İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

MEDYA ETİĞİ

Faruk Bildirci/ Hürriyet
Bu mesajlar, farklı amaçla atılmış olsa da bir başlığın (Azgın Azınlık. H) olayla hiç ilgisi olmayan insanlar tarafından nasıl anlaşılabileceğinin, onlarda nasıl endişe yaratabileceğinin bir kanıtı olsa gerek. Tabii bu algının doğmasında geçmişte yaşananların etkisi büyük… “Medya Etiği Platformu”  . “Fransa haberlerinde nefret söyleminden kaçınmanın beş kolay yolu” başlıklı yazıda, “daha sorumlu bir dil için medyaya beş basit etik öneri”de bulunuluyor:“1- Etnik köken, eleştiri gerekçesi yapılmamalı, 2- Bir halkı toptan suçlayıcı ifadeler kullanılmamalı, 3- Etnik köken, bir siyasetin kaynağı gibi gösterilmemeli, 4- Gruplar ve ülkeler hedef haline getirilmemeli, 5- Unutulmaması gereken soru: Zarar nasıl asgariye indirilebilir?”

************
“Medya Etiği Platformu” başlıklı internet sitesinde tam da bu konuda özenle hazırlanmış bir yazı gördüm. “Fransa haberlerinde nefret söyleminden kaçınmanın beş kolay yolu” başlıklı yazıda, “daha sorumlu bir dil için medyaya beş basit etik öneri”de bulunuluyor:
“1- Etnik köken, eleştiri gerekçesi yapılmamalı, 2- Bir halkı toptan suçlayıcı ifadeler kullanılmamalı, 3- Etnik köken, bir siyasetin kaynağı gibi gösterilmemeli, 4- Gruplar ve ülkeler hedef haline getirilmemeli, 5- Unutulmaması gereken soru: Zarar nasıl asgariye indirilebilir?”
Beşinci öneride “Evrensel medya ilkesi, haberi yazmadan önce kendimize şu soruları sormamızı gerekli kılar: Haberin, konu ettiği şahıslar açısından olası sonuçları nelerdir? Zarar nasıl asgariye indirilebilir? Geri dönüşü olmayan zararlara yol açmamak için bu sorular akıllardan çıkarılmamalıdır” deniyor.
Son derece doğru. Nihayetinde Fransa’da Sarkozy ve haberdeki gibi “50 kadar parlamenter”in kabul ettiği bir yasa girişimi söz konusu. Bu yasa da şöyle ya da böyle geçer gider. Önemli olan haberlerle, hatta sözcüklerle insanlara zarar vermemek; toplumsal bellekte kalıcı hasarlar yaratmamak. Bunun için de sonuçlarıyla ilgili o soruları, her haberde kendimize sormak durumundayız.
Unutulmaması gereken bir diğer nokta da, bu tür uluslararası problemlerde gazeteci olarak siyasetçilerle, devlet adamlarıyla aynı dili kullanma zorunluluğumuzun olmadığı…

Yorumlar kapatıldı.