bir mücadele olduğunu ve Türkiye’nin artık güçlü bir ülke olduğunu, hasta adam olmadığını, Türk hükümetinin Sarkozy’ye karşı savaş vermesi gerektiğini ve bu noktada kuralların değiştini, Fransa’nın anladığı dilin bu olduğunu söyledi.
Ancak ben Fransa’ya tepki adına Cezayir meselesinin siyasi olarak meclisimizde ele alınmasının ilkeli bir duruş olmayacağı kanaatindeyim. Olayın Bilimsel bir araştırma konusu ve ifade özgürlüğüne aykırı olduğu ortada iken, aynı şekilde hareket edecek bir Türkiye’nin bunu yaparak haklılığını ve samimiyetini kaybedeceğini düşünüyorum. Elbette kısasa kısas mantığı çerçevesinde bu konu tartışılmaya devam edilebilir.
Yazımı, çarpıcı bir Türk imajı çizmek amacıyla, hoşgörüsünü kenara bırakan Fransız düşünür Voltaire’in Fanatisma ou Mahomet le Prophete oyunundan bir kesit ile bitirmek istiyorum:
“Bir deve tüccarının kendi ülkesinde isyana yol açması… Semadan haber aldığını iddia etmesi ve her sayfası sağduyuya hakaret olan anlamsız kitabını oradan aldığını ileri sürmesi… Bu kitabı saygın kılmak için ülkesini ateş ve kılıçtan geçirmesi; babaların boğazını kesip kızlarına el koyması… Mağlup olanlara kendi diniyle ölümden başka seçenek sunmaması… Türk doğmadıkça yahut hurafeler özündeki tabiat ışığını bütünüyle bertaraf etmedikçe bir insanın bunları mazur görmesi mümkün değildir.”
Voltaire’in bu yaklaşımı 16. ve 17. yy.da olduğu gibi bugün de taraftar buluyor.
Furkan Şenay
https://twitter.com/F_Senay
http://www.haberx.com/soykirimi_inkar_yasasi_fransa_turkiye_ve_cezayir(19,w,10610,311).aspx

Yorumlar kapatıldı.